Ana içeriğe atla

KUR’AN NASIL BİR DEVLET YÖNETİMİ ÖNERİYOR?

                                      

 

Bu yazımda sizleri, üzerinde düşünmeye davet etmek istediğim konu, Kur’an'ın devleti, toplumu yönetim şeklini, nasıl tarif ettiğini anlamaya çalışacağız. Kur’an her çağa, zamana ve farklı kültürlerde ki toplumlara da gönderildiğine göre, hepsine uygun bir yönetim şeklini tarif ettiği açıktır. Kur’an devlet yönetiminde, olmazsa olmaz iki konuyu, açıkça bizlere bildirir. BİRİNCİSİ HANGİ İNANÇTA OLURSA OLSUN, ADALETLE HÜKMETME VE KARAR VERME, DİĞERİ DE ARAMIZDAN GÜVENEBİLECEĞİMİZ KİŞİLERİ, YÖNETİCİLERİ EHİL İNSANLARDAN SEÇİLMESİ. Hatırlatmak istediğim en önemli konusu ise seçilecek yöneticilerin asla cinsiyetine( kadın ya erkek) Kur’an'ın karışmamış olmasıdır. Sanırım bu yönetim şeklinin, günümüzde hangi yönetimle paralellik gösterdiği çok açıktır. Kur’an devlet yönetiminde detaya girmez, ana kurallar koyar. Diğer konular, her çağın ve geleneğin durumuna, ihtiyaç konumuna göre farklı olabilir.

ŞUNUDA BELİRTMEK İSTERİM, GÜNÜMÜZDE SÖYLENDİĞİ GİBİ,  İSLAM DEVLETİ YADA BENZERİ İSİMLERL KUR'AN'DA ASLA GEÇMEZ.  Çünkü aynı toplumda farklı inançta kişilerin olduğu gerçeği düşünülerek, çoğunluğun inançlarına göre değil, KUR'AN TOPLUMUN UYMASI GEREKEN GENEL KURALLARI İLE YÖNETİLMESİNİ İSTER. Yani dinde zorlama yoktur hükmü gereği hiç bir inanca baskı yapılmaz, her toplumun özgürce inancını yaşaması için tedbirler alınır ama toplum olarak uyulması gerekenlerden zina, hırsızlık, adam öldürme gibi toplumu ilgilendren suçlar, herkesi ilgilendiren konulardır. Tüm toplum adaletle yönetilir ve eşit davranılır. Allah'ın Resulünün yönetiminde olduğu gibi.  İslam Allah'a boyun eğmek anlamındadır, onun için toplumu yöneten DEVLETİN ADINA İSLAM DEVLETİ DENMEMİŞTİR. Eğer öyle olsaydı yöneticileri Allah'ın bu dünyada ki temsilcileri konumunda olmaları gerekirdi. Onun için Kur'an'da böyle bir isimle devletin adı zikredilmez. Ama bu yöneticilerin, Allah'ın adaleti ile hükmetmeleri istenir. Hz. Muhammed hem Allah'ın Elçisi, hem de devlet başkanıydı.  Peki, Allah'ın Elçisi devleti tek başına mı yönetiyordu, Krallık yönetiminde olduğu gibi. Kararları yalnız kendisimi veriyordu? Bakın burası çok önemli. Allah Elçisine bu konuda nasıl uyarılarda bulunuyor ona bakalım.

Ali İmran 159: Onlara nazik davranman, Allah’ın sana olan iyiliği sebebiyledir. Kaba ve katı yürekli olsan yanından dağılıp giderler. Öyleyse kusurlarına bakma, bağışlanmalarını iste. Her konuda görüşlerini al. Bir de karar verdin mi, yalnız Allah’a güvenip dayan. Allah kendine güvenip dayananları sever. (Süleymaniye vakfı meali)

Ayette çok dikkat çeki bir bilgi veriliyor. Allah'ın Resulü devletin başında, ama dikkat ederseniz, çevresinde aynı toplumda birlikte yaşadığı, Resulün yönetiminde, kendisine din adına iman etmemiş, aynı düşünce ve inançta olmayan insanlarda var. Tabi bu kişilerle barış içinde oldukları anlaşılıyor. Fakat Allah devleti yönetirken, çıkaracağın kanunlar, vereceğin hükümler konusunda, SEN ONLARINDA GÖRÜŞLERİNİ AL, ONLARINDA FİKİRLERİNE MÜRACAAT ET DİYOR. Görüyor musunuz, Allah devletin yönetim şeklini nasıl tarif ediyor. Şöyle demiyor, sen benim Elçimsin her şeye sen karar ver, onlar uymak zorundadır demiyor. Çok ilginç ve düşündürücü olanı, danışmasını istediği kişilerle, aynı inancı dahi paylaşmıyor olması. Şimdi vereceğim ayet örneği de, bizler için çok önemli. Bu örnek, Resulün yaşadığı dönemle ilgili bilgiler veriyor bizlere.

Nisa 59: Ey iman edenler! Allah'a, Resulüne ve ARANIZDAN SİYASAL ERKİN EMANET EDİLDİĞİ KİMSELERE İTAAT EDİNİZ. Herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız onu Allah'a ve Resulüne götürünüz. Bu, hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.( Bayraktar bayraklı meali)

Bu örnek, bizlere çok önemli bilgiler veriyor. Dikkat ederseniz bu ayet hem Resulün yaşadığı dönemle ilgili, hemde daha sonra bizlerin nasıl bir yol izlememiz gerektiğ konusunda bilgiler veriyor. Ayrıca devleti yönetenleri seçtiğimizde, onlara itaat etmemiz gerekti uyarısını yapıyor. Unutmamamamız gereken, seçtiğimiz yöneticileride ehil insanlardan seçme uyarısıdır, Allah'a ve Resulüne uyun sözünden bizler ne anlamalıyız, burası çok önemli. Allah başka, Resulü başka hükümlerle mi hükmediyordu onu önce düşünmeliyiz ki, Allah'ın bu sözünden neyi kast ettiğini doğru anlayabilelim. Bu konuda Kur'an'a danıştığımız da, nasıl bir bilgi veriyordu hatırlayalım. Enam 114. ayette bakın ne diyor. "SİZE KİTAB’I (KUR’AN’I) HAK OLARAK İNDİREN O İKEN, BEN ALLAH’TAN BAŞKA BİR HAKEM Mİ ARAYACAĞIM?”  Maide suresi 48. ayetindede,"(EY MUHAMMED!) SANA DA O KİTAB’I (KUR’AN’I) HAK, ÖNÜNDEKİ KİTAPLARI DOĞRULAYICI, ONLARI GÖZETİCİ OLARAK İNDİRDİK. ARTIK, ALLAH’IN İNDİRDİĞİ İLE ARALARINDA HÜKMET VE SANA GELEN HAKTAN AYRILIP DA ONLARIN ARZULARINA UYMA." diye bizlere bilgi veriyorsa, Allah'a ve Resulüne uymak yada herhangi bir anlaşmanızı Resule götürün sözünden anlayacağımız tek bir şey vardır, Allah'ın Resulü yaşıyorsa, ona danışmak, günümüzde ise KUR'AN'IN HÜKÜMLERİNE YANİ ALLAH'A UYMAKTIR. Çünkü Allah'ın Resulü Kur'an ile hükmetme görevi almıştı. Kur’an bizlere yalnız devlet yönetiminde değil, kendi aramızda bile bir bilene danışmayı, istişare etmeyi bakın nasıl öneriyor.

Şura 38: Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve Salatı/namazı yerine getirirler. ONLARIN İŞLERİ, ARALARINDA DANIŞMA İLEDİR. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar.

Allah bizlerin özel yaşantımızda, her hangi bir konuda bile, doğru kararlar verebilmemiz için mutlaka araştırma yapmamızı, bir bilene danışmamızı emrediyor. Yani ben en iyisini bilirim demek bile, Kur’an önerisine uymuyor. İnsan her zaman yanılabilir, bunu hatırlatıyor aslında bizlere.  Hatırlayınız lütfen, Resulün vefatından sonra, devleti yönetenler, yani dört halife, Kur’an ın emrinde olduğu gibi seçimle gelmişti. Ne yazık ki daha sonraları, Kur’an'ın bu emri birçok konuda olduğu gibi göz ardı edildi, görmezden gelindi. Bakın Allah bu konuda ne diyor.

Nisa 58: Allah size, MUTLAKA EMANETLERİ EHİL OLANLARA VERMENİZİ VE İNSANLAR ARASINDA HÜKMETTİĞİNİZ ZAMAN ADALETLE HÜKMETMENİZİ EMREDER. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah, her şeyi işitendir; her şeyi görendir. ( Bayraktar bayraklı meali)

Demek ki Kur’an ın yönetim şekli, halkın arasından bizleri yönetebilecek bilgiye sahip kişileri seçip, yönetme emanetini öyle vermemizi emrediyor. Dikkat edelim lütfen, bu bir EMANET sürekli değil. Gerektiğinde halk emaneti geri alabilir. Şunu açıkça hatırlatmak isterim danışılacak kişilerin inançları konusunda bir sınırlama yok. Çünkü yahudi ve Hristiyan toplumlarla birlikte yaşanıyor gerekirse onlarla birlikte yönetiliyor toplum. Daha önce söylediğimiz gibi, Kur’an'ın istediği ve olmazsa olmazı, ADALETLE EŞİT ŞARTLARDA YÖNETMEK, ADALETLE HÜKMETMEKTİR. Çünkü Ku'an'da bu uyarıları, bolca yapıyor. LÜTFEN UNUTMAYALIM KUR'AN VE HZ. MUHAMMED ALEMRE RAHMET İÇİN, TÜM İNSANLIĞA GÖNDERİLMİŞTİR. ONUN İÇİNDE DEVLET YÖNETİMİNİNİ, HER HANGİ BİR KONUDA BASKICI BİR YÖNETİM İLE DEĞİL, İMTİHANIMIZ GEREĞİ ÖZGÜRCE YAŞANAN BİR YÖNETİM KURULMASINI, ADALETLE HÜKMEDİLMESİNİ İSTER. Şimdide bu konu ile ilgili Kur’an'ın uyarılarına bakalım. 

Maide 8: Ey iman edenler! ALLAH İÇİN HAKKI TİTİZLİKLE AYAKTA TUTAN, ADALET İLE ŞAHİTLİK EDEN KİMSELER OLUN. BİR TOPLUMA OLAN KİNİNİZ, SAKIN HA SİZİ ADALETSİZLİĞE İTMESİN. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Diyanet meali)

Mümtehine 8: Allah, sizi, DİN KONUSUNDA SİZİNLE SAVAŞMAMIŞ, SİZİ YURTLARINIZDAN DA ÇIKARMAMIŞ KİMSELERE İYİLİK ETMEKTEN, ONLARA ÂDİL DAVRANMAKTAN MEN ETMEZ. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever. (Diyanet meali)

Bu iki ayet bizlerin, çok önemli bir konuya dikkatimizi çekiyor. Her kim olursa olsun, ADALETTEN, HAKTAN UZAKLAŞMAYIN DİYOR. Hatta bu kişiler sizinle, aynı inancı paylaşmıyor olsalar bile, adaletsiz sakın onlara davranmayın diye de uyarıyor. İşte İslam inancı böyle adaleti ve doğruluğu bizlere öğütlüyor. Peki, bizler günümüzde Kur’an'ın bu adalet anlayışını, hayatımıza geçiriyor muyuz? Ya da bizleri yönetenler böyle adaletle mi hükmediyorlar topluma? Yorumunu sizlere bırakıyorum. EĞER BİZLER YÖNETİMİ, EMANETİ EHİL İNSANLARA VERMEDİYSEK, ONLARDAN DA ADALETLE HÜKMETMESİNİ ELBETTE BEKLEYEMEYİZ. Neye layıksak, onu buluruz. Sizlere bir ayet daha hatırlatmak istiyorum, çünkü bu ayet bizlere, çok önemli bir konuda açıklık getiriyor.

Bakara 256: DİNDE ZORLAMA YOKTUR. Çünkü doğruluk, sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. ( Diyanet meali)

Bu ayetten de şunu anlayabiliriz. Allah, inanç ve ibadetler konusunda, kişisel sorumluluklara hiç kimsenin ya da devletin müdahale edemeyeceği, bu konuda zorlama yapılamayacağı, özgür olduğunu söylüyor. Zaten Allah sizler bu dünyada, imtihandasınız demiyor muydu? İmtihanda olan bir insanın, imtihanına kim müdahale edebilir. Elbette bu değildir ki, Kur’an'ın toplumun yönetilmesi ile ilgili, genel hükümlerine tabi olmayacağı anlamında gelmez bu emir.  Genel hükümler, o toplumun içinde yaşayan farklı inançlarda bile olsa herkesi bağlar. Örneğin zinanın, hırsızlığın, adam öldürmenin, yaralamanın yasak olması ve bunu yapanın bir cezasının olması gibi. 

Bizler İslam'ı, Allah'ın kanunlarını, ne yazık ki Kur’an'dan değil, beşerin koyduğu kanunlardan, FIKIH kitaplarından öğreniyoruz. Öyle olunca da hak ile batıl bir birine karışıyor. Mezheplerin koyduğu batıl hükümlerini, kanunlarımızda arıyor ve istiyoruz. Toplumda neyin HAK, neyin batıl olduğunu fark edemiyor. Bugün şeriatla yönetildiğini iddia eden Müslüman ülkeler, ne yazık ki Allah'ın şeriatı ile değil, BEŞERİN YARATTIĞI ŞERİATLA YÖNETİLİYORLAR. Allah'ın şeriatı yalnız KUR'AN dır lütfen unutmayalım. Tabi bu hataları yaparak devleti yönetenler, ne huzuru nede mutluluğu, adaleti bulamıyorlar. Bizlerinde amacı, yalnız Kur’an'ın şeriatına uymak olmalıdır.  Yöneticilerimizi ehil insanlardan seçersek, mutlaka istediğimiz huzuru, Kur'an ın çizdiği yoldan giderek bulacağımızdan, hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Dilerim bir gün, yöneticilerimizi EHİL İNSANLARDAN SEÇERİZDE, BİZLERİ BATIL VE HURAFEDEN UZAK, ALLAH'IN ŞERİATI, KUR’AN İLE BULUŞTURUR.


Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

  1. En son Cümleyle Herşeyi Çok Güzel Anlatmışsınız.
    '''Dilerim bir gün, yöneticilerimizi EHİL İNSANLARDAN SEÇERİZ DE, BİZLERİ BATIL VE HURAFEDEN UZAK, ALLAH IN ŞERİATI, KUR’AN İLE BULUŞTURUR'''
    İşte O Ehil İnsanları Seçebilmemiz için de Toplum Olarak İslam'dan, Kur'an'dan Haberdar Olmalıyız.
    -NİSA : -58. Şüphe yok ki Allah, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman adâletle hüküm vermenizi emrediyor. Allah size nede güzel öğüt veriyor; zira Allah akıl sır ermez bir biçimde her şeyi işiten, her şeyi görendir. -59. Siz ey iman edenler. Allah’a, Rasûl’e ve aranızdan alanlarında ehil, yetkin ve otorite sahibi olan kimselere itaat edin, bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah’a ve Rasûl’e götürün, tabi eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız. Böyle yapmanız hem çok hayırlı, hemde sonuçları açısından çok daha güzeldir.
    -MAİDE -48. Sana da, hakikatin ifadesi olan bu Kitabı, geçmiş vahiyden geriye kalan hakikatleri doğrulayıcı ve onların doğrusunu yanlışından ayırt edici olarak gönderdik. O hâlde artık onların aralarında Allah’ın indirdiklerine uygun olarak hüküm ver, sana gelen hakikati bırakarak onların keyfî yargılarına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve onu uygulama yöntemi belirledik. Eğer Allah isteseydi, hepinizi tek bir topluluk yapardı, fakat size emanet ettikleriyle sizi sınamak için öyle yapmadı. O hâlde hayırlarda birbirinizle yarışın. Topyekûn dönüşünüz Allah’adır, işte o zaman Allah ihtilaf ettiğiniz şeyleri size bir bir haber verecektir. -49. Ve Sen aralarında Allah’ın indirdiğine uygun olarak hükmet. Onların keyfî yargılarına da uyma. Allah’ın sana gönderdiklerinden bir kısmında seni yanıltmalarından sakın. Eğer yüz çevirmekte ısrar ederlerse, iyi bil ki Allah onları birtakım günahlarından dolayı cezalandırmak istiyor. Unutmayın ki insanların çoğu yoldan çıkmıştır.
    Selam_Sevgi_Saygı ile...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .