“Günümüz ilminin araştırmaları sonucu, oruç tutmanın, yani bedeni aç bırakmanın faydalarını da keşfetti. ABD'de yürütülen bir araştırma, ORUÇ TUTMANIN BAĞIRSAK KÖK HÜCRELERİNİN YENİLENME FONKSİYONUNU ARTIRDIĞINI ORTAYA ÇIKARDI. ABD’de yayımlanan New England Tıp dergisindeki bir makalede, günün 6–8 saatinde gıda tüketip geri kalan 16–18 saatinde yemekten uzak durmanın, BİRÇOK HASTALIĞI ENGELLEMENİN YANI SIRA, KAN BASINCINI DÜŞÜRDÜĞÜ VE ÖMRÜ UZATTIĞI TESPİTİ YAPILDI. Açlığın tetiklemesiyle hücrelerin kendini sindirerek yenilemesini sağladığı teziyle Nobel Ödülü kazanan Japon bilim insanı Yoshinori Ohsumi, ORUCUN İNSAN SAĞLIĞINA ETKİSİNİ BİLİMSEL OLARAK İSPAT ETMİŞTİ.
Yunancada auto (kendisi) ve phagein (yemek) anlamına gelen iki kelimeden türeyen ‘autopagy’, hücrelerin kendini sindirmesi, temel olarak vücut hücrelerinin eskiyen mekanizmalarının (proteinler, hücre zarları vs.) canlılığını sürdürecek yeterlikte enerjisi kalmadığı zaman vücudun bu hücreleri geri dönüşüme gönderme süreci anlamına geliyor. Bu durum, daha çok hücrenin programlı ölümü olarak biliniyor. Hücreler belli sayıda bölündükten sonra, ölmeye programlanıyor. Bu olay önce ölümle eşdeğer gibi görünse de, sağlık için gerekli bir durum. Eskiyen hücrelere proteinleri parçalayacak enzimler gönderilerek, eski hücre zarları ve hücrenin içindeki diğer parçacıklar proteinlere dönüşüyor.”
Oruç tutmaktaki asıl amaç aç kalmak yada sağlıklı olmak değil elbette yokluğun ve bazı şeylere ulaşamamanın verdiği duyguyu da yaşamaktır. Bizler ne yazık ki orucun bu yönü üzerinde, fazla durmayız. Hatta orucumuzu mükellef, arzuladıklarımızın eksiksiz olduğu bir sofrada açarak bozarız. Böyle oluncada hissetmemiz gereken duyguları, çok fazla hissetmeyiz. DAHA DOĞRUSU ORUÇ BEDENİMİZİ, RUHUMUZU YOKSULLUKLA SINAMAK, HAYATIN GERÇEKLERİ İLE EMPATİ YAPABİLME İMKANIDA SAĞLAR. Oruç farklı gelirdeki insanların, eşitlendiği bir andır ve birbirimizi anlayabilmenin de yoludur. Ama bizler bunun ne yazık ki farkında değiliz. Oruç kelimesinin anlamı, belli bir sürede, Allah'a karşı verdiğimiz sözün yerine getirilimesidir. Hatta Kur'an'da verilen bir örnekte SUSMAK, kendini tutmak anlamında da kullanılmıştır. Kur'an'da SAVM diye geçer. Bizler oruçluyken yanlız yemeyip içmemek, cinsel ilişkişye girmemek için söz vermiyoruz. Bizler oruçlu iken, tüm insanlara karşı adaletli, saygılı ve yardım sever olacağımızada söz veriyoruz. Peki yerine getiriyor muyuız? Yorum sizlerin. Şimdide oruç konusunda, Kur’an'ın verdiği bilgilere bakalım. Acaba ne zaman oruca başlayacağız ve neler yapacağız. Bakara 187. ayette bu konuda bakın nasıl açıklama yapıyor.
"ŞAFAĞIN AYDINLIĞI, GECENİN KARANLIĞINDAN AYIRT EDİLİNCEYE (TAN YERİ AĞARINCAYA) KADAR YİYİN, İÇİN. SONRA DA AKŞAMA KADAR ORUCU TAM TUTUN." (Bakara 187) (Diyanet meali)
"SABAHIN BEYAZ İPLİĞİ, SİYAH İPLİĞİNDEN AYIRT EDİLİNCEYE KADAR YİYİNİZ, İÇİNİZ, SONRA AKŞAMA KADAR ORUCU TAMAMLAYINIZ. "(Bakara 187) (Bayraktar Bayraklı meali)
Özellikle iki farklı mealden yazdım ki, bugün bizlere dayatılan yanlışı, Allah'ın ayetiyle apaçık görebilelim. Sizler ayeti okuduğunuzda, oruca başlama vaktinin ne zaman olduğunu anladınız? Gecenin zifiri karanlığında mı, yoksa gecenin karanlığının son bulduğu, TANYERİNİN AĞARMAYA BAŞLADIĞI, siyah iplikle beyaz ipliğin artık fark edilmeye başlandığı, yani havanın aydınlanmaya yüz tuttuğu zaman damı artık yemeyi içmeyi bırakın, oruca başlayın diyor? Allah'ın apaçık ayetleri önümüzde durduğu halde, bizleri gecenin zifiri karanlığında, Kur'an'ın oruca başlayın tarifine en az bir saat önce oruca başlatanlara, hiç mi ses çıkarmayacağız? Ses çıkarmak için önce, Allah'ın Kur’an'da neler söylediğini ilk elden anlayarak okumalı ve üzerinde düşünmeliyiz. Yoksa körü körüne itaat etmiş oluruz ki, bu din adına büyük tehlikedir, Allah' ın asla önermediği bir yoldur. Eğer inancımız adına düşünmeyi bırakıp, imanımızın kurallarını başkalarına havale ettiysek, sonucuna da katlanmasını bilmeliyiz. Allah yemin ederek, anlayabilmemiz için Kur'an'ı kolaylaştırdığını nice örneklerle açıkladığını söylediyse ve sizleri Kur’an'dan sorumlu tutuyorum diye hüküm verdiyse, Kural koyan yalnız Allah olduğunu lütfen unutmayalım. Unutan hesap günü, keşke filancanın sözüne kanmasaydım diyerek yakınacağının örneğini, yine Kur’an çok açık veriyor, bunu unutmayalım. Bizleri sabah ezanı okunduğunda oruca başlatanlar, acaba sabah namazı ezanını vaktinde okutuyorlar mı? Sabah namazını Kur’an tarif ederken, gecenin gündüze yakın, FECİR vaktinde olduğu bilgisini verir. Peki, bu fecir vakti nasıl bir zamandır? Sözlüğe baktığımızda bakın ne diyor. "TAN YERİNİN AĞARMASI. ŞAFAK, SABAH VAKTİ, GÜNEŞ DOĞMADAN EVVEL ŞARKTA HÂSIL OLAN KIZILLIK."
Yorumlar
Yorum Gönder