Ana içeriğe atla

BAKARA SURESİ 168…..175. AYETLERİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ…



Değerli  dostlarım, bugün sizleri üzerinde düşünmeye davet etmek istedim ayetler, Bakara 168 ve devamındaki ayetler olacaktır. Önce ayetleri yazalım, daha sonrada üzerinde birlikte düşünelim.

Bakara 168:  Ey insanlar! Yeryüzündeki nimetlerden temiz ve helal olmak şartıyla yiyin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o size açık bir düşmandır. 

169- Hiç kuşkusuz o, size kötülük, çirkinlik/düzensizlik ve pislik emreder. VE SİZE, ALLAH HAKKINDA BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ SÖYLEMENİZİ BUYURUR DURUR.

170- Onlara, “ALLAH’IN İNDİRDİĞİNE UYUN!” DENDİĞİNDE: “HAYIR! BİZ, ATALARIMIZI ÜZERİNDE BULDUĞUMUZ ŞEYE UYARIZ.” DERLER. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!…. 

171- O küfre sapanların durumu, bağırıp çağırma dışında bir şeyi işitmeyen varlıklara haykıranın durumuna benzer. SAĞIRDIRLAR, DİLSİZDİRLER, KÖRDÜRLER. BU YÜZDEN AKILLARINI İŞLETEMEZLER ONLAR. 

174 – Allah’ın kitaptan İNDİRDİĞİ ŞEYİ GİZLEYİP onu basit bir ücret karşılığı satanlar, karınlarında ateşten başka bir şey yemiş olmazlar. Kıyamet günü, Allah onlarla konuşmayacaktır, onları arındırmayacaktır. Onlar için korkunç bir azap vardır. 

175- İşte bunlar HİDAYETİ SATIP ŞAŞKINLIĞI, AFFEDİLMEYİ SATIP AZABI ALMIŞLARDIR. Ne kadar da dayanıklıdırlar ateşe’… 176- Bu böyledir. Çünkü Allah, KİTAP’I HAK OLARAK İNDİRMİŞTİR. KİTAP’TA ÇEKİŞMEYE GİRENLER, BÜTÜNDEN UZAKLAŞTIRICI BİR KOPUŞUN TAM İÇİNDEDİRLER.

Ayetlerin güzelliğini ve apaçık uyarılarını görüyor musunuz? Bu uyarıların hepsi, iman ettiğini söyleyen Kitap Ehlinin yaptığı yanlışlar. Allah onların yaptığı hataları bizlere örnek veriyor ki, aynı yanlışları bizlerde yapmayalım. Bakın Allah ne diyor. “ŞEYTANIN ADIMLARINI İZLEMEYİN. ÇÜNKÜ O SİZE AÇIK BİR DÜŞMANDIR.” Bu ayette şeytan kelimesinden kasıt, doğru yoldan saptıran şeytanlaşmış insanlar kast ediliyor. Yoksa görmediğimiz şeytan bizlere, hiç bir zarar veremez. Devamındaki uyarılar ise sanırım görmezden geldiğimiz ve üzerinde hiç ama hiç düşünmediğimiz sözler bana göre. “VE SİZE, ALLAH HAKKINDA BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ SÖYLEMENİZİ BUYURUR DURUR.” Acaba burada ne söylemek istiyor Rabbimiz? Bugüne kadar bizlere, Kur’an’da her şey yazmaz, İslam’ı tam ve eksiksiz öğrenmek istiyorsanız, fıkıh kitaplarına ve Resulün rivayet hadislerine bakacaksınız demişlerdi hatırlarsanız. İşte bu ayet bunları söyleyenlere apaçık uyarıdır. Allah’ın Kur’an’da açıklamadıklarını, bahsetmediklerini açıklayanlar, tebliğ etme görevi alanlar mı var aramızda yoksa? Şeytanlaşmış insanlar batılı, rivayet ve sanı bilgileri Hak göstermeye çalışırlar. Bu konuyla ilgili bir ayet hatırlatmak istiyorum.

Araf 33: De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, HAKKINDA HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİĞİ BİR ŞEYİ, Allah’a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi HARAM kılmıştır.

Ayet çok açık bir uyarıda bulunuyor ve diyor ki, Kur’an’da hakkında hiçbir delil, kanıt indirmediğimiz bir konuda sizlerin konuşmasını, tartışmasını HARAM kıldık. Bundan daha açık bildirim, uyarı mı olur. Yazdığım ayeti birlikte düşünmeye devam edelim. “ONLARA, “ALLAH’IN İNDİRDİĞİNE UYUN!” DENDİĞİNDE: “HAYIR! BİZ, ATALARIMIZI ÜZERİNDE BULDUĞUMUZ ŞEYE UYARIZ.” DERLER. PEKİ, ATALARI BİR ŞEYE AKIL ERDİREMİYOR, DOĞRUYA VE GÜZELE ULAŞAMIYOR İDİYSELER.” Sizce bizler günümüzde aynı yanlışları yapmıyor muyuz? Cahiliye döneminde de, bugün yapılan yanlışın aynısı yapılıyor ve diyorlardı ki, yalnız Tevrat la ya da yalnız İncil ile din yaşanmaz. Bizlerin atalarından intikal eden inançları da var, onlardan vazgeçemeyiz. Ne yazık ki bugün bizler, hiç şüphe duymadan rivayet ve sanı inançlarımızı yaşayabilmek adına, birçok ayetin hükmünü görmezden, duymazdan geliyoruz. ALLAH’IN KUR’AN’DA BAHSETMEDİĞİ ONCA İNANCI, BİZLERE ALLAH’IN DİNİ DİYE ANLATIYORLAR. BUNLAR OLMASAYDI NAMAZIMIZI BİLE KILAMAZDIK DEMİYORLARMI? Yani aynı yanlışı bizlerde yapıyoruz. Bizler Kur’an’ı öyle bir devre dışı bıraktık ki, şimdide neyin doğru, neyin yanlış olduğunun ayrımını yapamıyoruz. O günkü toplumu Rabbimiz, bakın nasıl uyarmıştı. 

Bakara 209: SİZE APAÇIK DELİLLER GELDİKTEN SONRA yine yan çizerseniz, şunu bilin ki Allah, tüm yüceliklerin, tüm hikmetlerin sahibidir. 

Allah ayetinde aklımızı kullanmamızı emrediyor ve bakın kullanmayanları kimlere benzetiyor? (SAĞIRDIRLAR, DİLSİZDİRLER, KÖRDÜRLER. BU YÜZDEN AKILLARINI İŞLETEMEZLER ONLAR.) Allah akıllarını kullanmayanlara sağırdır, dilsizdir ve kördür onlar diyor. Peki neden, çünkü ELLERİNDE APAÇIK EN SAĞLAM ALLAH’IN VAHYİ VARKEN, düşünme güçlerini kullanmayıp, körü körüne BATIL VE SANI BİLGİLERLE inançlarını yaşıyorlar da ondan. Ayetin devamı da gerçekten düşündürücü. “ALLAH’IN KİTAPTAN İNDİRDİĞİ ŞEYİ GİZLEYİP, ONU BASİT BİR ÜCRET KARŞILIĞI SATANLAR.” Demek ki cahiliye döneminde, Allah’ın indirdiği kitaptan bazı hükümleri, batıl inançlarını yaşayabilmek adına gizlediklerini, üstünü örttüklerini anlıyoruz. Tıpkı bugün olduğu gibi. Bakın Allah bu konuda ne diyor. “KİTAP’I HAK OLARAK İNDİRMİŞTİR. KİTAP’TA ÇEKİŞMEYE GİRENLER, BÜTÜNDEN UZAKLAŞTIRICI BİR KOPUŞUN TAM İÇİNDEDİRLER.”

Bu sözler üzerine, lütfen hiçbir etki altında kalmadan düşünelim. Allah kitabı HAK olarak indirdiğini söylüyor bizlere. PEKİ, HAK OLARAK İNDİRİLEN BİR KİTAP, ANLAŞILMASI ZOR, İZAH EDİLMEMİŞ, HER BİLGİNİN DETAYLI OLMADIĞI BİR KİTAP OLABİLİR Mİ? Allah sizlere Rehber, güneş, gönül gözü olsun diye indirdim diyorsa, böyle bir kitabı Allah yemin ederek kolaylaştırdım dediği halde, zor anlaşılır ilan etmek, Allah’ın kitabı üzerinde çelişki yaratmak, tartışmaya girmektir, hatırlatırım. Bunları kabul eden bir Müslüman, Allah’ın inancından uzaklaşmış demektir.

Bizler Kur’an’ı öyle bir terk ettik ki, bırakın Kur’an’ın sınırlarını aşmayı, onun ayetlerini, rivayet bilgilerle hükümsüz kıldık. Böyle olunca da yolumuzu şaşırdık bölündük, parçalandık bir birimize düşman olduk. Allah yardımcımız olsun. Dilerim bu yanlışlarımızın farkına varırız. Yine dilerim Kur’an’ın ipine sarılan, Allah’ın azınlık halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABAK




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .