Ana içeriğe atla

DUALARIMIZA YÜKLEDİĞİMİZ YANLIŞ İNANÇLARIMIZ. "ŞAH MERAN DUASI."


Bizler toplum olarak, başımıza gelen olayların gerçek nedenini araştırmak, ondan kurtulmanın yollarını aramak yerine, çözümü konusunda genelde işin kolayına kaçarız. Toplumda yaygın, anlam veremediğimiz, aklımızın yatmadığı konulara bile başvurmaktan çekinmeyiz. Örnek vermek gerekirse, isteyip de başaramadığımız işlerin olması için, sevgilimizden, eşimizden ayrıldığımızda, hatta birisini kendimize âşık etmek istediğimizde, aklın ve mantığın kabul edemeyeceği şeyleri yapmaktan çekinmeyiz. Kur’an ın asla onaylamadığı, büyücülere bile gideriz. Hatta nefislerimizin etkisiyle, dualarımıza bile farklı anlamlar yükleriz, muskalar yazıp boynumuza asarız. 

Toplum arasında, ismini bir efsane yaratıktan alan bir duadan bahsedilir. Bu duanın adı, ŞAH MERAN DUASI. Bu duayı okuduğumuzda, biraz önce bahsettiğim isteklerimizin hemen gerçekleşeceği anlatılır. Yani bu duayı okuyanın kısmeti açılır, sevgilisine kavuşur, bir mal satmak istiyor da satamıyorsak, okununca satılır, yani hangi niyetle okursan gerçekleşeceği söylenir ve buna inanılır.

HÂLBUKİ BAŞIMIZA GELENLERİN, YA BİZLERİN YAPTIKLARI ŞEYLERİN KARŞILIĞI OLDUĞU, YA DA ALLAH IN TAKDİRİ, İMTİHANI OLDUĞUNU UNUTURUZ. Olayları değerlendirip ders almak yerine, bunlardan bir çırpıda kolayca kurtulmanın yollarını ararız. Tabi bu mümkün değildir, yaptıklarımızda beyhude çabalardan başka bir şey değildir, önce bunu unutmayalım. İlginçtir, yalnız Şahmeran duası ile ilgili değil, birçok buna benzer örneklerde olduğu gibi, okunacak belirli sayılar verilir. İşte şu kadar okursanız, dileğiniz gerçekleşir denir. Bunların hepsi gelenekseldir, rivayettir. Yoksa sayılarla okumanın hiçbir ilgisi yoktur. Buna Kur’an dan da, bir örnek yoktur. 

Gelelim halk arasında bahsedilen, Şahmeran duasına. Allah a dua etmek önemlidir. Daha doğrusu Allah kendisine dua etmemizi, yalnız ondan yardım dilememizi  bizzat kendisi emretmiştir. Ayrıca birçok dua örnekleri de Kur’an da vardır. Tabi Kur’an ın dışından da her istediğimiz duayı Rabbimize yapabiliriz. Bunda bir sınırlama yoktur. Şahmeran adı verilen dua, Kur’an da ya da hadislerde geçmez. Ama olmaması bizlerin bu duayı yapmayacağımız anlamına da gelmez. Yeter ki Kur’an ın öğretisine ters düşmesin.  

Burada yanlış olan, bu duayı okurken, bu duanın kısmet duası, ya da aşk duası gibi isimlerin verilmesidir. Zaten duanın Türkçesini okuduğunuzda, bahsedilen konularla hiçbir ilgisinin olmadığını görürsünüz. Duanın tamamı, yine Kur’an ın birçok yerinde bahsedilen Allah ın yüceliğinden, gücünden, sıfatlarından onun hikmetinden bahsedilen methiye, yani çok güzel sözler olduğunu görürsünüz.  Duanın Türkçesine bakalım.

"Her şeye hayat vererek ayakta tutan, gerçek hayat sahibi Rabbim senden başka ilah yoktur. Her şeyden yüce olan Hikmet Sahibi Rabbim sen gizli ve saklı her şey bilir ve işitirsin. Sen her şeye çok merhametlisin. Her şeyin tek, ortaksız ve yalnız yaratıcısı Rabbim senden başka ilah yoktur. Eşi benzeri bulunmayan Rabbim Sen yaratılanlara karşı merhametli ve şefkatli olansın. Azameti Büyük, merhametli ve her şeye galip olan Rabbim senden başka ilah yoktur. Her şeyi hakkı ile bilen ve her şeyi hikmet ile açan Allah’ım, her şeye gücü yeten Kadir Allah'ım, Büyük Arşın ve her şeyin sahibi, tüm gaflet, acizlik ve hatalardan uzak Allah’ım senden başka ilah yoktur. Ölenleri diriltecek olan ve bütün varlıkların gerçek varisi Allah’ım senden başka ilah yoktur ve bütün güzel isimler yalnızca Sana aittir."

Ne güzel bir dua değil mi? Bizler duanın her türlüsünü yapabiliriz, ama sınırı aşmadan, farklı anlamlar vermeden. Örnek vermek gerekirse, bu duayı okumadan, önce abdest alınması ve daha sonra iki rekât namaz kıldıktan sonra duanın okunması gerektiğinde, daha makbul olacağını söylemek doğru değildir. Çünkü Allah ın böyle bir emri, hükmü yoktur. Tüm bu söylenenler söylentilerdir. Dinin bağlayıcı bir emri değildir. Ne yazık ki birçok konuda, inancımıza sokulan buna benzer batıl, asılsız ilaveler vardır.

Allah a dua etmek için, abdest almak gerekmez. Elbette namazda Allah a dua edebiliriz. Ama duanın şartı değildir namaz. Bizler her anımızda Yüce Rabbimize dua edip, ondan yardım dileyebiliriz. Bu her konuda olabilir. Yeter ki Allah dan ne istediğimizi bilelim ve doğru bir üslupta isteyelim. DAHA ÖNEMLİSİ, BİR ŞEYLER İSTİYORSAK ALLAH DAN, ÖNCE İSTEMEYE YÜZÜMÜZ OLMALI. Bakın bu konuda ne diyor Yaradan.

Bakara 186:  Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. BANA DUA ETTİĞİ VAKİT DUA EDENİN DİLEĞİNE KARŞILIK VERİRİM. O HALDE (KULLARIM DA) BENİM DAVETİME UYSUNLAR ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar. (Diyanet vakfı meali)

Hak etmediğimiz hiçbir şeyi Allah dan istememeliyiz, çünkü Allah ın adaletine ters düşer. İstesek de karşılığını bulamayız. Ayette de çok açıkça, kullarım benim davetime uysunlar, emirlerimi yerine getirsinler ki, bende onların dualarına cevap vereyim diyor. Önce hak etmek için çaba harcamalıyız, Allah ın istediği yolda yürümeliyiz. İstediğimiz, arzu ettiğimiz şeylerin gereklerini yerine getirmeliyiz. Üniversite imtihanına gerektiği gibi çalışmadıysak, nasıl olur da bu duayı bilmem kaç kez okuyunca imtihanı kazanacağımıza inanırız. Yahut bizi sevmeyen bir kızı, bu duayı okumakla nasıl olurda kendimize âşık edeceğimize inanırız. BÖYLE BİR ADALETSİZLİĞİ, NASIL OLURDA ALLAH DAN İSTERİZ. BU KADAR MI DÜŞÜNCESİZ VE ADALETSİZ OLDUK.  

Duada geçen sözleri hatırlayınız, Allah ın şanını yüceltiyor ve onu övüyoruz. Onu övmemiz ve yüceltmemizin nedeni, ondan bir şeyler istemek için mi, yoksa onun yüceliği karşısında, acizliğimizi fark ettiğimiz için mi? İnanın menfaatimiz için Allah ı övüyor ve yüceltiyorsak, bunun karşılığında bırakın isteklerimizin olmasını, tam tersi bir cezayla karşılaşmamızı bile beklemeliyiz. 

Bazı kişilerden duyarız o kadar dua ediyorum, yalvarıyorum Allah a, dualarım karşılık görmüyor diyenleri duyarız. Bu sözleri söylemek bile bizlerin acizliğini, düşüncesizliğini, hatta bizlerin ne derece aceleci tabiatta yaratıldığımızı gösterir. Allah boş yere azap edici değildir. Bizler neyin ne zaman hayırlı olduğunu, ne zaman bizlere şer getireceğini bilemeyiz. Hatta Kur’an da verdiği örnekte, size gelen şer, belki sizin için hayırlıdır, siz bilmezsiniz Allah bilir der. Yine tam tersi örnekte de, başınıza gelen hayır sandığınızda, belki sizin için şerdir Allah bilir, siz bilemezsiniz diye bizleri uyarır.  Lütfen bu dünyadaki imtihanımızı, böyle yanlış inanç ve düşüncelerimizle basitleştirmeyelim, kaybedenlerden oluruz. 

Son olarak şunu söylemek isterim. Bizler her zaman, bizleri yaratana şükranlarımızı sunmalı, onun şanını yücelterek ona dua etmeliyiz. Her ne şekilde olursa olsun. Ama dualarımızın karşılık bulmasını istiyorsak, bizlerde gereğini yapmalıyız. İşte o zaman hiç ummadığımız bir zamanda, hiç ummadığımız şeylerle karşılaşabileceğimizi ve Rabbimizin şefkatli kollarında acılarımıza şifa, dertlerimize deva bulduğumuzu göreceğiz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...