Ana içeriğe atla

MAUN SURESİNİN DİKKAT ÇEKEN UYARILARI......







Maun suresini dikkatle okuyup, eğer üzerinde düşünürsek, yaptığımız yanlışlarında, daha çok farkında olacağımıza inanıyorum. Maun suresinde Allah, bizlere öyle şeyler anlatıyor ki, bir bütün değerleri, parça parça edip, Allah'ın indirdiği dinden uzaklaşarak, içinden işimize gelenleri seçtiğimizde, asla amaca ulaşamayacağımızı, daha da önemlisi yapılan tüm uğraşların, ibadetlerin boşa gideceğini bizlere anlatıyor. Gelin önce sureyi okuyalım, daha sonrada üzerinde birlikte Kur'an merkezli düşünmeye çalışalım.

Mâ’ûn Suresi

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1. DİNİ YALANLAYANI GÖRDÜN MÜ? 

2. İŞTE O, ÖKSÜZÜ İTER, KAKAR. 

3. YOKSULU DOYURMAYA ÖNAYAK OLMAZ. 

4. VAY HALİNE/YAZIKLAR OLSUN O NAMAZ KILANLARIN Kİ, 

5. KILDIKLARI NAMAZIN DEĞERİNE ALDIRIŞ ETMEZLER. 

6. GÖSTERİŞ YAPARLAR ONLAR, 

7. VE YARDIMLIĞI SAKINIRLAR./ HAYRA MANİ OLURLAR.

Surenin ilk ayetinde dini yalanlayanı gördün mü sözlerinden, önce ne anlamalıyız onu düşünelim. Bu sözlerden iman etmeyenlerden bahsediliyor diye anlarsak, daha sonra ki ayetlerle ters düşeriz. Çünkü İnanmayan bir insan zaten ne yoksulu doyurur, zekât verir nede namaz kılar, yani salat ile bir bağlantısı yoktur. Demek ki ilk ayette, öyle insanlardan bahsediyor ki Allah, İman ettiğini söylediği halde imanının, inancının kurallarını yerine getirmekte titizlik göstermeyip, sözünde durmayanlardan ve ALLAH'IN EMRETTİĞİ DİNİ, KENDİ NEFİSLERİNDE ŞEKİLLENDİRİP ONDAN SONRA ONUDA ALLAH'A NİSPET EDEREK YAŞAYANLARDAN BAHSEDİYOR. Bir başka deyişle söylemek gerekirse bu insanlar, adeta Allah'a dinini öğretmeye çalışan MÜŞRİKLER. Bunlar kendi hurafe itikat ve çıkarları doğrultusunda hareket eden, ayetlerden istediğini alıp, işine gelmeyenleri almayan, görmezden gelen ayetlerin anlamlarını değiştirip böylece gerçeği yalanlayan, Allah'ın ayetlerinde geçen kelimelerle oynayan, farklı anlamlar vererek bütünden sapan, kişilerden bahsediliyor. 

Ayette geçen El-musallin, salât kelimesinden türetilen bir kelime. Asıl anlamı,  BİRŞEYİ BIRAKMAMAK, ARKASINDA-DEVAMLI OLMAK ANLAMINDADIR. Ayeti tercüme edenler, YAZIKLAR OLSUN O NAMAZ KILANLARA DİYE TERCÜME EDEREK, aslında bu kelimenin anlamını da daraltmış oluyorlar. Bizler musallinler den olmak istiyorsak, Allah'a verdiğimiz tüm sözlerimizde devamlı, sürekli olmalıyız. Buna Allah'ın huzuruna durup, onu zikretmemiz onu anmamız, tesbih etmemiz, yani namaz kılmamızda dâhildir. Ama bunu yaparken, gösteriş olsun diye değil, ibadetin özüne inerek hayatımıza geçirerek yapmalıyız ki musallinlerden olabilelim. Ama onun yanında Kur’an'da geçen, zekât vermek, hayırda ve barışta yarışmanın da, sürekli olması gerektiğini, asla unutmamalıyız. Musallinlerden olan, ALLAH'A MÜSLÜMANLARDAN OLDUM DİYEREK SÖZ VERİP, İMAN ETTİKTEN SONRA, BU SÖZÜNDE DEVAMLI OLMAYA ÇALIŞANLARDIR. ALLAH SÖZÜNDE DURMAYANLARA, YAZIKLAR OLSUN ONLARA DİYOR.

İman ettiklerini söyledikleri halde, kendi amaçları menfaatleri için her şeyi mubah kılarak, inancın çok önemli kurallarını görmezden gelenler kimsesiz, öksüz insanlara acımaz, yardım etmezler diyor. Kendisi bolluk içinde olduğu halde, yoksulu doyurmak için çaba da göstermeyeceğini, zekâtı da gereği gibi yerine getirmeyip, gösteriş için kullanırlar diyor. İŞTE BUNLAR MUSALLİN OLMAYANLAR, yani iman ettiğini söyledikleri halde, imanlarını Allah'ın çizgisinden saptırıp, batılı din diye yaşayanlar. Bu insanların kıldıkları namazdan da, yaptıkları hayırdanda gereken faydayı göremeyeceğini, çünkü bir bütünden, Kur’an'dan  saparak, inançlarını gösteriş merkezli yaşadıklarını, onun içinde ibadetlerin vereceği nurdan, hikmettende istifade etmelerinin mümkün olmadığını, çünkü ibadetlerin ve Allah'ın emrettiği diğer hükümlerin, gerçek değerini bilmediklerini anlatıyor ayet.

İşte Kur’an, işte onun nur saçan ayetleri. Ama bizler Kur’an'ı anlamadan okumanın, bir bütünden ayırıp yaşamanın yolunu seçtiğimizden, birileri bizi öyle Allah ile aldatıyor ki, sanırım bunun farkına mahşer günü varacağız. Tabi iş işten geçmiş olacak. Günümüzde bolca GÖSTERİŞ OLSUN DİYE, ibadet edip hayırda bulunduğumuz halde, hırsızlıkla anılan, insanların hakkını yiyen, adaletsiz hükmeden insanların olduğunu hep birlikte görüyoruz. İşte ayet bu türlü insanlara sesleniyor ve diyor ki, YAZIKLAR OLSUN ONLARIN İBADETLERİNE. ONLAR MUSALLİNLERDEN DEĞİLDİR. YAPTIKLARI SALAT, ÖZÜNDEN SAPMIŞ GÖSTERİŞ HALİNE DÖNMÜŞTÜR DİYOR.

Eğer birileri, amaca ulaşmak için yalan söylemek mubahtır diyor da, bizler birilerinin amacına ulaşması için yalan söyleyebiliyorsak, O YALANIN NERELERE VARACAĞINI, HANGİ GÜNAHSIZ CANLARI YAKACAĞINI, HAKSIZLIKLARA SEBEP OLACAĞINI ASLA BİLEMEYİZ, HESAP DAHİ EDEMEYİZ. Bununda hesabını Allah'a veremeyiz. Demek ki iman ettiğini söyleyen Müslüman toplumun bir kısmı, SALATIN ÖZÜNDEN SAPMIŞ, namazını görüşterişe dönüştürmüş, yaptığı yardımlarda amacından sapmış. İşte Maun suresi bizlere bu ve buna benzer olaylara sapanların yapacağı ibadetlerin ve hayrın, ne durumda olduğundan bahsediyor, örneklerini veriyor BİZLERİ UYARIYOR. Tabi anlayana, anlamak isteyene.

Konunun öneminden dolayı, tekrar etmek istiyorum. Maun suresi bizleri, bir bütünden ayrıldığımızda, ne kadar büyük yanılgılar içinde olacağımızı anlatmaya çalışıyor. BİR BÜTÜNÜ SAĞLAM VE SAĞLIKLI OLUŞTURMAK İÇİN, TÜM PARÇALARININ YERLİ YERİNDE OLMASI GEREKİR. Bir ev yaparken, eksik koyacağımız bir malzemenin, bizlere nelere mal olacağını çok iyi biliriz. Bunun içindir ki Allah da bizleri uyarıyor ve bütünden, yani Kur’an'ın önerdiği kurallardan asla şaşmadan, onların bir kısmını görmezden gelmeden, bir bütün olarak yaşamamızı, MUSALLİNLERDEN olmamızı emrediyor. Allah Kur’an ayetlerinin, tümüne iman etmediğimiz sürece, gerçek iman etmiş olmayacağımızı söyler bizlere. Hatta ayetlerin bir kısmına iman ediyor, bir kısmına inanmıyor musunuz diye de bizlerin dikkatimizi çekiyor. 

Peki, bizler ne yapıyoruz, Kur’an'ın tüm ayetlerine iman edip ve tamamının bugün geçerli olduğunu mu söylüyoruz? Ne yazık ki hayır.  İslam toplumunun büyük bir kısmı, Kur’an ayetlerinin bir bölümünün bugün hükmü olmadığını, bazı ayetlerin NESİH edildiğini, yani hükmünün kalktığını söyler ve buna da inanılır. Bunlara da delil olarak, bazı rivayet hadisleri gösterirler. YANİ İŞİN ACI OLANI, RİVAYETLER KUR’AN AYETLERİNİ BUGÜN HÜKÜMSÜZ KILAR, NESİH EDER, AMA BİZLER BUNUN BİLE FARKINDA DEĞİLİZ. Çünkü din ve iman konusunu bizler araştırmayıp, Kur’an'ı anlayarak, düşünerek hiç okumayıp, ona müracaatı bizzat bizler etmeyip, inancımızın kurallarını kendilerini adeta ruhban sınıfı ilan etmiş kişilere bıraktık. 

Demek ki bizlerin genel çoğunluğu, bugün Kur’an'ın tümüne iman etmiş olduğumuzu zannediyoruz, ama pratikte işler çok ama çok farklı. Bunu ancak Kur'an'ı anladığı dilden okuyan, düşünen ve araştıran fark edebiliyor. Eğer bizler bir kısım ayetlerin bugün hükmünün olmadığına inandırılmış isek, gerçek iman edenlerden olamayacağımızı Allah apaçık söylüyor. İşte bunun içindir ki Kur’an'ın gerçek nurundan da fayda sağlayamıyoruz. Çünkü Allah bütünden sapan, bazı ayetlerin hükümsüz olduğunu söyleyerek dine iftira atan, HATTA YALNIZ KUR'AN İLE İSLAM YAŞANMAZ, KUR'AN DA HER BİLGİ DETAYLI YOKTUR DİYEREK, RİVAYETLERLE TAMAMLAMAYA ÇALIŞANLAR, TOPLUMU RİVAYETLERE VE MEZHEPLERİN BEŞERİ KURALLARINA YÖNLENDİREREK, iman eden bir inancın bizlere fayda sağlamayacağını, yapılan ibadetlerin gerçek faydasını göremeyeceğimizi anlatıyor ayetinde. Hatta hakka batıl karıştırmayın, yalnız Allah'ın ipi Kur'an'a sarılın diyerek, bizleri Kur’an'ın çevresinde toplanmamızı emrediyor.

Bugün bizler dualarımızın, kıldığımız namazlarımızın, tuttuğumuz orucumuzun, verdiğimiz zekâtımızın gerçek karşılığını bulamıyorsak, bir yerlerde bir yanlış yaptığımızı düşünmeliyiz. Allah namaz kılan, ibadetlerini yaptığını söyleyen bir topluma hitaben, VAY HALİNE ONLARIN DİYORSA, Allah'ın bu sözlerle neyi kast ettiğini çok iyi düşünmeliyiz. İslam inancı bir bütündür, onunda kuralları Allah'ın rehberi Kur’an'da apaçık belirtilmiştir. Onun kurallarının bir tanesini bile görmezden gelenlerin, ayetleri nefsimize uydurarak yaşamanın sonucunu, Maun suresi çok güzel açıklamıştır. BİZLER KUR’AN AYETLERİNİ KENDİMİZE UYDURMAK YERİNE, KENDİMİZ KUR’AN'IN BÜTÜNÜNE UYMANIN YOLUNU BULMALIYIZ. BULAMADIĞIMIZ SÜRECE DE, DOĞRU YOLU BULMAMIZ ASLA MÜMKÜN OLMAYACAKTIR.

Bu sureden dersler alıp, Kur’an'ı bir bütün yaşayarak, ibadetlerini ve yaptıkları hayırlarını gösterişten uzak yerine getirene ne mutlu. Dilerim Rabbimizden cümlemiz, bu gerçeklerin farkında olan, Rabbin halis azınlık kulları arasında oluruz.

Saygılarımla 

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .