Ana içeriğe atla

HAC AREFE VE KURBAN BAYRAMI.



İnancımızı yaşarken, yaptığımız yanlışları her nedense görmek, doğruluğunu sorgulamak  istemiyoruz. Her zaman ki gibi, Hac konusunda yaşanan karmaşa, bizlere öğretilen rivayetleri ne derece dikkatle düşünmemiz gerektiğini, bir kez daha bizlere gösteriyor. Kur'an yıl 12 ay, dördü haram aydır der ve bu haram aylarda savaşmanın yasaklandığını anlatır. Ayrıca savaş yasağının nedenini de açıklayarak, Bakara suresi 217. ayetinde bakın nasıl bir açıklama yapar.

"Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, MES-CİD-İ HARAM'IN ZİYARETİNE MÂNİ OLMAK ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır." 

Demek ki haram ayların oluşturulmasının nedeni, Allah ın Hac emrini yerine getirmek maksadıyla, Mescidi Harama ziyarete gelenlerin, engellenmeden rahatça ibadetlerini yapabilmeleri için, özellikle Allah ın tahsis ettiği aylar olduğu anlaşılıyor. BU AYLAR HZ. İBRAHİM DEN PEYGAMBERİMİZ DÖNEMİNE KADAR, HAC MAKSADIYLA KULLANILMIŞ İSE, PEYGAMBERİMİZDEN SONRADA AYNI AMAÇLA KULLANILACAĞI ÇOK AÇIKTIR. Yine Bakara suresi 189. ayetinde özellikle çoğul kullanarak, bakın ne diyor.

"Sana, HİLAL ŞEKLİNDE YENİ DOĞAN AYLARI SORARLAR. De ki: Onlar, insanlar ve ÖZELLİKLE HAC İÇİN VAKİT ÖLÇÜLERİDİR."

Demek ki, haram aylar içinde, hac vaktinin nasıl başlayacağı detayı da veriliyor.  Dikkat ederseniz çoğul kullanılarak, hac için vakit ölçüsüdür diyor. Bildiğiniz gibi, hac vakti belli aylarda yapılacak olup, diğer zamanlarda ise umre yapılabiliyor. Bunun da açıklamasını Kur’an açıkça yapıyor. Haccın ne zaman yapılacağına çok açık ayet ise, Bakara suresi 197. ayettir. Ayet açıkça bakın ne söylüyor.

"HAC, BELLİ AYLARDA YERİNE GETİRİLİR. Kime hac farz olup hacca giderse orada şu davranışlar ona yasak olur: cinsel ilişkide bulunmak, günah sayılan davranışları yapmak ve kavga etmek."

Ayet çok açık, haccın bilinen aylarda, yani haram aylarda yapılacağını söylüyor, çünkü BİLİNEN DERKEN, İBRAHİM PEYGAMBERDEN BU YANA, HAC HARAM AYLARDA YAPILIYORMUŞ VE BUNU BÜTÜN TOPLUMLARDA ZATEN BİLİYORLARMIŞ. Bizlere öğretileni önce hatırlayalım. Geleneksel İslam öğretisinde, kurban bayramının bir gün öncesi olan Arefe günü, haccımızın kabul olabilmesi için mutlaka Arafat’ta olmamız gerektiği anlatılır. Hatta Arefe gününe hürmet etmemiz gerektiği, ÇÜNKÜ AREFE, ALLAH IN KIYMET VERDİĞİ BİR GÜNDÜR denir. Bu konuyla ilgili rivayet edilen hadislerden örnek verelim.

(Arafat vakfesi: Haccın en büyük, en önemli rüknüdür ki, hac yapma niyetiyle ihrama girmiş olan bir kimsenin Zilhicce ayının 9. günü zevalden sonra Arafat sınırları içinde bir müddet durması, kalması, bulunması demektir. ARAFAT VAKFESİ YAPILMADAN HAC İBADETİ YERİNE GETİRİLMİŞ OLMAZ. Çünkü Abdurrahman b. Ya'mer (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
"Hac, Arafat'tır." buyurmuştur.

AREFE GÜNÜ, HACCIN TEMEL RÜKNÜ OLAN VAKFENİN O GÜN YAPILMASI SEBEBİYLE BÜYÜK ÖNEM TAŞIMAKTADIR. ALLAH TEÂLÂ'NIN KULLARINI EN ÇOK AFFETTİĞİ GÜN OLAN AREFE GÜNÜNDE saçı-başı dağılmış, toza-toprağa belenmiş bir vaziyette el açıp ALLAH Teâlâ'ya yalvaran kullarını Cenab-ı Hak mutlaka affeder. Hz. Aişe (R.Anha) validemizden rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:

"CENÂB-I HAKKIN, AREFE GÜNÜNDEN DAHA ÇOK KULLARINI CEHENNEM'DEN ÂZAD ETTİĞİ HİÇBİR GÜN YOKTUR. ALLAH Teâlâ, Arefe günü saçları-başları dağılmış, toza-toprağa belenmiş halde Arafat'ta vakfe yapanlara rahmet ve ikramıyla yaklaşır. Sonra onlarla meleklere karşı iftihar ederek:

— Bunlar ne istiyorlar ki bütün işlerini bırakıp burada toplandılar." Buyurur.)

Peygamberimiz gerçekten bu sözleri söylemiş olabilir mi? Arefe gününden bahsedilerek, bugün Arafat vakfesi yapmayanın, hac görevini yapmamış olacağı söyleniyor. Bugüne atfedilerek, Allah bugünde özellikle kullarının günahlarını affettiği belirtiliyor. Hatta bugünde kullarını, cehennemden azat edeceği de söylenmiş. Bugün, Rabbimiz katında çok önemli ise, sizlere her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız dediği KUR’AN DA, bunu mutlaka açıklamış ve bizlere bildirmiş olması gerekmez mi? NEDEN TÜM BUNCA SÖYLENENLERİN, TEK KELİMESİ BİLE KUR'AN DA GEÇMEDİĞİNİ BİLMEMİZ, BİZLERİ TEDİRGİN ETMİYOR? YOKSA BİZLER KUR'AN I TERK ETTİKTE, BUNUN FARKINDA MI DEĞİLİZ? Bu sorgulamayı yapmadığımızın en büyük etkeni, Kur'an da her bilgi yoktur, özel bilgiler verir yanlışına inandığımızdandır.

Şimdide gelelim yaptığımız bu yanlış inancımızın, İslam toplumunda yarattığı üzücü ve bir o kadar düşündürücü konumuna. İslam toplumunda, Kurban bayramına başlarken, yani AREFE günü konusunda, daha önceki yıllarda olduğu gibi birliktelik olmadığına, böylece çok farklı günlerde Kurban bayramına başlanacağını açıklamıştı Diyanet, önceki yıllarda. Ne yazık ki İslam toplumu, farklı günlerde Kurban Bayramına başlıyor neredeyse her sene. Yani Allah ın çok önemsediğini söyledikleri, bütün günahların bağışlandığı, AREFE GÜNÜ, NE YAZIK Kİ İSLAM TOPLUMUNDA ÜÇ FARKLI GÜNDE KUTLANABİLİYOR BAZI YILLAR. Bunda bile anlaşamıyor İslam toplumu.

Gelelim AREFE gününe atfedilen öneme. Bu durumda hangi gün Rabbin çok önemsediği, günahların affedildiği gün doğrudur diye gelin kendimize soralım. Eğer ülkemizin başladığı gün doğruysa, hacılarımızın o çok önemsenen AREFE günü Arabistan da yanlış bir gündü. Acaba haccımız kabul olmaz diye düşünen var mı? Çünkü yazdığım hadiste Arefe günü haccın vakfesi yapılmaz ise, hac kabul olmaz deniyordu. Bu durumda Arafat vakfesi de yanlış bir günde yapıldı demektir. Çünkü Suudi Arabistan bizden bir gün sonra bayrama başlamıştı, geçmiş yıllarda.

Ne dersiniz, akıl ve Kur’an çizgisinde mantıklı bir cevap verebiliyor muyuz nefsimize? Elbette veremiyoruz. İşin kötüsü her toplum, kendi aldığı bayram kararının en doğru olduğunda diretiyor. Camilerde bu konu bahsedildi ve Diyanetimizin aldığı kararın en doğru olduğu anlatıldı topluma. İşte bizler inancımızı böyle yaşıyoruz. Hadi hayırlısı. Lütfen şunu da unutmayalım. Allah Oruç tutun der ama bayram yapın demez. Yine Allah Hac konusunda Kurban kesilmesinden bahseder, ama bayram yapılmasından bahsetmez. Bu iki bayram peygamberimizin Müslüman olan toplumlara bir hediyesidir. Yani gelenekseldir. Bu günlere atfedilen sözlerinde, hiçbir dayanağı yoktur.

Bayramlarımız toplumların sosyalleşmesi, yardımlaşması adına bir araya gelerek, kutladıkları güzel bir gelenektir. Bu durumda Allah ın hiç bahsetmediği bir güne, bizlerin kutsallıklar ilave etmemiz, dinimizi yanlış yaşamamızı sağlayacağı gibi, dini zorlaştırmanın da yolunu açacaktır. 

Allah Hac ziyaretimizi, savaşmanın yasaklandığı haram aylarda yapabileceğimiz kolaylığını getirmişse, dini zorlaştırarak Hac ibadetini yılda birkaç güne sığdırarak, toplumun Hac ibadetini yerine getirmesine zorluk getirmeyelim, dini zorlaştırmayalım. Yoksa bunun hesabını Allah a veremeyiz. Lütfen Allah ın ayetlerinin üzerini örterek, görmezden gelerek,  yanlış itikatlarımızı devam ettirmeyelim. Dilerim bir gün bu gerçek, İslam toplumları tarafından fark edilir.

Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABAK


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...