Ana içeriğe atla

HUD SURESİ 1 VE 2. AYETLERİN UYARILARINA, LÜTFEN KULAK VERELİM.




Değerli din kardeşlerim. Bizlere din adına, öyle batıl ve yanlış şeyleri din diye anlattılar ki, topluma Kur’an gerçeklerini anlatmak, neredeyse imkânsız hale geldi. Müslüman kardeşimize Kur’an’dan ayet örneği verdiğimizde, sen hiç Resulün hadislerinden bahsetmiyorsun, sünnet inkarcısısın diyenleri duyarsınız. Halbuki Allah’ın Resulü ümmetini yalnız Kur’an ile uyardığını, onun dışından asla hiç bir ilave yapmadığını, Kur’an onlarca ayetinde anlatıyor bizlere. Cahiliye dönemindeki Ehli kitabın başına gelenler, ne yazık ki Allah’ın Elçisinden sonra, yavaş yavaş ve sinsice bizlerin inancına da girmiş ve güç kazanmış. Allah yarattığım kuluma tebliğ etmek senin görevin, ama batılda inat ediyorsa, vah yettiğim kitabın yanına kitaplar koyup, şefaat tümden bana aittir, benden başka Veli edinmeyin dediğim halde, kendilerine veliler ve şefaatçiler edinip benim şeriatıma ilaveler yapmaya ve bana şirk koşmaya çalışıyorsa, böyle kullar ile beni yalnız bırak diyor Allah Elçisine. Ayeti hatırlayalım ama lütfen bu ayetin öncesi ve sonrasını da okuyalım.

Müddesir 11: BENİ, YARATTIĞIM KİŞİYLE BAŞ BAŞA BIRAK.  (Diyanet meali)

Bizlerin Kur’an ile bağı kesildiğinden batılı, hurafeyi din diye yaşatanlara kandığımızdan, Allah’ın uyarılarından habersiz yaşıyoruz. Bunun da elbette cezasını çekiyoruz. Kur’an, dinde ruhban sınıfı yoktur, çünkü Allah sizleri bire bir imtihan ediyorum dediği halde, bizler imtihandan kaçan tembel öğrenci misali, çok bilgili ve doğru sandığımız kişilerin hiç düşünmeden imtihanlarına tabi oluyoruz, sözlerine inanmakta kusur görmüyoruz. Ama Allah bunu Kur’an’da yasaklamış ve sakın VELİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN, GÜVENİLECEK ARDI SIRA GİDİLECEK VELİNİZ YANLIZ BENİM diye, Kur’an’da bizleri uyarmıştır. Allah Elçisine, tebliğ etmek sana hesap sormak bana düşer diyerek, Elçisinin görev ve sorumluluğunda bir çok ayetinde açıklamıştır.

Ardı sıra gidilen veliler, efendiler, şeyhler kendi sultanlığını korumak adına, Kur’an’ın gücünü ellerine almak için, SİZLER KUR’AN’I ANLAYAMAZSINIZ,  HER AYETİN ONLARCA ANLAMI VARDIR KUR’AN’I VELİ, ALİM KİŞİLER ANLAR, KUR’AN AÇIKLANMAMIŞTIR VE DETAYLI DEĞİLDİR, diyecek kadar gaflete düşmüşlerdir. Tabi onlara hiç araştırmadan, Kur’an ile direk muhatap olmadan inanan ve Kur’an’a müracaat etmeyen bizlerde, en az onlar kadar suçluyuz. Düşünebiliyor musunuz, Allah sizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyorum, hesaba çekeceğim, sakın veliler, efendiler edinip ardına düşmeyin, Kur’an’ı açıklamak bize düşer dedikten sonra, nice örneklerle de açıkladık demesine ve daha sonrada Kur’an’dan sorumlu tuttuğuna hükmettiği Kur’an’ı, gereği gibi açıklamaması sizce mümkün mü? Bu nasıl bir mantık ve adalet ki, bunu Rabbimize isnat ediyoruz. Kur’an’da onlarca ayet vardır ki, Kur’an’ ı bizzat yine Kur’an ayetleri ile açıklandığını, izah edildiğini, Kur’an’da hiç bir eksik bırakılmadığını açıkça Allah bizlere bildirir. Hatta Kur’an’ı, yemin olsun ki sizler için kolaylaştırdık diye de uyarır. Bu makalemde sizlere iki ayet örneği vermek istiyorum. Lütfen bu ilki ayet üzerinde, dikkatle düşünelim.

Hud suresi 1 ve 2. ayetler:  Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından MUHKEM (EKSİKSİZ, SAĞLAM VE AÇIK) KILINMIŞ, SONRA DA ALLAH’TAN BAŞKASINA KULLUK ETMEYESİNİZ DİYE, AYRI AYRI AÇIKLANMIŞ BİR KİTAPTIR. (De ki:) “Şüphesiz ben size O’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim. (Diyanet meali)

Ne dersiniz, siz bu iki ayetten Kur’an’ın gereği gibi açıklanmadığını ‘mı anladınız? Allah Hud 1. ayetinde, Kur’an kast edilerek, hâkim yani hükümranlığını yürüten hükmeden, hikmet sahibi olan, gizliyi saklıyı bilen Allah katından bir kitap olduğu söyleniyor.  Daha sonrada bizleri dinimiz ve imanımız adına bağlayan, tüm bilgilerin MUHKEM, yani şüphe götürmeyecek şekilde açık ve tartışmasız, güçlü anlamı olduğu ve daha sonrada bu ayetlerin Allah tarafından Kur’an’da, ayrıntılı bir şekilde açıklandığını söylüyor. Hatta bir başka ayette de, bu bilgileri doğrulamak için. BİZ HERŞEYDEN NİCE ÖRNEKLERİ, DEĞİŞİK ÖRNEKLERLE, İFADELERLE VERDİK Kİ ANLAYASINIZ DER.  Bu ayete iman ettiğimizi söylediğimiz halde, hala bunun nasıl tam tersini söylemeye devam ederiz, doğrusu bunu anlamakta zorluk çekiyorum. GÜNÜMÜZ İSLAM İNANCI BU VE BENZERİ ALLAH’IN UYARILARININ TAM TERSİNİ DİN DİYE YAŞIYOR. BU YOLCUĞUN SONU HÜSRANLA BİTER, HATIRLATIRIM.

Bizler ne yazık ki dinin temeli, anası olan MUHKLEM ayetlerin peşine düşmek yerine MÜTEŞABİH, yani zamanla ilimle ortaya çıkacak, dinimizi ve inancımızı yaşarken bizi bağlamayan ayetlerin harflerin, kelimelerin peşine düşüyoruz. Allah’ta bu konuda bizleri uyarıyor ve diyor ki, sizler önce dinin anası-temeli olan sorumlu olduğunuz MUHKEM ayetlerin ardına düşün ve hayatınıza geçirin. Müteşabih ayetler zamanla ortaya çıkacak ve sizlerde bunları gördüğünüzde, imanınız artacak diye bizleri bilgilendiriyor. Allah Ali İmran suresi 7. ayetinde bu konuda bizleri uyarıp,” Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler.” Diye örnek veriyor. Gelelim Hud suresi 2. ayette. Dikkat ederseniz birinci ayetinde, Kur’an’ın MUHKEM ayetlerini bizzat Kur’an’ın yani Allah’ın açıkladığını söylemişti. Çünkü Muhkem ayetler dinin anası, temeli ve bizlere yol gösterici ayetler olup, bizlerin sorumlu olduğumuz ayetlerdir. Bunu da Kur’an’ın bir başka ayetinde açıklar bizlere. Peki, Hud suresi 2. ayette ne söylüyor Rabbimiz?

Allah Kur’an’ın muhkem ayetlerini, yani imanımız adına sorumlu olduğumuz ayetleri KUR’AN DA BİZZAT AÇIKLADIK Kİ, YALNIZ ALLAH A İBADET, KULLUK EDESİNİZ diye uyarıyor ve elçisinin bunu bizzat bizlere bildirmesini istiyor. Önce şunu açıklığa kavuşturmak isterim. Kulluk etmek, Rabbin emirlerine, kayıtsız şartsız uymak ve gereğini yapmaktır. Bir başka deyişle din adına şüphe duymadan Kur’an’ın bahsetmediği açıklamadığı, detay vermediği bir konu hakkında, koşulsuz birilerine itaat ediyorsak, sözlerini din diye yaşıyorsak, onlara da kulluk ediyoruz demektir. Buda Kur’an’a göre şirktir ve Allah böyle kullarımı bağışlamam diyor. Allah’ın ayetleri açıklamasının nedeni üzerinde, lütfen dikkatle düşünelim. ALLAH SORUMLU TUTTUĞU DİNİ YAŞARKEN, İMTİHANLARINI VERİRKEN KULLARININ, BAŞKALARINA MUHTAÇ OLMASINI İSTEMİYOR VE BÖYLECE BİZLERİN ALLAH İLE ALDATILMAMIZIN ÖNÜNÜ KESİYOR.

Ama din simsarcıları, bizlere dini anlattığını söyleyen Allah ile aldatıcılar bu gerçeği bizlerden gizleyerek, toplumu istedikleri gibi yönetebilmek adına, sizler Kur’an’ı anlayamazsınız, ayetler birçok anlamlara gelir, detaylıda değildir siz hangi ilminizle bunu anlayacaksınız diyerek, toplumu tedirgin ediyorlar. Hatta mezheplerin dine yaptığı ilaveleri örnek verip, hadi bana sabah namazının kaç rekat olduğunu gösterin bakalım Kur’an’dan diyerek, toplumun kafası karıştırılmaktadırlar. Lütfen unutmayalım, Allah salat edin namaz kılın diyorsa, bunu en basit kolay bir şekilde Kur’an’da açıkladığını unutmayalım ve bizlere mezheplerin öğretisini Kur’an’da aramayalım. Arayıp bulamadığımızda, Kur’an’ı haşa eksik görürcesine sözler söylemeyelim pişman oluruz. Lütfen bunlara kanmayalım. Aldanmamak istiyorsak, Kur’an’a müracaat edelim, onu anladığımız dilden bolca dikkatle okumalı ve üzerinde düşünmeliyiz. BİR MÜSLÜMAN, GÖSTERDİĞİ ÇABASI ÖLÇÜSÜNCE KUR’AN’I ANLAYACAK, ONDAN İSTİFADE EDECEKTİR. 

Ayetin devamında da Allah’ın Elçisi, ben Allah dan gelen bir UYARICI VE MÜJDECİYİM DİYOR.  Bakın Elçi görevini ve yetkisini bizlere hatırlatıyor. UYARICI VE KUR’AN’IN MÜJDESİCİ OLDUĞUNU BİLDİRİYOR. Tüm bu bilgilere ve uyarılara rağmen, bizler Allah’ın Elçisini öyle yetki ve sorumluluklarla donatıyoruz ki, neredeyse Allah’ın Elçisini dinde HÂŞÂ, Allah’ın hüküm ortağı konumuna getirdiğimiz gibi, Allah’ın açıklamadığını açıklayan konumuza getiriyoruz. Hiç düşünmüyoruz, Allah detayı verilmemiş, açıklanmamış bir kitaptan, bizleri sorumlu tutar mı? Allah’ın elçisine verdiği görev ve sorumluluğundan, bazı örnekler hatırlatmak istiyorum, konu daha iyi anlaşılsın diye.

 “ARTIK SEN ÖĞÜT VER! SEN ANCAK BİR ÖĞÜT VERİCİSİN.” (Gaşiye 21) (Diyanet meali)

“RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) Diyanet meali.

“BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.”  (Kehf 56) Diyanet vakfı meali

“SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) Diyanet meali.

“BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM.” (Ahkaf 9 ) Diyanet meali.

Değerli din kardeşlerim dinin anası, temeli olan bilgilerin Kur’an’da MUHKEM, yani şüphe duymayacak şekilde açık ve örneklerle izah edildiğini ve bunu bizzat Allah’ın söylediğini unutmayalım. LÜTFEN KİME İNANACAĞMIZA, GÜVENECEĞİMİZE DOĞRU KARAR VERELİM. YOKSA MAHŞER GÜNÜ, ÜZÜLENLERİN SAFINDA BULURUZ KENDİMİZİ. Beşerin uydurma yalanlarına değil, gelin ALLAH’IN KORUMASINDAKİ SÖZLERİNE/AYETLERİNE KULAK VERELİM. Ölüm bizlere çok uzak gibi görünür, hatırlamak istemeyiz. Unutmayalım ölüm bizlere, BİR NEFES ALIMI KADAR YAKINDIR. Dikkatli olmazsak, hesabın görüleceği O çetin gün, mutlaka çok ama çokkkkk pişman oluruz, bunu unutmayalım. 

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .