Ana içeriğe atla

KUR'AN GERÇEKTEN, ANLAŞILMASI ZOR BİR KİTAP MIDIR?




Bir yazıma cevap veren, bir kardeşimiz beni uyararak, aşağıdaki cevabı yazmış. Her zaman hata yapabileceğim bilinciyle, bu cevabı da ciddiye aldım ve Kur’an ın verdiği bilgiler doğrultusunda tekrar düşünce ve inancımı gözden geçirip, izlediğim yolun doğruluğunu kontrol etme, Kur’an ve akıl ile karşılaştırma gereği duydum. Gelin bunu birlikte yapalım. Bir kardeşimiz bakın, benim yazdığım yazılara karşılık neler söylemiş.

“KURAN´i kendi ideallerinize, kafanıza veyahut ta keyfinize göre yorumlayamazsınız. Üstelik bunu meale bakarak hiç yapamazsınız.

MEALDEN HÜKÜM CIKARILMAZ. HÜKÜM orijinalden ancak çıkarılabilir, bunu yapmak içinde İCTİHAD YAPACAK KADAR İLME SAHİP OLMAK GEREKİR. Bir tıp kitabini okuyarak, ameliyata giremezsiniz. Tip Fakültesini bitirmeniz, doktor olmanız gerekir.” 

Yukarıdaki sözlerde bir mantığın, düşüncenin, aklın eseri onun için dikkatle düşünüp Kur’an süzgecinden geçirmeden, reddetmek büyük yanlış olur.  Bu sözleri birlikte düşünelim. Ama lütfen unutmayalım Allah, yemin olsun ki bu kitabı sizler için kolaylaştırdık diyor. Ama bunca açoık ayet varken, ayetleri anlayabilmek için ilim sahibi olmak gerekir diyebiliyorlar. BU DURUMDA KİME YADA KİMLERE İNANACAĞINIZI, GÜVENECEĞİNİZİ DOĞRU SEÇMELİSİNİZ. “KURAN´i kendi ideallerinize, kafanıza veyahut ta keyfinize göre yorumlayamazsınız.” Bu söz bence çok doğru. Eğer herkes kendi düşüncesine göre ayetler üzerinde yorumlar yaparsa din, din Allah ın dini olmaktan çıkar, beşerin yarattığı kendi dini olur. Bu sözlere itirazım asla olamaz. HİÇBİR KİTABIN YAZARI, ZOR ANLAŞILAN VE HERKESİN OKUDUĞUNDA, KENDİNCE BAŞKA MANALAR ÇIKARACAK, YORUMLAYACAK BİR KİTAP ASLA YAZMAZ. Kitabı yazanın amacı, okunduğunda herkes tarafından anlaşılsın ve olabildiğince kitabı okuyana bilgiler versin. YANİ YORUM GEREKTİRMEYECEK KADAR AÇIK OLSUN. Bu düşünceden yola çıkarak, Allah ın eşi benzeri olmayan kitabı Kur’an a söylenen sözleri de, bu mantıkla değerlendirelim lütfen. Devamındaki sözler üzerinde düşünelim şimdide.

“Üstelik bunu meale bakarak hiç yapamazsınız. MEALDEN HÜKÜM CIKARILMAZ. HÜKÜM orijinalden ancak çıkarılabilir.” Önce meal ne demek onu anlayalım. Bu kelimeyi sözlükten baktığımızda tam karşılığı olarak şöyle yazıyor. (Anlam, kavram, mefhum Ortaya çıkan şey, sonuç, netice.) Demek ki meal edilen kitabın anlamını hiç değiştirilmeden ortaya çıkan, sonuç netice olduğunu görüyoruz. Demek ki mealde, kendi düşünceni eklemeden bire bir çeviri-tercüme olduğu çok açıktır. Kur’an ın Orijinal dilini bilmiyorsak, nasıl anlayalım? Tabi elimizdeki meallere baktığımızda, parantez içinde, onca değişik anlamların verildiğini gördükçe, yapılan yanlışların vebalinin büyük olduğunu söylemek isterim. Buna meal/tercüme diyemeyiz. Demek ki burada bile kendi düşüncelerimize, inançlarımıza, uyacak sözlerle meal yapılan Kur’an tercümeleri olduğu çıkıyor ortaya. Hükmün orjinalinden çıkacağını söyleyenlere şunu söylemek isterim. ARAPÇA BİLEN VE ONU TERCÜME EDİP ALLAH IN HÜKMÜNÜ ANLAYANLARDA, AYETİ TERCÜME EDEREK ANLIYOR. BU DURUMDA DİĞERİNDEN NE FARKI VAR? HİÇ BİR FARKI YOK, AMAÇ TOPLUMDA TEDİRGİNLİK YARATIP, MÜSLÜMANLARIN DİREK KURANA MÜRACAATLARINI ÖNLEMEK. ÇÜNKÜ ANLATTIKLARI İLE BİRÇOK KONU, KUR’AN İLE ÖRTÜŞMÜYOR AYRIŞIYOR.

Birde Kur’an tefsirleri var. Tefsir sözcüğü de, kapalı anlaşılmayan bir sözü açıklamak, yorumlamak anlamında kullanılmıştır. Ama Kur’an ın Muhkem ayetleri yoruma açık değildir. Çünkü Muhkem, yorum gerektirmeyecek kadar açık ve anlaşılan anlamındadır. Ne yazık ki tefsirlerde, ayetleri rivayet hadislerle anlamaya çalışıldığı için, inanılmaz farklı anlamlar vererek anlatılmaya çalışılıyor. Buda büyük bir tehlike. ÇÜNKÜ TEFSİRLERDE, TEFSİR EDENİN KENDİ DÜŞÜNCELERİ, ETKİSİNDE KALDIĞI İNANÇLARI VE KUR’AN DAN ANLADIKLARI VARDIR Kİ, BURADA YANILMA RİSKİ BÜYÜKTÜR. Bu yolla ayetleri anlarsak, yazarın yapabileceği hataları bizlerde yaparız.

Şimdi bu bilgiler ışığında arkadaşımızın söylediği sözleri değerlendirelim. Allah ın söylediklerini meale/tercümeye bakarak Kur’an ı anlamamızın mümkün olmadığını söylüyor. Hâlbuki meal hiç değişikliğe uğratılmadan, sözlerin/kelimelerin bire bir tercümesi idi. Tabi buna uymadan yapılan mealler/tercümeler hariç. Meale bakarak, hüküm çıkaramazsınız dendiğinde, her şeyden önce bizleri, anlayarak Kur’an ı okumaktan alıkoyar bu düşünce. Madem ben mealden Rabbin ne söylediğini doğru anlayamayacağım, neden anlayarak okuyayım? İŞTE BU DÜŞÜNCE BİZLERİN, KUR’AN I BİZZAT ARACISIZ ANLAMAMIZA EN BÜYÜK ENGEL OLMUŞTUR.

Önümüze birbirinden farklı mealler konunca insanlar korkmuş, ürkmüş ve tedirgin olmuşlardır. Rabbimiz buna sebep olanları elbette affetmeyecektir. Şimdide mealden hüküm çıkaramazsınız sözü üzerine tekrar düşünelim. Allah sözlerini anlaşılmayacak, ya da zor anlaşılacak bir şekilde mi göndermişte, bizler anlayamıyoruz. YA DA RABBİMİZ HÜKMÜNÜ AÇIKÇA VERMEMİŞTE, BİZLER Mİ KUR’AN DAN HÜKÜM ÇIKARACAĞIZ? Arapça hiçbir dile tam çevrilemiyor mu Yoksa? İşte bu ve buna benzer korkutmalarla, toplum Kur’an ı anlayarak okumaktan uzaklaştırılmıştır. Sırası gelmişken söylemek isterim. Dünya üzerinde Allah ın indirdiği kitaplara karşı takınılan bu tavır, bilimsel kitaplar dahil hiç bir kitaba karşı yapılmamıştır. Çünkü her yazılan kitap, okuyanlar tarafından anlaşılması için yazılır. Eğer anlaşılmıyorsa, yazar kitabını çok az bir topluma hitaben yazmış demektir. AMA ALLAH GÖNDERDİĞİ DİNDE, RUHBAN SINIFI OLMADIĞI İÇİN, AKLI BAŞINDA TÜM KULLARININ ANLAYACAĞI ŞEKİLDE, KOLAYLAŞTIRILMIŞ VE AÇIKLANMIŞ KİTAPLARINI GÖNDERDİĞİNİ AÇIKCA SÖYLÜYOR.

Yapılan en büyük yanlış da, buradan kaynaklanıyor zaten. EĞER ALLAH IN VERDİĞİ HÜKÜM AÇIK DEĞİL DE, ZOR ANLAŞILIR İSE, HER KEZ KENDİNCE HÜKÜMLER VERECEKSE, NASIL OLURDA BU DİNDE BİRLİK VE BERABERLİKTEN SÖZ EDEBİLİRİZ? ALLAH BİZLERİN HÜKÜM ÇIKARMASI İÇİN DEĞİL, VERİLEN HÜKMÜ UYGULAMAMIZ VE ANLAMAMIZ İÇİN İNDİRDİĞİNİ SÖYLÜYOR KUR’AN I. YANİ HÜKMÜ ALLAH, BEN AÇIKÇA KUR’AN DA VERDİM ZATEN DİYOR. Arkadaşımızın sözlerinde geçen; “HÜKÜM ORİJİNALDEN ANCAK ÇIKARILABİLİR.”

Bu düşüncenin doğru olduğunu kabul edersek, bütün dünyanın Arapça bilmesi gerektiği gibi bir zorunluluk çıkar ortaya ki, bu ne akla nede Kur’an ın, yemin ederek Kur’an ı kolaylaştırdım, hatta Allah ın sizlere gücünüzün yetmeyeceği hiç bir yük yüklemem ayetlerine, taban tabana ters düşer. Tekrar etmek istiyorum, İslam dininde bildiğiniz gibi, ruhban sınıfı yoktur ve her Müslüman bizzat kendisi Kur’an dan sorumludur ve Allah bizlerin veliler edinip, sorgusuzca ardı sıra gitmemizi yasaklamıştır. Bu durumda tüm dünya halklarının, Arapça öğrenme zorunluluğu doğar. Bu düşünceyi Kur’an a nispet edersek, toplumu Kur’an dan uzaklaştırmış oluruz ki, ne yazık ki buna inandırılan toplum Kur’an dan uzak, ayetlerden habersiz İslam ı yaşıyor.

Bu düşünce yapısı, İslam dininde ruhban sınıfının oluşmasına neden oldu. Şimdide dini konularda konuşmak isteyen, Kur’an gerçeklerinden bahseden normal vatandaşlara, DİNİ ANLATMAK BİZİM İŞİMİZ, BUNU BİZLERE BIRAKIN DİYECEK KADAR, KENDİLERİNİ RUHBAN SINIFININ, ÖZEL KİŞİLERİ İLAN ETMİŞLERDİR. Bakın Allah Araplara, neden Arapça bir Kur’an indirdiğini, ne kadar güzel anlatıyor. Zerre kadar düşünen, Rabbin bizlere ne anlatmak istediğini, çok iyi anlayacaktır.

Fussilet 44: Eğer biz onu başka dilde bir Kur’an yapsaydık onlar mutlaka, “Onun ayetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? BAŞKA DİLDE BİR KİTAP VE ARAP BİR RESUL ÖYLE Mİ?” derlerdi….

Demek ki Yüce Rabbimiz, o günkü topluma indirilen ayetlerin iyice anlaşılması ve itaat edilmesi için, o toplumun dilinden indirmiş Kur’an ı. Yoksa tüm Dünya âlemi Arapça okusun, anlamasa da olur dememiş. Açıkça amacın, söyleneni anlamak üzerinde düşünmek ve uygulamak, hayata geçirmek olduğu anlaşılıyor. Buradan yola çıkarak, her ulus-millet Kur’an ı anladığı dilden okumalı ve Allah ın yolundan bizzat imtihanını yaşayarak yürümelidir. ALLAH IN YEMİN OLSUN Kİ, KUR’AN I SİZLER İÇİN KOLAYLAŞTIRDIM DEDİĞİ KİTAP, NASIL OLURDA BAŞKA DİLLERE DOĞRU ÇEVRİLEMEZ? İLGİNÇ OLAN, KUR’AN I ANLAYARAK OKUMAMIZI İSTEMEYENLER, GÜVENDİĞİ EFENDİLERİNE, ŞEYHLERİNE YADA EDİNDİĞİ VELİ-ALİM DEDİKLERİ KİŞİLERİN, AYETLERİ TÜRKÇE ANLATMALARINA YAZDIĞI TÜRKÇE KİTAPLARA, HİÇ İTİRAZ ETMİYORLAR. PEKİ NEDEN? BUNU ANLAYABİLEN, KURULAN TUZAĞIDA FARK EDECEKTİR. Asıl maç, herkesin Kur’an a müracaatını kesip, toplumu istedikleri yöne çevirmek ve onları amaçları doğrultusunda kullanmak olduğu açıktır. 

KURULAN TUZAĞI ANLAYABİLMEMİZ İÇİN, TEKRAR ETMEK İSTİYORUM. DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ, BEŞERİN YAZDIĞI BİR KİTAP, TÜM DİLLERE DOĞRU BİR ŞEKİLDE TERCÜME EDİLİYOR, HERKES FAYDALANIYOR AMA ALLAH KATINDAN, TÜM ÂLEME REHBER, YOL GÖSTERİCİ OLSUN DİYE GÖNDERİLEN EŞİ BENZERİ OLMAYAN BİR NUR, BAŞKA BİR DİLE TAM OLARAK ÇEVRİLEMİYOR, ÖYLEMİ DOSTLAR? Bunu nasıl düşünürde, Rabbimize nispet ederiz? Yine verilen cevapta, bakın nasıl bir yöntemden bahsediliyor. “BUNU YAPMAK İÇİNDE İCTİHAD YAPACAK KADAR İLME SAHİP OLMAK GEREKİR.”

Arkadaşımızın söylediklerinden şu anlaşılıyor. Kur’an ın muhkem ayetlerini, yani dinin anası, temeli olan Rabbin açıkça ve her konuda örnekler verdim, kolaylaştırdım dediği ayetleri anlamak, öyle herkesin harcı değil, arkadaşımızın sözlerinden bu anlaşılıyor. Lütfen dikkat, muhkem ayet diyorum. Müteşabih ayet çok farklı. Müteşabih ayetler, dinin temellerinden bahseden, dine hüküm koyan ayetler değildir, İlmi konular ve anlamları zamanla ortaya çıkacak, anlaşılacak ayetlerdir. O konuya girmek istemiyorum. Şunu düşünemiyoruz, okulda eğitim görürken, bizlere anlayabileceğimiz seviyede kitaplar verilirken, Allah katından imtihan olduğumuz kitap için, bu kitabı herkes anlayamaz diyebiliyoruz. Böyle bir adaletsizliği, nasıl oluyor da düşünmeden Yaradan a nispet ediyoruz, doğrusu anlayamıyorum. Bana cevap veren kardeşimiz, Kur’an ile beşeri bir kitabı kıyaslıyor ve bakın nasıl bir örnek veriyor. “BİR TIP KİTABİNİ OKUYARAK, AMELİYATA GİREMEZSİNİZ. TİP FAKÜLTESİNİ BİTİRMENİZ, DOKTOR OLMANIZ GEREKİR.”

Dikkat ederseniz, Allah ın kelamı KUR’AN ile beşerin ilmi kitapları aynı kefeye konarak karşılaştırılıyor, delil aranıyor. Allah ın, hadi bir benzerini getirin diye meydan okuduğu kitap ile herkesin sahip olamayacağı bir ilmi karşılaştırıp, kendi inançlarına delil aranmakta. Allah Kur’an ı tarafsız ve içtenlikle anlamak adına okuyanın GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇARIM diyor. Sormak isterim, hangi beşerin yazdığı kitap bunu yapabilir? Ne yazık ki din, bu ve buna benzer örneklerle, birilerinin tek eline alınmaya çalışılmış, topluma dini konularda araştırma sahası bırakılmamıştır. Allah ın kitabıyla, toplumun arasına duvar örenlere böyle korku salınmış ve sakın sen anlamaya kalma, günaha girersin mantığı yerleştirilmiştir. ELBETTE HERKES DOKTOR, MÜHENDİS OLAMAZ. AMA HERKES ALLAH IN KELAMINI ANLAMAK VE HAYATINA GEÇİRMEK ZORUNDADIR. ALLAH BİZLERİ, ANLAYAMAYACAĞIMIZ BİR KİTAPTAN, ASLA İMTİHAN ETMEZ. LÜTFEN NE SÖYLEDİĞİMİZİN FARKINDA OLALIM.

Günümüzde eğitim şekillerinden biriside, uzaktan, mektupla eğitimdir. Birçok genç başında bir öğretmen olmadan, elindeki kitapları okuyarak, bilgi alarak bu yolla meslek sahibi olur, imtihana girip diplomalar alırlar. Kur’an da Allah ın kullarına bir mesajıdır, mektubudur lütfen unutmayalım. Bunları görmezden gelip, işi yokuşa sürmek ve dini zorlaştırmak adına verilen bu örnekler, dini tek ellerinde tutmaya çalışan, ayetleri kendi heva ve heveslerine alet edenlerin şaşkınlıklarıdır, tuzaklarıdır. Lütfen uyanık olalım. Sizlere son olarak bir ayet daha hatırlatmak istiyorum. Bakın Allah Kur’an için ne diyor.

Enbiya 10; Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki SİZİN BÜTÜN ŞEREF VE ŞANINIZ ONDADIR. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? (Diyanet meali)

Allah bizlere, bütün şan ve şerefiniz Kur’an dadır diyor, ama birileri böyle bir nur için, herkes onu nuru anlayamaz, her bilgi detaylı Kur’an da yoktur diyebiliyor. Ama okumaya yönlendirdikleri beşeri kitapları, her ne hikmetse anlayabiliyoruz. O KİTAPLARI YAZANLAR KİMLER Kİ DOĞRU ANLAMIŞ VE AYETLERİ DOĞRU TERCÜME ETMİŞ, HİÇ BU SORUYU KENDİMİZE SORUYOR MUYUZ? Bu nasıl bir mantık, bu nasıl bir anlayış ki, Allah ın gönderdiğini bizler anlayamıyoruz, ama sorumlu oluyoruz. Birileri çıkıyor ve ben sizlere ayetleri en doğru şekilde anlatırım, açıklarım siz kendiniz anlayamazsınız diyenlere inanabiliyoruz. HER MÜSLÜMAN KUR’AN IN ÖĞRENCİSİ OLMALIDIR. ONA EN YAKIN OLAN, ONU ANLAMAK İÇİN ÇIRPINAN, GÖSTERECEĞİ ÇABA ÖLÇÜSÜNDE, KUR’AN I MUTLAKA ANLAYACAKTIR. ALLAH KULLARININ, GÜCÜ YETTTİĞİ ÖLÇÜDE SORUMLU TUTACAĞINA HÜKMETMİŞTİR, LÜTFEN UNUTMAYALIM.

Karar sizlerin. Elimizde Allah ın nuru apaçık duruyor. Okuyanın gönül gözleri açılacak ve tüm gerçekleri görecektir. Ama Kur’an ı okumaya başlamadan önce Allah ın tavsiyesi, bizlere öğretilen şeytanın ve şeytanlaşmış insanların tüm batıl ve sanı bilgilerden kurtulup, yalnız Allah a güvenip dayanarak Kur’an ı okumaya başlamalıyız. Bu yolu izlemediğimiz takdirde, Kur’an ı doğru anlamamız asla mümkün olmayacaktır. Buna gönülden emin olunuz lütfen. Okumayana ben anlayamam diyene, sözümüz yok. Hepimiz yaptıklarımızın hesabını vereceğiz.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK.

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .