Ana içeriğe atla

MERYEM ANAMIZIN ASLINDA, EVLİ OLDUĞUNU SÖYLEYEN.........



Bir televizyon sohbetinde, Sayın İhsan Eliaçık, Hz. İsa konusunu anlatırken,  Hz. İsa’nın aslında babasız doğmadığı, Meryem anamızın evlendiği, ama bu evliliği Yahudi hahamlarının kabul etmediği için, babasız yakıştırması yapıldığını anlattı. Doğrusu bu sözlere ben çok şaşırdım. Bu konuyu tekrar araştırma gereği duydum. Çünkü hepimiz beşeriz yanılabiliriz. Konuyu Kur’an’dan, birlikte araştıralım.

Ali İmran 47: Meryem, “Ey Rabbim!” dedi, “BANA HİÇBİR ERKEK ELİ DEĞMEDİĞİ HALDE NASIL ÇOCUK SAHİBİ OLABİLİRİM?” Melek cevap verdi: “İşte öyle, Allah dilediğini yaratır, BİR ŞEYİN OLMASINI İSTEDİĞİNDE SADECE ‘OL’ DER VE O ŞEY HEMEN OLUŞMAYA BAŞLAR.” 

Bu ayet aslında Meryem anamızın, asla evlenmediğini açıkça söylüyor. Sayın İhsan Eliaçık’ın isim vererek, Meryem anamızın şu kişiyle aslında evlendiğini ama hahamların, dini otoritenin bu evliliği kabul etmediği bilgisini merak ediyorum, hangi kaynaklardan öğrendi? Rivayet kaynaklara göre, inancımızı şekillendirmemiz doğru olur mu? Böyle yaparsak, Kur’an’ı batıl, sanı ve rivayet kaynaklardan anlamaya çalışanlardan ne farkımız olur. Bu soruları mutlaka kendimize sormalıyız. Şimdide Kur’an’da bolca geçen ve Hz. İsa’dan bahsederken, özellikle nispet edilen bir sözü hatırlayalım.

MERYEM OĞLU MESİH —— MERYEM OĞLU İSA.

Dikkat ederseniz Allah, anneye atıfta bulunarak Hz. İsa dan bahsediyor.  Eğer Meryem anamız evlenmiş ve Hz. İsa doğmuş olsaydı, baba nispet edilerek anılırdı. Çünkü soy erkeğe nispet edilerek anılır. Hahamların evliliği kabul etmemesi önemli değil, ÖNEMLİ OLAN ALLAH’IN KABUL ETMESİDİR Kİ, BÖYLE BİR BİLGİDE KUR’AN’DA YOK. HATTA TAM TERSİ, EVLENMEDİĞİNİ AÇIKÇA SÖYLÜYOR.Örneğin Kur’an tüm insanlardan bahsederken, Âdemin oğulları, yani âdem soyu diye bahseder. Hz. Muhammed’in erkek evlatlarının yamayıp, vefat etmesi konusunun hikmetini de, lütfen göz ardı etmeyelim. Yine Hz. İsa’nın bu durumu, bakın aşağıdaki ayette çok açık nasıl anlatılıyor.

Ali İmran 59: Allah’ın katında İsa’nın durumu KENDİSİNİ TOPRAKTAN YARATIP, SONRA OL DEMESİYLE OLMUŞ OLAN, ÂDEM’İN DURUMU GİBİDİR.

Bakın ayet çok açık bir şekilde, Hz. İsa’nın durumunu, Hz. Âdem’in durumuna benzetiyor. Bildiğimiz gibi Hz. Âdem’in de babası yoktur.  Bu ayetten şunu da çıkartabiliriz. Hz. Âdem nasıl bir ölümlüyse, Hz. İsa’da bir ölümlüdür, asla bir daha geri gelmeyecektir.  Bu konuya farklı bir açıdan da bakalım. Eğer Meryem anamız evlenmiş olsaydı, Yahudi Hahamları bu evliliği kabul etmese bile, doğumda eşi yanında olurdu. Hatırlayınız ayetleri, Meryem anamız doğum yaparken uzak bir yere, yalnız başına çekilmiş ve yanında hiç kimse yoktu. Çünkü evli olmadığı için doğum yapmaya, bunun babası kim diyecekler diye utanıyordu. Konuyu başka ayetlerle de, pekiştirmeye çalışalım.

Meryem 19:  Rûh/melek, “Ben, ancak Rabbinin sana gönderdiği bir elçiyim, sana temiz bir oğlan bağışlamak için geldim” dedi. 

20. Meryem, “BANA BİR İNSAN DOKUNMAMIŞKEN, ben kötü bir kadın da değilim, nasıl oğlum olabilir?” dedi. 

Enbiya 91: Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem’i de an.) BİZ ONA RUHUMUZDAN ÜFLEDİK; onu ve oğlunu cümle âlem için bir ibret kıldık.

Bu ayetlerden de anlaşılıyor ki, Meryem anamız asla evlenmemiştir. Bizler Kur’an’ı mutlaka Kur’an ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmalıyız. Eğer emin olmadığımız bilgiler ışığında ayetleri anlamaya kalkarsak, mutlaka yanılırız. Sayın Eliaçık bu ve benzeri bazı konuları, ne yazık ki Kur’an’ı referans almadan, bazı düşüncelerin etkisiyle topluma anlatıyor. Buda halkın yanlış bilgilenmesine, hatta kafalarının arışmasına neden oluyor. Meryem anamız Allah tarafından, özenle büyütülen çok özel bir kadındı. Onun geleneklerine uygun olmayan, toplumun kabul etmeyeceği bir evlilik yapmasını düşünmek ve söylemek, Meryem anamıza büyük saygısızlık olur. Meryem anamız Hz. İsa’yı dünyaya getirip, halkın içine götürdüğünde bakın toplum ne diyor.

Meryem 27: Nihayet onu kucağında taşıyarak kavmine getirdi. DEDİLER Kİ: “EY MERYEM! HAKİKATEN SEN İĞRENÇ BİR ŞEY YAPTIN!”

Meryem Anamız, doğan çocuğunu Kavmin arasına götürdüğünde,  bu çocuk nasıl oldu sen evli değildin, senin annen iffetli bir kadındı dediler. Eğer Meryem anamız evli olsaydı, hahamların onaylamadığı bir evlilik olsa bile, halk bunu bilirdi. Evlenme töreni, toplumun gözü önünde olur gizlice olmaz ve topluma evlenen çiftler açıkça tebliğ edilir. Böyle bir durumun olmadığını da görüyoruz.  Tahrim suresi 12. ayetide hatırlayalım, daha sonrada günümüz bilimin ışında bu doğumun nasıl gerçekleşebileceğini anlamaya çalışalım.

Tahrim 12: İFFETİNİ KORUMUŞ OLAN, İMRAN KIZI MERYEM’İ DE ALLAH ÖRNEK VERDİ. “BİZ ONA RUHUMUZDAN ÜFLEDİK.” RABBİNİN SÖZLERİNİ VE KİTAPLARINI TASDİK ETTİ. O GÖNÜLDEN İTAAT EDENLERDENDİ.

Günümüz bilmi, nadirende olsa bazı kadınlar doğarken, HEM DİŞİ HEMDE ERKEK HÜCRELERİ İLE BİRLİKTE DOĞDUĞU TESPİT EDİLMİŞTİR. Tıp ilmi buna asla çift cinsiyetli adını vermiyor, bunu göz ardı etmeyelim. Demek ki Hz. Meryem’de dünyaya gelirken, hem dişi hem erkek hücreleri ile birlikte yaratılmış ve Allah’ın emriylede kendisinin bu şekilde hamile kalması sağlanmış olabilir. Doğrusunu Allah bilir. Bizlere düşen körü körüne rivayetlere inanmak yerine, araştırmak düşünmek ve gerçeklerle buluşmak olmalıdır. Düşünmemizi ve aklımızı kullanmamızı isteyen yüce Rabbimizdir, bunu unutmayalım. Lütfen konuyla ilgili Prof Zeki Bayraktarın videosunu izleyiniz, konuyu daha iyi anlayacaksınız.

Bu konuyu daha iyi anlayabilmemiz için, Hz. Meryem’in dünyaya gelişi ile ilgili ayeti doğru anlarsak, sanırım bu konuyla ilgili kafamızda hiç bir kuşku kalmayacaktır. Ayeti hatırlayalım. Özellikle Elmalı Hamdinin orjinal mealinden vermek istiyorum. Hz. Meryem doğduğunda, annesinin Meryem anamızla ilgili söylediği sözler, sanırım konumuza açıklık getiriyor.

Ali İmran 36: DERKEN VAKTAKİ HAMLİNİ VAZ’ ETTİ «YA RABBİ ONU DİŞİ VAZ’ ETTİM» DEDİ, ALLAH DAHA İYİ BİLİRKEN NE VAZ’ETTİĞİNİ, HALBUKİ ERKEK DİŞİ GİBİ DEĞİLDİ, BUNUNLA BERABER BEN ONUN ADINI MERYEM KODUM VE İŞTE BEN ONU VE ZÜRRİYYETİNİ O RECÎM ŞEYTANIN ŞERRİNDEN SANA ISMARLIYORUM. (Elmalı meali Orjinal)

https://fb.watch/p52xFjbsDa/

Bizlere anlatılan her şeyi, lütfen Kur’an’dan dikkatle araştıralım. Kur’an ve İslam dini hiç kimsenin tek elinde değildir.  Allah sizleri Kur’an’dan imtihan ediyorum, düşünün araştırın aklınızı kullanın, Kur’an dan sorumlusunuz diyorsa, onun onayını almayan hiçbir bilgiyi kabul etmeyelim. Bunu yapmak içinde, Kur’an’ı anlayarak, düşünerek bizzat bolca okuyalım. 

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...