Ana içeriğe atla

İSRA SURESİ 2. AYETTE ALLAH, BENDEN BAŞKA VEKİL EDİNMEYİN DERKEN, NEYİ KAST EDİYOR OLABİLİR?


 

Allah Kur’an dan bahsederken, Enbiya 10. ayetinde yemin ederek, size öyle bir kitap indirdik ki, bütün şan ve şerefiniz kurtuluşunuz, yol gösterici rehberiniz Kur’an dır diye açıkça bildirir. Kur’an ın sınırlarını aşanlara kâfir oldular, yoldan saptılar diye de birçok ayetinde uyarır. İnsan suresi 3. ayetinde de, Allah kullarına doğru yolu gösterdiğini söyler ve ister inanır ister inkâr eder diyerek, toplumlara aralıklarla uyarıcı kitaplar gönderdiği örneğini verir. Hatta Zuhruf 44. ayetinde de en son olarak gönderdiği rehber kitap içinde, bizleri KUR’AN DAN HESABA ÇEKECEĞİNİ BİLDİRİR. Allah başka uyarıcı Elçi ve kitap göndermeyeceği içinde, geçmiş toplumların yaptığı yanlışlardan örnekler verip, bizlerin aynı yanlışları yapmamızı engeller. Tabi Allah ın gönderdiği kitaplara tabi olanlar, bu uyarılardan dersler alır. İnancına hurafe ve batıl karıştıranlar, sen Kur’an ı anlayamazsın diyenlere inanıp, Kur’an ı anlayarak düşünerek okumayanlar,  batılın peşi sıra gidenler, aynı yanlışları yapmaya devam eder. Bu makalemde sizlerin üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, İsra suresi 2. ayet olacaktır. Önce üç farklı tercümeden yazalım ki ayeti, daha doğru anlayalım ve üzerinde dikkatle düşünelim.

İsra 2: Musa’ya kitabı verdik ve onu İsrail oğulları’na, “BENDEN BAŞKA BİR VEKİL EDİNMEYİN” diye rehber yaptık. (Bayraktar Bayraklı meali)

İsra 2: Musa’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik ve onu, “BENDEN BAŞKASINI VEKİL EDİNMEYİN” diyerek, İsrail oğullarına bir rehber yaptık. (Diyanet Meali)

İsra 2: Musa’ya o KİTABI VERDİK ve onu İsrail oğullarına YOL GÖSTERİCİ KILDIK. Ey İsrail oğulları! BU, BENİMLE KENDİ ARANIZA BİR VEKİL KOYMAYASINIZ, DİYEDİR. (Süleymaniye vakfı meali)

Bu ayetten aslında alacağımız çok önemli dersler var. Bakın Allah Hz. Musa aracılığıyla topluma, Tevrat ı göndermesinin nedenini nasıl açıklıyor. Aynı ikaz ve uyarıları Allah, birçok ayetinde Kur’an içinde yapıyor ama dikkatle okuyup düşünebilen ancak fark ediyor. Allah Tevrat ı gönderme nedeni olarak, o günkü topluma rehber, yol gösterici olsun ve Elçisi kanalıyla tebliğ edilen bu kitap sayesinde, KULLARIM ARAMDA VELİLER, EFENDİLER EDİNİP ARACI KOYMASIN, BENDEN BAŞKA VEKİL EDİNMESİNLER VE KULUMLA ARAMDA HİÇ KİMSE OLMASIN DİYE GÖNDERDİĞİNİ SÖYLÜYOR. Peki, bizler bu uyarılardan ders aldık mı, yoksa cahiliye toplumunun yanlışlarını yapmaya devam mı ediyoruz? Kur’an da Müddesir 11. ayette de Allah Elçisine, yarattığım kulumla beni baş başa bırak demiyor muydu? Allah Elçisine Tebliğ etmek sana, hesap sormak bana düşer diyor da, sana indirdiğim Kur’an ile kullarıma hükmet diye uyarıyorsa Elçisini, sizce her şey çok açık değil mi? DEMEK Kİ ALLAH ELÇİSİNİ BİLE, VEKİL OLARAK GÖREVLENDİRMİYOR. VEKİL, GÜVENİLEN, SORUMLU TEK YETKİLİ DEMEKTİR. Hatta Allah dan başka VELİ edinemeyeceğimizide Allah ayetinde bizlere bildiriyordu. Allah şefaat tümden bana aittir dedikçe, bizler Allah ın yanında elçisini bırakın edindiğimiz velileri de şefaatçi edinmiyor muyuz? Hatırlayalım, Allah Elçisine nasıl bir yetki vermişti.

“RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) 

“BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.”  (Kehf 56) D

“SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) 

Bu konu çok önemli, çünkü bizler Allah ın Elçisini öyle yetki ve sorumluluklarla donatıyoruz ki, Kur’an ın asla onay vermesi mümkün değil. Konuyu daha iyi anlamamız için bir örnek vermek istiyorum.

Enam 107: Allah dileseydi, onlar ortak koşmazlardı. Biz seni onların üzerine bir bekçi kılmadık. SEN ONLARIN VEKİLİ DE DEĞİLSİN. (Diyanet vakfı meali)

Demek ki Allah Elçisini, kulları ile arasında vekil tayin etmemiş. VEKİL OLSAYDI, ALLAH IN YETKİLERİNİ ELÇİSİDE KULLANABİLİRDİ. Öyle olsaydı bu dünyada bizlerin İmtihandan geçtiğimizi söyleyemezdik ve derdik ki bizim VEKİLİMİZ peygamberimizdir, hesabı o verecek. Bu düşünce Kur’an ın tamamına ters düşer. Bizlerin vekili yani her konuda yetkili ancak Allah tır ve vekilimizde bizleri bu dünyada, kendimize vekiller, veliler edinmeden, tek başımıza imtihan ettiğini söylüyor. Peki, Allah ın Elçisinin mahşer günü nasıl bir görevi olacak? Allah ondan da bahsediyor elbette. BİZLERİN TANIĞI, ŞAHİDİ OLACAK. Hangi konuda diye sorarsanız, elbette bizlere tebliğ ettiği ve Allah ın korumasındaki Kur’an ın şahitliğini yapacak. BU DURUMDA SİZCE, KUR’AN DA TEK KELİME BİLE GEÇMEYEN KONULARI, BUNLARDA ALLAH IN ELÇİSİNİN DİNE KOYDUĞU HÜKÜMLERDİR DİYE BİZLERE ANLATILAN BİLGİLER KONUSUNDA, EVET BUNLARDA BENİM HÜKÜMLERİMDİR DİYE SİZCE ŞAHİTLİK YAPACAĞINA İNANIYOR MUSUNUZ?  Hatırlatırım Allah, ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem diyor ve biz hüküm vermediğimiz halde, elçimiz bunlarda Allah katındandır demiş olsaydı, onun şah damarını keserdik diye ayetinde uyardığı halde, Allah ın Elçisinin Kur’an ın bahsetmediği konularda DİN ADINA hükümler vereceğine, DİNE İLAVELER YAPACAĞINA nasıl inanırız?

Şunu Lütfen unutmayalım, Allah n Elçisi ayrıca o günkü toplumun lideri, devlet başkanıydı. O dönemin şartları gereği devleti yönetmek adına çıkardığı kanunlar, DİNİN GEREKLERİ, EMİRLERİ DEĞİL,  O GÜNÜN ŞARTLARI GEREĞİ, DEVLETİN YÜRÜTÜLMESİ ADINADIR Kİ, ZAMANLA O KANUNLARDA DEĞİŞMİŞTİR, TIPKI GÜNÜMÜZDE OLDUĞU GİBİ. BUNU LÜTFEN KARIŞTIRMAYALIM. Konumuza devam edelim.

Kasas 75: Her ümmetten bir tanık çıkarır ve “KESİN DELİLİNİZİ ORTAYA KOYUNUZ” deriz. O zaman, GERÇEĞİN ALLAH’A AİT OLDUĞUNU, uydurduklarının kendilerini bırakıp kaçtığını anlarlar. (Bayraktar Bayraklı meali)

Ne dersiniz, mahşer günü Allah ın Elçisi tanık, şahit olarak çıktığında, Allah ın kesin delili ve bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an ortaya konduğunda, GERÇEĞİN, DOĞRUNUN, HAK OLANIN YALNIZ ALLAH KATINDAN GELEN KUR’AN OLDUĞU APAÇIK ORTAYA BİR KEZ DAHA ÇIKTIĞINDA, SİZCE TÜM BU GERÇEKLERİ GÖRDÜĞÜMÜZDE HALİMİZ NE OLUR? Gerçeğin yani HAK olanın Allah katından gelen kitap olduğunu, kendilerini aldatan, edindikleri veli ve şeyhlerin kendilerini bırakıp kaçtığını gördüklerinde, hallerinin ne olacağını Allah, bugünden bizlere bildiriyorsa ve HALA BİZLER KÖRLÜK EDİYORDA GERÇEKLERLE YÜZLEŞMİYORSAK, BU İNSANLARIN SONUNU DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMİYORUM.

Allah Zuhruf suresi 5. ayetinde, siz haddi aşan kimseler oldunuz diye, SİZİ KUR’AN İLE UYARMAKTAN VAZ MI GEÇELİM diyorsa ayetinde, sizce hala Kur’an ın dışından da dine Elçisinin ilaveler yaptığını nasıl söyleriz ve inanırız. Kur’an ı yeterli görmeyen, atalarının rivayet inançlarını da ısrarla din diye yaşamak isteyenlere Allah, Ankebut 51. ayetinde: “KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BIR KİTABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU?” diye uyardığı halde, bizler hala yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz, Kur’an özet bilgiler verir diyerek, ciltlerce dolusu rivayetleri de din diye yaşamaya devam edersek, ayrca bu rivayetleri Kur’an da bulamadığımızda,bakın demek ki Kur’an da her şey olmuyormuş diyorsak, hesap günü üzülenlerin safında buluruz kendimizi.

Bu konuda verecek okadar çok örnek ayet varki, zerre kadar ayetleri dikkatle okuyup düşünen, bizlere anlatılan yanlış, hurafe bilgilerin İslam dininde asla olmadığını fark edecek ve bizlere kurulan tuzağa düşmeyecektir. LÜTFEN UYDURULAN DİNE DEĞİL, İNDİRİLEN ALLAH’IN DİNİ İSLAM’A TABİ OLALIM. ALLAH CÜMLEMİZİN YARDIMCISI OLSUN.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A