Ana içeriğe atla

İSLAM DİNİNDE SELAMLAŞMANIN ÖNEMİ.




Selamlaşmak tüm toplumlarda yakınlaşmanın, dostluk kurmanın, hatta iyi niyetin bir göstergesidir. Bir başka şekliyle söylemek gerekirse, sosyalleşmenin olmazsa olmaz şartıdır diyebiliriz. Kur’an selamlaşma konusuna çok önem verir ve Nisa suresi 86. ayetinde, bakın bizlere ne tavsiye eder.

Nisa 86: SİZE BİR SELÂM VERİLDİĞİ ZAMAN, ONDAN DAHA GÜZELİYLE VEYA AYNI SELÂMLA KARŞILIK VERİN. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır. (Diyanet meali)

Allah bizlerin, toplum içinde birbirimize karşı selamlaşmamızı, özellikle istediği gibi selamlaşma konusunda karşılıklı kurallarda koyuyor. Bizler ayetlerin ne maksatla indirildiğini, eğer doğru anlayamıyorsak, onun nimetinden de gereği gibi, istifade etmemiz düşünülemez. Kur’an’da selamlaşmak birçok ayette geçer. Selamlaşmanın asıl amacının, toplum içinde bir dostluğun, arkadaşlığın, sıcak bir ortamın oluşmasında, ilk hareket olduğunu anlıyoruz Kur’an’dan. YAŞARKEN BUNUN ÖRNEKLERİNİ ZATEN, HEPİMİZ GÖRÜYOR ŞAHİT OLUYORUZ. HATTA BAZI KİŞİLER, GELDİĞİ TOPLUMA SELAM VERMEDİĞİNDE, ŞUNA BAKIN BİR SELAM İLE VERMEDİ DİYE SEZENİŞTE BULUNURLAR. Yazdığım ayetten de anlaşılacağı gibi, bir selamla muhatap olduğumuzda, onu ciddiye alıp, gereken samimiyeti göstererek, en az onun hassasiyetiyle, ona cevap vermemiz gerektiği uyarısı yapılıyor ayette. Buradan da anlıyoruz ki selamlaşmak, toplum içinde dostluğun, muhabbetin ilk kıvılcımızdır diyebiliriz. DİKKAT EDERSENİZ, SELAMLAŞMANIN BİR ŞEKLİNİ KUR’AN BELİRLEMEMİŞTİR. ÇÜNKÜ SELAMLAŞMAK GELENEKSEL, TOPLUMSAL VE ÜLKELERE GÖRE DEĞİŞİKLİK ARZ EDER. 

Bir başka deyişle selamlaşmak, muhabbetin ilk adımıdır ki, bunun şeklini belirleyen, toplumların bizzat kendi dilleri ve gelenekleridir. Örneğin Araplardan dilimize girmiş selamın aleyküm şeklinde selamlaşma vardır. Bunun asıl anlamı, BARIŞ VE SELAMET ÜZERİNİZE OLSUN demektir. Bu selamlaşmaya toplum farklı anlam yükleyip, Allah’ın selamı üzerinize olsun şeklini almıştır. Araplar Kur’an indirilmeden öncede bu şekilde selamlaşıyorlarmış. Kendi dilimizde de birçok selamlaşma örnekleri vardır. İyi günler, gününüz hayırlı olsun, ya da hayırlı akşamlar şeklinde de selamlaşa biliriz. Önemli olan amaç karşımızdaki kişiye, güven vermek ve tanışmayı, samimiyeti başlatmaktır. Kur’an’ın bu konudaki örneklerine baktığımızda, selam verme konusuna öyle bir önem veriyor ki bir ayetinde Allah, bize selam vermekle, bizimle barış ilan etmeyi adeta aynı görüyor.

Nisa 94: Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyin. SİZE SELAM VERENE, DÜNYA HAYATININ GEÇİCİ MENFAATİNE GÖZ DİKEREK “SEN MÜMİN DEĞİLSİN” DEMEYİN. Çünkü Allah’ın nezdinde sayısız ganimetler vardır. Önceden siz de böyle iken Allah size lütfetti; o halde iyi anlayıp dinleyin. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. (Diyanet Vakfı meali)

Size savaş açanlara karşı savaşa giderken, karşılaştığınız kişiler size selam verdiyse, yani size barış ve dostluk elini uzattılarsa,  sakın sen Müslüman değilsin, senin selamını almam ve sana karşı savaşırım demeyin diyor Rabbimiz. Bu konuda uyarıda bulunuyor ve savaşta ganimetleri hesap edip, nefsinize uymayın diyor. BURADAN DA ANLIYORUZ Kİ, SELAM VEREN İNSAN ADETA DOSTLUK, BARIŞ ELİNİ UZATMIŞ SAYILIYOR. Böyle yapana karşı, nefsi hareket ederek, sen Müslüman değilsin deyip, saldırıda sakın bulunma diye özellikle uyarıyor. Hatırlayınız Allah Resulüne, savaş konusunda nasıl bir uyarıda bulunuyordu? SENİNLE BARIŞ YAPMAK İSTERLERSE, SENDE ONLARLA BARIŞ YAP. Buradan şunu çıkartabiliriz, bizlere selam vermiş bir insan dostluk, kardeşlik, arkadaşlık teklifinde bulunuyor, bu teklifi sakın geri çevirmeyin diyor Rabbimiz. Yine selam konusunu, çok ilginç bir konuda kullanıyor Kur’an. 

Furkan 63: Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. CAHİLLER ONLARA LAF ATTIKLARI ZAMAN, “SELÂM!” DER (GEÇER)LER. (Diyanet meali)

Ayetten de anlaşıldığı gibi, Allah’ın doğru yolunda olan, hakka batıl karıştırmamış Allah’ın has kulları, inançlarını batıl ve hurafelerle yaşayan toplumların, kendilerine fitne ve fesat çıkarmak için laf atmalarına aldırmaz, onlarla muhatap olmadan, YİNE EDEBİNİ TERBİYESİNİ BOZMADAN, ONLARA SELAM VEREREK, BARIŞ YOLUNU SEÇER, GEÇİP GİDERLER DİYOR. Yani böyle insanlarla bile, kavga etmeden, saldırıda bulunmadan, onlarla irtibatı kesmeden, sabırlı olmamız emrediliyor Allah tarafından. Çok ilginçtir, bizlerde hayatımızda öyle yapmaz mıyız. Bu adamlara laf anlatılmaz, boş lakırdılardan, hurafe ve sanı itikatlardan başka laf bilmez, laf dinlemez bunlar diyerek, İYİ GÜNLER YA DA İYİ AKŞAMLAR DER, OYALANMADAN GEÇİP GİDERİZ. İşte Rabbimizde böyle yapar benim akıllı, has kullarım diyor. Aynı konu, Kasas suresi 55. ayette anlatılır.

Değerli din kardeşlerim. Selamlaşmanın sosyal bir toplumun olmazsa olmazı, hatta insanların birbirilerine ısınabilmenin, arkadaşlığın, dostluğun ilk halkası olduğu gibi, anlaşamayacağımız insanlarla bile, aramızda bir köprü olduğunu anlıyoruz Kur’an’dan. ONUN İÇİN SELAMLAŞMAYA ÖNEM VERELİM. Dostlarımızı, hatta bizlere hasetle bakanları bile, en iyi bir şekilde kendi dilimizden, karşımızdaki  kişinin gönlünü alacak şekilde selamlayalım ki, toplum olarak aramızdaki bağ kopmasın, güçlensin. 

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .