Ana içeriğe atla

MÜLK SURESİ 29. AYETE KULAK VERELİM, YOKSA PİŞMAN OLANLARIN SAFINDA OLURUZ….

 



Bu makalemde sizleri, Mülk suresi 29. ayet üzerinde, düşünmeye davet etmek istiyorum. Çünkü bu ayette, günümüzde bizlerin yaptığı çok büyük yanlışımıza uyarılar var. Tabi bu uyarıları anlayabilmemiz Nahl suresi 98. ayetin gereklerini yerine getirip, önce kafamızdaki batıldan, yanlış bilgilerden kurtulup, önce Kur’an ile gereken bağımızı kurmamız ve onu dikkatle düşünerek okumamız gerekir. Bunu yapmadan Kur’an ı okumaya başlarsak, ayetleri batıl ve yanlış bilgiler ışığında anlarız. Buda bizi sürekli yanlış inanç içinde olmamıza neden olur. Önce ayeti yazalım.

Mülk 29: De ki: “Bizim RABBİMİZ RAHMÂN’DIR. O’na inandık ve yalnız O’na GÜVENDİK. YAKINDA, KİMİN APAÇIK BİR SAPIKLIK İÇİNDE OLDUĞUNU BİLECEKSİNİZ.” (Bayraktar Bayraklı)

Bakın Allah elçisine, özellikle Deki kullarıma diye, çok önemli bir uyarıda bulunuyor. Devamında BİZİM RABBİMİZ RAHMAN dır diyor. Bildiğiniz gibi RAB Allah, Tanrı anlamında. Peki devamında bahsedilen Rahman ne demek? Rahmeti ile her şeyi kuşatan, sonsuz rahmet sahibi, her canlının ihtiyaçlarını ayrım yapmadan karşılayan anlamındadır. Bu kelime yalnız Allah a nispetle söylenebilir. Çünkü bu sıfatlara, özelliklere sahip hiçbir beşer yoktur.  Peki, bu uyarıda Allah, neden deki kullarıma diye, bu sözü elçisinin söylemesini özellikle istiyor olabilir? Demek ki bu konuda kullarının yaptığı bir yanlış var.

Çünkü cahiliye toplumunda, kendilerine Allah ın yanında, yalnız Rabbimizin yetileri olan şeyleri, edindikleri velilere, şeyhlere, efendilere de yükleyerek, şefaatçiler edinip onların ardı sıra giderek, onlardan yardım isteniyordu. YANİ ALLAH, YALNIZ BANA GÜVENİN DEDİĞİ HALDE, İNSANLAR ALLAH IN YANINDA GÜVENECEK VELİLER EDİNMİŞLERDİ. Allah da bunu yapmayın, RAHMANINIZ BENİM, yani sizlere ayrım yapmadan yardım edecek, sonsuz rahmet sahibi, bağışlayan ve yol gösteren yalnız benim diye uyarıyor. Hatta Allah veliler edinmeyin, güvenilecek veliniz yalnız benim, demiyor muydu ayetinde?

Devamında da, yalnız Allah a güvendik ona inandık denmesini istiyor. Bu ne anlama geliyor diye düşündüğümüzde, bizlerin yalnız Allah ın vahyine yani Kur’an ın ipine sarılıp, Allah dan başka veli edinmeden İslam ı yaşamamızı emrediyor. Ama bizlerin genel çoğunluğu,  yalnız Allah a yani onun kitabına mı güvenip inanıyoruz? Elbette hayır. YALNIZ KUR’AN İLE İSLAM YAŞANMAZ, KUR’AN ÖZET BİLGİ VERİR, DETAY YOKTUR DİYEREK,HER BİLGİ YAZMAZ,  İNANCIMIZI BEŞERİ RİVAYET VE FIKIH BİLGİLERİNE İMANIMIZI TESLİM EDİYORSAK, KENDİMİZE ALLAH KORUSUN ALLAH IN YANINDA, FARKINDA OLMADAN RAB LAR, RAHMANLAR EDİNMİŞİZ, ALLAH GİBİ GÜVENİLECEK İNSANLAR EDİNMİŞİZ DEMEKTİR.

Allah yapılan yanlışlarda ısrar edenleri, çok dikkat çekici bir şekilde uyarıyor ve bakın ne diyor tekrar hatırlayalım. “YAKINDA, KİMİN APAÇIK BİR SAPIKLIK İÇİNDE OLDUĞUNU BİLECEKSİNİZ.” Sizce Allah bu ikazı kime ve nasıl bir yanlışta ısrar edenlere yapıyor olabilir? Allah dan başka şefaatçi edinip, Allah ın kitabını yeterli görmeyip, kendilerine onun yanında başka rehberler edinip, ALLAH İLE BİRLİKTE GÜVENİLECEK VELİLER, ŞEYHLER, EFENDİLER EDİNENLERE söylüyor. Çünkü Cahiliye toplumunda kitap ehline Kur’an tebliğ edilirken,  yalnız Kur’an a iman etmeyi kabul edemeyiz, çünkü bizim atalarımızdan intikal eden törelerimizden gelen rivayet geleneksel inançlarımızda var. Onlara da inanmak zorundayız dediklerinde, Allah ne cevap vermişti hatırlayalım. 

“KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BIR KİTABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU?” (Ankebut 51)

“ALLAH’TAN VE O’NUN AYETLERİNDEN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?” (Casiye 6)

Allah Mülk suresi 29. ayetinde, Allah dan başka yardımcılar/Rab lar edinip, onlara sonsuz güvenerek veliler edinenlere, ONLAR APAÇIK BİR SAPIKLIK İÇİNDELER DİYOR. Devamında ise çok yakında bu sapıklıklarının farkında olacaklarından bahsediyor. Sizce Allah çok yakında anlayacaklar dediği, ne kadar yakın bir zamandan bahsediyor olabilir. NEDEN ÇOK YAKIN DİYOR?  Gelin şimdide onu düşünelim.

Allah bizlerin yaşadığı dünyanın zaman akışı ile kendi katının zaman akışının çok farklı olduğunu ayetinde bizlere örnek verir. Hac suresi 47. ayetinde, Allah bakın bu konuya nasıl bir açıklama yapıyor. “RABBİN KATINDA BİR GÜN, SİZİN SAYDIKLARINIZDAN BİN YIL GİBİDİR.” Yani bizim yaşadığımız zaman akışı bizlere çok uzun geldiği halde, Allah ın zaman akışı ile çok kısadır. ONUN İÇİN ALLAH YAKINDA HUZURUMA GELDİKLERİNDE, SAPIKLIKLARI ORTAYA ÇIKACAK DİYOR. Bizlerin ölümünden sonra, mahşer günü kalkarken, ne kadar çabuk geçmiş zaman, sanki dün gibiydi şeklinde sözlerin söyleneceği örneklerini verir Kur’an. Yani bizlerin ölümü ile mahşer günü arasında, çok kısa bir zaman var. Hatta bizler yaşlandığımızda, ne çabuk geçti zaman diye düşünür dert yanarız. 

Allah rüya konusunda açıklama yaparken, bunu ölüme benzetir. Bizlerin uyurken öldüğümüzü ve yaşadığımız dünya zamanımızdan, Allah ın zaman dilimine geçtiğimiz örneğini verir. Gerçektende bilim adamları, rüyamızda gördüğümüz çok uzun olayları, yaşadığımız onca şeyleri, çok kısa zamanda adeta 5–10 saniyede gördüğümüzü tespit etmişler. İŞTE KUR’AN’IN VERDİĞİ ÖRNEK, İŞTE İLİM. Nasıl bir birini onaylıyor şükürler olsun. Mülk suresinden bir ayet öncede, Allah ın yanında veliler, efendiler, şefaatçiler edinenleri bakın nasıl uyarıyor ve onlara inkârcı diyor.

Mülk 28: De ki: “Hiç düşündünüz mü; Allah, beni ve benimle beraber olanları helâk ederse ya da bize merhamet ederse, İNKÂR EDENLERİ ACIKLI BİR AZAPTAN KİM KURTARABİLİR?” (Bayraktar Bayraklı meali)

Yine Allah elçisine, deki kullarıma diye, çok dikkat çekici bu örneği vermesini istiyor. Yardım eden, merhamet eden, bağışlayan yalnız Allah tır düşüncesini inancını, daha başka nasıl anlatılabilir. İnkâr edenlerden bahsediyor Allah. Peki, bu inkârcılar neyi inkâr ediyorlar? Herhalde Allah ı değil. Çünkü bu ikazların uyarıların tamamı, ALLAH A HATTA DAHA ÖNCE GÖNDERİLEN ELÇİLERE İMAN ETTİĞİNİ SÖYLEYEN KİTAP EHLİNE. Demek ki inkârları, Allah ın gönderdiği kitaplardan uzaklaşarak, batılın ve hurafenin etkisiyle inançlarını yaşamalarından dolayı Allah, onlara inkârcı yani kâfir oldular diyor. 

Allah korusun, hangimiz böyle bir duruma düşmek isteriz hesap günü? Eğer böyle bir duruma düşmek istemiyorsak, Allah ın uyardığı gibi, batıl ve rivayetlerden uzak, YALNIZ ALLLAH IN İPİ KUR’AN A, ONUN HÜKÜMLERİNE SARILMALIYIZ VE YALNIZ ALLAH A GÜVENMELİYİZ. Hatırlatırım bu uyarıyı yapan Allah tır. Yalnız kime güveneceğiniz size kalmış. İster ben yalnız Allah a güvenirim dersiniz, isterseniz Allah ın yanında edindiğiniz veli kişilerede güvenirsiniz. İkinci söylediğim yanlışı yapanlar, yakın geçmişte Allah ın yanında edindiği veli kişinin, nasıl devletine ve halkına ihanet ettiğini ve kendisine inananlarıda ihanete teşvik ettiğini, hep birlikte gördük şahit olduk. Unutmayalım Allah ın Elçisi, yalnız Allah a güvenmişti. Allah sizleri yalnız Kur’an dan hesaba çekeceğim diyorsa, lütfen edindiğimiz Rab’ların, Velilerin, şeyhlerin sözlerine değil, ALLAH IN SÖZLERİNE, AYETLERİNE KULAK VERELİM.

Bakara 171: ALLAH’IN İNDİRDİĞİNE TÂBİ OLMA ÇAĞRISINA ALDIRIŞ ETMEYEN KÂFİRLERİN DURUMU, SADECE ÇOBANIN BAĞIRIP ÇAĞIRMASINI İŞİTEN HAYVANLARIN DURUMUNA BENZER. Çünkü onlar manen sağır, dilsiz ve kördürler. Bu sebepten dolayı da DÜŞÜNMEZLER. (Bayraktar Bayraklı)

Ne dersiniz, Allah ın bu kadar açık ikaz ve uyarısını hala göz ardı edip, Rabbimiz yalnız Kur’an ın ipine sarılın dediği halde, Allah ın indirdiği Kur’an tek başına anlaşılamaz, zaten her bilgi detaylı Kur an da açıklanmamıştır. Resulünün hadisleri ve fıkıh bilgileri olmasaydı, Kur’an kapalı kalır anlaşılamazdı, demeye devam mı edeceğiz. Karar sizin, imtihan sizin imtihanınız.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .