Ana içeriğe atla

BATIL İNANÇLARIMIZIN ETKİSİYLE, ŞİRKE BATTIKÇA BATTIĞIMIZIN FARKINDA BİLE DEĞİLİZ.

 




Bizler İslam ı öyle yanlış bilgi ve kaynaklardan yaşıyoruz ki, Kur’an ı batıl ve hurafe bilgilerden uzak, anlayarak ve dikkatle düşünerek okuyan bir Müslüman, günümüzde yaşanan İslam ın ne derece tehlikelerle tuzaklarla dolu olduğunu fark edecektir. Yaptığımız yanlışlara dikkat çekici birkaç örnek vermek istiyorum. Bir arkadaşımız şöyle bir yazı paylaşmış, yapılan asıl yanlışları göz ardı edip, farklı bir konuya geleneklere dikkat çekerek, bakın neler diyor.

BATIL İNANÇLARDAN KORUNMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER.

—KUR’AN A VE PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİNE BAĞLI KALINMALIDIR.
—İNSANLAR KULAKTAN DOLMA BİLGİLERE DEĞİL, araştırmaya okumaya yönlendirilmelidir.
—Toplumda dini eğitim yaygınlaştırılmalıdır.
—Eğitim ve öğretime önem verilmeli, insanlar cahillikten kurtarılmalıdır.

Batıl inançlardan korunmanın yol ve yöntemini gösterenler,  Bir Müslüman ın, Kur’an a ve Peygamberimizin sünnetine bağlı kalmalıdır diyor. SÜNNET KELİME ANLAMI OLARAK İZLENEN YOL, DEĞİŞME GÖSTERMEYEN SABİT BİR PRENSİP, KANUN VE HÜKÜM ANLAMINA GELİR. Bu durumda hemen kendimize soralım, Allah ın Kur’an da emrettiği değişmez sünneti-yolu, kanunları ile Elçisinin sünneti, değişmez kanunları, bizleri davet ettiği doğru yol farklı mı? İşte bizlerin yaptığı en büyük yanlış, izlediğimiz bu hatamızdan kaynaklanıyor. 

İnsanların kulaktan dolma bilgilere değil, araştırmaya okumaya yönlendirilmelidir diyenler, emin olamayacağımız ve Peygamberimize atfedilen rivayet hadislerini/sözlerin kulaktan dolma rivayet yollarla bizlere ulaşan kaynaklardan öğrendiğimiz halde, işimize geleni sahih yani şüphe edilmeyecek kadar doğru kabul edebiliyoruz. Kur’an ı araştıran, okuyan bir Müslüman, doğruluğundan asla emin olamayacağımız rivayet ve sanı bilgilerle din yaşanmayacağını, Elçisinin yalnız Allah ın sünnetine tabi olduğunu, yalnız Allah ın kitabı Kur’an ile hükmettiğini çok iyi bilir. SÖZ BAKIMINDAN ALLAH’TAN DAHA DOĞRU KİM VARDIR! (Nisa 87) diye soran Rabbimize sanki inatla, Allah ın Elçisinin rivayet sözleri/hadisleri de vardır, diye cevap verenler, lütfen bir kez daha düşünsünler.

Batıl inançlardan korunmak için, toplumda dini eğitimin yaygınlaşması gerektiğini söyleyenler, Allah ın sünnetinin yanına, hâşâ sanki Elçisi dinde Allah ın ortağıymış gibi gösterip, batıl ve rivayetlerle harmanlanmış bir inancı din diye topluma anlatırsak, bugünkü yaşanan dinde bölünmüşlük, kargaşa, örneklerini bile vermekten utandığım, hayâdan uzak olayların olması kaçınılmaz olacaktır. BU BİLGİLERLE Mİ TOPLUM, BATIL İNANÇLARDAN KORUNACAK, DİNİ BİLGİLER VERİLECEK. BU BİLGİLERLE Mİ TOPLUMU CAHİLLİKTEN KURTARACAĞIZ. Bu inanca sahip olanlar, yapılan onca büyük şirk batağına bizleri batıran yanlışlarımız varken, verdikleri örneklere, dikkat çektikleri konulara bakar mısınız lütfen. Birkaç örnek vermek istedim.

“Gelin ana evinden çıkarken başından tuz dolaştırıp, ocağa atıp yakarak gelini ocağın başında üç defa dolaştırmak ŞİRKE KAPI AÇAN BATIL İNANIŞLARDANDIR. Bu geleneğin temelinde, tuzun gelini kem gözlerden koruyacağına, ateşin ve ocağın kutsallığının gelin ve yeni yuvayı kutsayacağı ve bereketlendireceğine dair, ŞİRKE KAPI AÇAN BATIL İNANIŞLAR yatmaktadır. 

Hastanın yanına tuz, kömür ve ekmek koymanın, uğur ve şifa olacağına inanmak; Ocak külünün, Fatma anamızın tuzu olduğundan dolayı kutsal olduğu ve çöpe dökülemeyeceğine inanmak; Yere dökülen tuzu toplamayanın, ahirette kirpikleriyle toplayacağına inanmak; Tuz, ekmek hakkı diyerek bir şeyler istemek ve yemin etmekte, ŞİRKE KAPI AÇAN BATIL İNANIŞLAR – HURAFELERDENDİR.”

Verilen bu geleneklerin şirke kapı açacağına inananlar, Allah ın tek elinde olan yetkilerini Elçisine vererek, dinde Allah ın ortağı yaptıkları yanlışları, toplumun görmesini istemeyenler, acaba ne derece şirk batağına battıklarının farkındalar mı? Hiç sanmıyorum. Aynı zihniyetin takipçileri, İlahiyat Profesörlerin, hatta Diyanet İşleri Başkanının bulunduğu Üniversite ortamında, BUHARİ SEMPOZYUMUNDA söyledikleri, bazı cümlelerinden sizlere alıntı yapmak ve asıl şirk batağına nasıl batılıyormuş, onun örneğini vermeye ve sizleri düşünmeye davet ediyorum. 

İlginçtir Peygamberimizin sünnetini, rivayet edilen hadislerini dinin ana kaynağı gibi gösterenler, Peygamberimizin vefatından yaklaşık 200 yıl sonra dünyaya gelen ve hadisleri topladığını söyledikleri İmam Buhari den kanıt gösteriyorlar.  Hiç düşünmüyorlar mı, Peygamberimizin en yakınlarında onunla yaşayanlar, Buhari kadar düşünemedi de, Peygamberimizin olmazsa olmaz diye inandıkları hadislerini, yazdırmadılar mı? Yani bizlerin imanını kurtaran, Buhari mi bu durumda? Tabi şunu hiç söylemiyorum, madem aşağıda söylediklerini, hadisler olmasaydı yerine getiremezdik, Allah ın elçisi sağlığında, bu detayları neden kayda aldırmadı Kur’an gibi? YOKSA HÂŞÂ ALLAH IN ELÇİSİ, GÖREVİNİ EKSİK Mİ YAPTI, NE DERSİNİZ. Ne söylediğimizin, nasıl yanlış bir inancın takipçileri olduğumuzun farkında mısınız?

“Konuşmacı sözlerine şöyle devam ediyor. Bizim aramızdan çıkan, bizim akidemizi bozmaya çalışan, satılmış hocalar var diyerek, şunu söylüyor konuşmacı. Aramızdan birisi çıktı TEK KAYNAK KUR’AN DEDİ YILLARCA, sonrada ben deistim dedi çıktı.” 

Bahsettiği kişinin ismini vermiyor ama içlerinden böyle birisi çıkıp, daha sonrada deist olmuşsa, bunlar kabahati önce kendilerinde aramalıdırlar. Yalnız Allah ın Nuru, ışığı Kur’an ile iman eden, asla böyle bir yanlış yapmaz. Demek ki, bu kişi rivayet ve sanı bilgilerle zehirlenmiş, Kur’an ile gerçeklerin arayışında bocalarken, gerçek doğru yolu bulamamış. Tabi bu kişi hakkında söylenenler, doğru da olmaya bilir, onu Allah bilir. Bu kişinin yanlışı kendisini bağlar,  İslam toplumunun genelinin yaptığı yanlışların bu örnek doğru olduğunu göstermez. Yanlışların üstünü örtemez.  Bu konuşmacı konuşmanın sonunda, kendi izledikleri yanlış yolu/sünneti adeta aklayabilmek adına, bakın Kur’an hakkında neler söylüyor. İŞTE BİZLERİN KUR’AN ANLAYIŞI. BİZLERİN İNANDIĞI YANLIŞLARIMIZI NASIL MASKELEDİĞİMİZE DİKKAT ÇEKİCİ VE ŞİRK BATAĞINA BATMIŞ BİR İNANCA GÜZEL BİR ÖRNEK. Lütfen okuyunuz.              

“Sünnet olmasa namazı kılabilir miyiz, zekâtı verebilir miyiz? Sünnet olmasa kurban kesebilir miyiz? SÜNNET OLMASA KUR’AN BOŞLUKTA KALIR.” Sünnetin, KUR’AN IN DAYANAĞI MESNEDİ olduğunu söylüyor ve sünneti yok ederek bizi kaidesiz ve dayanaksız bırakmak istiyorlar diyerek, adeta rivayet hadislerin Kur’an ın dayanağı, kaidesi ayakta tutan bilgileri olduğunu, gönül rahatlığıyla söyleyebiliyor. Hatırlatmak isterim, bunları söyleyenler Üniversitelerde hocalık yapan Profesörler. Gerisini siz düşünün. İSLAM I ANLATMAK KİMLERİN ELİNE GEÇMİŞ, ALLAH CÜMLEMİZİ BU ZİHNİYETTEN UZAK TUTSUN İNŞALLAH.

Bu sözleri korkmadan, yüreği titremeden bir insan söyleyebiliyorsa, ben O insandan korkarım. Bu düşünce ve inanç, TEK KAYNAK KUR’AN düşüncesine, şiddetle karşı olduklarını söylüyorlar. Hâlbuki dinde tek kaynağın Kur’an olduğunu söyleyen Allah tır. ONLARA İNDİRDİĞİM KUR’AN YETMİYOR MU, diyorsa Allah ayetinde, din adına Kur’an ın yeteceğini daha nasıl açık bildirsin. ALLAH HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM diye uyarıyorsa bizleri, nasıl olur Allah ın Elçisinin de dinde hükümler koyacağını, dinin ikinci kaynağının Peygamberimizin sünneti/hadisleri olduğunu söyleriz. Enam 119. ayetinde Allah ın Elçisi bizlere, BU KUR’AN BANA VAHYEDİLDİ Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM, dediği halde, nasıl olur Kur’an ın dışından, elçisinin de dine yaptığı sünnetinden, ilavelerinden de sorumlu olduğumuzu söyleriz. Casiye 6. ayetinde, ALLAH DAN VE ONUN AYETLERİNDEN SONRA, HANGİ SÖZE İNANACAKLAR diyorsa Allah, hala inatla yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz, Kur’an ile ne namazımızı kılabiliriz, ne zekatımızı verebiliriz, nede kurban kesebiliriz diyorsak, bizler Kur’an a şirk koşan müşriklerden olmuşuz demektir. Allah HAŞA sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum dedikten sonra, açıklanmayan izah edilmeyen, detayı verilmeyen bir kitaptan, hükümlerden nasıl hesap sora bileceğine inanırız? BU KADAR MI GÖZLERİMİZ DÖNDÜ, BU KADAR MI BATILIN ESİRİ OLDUK.

SÜNNET OLMASAYDI, KUR’AN BOŞLUKTA KALIRDI DEMEK, şirkin en büyüğüdür. Buna inanan bir insan Kur’an dan sapmış, yolunun nereye varacağını asla hesaplayamayan bir boşlukta yürüyor demektir.  Sünnetin yani Peygamberimize ait olduğu söylenen RİVAYET HADİSLERİN, bakın rivayet diyorum adı üstünde doğruluğundan emin olamayacağımız bilgilerin, Kur’an ın dayanağı, mesnedi olduğunu söyleyenler, BU BİLGİLER OLMASAYDI KUR’AN AYAKTA DURAMAZDI DİYECEK KADAR KUR’AN A SAYGISIZLIK YAPTIKLARININ, FARKINDA BİLE DEĞİLLER. Böyle insanlara söyleyecek bir söz bulamıyorum. 

HATIRLATMAK İSTERİM, ALLAH IN EŞİ BENZERİ OLMAYAN NURU-IŞIĞI KUR’AN IN AYAKTA DURMASI İÇİN, HİÇ BİR BEŞERİ DESTEĞE, KAİDEYE İHTİYACI YOKTUR. DESTEĞE İHTİYACI, BİZ ALLAH IN ACİZ KULLARININ VARDIR. 

Bu sözler ve düşünceler, Kur’an a yapılabilecek en büyük saygısızlıktır ve Kur’an ı ikinci plana atmaktır. Sizlere sormak isterim. Sizler açık anlaşılır olmayan ve detay verilmeyen bir kitabımı okumak istersiniz, yoksa açıklanmış, detay verilmiş bir kitabımı okumak istersiniz. İşte toplum bu yanlışa inandırıldığı için, Kur’an ı yüksek bir yere astı, ona saygıyı onu adeta okumayarak tek etti. BATIL, RİVAYETLER DİN DİYE YAŞANIYOR VE ELDEN ELE GEZİYOR. DAHA AÇIKÇASI, HAKKIN YERİNİ BATIL ALDI, AMA TOPLUMUN GENEL ÇOĞUNLUĞU, BUNUN FARKINDA BİLE DEĞİL.

GELİN BİZİ KUR’AN DAN UZAKLAŞTIRAN, KUR’AN İLE ARAMIZA DUVARLAR ÖREN, DİN SİMSARLARININ OYUNLARINI BOZALIM. BATILDAN, SANIDAN, RİVATELERDEN UZAK, KUR’AN I ANLAYARAK, DÜŞÜNEREK OKUYALIM VE YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILALIM.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

ÜNİVERSİTEDE, BUHARİ SEMPOZYUMUNDA YAPILAN KONUŞMANIN TAMAMINI İZLEMEK İSTEYENLERE.          

  https://www.facebook.com/watch/?v=2339093616403162

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .