Ana içeriğe atla

NECM SURESİ 19.....23. AYETLERDEN İBRETLİK DERSLER.



Allah Kur’an ı sizlere bir rehber, bir güneş olsun diye indirdim diye öğüt verir bizlere. Bizler ise Kur’an ı yeterli görmeyip, içinde her bilginin detaylı olmadığını, onun özet bilgiler içerdiğini, söyleyenlere inanırız. Kur’an da olmayan rivayet yoluyla edindiğimiz onca bilgilerin, hükümlerinin de Allah katından olduğunu söyleriz, çünkü bize böyle öğretilmiştir. Rehber Kur’an a hiç müracaat etmediğimiz içindir ki, inancımızı Kur’an dan habersiz yaşar gideriz rivayet ve sanı bilgilerle. Tıpkı Kur’an ın indirildiği dönemde olduğu gibi. O devirde Kitap Ehli hem Allah a iman ediyorlar, hem de atalarından intikal etmiş, hurafe bazı inançları yaşıyorlardı. Fakat Allah ın indirdiği din öyle bir hal almıştı ki, dinin aslı, özü hurafenin içinde kaybolmuştu adeta.

Uydurdukları hurafeler nefislerine daha yakın gelmiş olmalı ki, kendilerince beşeri bir din yarattıklarını söylemek yanlış olmayacaktır. İşte Allah da bunun için ve en son bir hak daha vererek kullarına, elçisi olarak seçtiği örnek insan Hz. Muhammed aracılığıyla, KUR’AN I bizlere göndermiştir. Allah onlarca ayetinde bizleri, Kur’an a davet ederek, onun ipine sarılmamız gerektiğini söyleyip, sizleri KUR’AN DAN HESABA ÇEKECEĞİM hükmünü vermiş, bizlerin işini de aslında çok kolaylaştırmıştır. Sizlere bu makalemde, Necm suresi 19 ve 23. ayetleri hatırlatarak, o günkü toplumun yanlış inançlarına karşılık, kendilerine seçtikleri şefaatçiler, yani putlaştırdıkları insanların ancak bir hurafe, bir sanı ve nefislerinin uydurmaları olduğunu, Rabbimiz bakın nasıl ikaz ederek uyarıyor. Tabi bizler bu ayetten nasıl bir ders çıkarmalıyız, burası  çok önemli.

Necm 19: Gördünüz mü Uzza’yı, Lât’ı. 20. Ve ötekini, üçüncüsü olan Menât’ı. 21. Erkek size, dişi Allah’a mı? 22. İşte bu, insafsız bir bölüştürme. 23. Bunlar, sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka şeyler değildir. ONLAR HAKKINDA ALLAH, BİR KANIT İNDİRMEMİŞTİR. ONLAR, SADECE SANIYA, BİR DE NEFİSLERİN HOŞLANDIĞI ŞEYLERE UYUYORLAR. Yemin olsun, onlara hidayet Rablerinden gelmiştir.

Yukarıdaki ayette, o devrin inançları gereği şefaat umdukları putlardan bahsederken, bakın Rabbim nasıl uyarıyor? “BUNLAR, SİZİN VE ATALARINIZIN TAKTIĞI İSİMLERDEN BAŞKA ŞEYLER DEĞİLDİR. ONLAR HAKKINDA ALLAH BİR KANIT İNDİRMEMİŞTİR. ONLAR, SADECE SANIYA, BİR DE NEFİSLERİN HOŞLANDIĞI ŞEYLERE UYUYORLAR.” Demek ki Allah, KUR’AN DA KANIT İNDİRMEDİĞİ HİÇBİR KONUNUN, İMAN ADINA BENİMSENMESİNİ İSTEMİYOR, tam tersine bunu yapanlara kızıyor. Kanıtı da indirdiğim kitaplarda arayacaksınız diye de, bizleri birçok kez uyarmamış mıydı?  Rehberi Kur’an da kanıt indirmediği konular hakkında, Allah ne diyor lütfen dikkat edelim. “ONLAR SADECE SANIYA, BİRDE NEFİSLERİNİN HOŞLANDIĞI ŞEYLERE UYUYORLAR.” Tıpkı günümüzde Kur’an’ın tek kelime bile bahsetmediği, rivayet ve sanı sözlere din diye inanıp, ardı sıra gidenleri tarif ediyor. 

Hatırlayınız lütfen, Allah’ın Kur’an da hiç bahsetmediği, hüküm vermediği onca konular, sırf nefislerimizi tatmin adına, menfaatlerimizin baskın çıkmasıyla, bunlar Allah katındandır diye bizlere sunmuyorlar mı? Allah katından olsaydı, Allah rehberinde apaçık yazmaz mıydı diye, niçin düşünen yok? Ayetin sonunda Allah’ın söylediği, çok önemli bir cümle var, onun üzerinde sanırım çok düşünmeliyiz. “YEMİN OLSUN, ONLARA HİDAYET RABLERİNDEN GELMİŞTİR.” Demek ki hidayeti yalnız KUR’AN DA aramalıyız. Allah’ın Resulü, Allah dan gelen hidayetin uygulayıcısı olduğuna göre, Kur’an a uymayan onun vermediği bir hüküm konusundaki sözleri, bu Resulün sözüdür diye nakledenlere karşı, çok dikkatli olmalı ve onların tuzaklarına kanıp, adeta putlardan şefaat bekleyenlerin durumuna düşmemeliyiz.

Bildiğiniz gibi ayette bahsedilen Lat, Uzza, menat gibi putlara Tanrı diye tapılmıyor, tam tersine onlar geçmiş zamanlarda yaşamış, sevilen, saygı gören, yardım sever değer verilen insanlardı, onların heykelleriydi. Bunlardan şefaat isteniyor ve onları Allah’ın sevgili kulu kabul ettikleri için, Allah a aracılık yapması, günahlarının affedilmesi için yalvarıyorlardı. Acaba günümüzde bunun daha değişik şekli, edindiğimiz velilerden, şeyhlerden, efendilerden daha başka yöntemlerle yapılmıyor mu? Biraz düşünün aklınıza o kadar çok örnek gelecek ki. Din ulemalarının, şeyhlerin şefaatçi olduğuna inanan bir toplumun, bunlardan ne farkı var diye düşünmeyene, sözümüz meclisten dışarı. Daha düne kadar hoca efendi diye saygı gösterdikleri, hatta mahşer günü bu zatın kendilerine şefaat edeceğine dahi inandıkları bu şahıs, toplumu Allah ile aldatarak, devletine milletine nasıl isyan ettirip, din kardeşlerini öldürttüğüne hepimiz şahit olduk. Dün heykellerini yapıp onlardan şefaat bekleyenler, bugün heykellerini yapmadan, aynı yanlışın peşi sıra gitmiyorlar mı? Bununda yorumunu sizlere bırakıyorum. 

Dilerim Allah dan bizleri, Kur’an’ın ipine sarılan, batıl ve sanıdan uzak onu rehber edinen, Allah’ın sınırlarını aşmayan, Kur’an’ın güneşi ile aydınlanan kulları arasına, bizleri de alması dileklerimle. 

Saygılarımla    
Haluk GÜMÜŞTABAK




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A