Ana içeriğe atla

HUZURU BULMANIN YOLU, BATIL VE HURAFEDEN UZAK, YALNIZ KUR'AN'DAN GEÇER.


Allah kulunu yaratırken, onun genlerine yaratıcının varlığını hissetme, arama duygusunu da koymuştur. Bu Allah’ın kullarına yardımı ve kolaylığıdır. Tarih boyunca insanlar, yaratıcı bir gücün arayışı içinde olmuşlardır. Bu duygular öyle güçlüdür ki, insanlar gerektiğinde karşısındakini öldürmekten bile çekinmezler. Toplumlar ilerledikçe, teknoloji ve medeniyet şekil değiştirse bile, insanların içindeki yaratıcı inancı hiç değişmemiş, hatta güçlenerek inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. ONUN İÇİNDE BU DUYGUNUN MUTLAKA KONTROL ALTINA ALINMASI GEREKTİĞİNİ BİLEN RABBİMİZ, GEREKTİĞİ ZAMANLARDA UYARICI KİTAPLAR VE ELÇİLER GÖNDERMİŞTİR. Toplum içinde mevkiler, makamlar edinmenin yolları olmuştur adeta inanç. Toplumu yönetenler ve bazı art niyetli kişiler bunun farkına varmış bu duygu ve düşüncelerin verdiği gücü, toplumları kişileri istedikleri gibi yönetmek için, ellerine geçirmek adına her şeyi yapmışlardır. Bu çabalar sonucunda dinin sınırları, Allah’ın çizdiği sınırların dışına çıkmış ve toplumları bir bilinmeyenin yolcusu yapmıştır.

Gerçekten de Allah’a iman ve Yaratıcımızdan beklentilerimiz, hiçbir zaman eksilmeden her toplumda farklı şekillerde güç kazanarak, günümüze kadar devam etmiştir. Bu gücü Allah’ın tekelinden alıp ellerine geçirmeye çalışanlar, kendi çıkarları doğrultusunda dini şekillendirerek, TOPLUMUN AKIL VE MANTIKTAN UZAK, YALNIZ NEFİSLERİNE, DUYGULARINA HİTAP EDECEK ŞEKLE SOKMUŞLARDIR. İşin kötüsü de tüm bunların, Allah emri olduğunu topluma inandırmışlardır.  Rabbimiz belirli zamanlarda, toplumları yoldan çıkaran bu sapkın kişilerin yalanlarını ortaya çıkarmak ve topluma doğruyu anlatmak için uyarıcılar, kitaplar göndermiştir. Fakat toplumun bir kısmı kendi elleriyle, nefislerine göre şekillenmiş, istedikleri gibi hareket edebildikleri bir inançtan, vazgeçmek istememişlerdir. Ne yazık ki günümüzde de aynı yanlışlar devam ediyor. Allah’ın kitabında açıkça yaptığı uyarılar göz ardı edilmekte, işimize geldiği için rivayet ve sanı inançlar kabul görmektedir. 

DİN ALLAH’IN DİNİDİR, DİNİN KONTROLÜ, VERİLEN HÜKÜMLER, YALNIZ ALLAH’IN TEK ELİNDEDİR. KİMİN HÜKÜMLERİNE GÖRE YAŞIYORSAN, ONU KULU OLURSUN, LÜTFEN BUNU UNUTMAYALIM. Onun için İslam dininde RUHBAN SINIFI YOKTUR. YANİ İNSANLAR, ALLAH İLE BAŞ BAŞA İMTİHANINI BİZZAT KENDİLERİ VERMEK ZORUNDADIR. Ama bu topluma zor geldiği için, kolayına kaçılmış ve edindikleri veli kişilere dini, imtihanlarını havale etmeye çalışmışlardır. Allah gönderdiği dini kolay, basitleştirilmiş bir şekilde gönderdiği halde, dini anlattığını söyleyen din tacirleri, toplumu sürü misali yönetmek isteyen bazı art niyetli kişiler tarafından, zorlaştırılarak ne yazık ki dinin kontrolünü ellerine geçirmeye çalışmışlardır. Bunda da başarılı olmuşlardır.

Her çağda yapılan, dinden saptırma girişimleri, günümüzde de hızla devam ediyor ve Allah’ın kolaylaştırdığı ve tek elinde tuttuğu İslam dini, ne yazık ki çıkar şebekelerinin eline geçmiştir. Toplumu Allah ile aldatanlar, Allah’ın emri olmayan sözleri/hadisleri de, sanki Allah katından dinin emriymiş gibi göstermenin yolunu da, Allah’ın Resulünün adını kullanarak gerçekleştirmişlerdir.  TATLI TEMİZ SUYA DAMLATILAN BİR DAMLA ZEHİR, UNUTMAYALIM TÜM SUYU KİRLETİR. SİZCE BU YOLU İZLEYENLER HUZURU, MUTLULUĞU BULABİLİR VE ALLAH’IN DİNİNİ  DOĞRU YAŞIYOR OLABİLİR Mİ? Tüm bu yalan ve iftiralara düşünmeden, aklını kullanmadan inanan toplumlarda, inanılmaz huzursuzluklar baş göstermiştir. Akla gelmeyecek sapkınlıklar, adaletsizlik İslam’a atılan iftiralar neticesinde, karmaşa ve düşmanlıklar, ne yazık ki Müslüman toplumları bataklığa sürüklemiştir. Çünkü Allah uyarmış ve ayetinde ne demişti?

Yunus 100: Allah’ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. ALLAH, AZABI AKILLARINI (GÜZELCE) KULLANMAYANLARA VERİR. (Diyanet meali)

Allah ben sizlere asla, kaldıramayacağınız bir yük yüklemem der Kur’an’da. Çünkü zayıf yaratıldığımızdan bahseder. Tabi bu zayıflığı, yalnız beden zayıflığı olarak anlamak yanlış olur. RUHEN VE NEFSİMİZİN ZAYIFLIĞI, BEDEN ZAYIFLIĞINDAN ÇOK DAHA ÖNEMLİDİR. Her hastalığın başlangıcı da ruhen yorgun ve zayıf düşmenin neticesinde olur. Birkaç örnek verelim Kur’an’dan.

Nisa 28: Allah size hafiflik getirmek istiyor. ÇÜNKÜ İNSAN ÇOK ZAYIF YARATILMIŞTIR.

Kamer 17: Andolsun biz, KURAN’I ÖĞÜT ALMAK İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK. Öğüt alan yok mudur?

Kamer 22: Yemin olsun ki, biz, KURAN’I ÖĞÜT VE İBRET İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK. Fakat düşünen mi var?

Allah yarattığı kullarının, yaradılış özelliklerini bildiği için, onların kaldıracağı, huzur içinde yaşayabileceği bir din göndermiştir her çağda. Ama biz insanlar bu gerçeklerden uzak, kendi ellerimizle Allah’ın kolaylaştırdığı güzelim inancımızı zorlaştırıyoruz. Allah Kur’an’ın ipine sarılın dedikçe, yalnız Kur’an ile din yaşanmaz diyoruz. Allah kolay dedikçe, hayır Kur’an’ı herkes anlayamaz diyoruz, adeta Allah ile inatlaşırcasına. Böyle toplumlara Allah huzur ve mutluluk verir mi? Sizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyorum ve biz Kitapta hiç bir eksik bırakmadık, nice örneklerle detaylı açıkladık dediği halde, Kur’an’da her bilgi detaylı yoktur ve açıklanmamıştır diyerek, batağa battıkça batıyoruz. Buna inandığımız zamanda, işin sonunun nerelere varacağını da hesaplayamıyoruz.  

BU YANLIŞLARI YAPTIĞIMIZ İÇİN, ALLAH’IN DİNİNDEN UZAK, BATILIN VE HURAFENİN DİNİ ZORLAŞTIRMALARININ DAYATMALARINI DA OMUZLARIMIZDA TAŞIYAMIYORUZ. Toplum içinde aileler arasında, huzursuzluklar eksik olmuyor. Birbirimize düşman oluyoruz. Şöyle kafamızı kaldırıp bir bakalım. Hangi toplumlar birbiriyle savaşıyor? Hangi aileler yuvalarından koparılmış kadın, çoluk çocuk eziyet çekiyor? Ne yazık ki hepsi Müslüman toplumlar. Bunların tek bir nedeni var. Allah’ın saf, katıksız İslam dinini, ellerimizle zorlaştırdık. Öyle ilaveler yapıp, bunlarda Allah katındandır dedik ki, şimdide İslam toplumları olarak, şaşkınlık içindeyiz. Toplumda ne huzur kaldı ne mutluluk. İSLAM TOPLUMLARI OLARAK KADINI, ERKEĞİ VE ÇOCUKLARI İLE BİRLİKTE PSİKOLOJİK RAHATSIZLIKLAR YAŞIYORUZ. 

Tüm bunların sorumlusu bizleriz. ÇÜNKÜ BİZLER İSLAM’I, ALLAH’IN GÜDÜMÜNDEN, TEK ELİNDEN ALDIK VE EMİN OLMADIĞIMIZ KİŞİLERE EMANET ETTİK. Öyle olunca da, şimdi neyin doğru, neyin yanlış olduğunu fark edemiyoruz.  Kur’an ile bağımızı kopardığımız içinde, gerçekleri göremiyoruz. Değerli din kardeşlerim. Bu acı gerçekleri görebildiğimiz ölçüde, yaralarımızı sarabilir, Allah’ın en doğru yoluna ulaşabiliriz. Bunu yapmak içinde, elde Kur’an onu anlamadan okumak yerine, anladığımız dilden okuyup, Allah’ın uyarılarını ilk elden almalı ve hayatımıza geçirmeliyiz. Bunu yaptığımız takdirde, DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLARI FARK EDEBİLİR HUZURA, MUTLULUĞA KAVUŞABİLİRİZ. 

Din, Allah ve Resul sevgisi, ölçülemeyecek güçte bir duygudur. Bu duyguları art niyetli kişilerin, kötü amaçlarına alet etmemesi ve bizleri Allah ile aldatmaması için,  İslam dininde ruhban sınıfı olmasına izin vermemiştir Allah. Bu gerçeği bilelim ve İslam inancına, ruhbanlığı sokan çıkar şebekelerinin, artık yalanlarına kanmayalım. Bizleri Allah ile aldatanların foyasını YALNIZ KUR’AN İLE açığa çıkartalım. Bakın o zaman toplum olarak, nasıl huzuru ve mutluluğu bulacağız göreceksiniz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A