Ana içeriğe atla

Nebe Suresi 8......16. Ayetlerin Düşündürdükleri.


Üzerinde dikkatle düşünmemiz gereken, dikkatimizi çeken Nebe suresinde bazı ayetleri önce yazalım, daha sonrada üzerinde birlikte düşünelim. Bakalım Allah bu ayetlerde, bizlere nasıl bilgiler veriyor ve dikkatimizi çekiyor.

NEBE 8: SİZLERİ ÇİFT ÇİFT YARATTIK(Sizi çifter çifter yarattık.) 9-UYKUNUZU BİR DİNLENME YAPTIK. 10-GECEYİ BİR ÖRTÜ YAPTIK 11-GÜNDÜZÜ BİR GEÇİM VAKTİ YAPTIK. 12-ÜSTÜNÜZE YEDİ SAĞLAM BİNA (GÖK) ÇATTIK. 13-İÇLERİNE PARIL PARIL PARLAYAN BİR KANDİL ASTIK. 14-O YOĞUN BULUTLARDAN ŞARIL ŞARIL BİR SU İNDİRDİK. 15-ONUNLA TANELER VE OTLAR ÇIKARALIM DİYE. 16-VE SARMAŞ DOLAŞ BAĞLAR BAHÇELER.

Allah birçok kez, indirdiği ayetleri okuyup iyice düşünmemizi ister bizlerden. Hiçbir zaman katı, despot bir şekilde emirlerimi uyun demez. Tam tersine ayetler üzerinde, düşünmemizi emreder. Çünkü düşünerek, araştırarak iman eden, inancından emin olur. Böyle bir insanı hiç kimse, inancıyla aldatamaz. Ayete dikkat ederseniz, Allah bizleri çift yaratığını söylüyor. Geceyi bir dinlenme vakti yaptığını, bunu bir örtüyle örttüğünü, gökyüzünü bizler için sağlam bir çatı ile yedi kat oluşturduğunu ki, bu sözüyle yüzlerce yıl öncesinden, gökyüzündeki ozon tabakasını  bizlere anlatması ve gerçekten gökyüzünün yedi kat olduğunu bildirmesi, bu kitabın yüceliğinin, Allah katından geldiğinin apaçık bir kanıtıdır. 

Bizler için parlayan bir ışık, güneş yerleştirdiğini, yine bizler için bulutlardan bol bol akan yağmurlar yağdırdığını, bununla da otlardan ve tanelerden rızıklar çıkardığını, bağların bahçelerin oluştuğunu anlatıyor. Sanırım hepimiz ilk okuduğumuzda, bunları çok açık anlamışızdır. Fakat sizlerin bir cümle üzerine  düşünmenizi rica edeceğim. Acaba Allah SİZLERİ ÇİFT ÇİFT YARATTIK sözüyle ne anlatmak istiyor olabilir? Sanırım hepimiz, insanları erkek ve dişiden yarattığını anlatıyor, dediğini algıladık önce. Ama biraz araştırdığımızda ve düşündüğümüzde, Allah’ın bundan çok daha fazla şeyler anlatıyor olabileceği ortaya çıkıyor. 

Eğer yalnız insanların çift yaratıldığından bahsetmiş olsa, çift çift terimini kullanmazdı. Kur’an bizlerin erkek ve dişiden yarattığını birçok ayetinde, örneğin Şura suresi 11. ayetinde hayvanlarında çift yaratıldığını bildirir. Size, benliklerinizden eşler yapmıştır diye açıklar. Yine Zümer suresi 6. ayetinde, Sizi bir tek canlıdan yarattı; sonra o canlıdan onun eşini vücuda getirdi diye açıkça belirtir. Rum suresi 51. ayetinde de kendilerine ısınasınız ve aranızda sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır der. Ayetlerden çok açık anlaşılıyor ki bu ayetlerde Rabbimiz, insanların bizzat eşlerinden bahsediyor. ALLAH ÖZELLİKLE BİZLERE ŞUNU ANLATIYOR. SİZLER TEK BAŞINIZA GERÇEK BİR GÜÇ DEĞİLSİNİZ. MUTLAKA BİRBİRİNİZE MUHTAÇSINIZ. ONUN İÇİN BİRBİRİNİZİ KÜÇÜMSEMEYİN, DEĞERİNİZİ BİLİN.

Nebe suresinde geçen, SİZLERİ ÇİFT ÇİFT YARATTIK sözünden ise, çok daha farklı bir şeyler anlatmak istiyor bence Allah. Dikkat ederseniz çift çift yaratıktık sözüyle, birçok şeyden bahsediyor. Gelin şimdi onu düşünelim, acaba bunlar neler olabilir? İnsanlardan başka, çift yaratılan neler var. Dikkat ederseniz, Nebe suresinde Allah, sizler için güneşi, suyu ve tabiatı, bağları bahçeleri yarattım diyor ve bu ayetin başında kullanmıştı, sizleri çift çift yarattım sözünü. Şimdi bunlardan yola çıkalım, başka neler çift yaratılmış olabilir? Örneğin suyu ele alalım, su nasıl oluşmakta. Oksijen ve hidrojenden. Tek başına ne oksijen su olabilir, nede hidrojen su olabilir. Işığı yarattığını söylüyor Rabbimiz. Bir ışık, elektrik, atom nasıl oluşuyor? Proton ve nötron dan. Yani bir ucu artı elektrik, diğer ucu eksi yani nötr. Nötr olmadan direk elektriğin ucunu elleseniz, sizi çarpmaz ve de elektrik yanmaz, ama eksi uçla yani nötr ile birlikte ellerseniz sizi çarpar ve elektrik yanar, demek ki tek başına bir değer oluşturmuyor, mutlaka bir eşi var.

İnsanları düşünün, bir erkek tek başına bir çocuk sahibi olamaz, ama erkek ve kadın birlikte ancak çocuk dünyaya getirebilir. Tabiatı düşünün, ağaçların meyvelerini verebilmeleri için onlarında tozlaşması, yani diğer dişi ve erkek tozların bir biri üzerine arı, kuş ya da böcekler rüzgar vasıtası ile birleşmesi gerekir. Yoksa meyvesi asla olamaz. Hayvanların çoğalması da aynıdır. DEMEK Kİ ALLAH YARATTIĞI HER ŞEYİ, BİR DİĞERİNE MUHTAÇ YARATIYOR. İnsan elbette tek başına büyük bir varlık, ama çoğalabilmesi için diğer cinsine muhtaç. Tabiattaki bitkiler de tek başlarına güzel bir bitki belki, ama ürün verip değer yaratması için, yine bir diğer bitkiye muhtaç. Yeryüzündeki elementler bile bir oluşum ve değer yaratıp faydalı bir sonuca varabilmesi için, diğer bir elementle birleşmesi gerekiyor. 

Doğrusu yüce Rabbimiz öyle bir düzen kurmuş ki, hiçbir insan ya da canlı, organizma, element tek başına ortaya çıkıp ben tek başına yaptım diyemiyor. Hepsini bir diğerine muhtaç kılmış. Allah’ın düzenini, yüceliğini gördükçe ve keşfettikçe Rabbimizin yüceliğini ve büyüklüğünü çok daha iyi anlıyor insan. Kur’an 1400 yıldır, insanlığa inmiş bir güneş, bir rehber.  Ama bizler ne yazık ki ondan zerre kadar faydalanmasını bilmiyoruz. Gelin Kur’an’ın kıymetini bilelim. Sarrafın titizliğinde, ona gereken değeri verelim ki, oda bizlere kapısını açsın. 

Dilerim cümlemiz, Kur’an gerçeklerinin farkında oluruz. Yine dilerim onun nuruyla aydınlanan, Allah’ın azınlık, halis kulları arasında oluruz.

 Saygılarımla 

Haluk GÜMÜŞTABAK 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...