Ana içeriğe atla

BATIL,RİVAYET İNANÇLARIMIZI, BAKIN NASIL AKLAMAYA ÇALIŞIYORUZ....



Bizler inatla hurafe, söylenti ve rivayet inançlarımızı aklayabilmek için aklın, mantığın ve daha önemlisi Kur’an ın asla kabul edemeyeceği sözleri, düşünceleri öne sürüyor ve delil, kanıt göstermeye devam ediyoruz. Bir kardeşimiz dinde tek bir kaynağın, delilin olmasının ne derece yanlış ve tehlikeli olduğunu, bakın hangi düşünce ve mantıkla anlatmaya çalışıyor.

“DİNDE KAYNAK AZALDIKÇA, TAHRİFATLAR ÇOĞALIR. DİNDE KAYNAK ÇOĞALDIKÇA TAHRİFATLAR AZALIR. Çünkü tek kaynağı tahrif etmek dünyanın en kolay işidir. Sözlükten verilen bir öteki anlam ayeti tahrife yeter de artar bile. Lakin birden fazla kaynakta eş zamanlı olarak aynı tahrifatı yapmak teknik olarak mümkün değildir. Sözgelimi Kuran metin ise sünnet uygulamadır hadis izahtır siyer ise tarihsel gerçekliktir. Bunların her birini üstelik te aynı alanda değiştirmeye kimsenin gücü yetmez.”

Sizce bu düşünce akla, mantığa, günümüzde yaşanan İslam toplumlarının gerçeklerine ve Kur’an a uyuyor mu? Gelin birlikte üzerinde düşünelim. Dinde kaynak azaldıkça, tahrifatlar çoğalır diyor arkadaşımız. Peki, kaynak çoğaldıkça nasıl olurda tahrifatın azalacağını düşünürüz. KAYNAK ÇOĞALDIKÇA DÜŞÜNCE, HAYAT GÖRÜŞÜ, RİVAYETLER, KİŞİLERİN KENDİ FİKİRLERİ, ATALARIN İNANCI ARAYA GİRDİĞİ İÇİN, TAHRİFATIN ÇOĞALDIĞININ ÖRNEKLERİ, GÖZLERİMİZİN ÖNÜNDE DURURKEN, BUNUN TAM TERSİNİ NASIL SÖYLERİZ.  Dinde kaynağın yalnız Kur’an olmadığına inandığımız için, bugün dinde mezheplere bölünmemiz yetmiyormuş gibi, birde cemaatlere, tarikatlara bölündük. Daha da kötüsü birbirimize düşman olduk. EĞER DİNDE TEK BİR KAYNAK, YANİ KUR’AN OLDUĞUNA İNANSAYDIK, BÖYLEMİ OLURDU? Tek bir fikir, kaynak, düşünce inancın etrafında toplanmanın, tahrifatı çoğaltacağına inanmak, ancak şeytanın aldatmacasından başka bir şey olamaz. Allah Kur’an da, sakın dinde bölünenler gibi olmayın dediği halde, bölünmekte zenginlik vardır diyerek, farklı kaynakları zenginlik olarak nasıl kabul ederiz. İSLAM DİNİNDE TEK KAYNAĞIN OLDUĞUNU VE ALLAH BU KİTAPTAN BİZLERİ SORUMLU TUTACAĞINI, YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILMAMIZ GEREKTİĞİNİ APAÇIK SÖYLÜYOR, AMA BİZLER HALA NELER SÖYLÜYORUZ. Hatırlatmak isterim, TEK SAATİ OLAN, SAATİN KAÇ OLDUĞUNU BİLİR. İKİ SAATİ OLANSA, ASLA EMİN OLAMAZ. Allah dinde bizlerin güvenebileceğimiz kaynaklardan bahsederken, bakın hangi örnekleri veriyor.  Bazı ayetleri hatırlayalım.

“Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz? Hiç mi öğüt almıyorsunuz? YOKSA SİZİN APAÇIK OLAN BİR DELİLİNİZ Mİ VAR? Şayet doğru söylüyorsanız kitabınızı getirin.” (37-Saffat-154-157)

“Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz? YOKSA OKUYUP, DERS ALMAKTA OLDUĞUNUZ BİR KİTABINIZ MI VAR? İÇİNDE KEYFİNİZE UYANIN SİZİN OLDUĞU.” 68-Kalem-36,37)

“Biz bu kitabı sana, her şeyin ayrıntılı açıklayıcısı, bir doğruya iletici, bir rahmet, Müslümanlara bir müjde olarak indirdik. (16-Nahl-89)”   “KENDİLERİNE OKUNMAKTA OLAN KİTAB’I SANA İNDİRMEMİZ ONLARA YETMİYOR MU?” (29-Ankebut-51)”

“ALLAH SİZE KİTABI DETAYLANDIRILMIŞ BİR HALDE İNDİRMİŞKEN, ALLAH’IN DIŞINDA BİR HAKEM Mİ ARAYAYIM? (6-Enam-114)  “De ki “Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum.” (21-Enbiya-45)

“Bu Kuran, bana, sizi ve ulaştığı kimseleri uyarmam için vahyolundu.” (6-Enam-19)

“Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran’ı terk ettiler.”(25-Furkan-30)

Ne dersiniz, bu ve benzeri onlarca uyarıyı yapan Allah, yalnız Kur’an ın ipine sarılın, sakın Allah ın dışında güvenilecek Veliler edinmeyin, onların sözlerine/hadislerine uymayın, Kur’an ın sınırlarını aşmayın, sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum dedikten sonra, nasıl olurda hala dinde kaynak azaldıkça tahrifatlar çoğalır deriz. YOKSA KUR’AN I, ALLAH IN KORUDUĞUNA İNANMIYOR MUYUZ? İlginç olanı da, dinde kaynağın çoğaldığında, tahrifatın azalacağına inanılmasıdır. Hâlbuki Allah çoğunluk sizi aldatmasın, sizi yoldan saptırırlar diye uyarmıyor muydu? Bugün Kur’an dışında, dinin kaynağı olarak gösterilen onca kaynağın, bilginin bir kısmı, asla Kur’an da tek kelime bile geçmez, hatta Kur’an da geçenin tam tersinin geçtiğini görürüz ve bunların Peygamberimizin dine koyduğu hükmüdür dediklerini nasıl duymazdan geliriz.

Arkadaşımız tek kaynağı tahrif etmenin, dünyanın en kolay işi olduğunu söylüyor. TEKRAR HATIRLATMAK İSTERİM, ALLAH KUR’AN I BEN KORUYORUM DİYOR. Kimin haddine Allah ın korumasındaki nuru, Furkan ı tahrif etmek. Elbette tahrif etme çabaları var ama asla başarılı olamadılar, olamayacaklarda. Kur’an ı tahrif etmeye çalışanları fark etmek isteyenin yapacağı, imtihanı gereği çok basit bir yol var. Onu da Allah, Nahl suresi 98. ayetinde bizleri uyarıyor ve Kur’an ı okumaya başlamadan önce, kovulmuş şeytanın vesvesesinden, batıl ve hurafe dayatmalarından kurtulup, uzaklaşıp, terk edip yalnız Allah a güvenip dayanarak ona sığınmamızı ve Kur’an ı öyle okumaya başlamamızı istiyor bizlerden. Bunu yapan Kur’an ı kesinlikle anlar. Bu şekilde Kur’an ı okuyanın gönül gözünü açarım diyor Yaradan. Allah ayetlerde geçen konuları, birçok kez özellikle bunun için tekrar etmiş ki, aklını kullanan, düşünen bir Müslüman ı Allah ile kandıramasınlar. EĞER KAFAMIZDAKİ RİVAYET VE BATILDAN KURTULMADAN, ONLARIN ETKİSİYLE KUR’AN I OKURSAK, HER ZAMAN ŞÜPHE İÇİNDE OLURUZ VE ASLA DOĞRU ANLAYAMAYIZ. ÇÜNKÜ HAK İLE BATIL YANYANA YAŞAMAZ.

Allah ın ayetlerinde geçen bazı kelimelere, ne yazık ki bizler ayetin hiç bahsetmediği anlamları veriyoruz ve rivayet sanı inançlarımızı ayetlere ilave etmeye çalışıyoruz. Hâlbuki Allah ayetlerini bizzat kendisinin nice örneklerle açıkladığını birçok ayetinde söylüyor. Bizleri tedirgin etmek ve kendimizin anlayarak Kur’an ı okumasını istemeyenler, ayette çok açık anlaşılan kelimelerin, başka ayetlerde farklı anlamda kullanılmasını örnek gösterip, sen bu ayette bu kelime ne anlama geliyor anlayamazsın, senin ilmin nedir diyerek,  Allah ın yemin ederek kolaylaştırdığını söylediği Kur’an ı bizlerin anlayamayacağımızı söyleyip, toplum korkutulmaktadır. HÂŞÂ ALLAH IN KULLARINA ANLATAMADIĞINI, ARAMIZDA ANLATACAK BİRİLERİMİ VAR. LÜTFEN İNSANLARI AKILSIZ, ANLAYIŞSIZ YERİNE KOYMAYALIM. BU SÖZLER, TOPLUMU KUR’AN DAN UZAKLAŞTIRIR, BEŞERİN YAZDIĞI DOĞRULUĞUNDAN EMİN OLAMAYACAĞIMIZ, KİTAPLARIN OKUNMASINA YÖNELTİR. BUDA ŞEYTANIN TUZAĞIDIR UNUTMAYALIM.

Arkadaşımız, Kur’an metin ise sünnet uygulamadır, hadis izahtır, siyer ise tarihsel gerçekliktir diyor.  Yani Allah ın hadi bir benzerini getirin bakalım diye bizlere meydan okuduğu ayetine, bazı kardeşlerimiz açıklanmamış, izah edilmemiş bir metin olarak görüyor. Hâlbuki Allah Kıyame 19. ayetinde Kur’an ı açıklamak bize düşer diyor ve diğer ayetlerinde, anlayasınız hiç kimseye muhtaç olmayasınız diye ayetlerimizi, nice örneklerle açıkladık demiyor muydu? Sizce Allah, Kur’an ı açık ve anlaşılır göndermeyip, bizlere rivayet yolla ulaşan bilgiler ışığında Kur’an ı anlamamızı ister mi? Hani Allah emin olmadığınız bilginin ardına düşmeyin diyordu, ne oldu bu uyarılar? Eğer bizler Kur’an ı özet bilgi, açıklanmamış bir metin olarak görürsek, asla ona müracaat etmeyiz, onu anlayabilmek için okumaya da çalışmayız. Açıklanmamış, izah edilmemiş bir kitabı, kim okumak ister? SİZCE ALLAH, AÇIKLAMADIĞI İZAH ETMEDİĞİ BİR KİTAPTAN HESAP SORAR MI? NE YAZIK Kİ BU MANTIK VE DÜŞÜNCEYİ GENEL ÇOĞUNLUĞUMUZ KABUL ETTİĞİ İÇİN, KUR’AN I TERK ETTİK. Onun için Allah ın elçisi mahşer günü, üzüntüsünü belirteceğini ve ÜMMETİM KUR’AN I TERK ETTİ DİYECEĞİNİ, ALLAH BİZLERE ŞİMDİDEN BİLDİRİYOR. 

İslam ı yaşayacağımız kaynaklar arasında, arkadaşımız siyer bilgilerinin, yani tariksel hikâyelerde anlatılanların, örneğin Peygamberimizin hayatı, o dönemde yaşanan olaylarında, İslam ın yaşanmasında kaynak olacağından bahsediyor. Hatırlatmak isterim, Allah Elçisini örnek almamızı istemiş ve bu örnekliğinin tüm özelliklerinden de Kur’an da bahsetmiş ve açıklamıştır.  GEÇMİŞE DAYALI TARİHSEL BİLGİLER, İSLAM DİNİNDE KANIT OLAMAZ. DAHA YÜZ YIL ÖNCESİNE AİT TARİHİ BİLGİLERİN, BAZI KONULARDA YANLIŞ OLDUĞUNA ŞAHİT OLABİLİYORUZ. YANİ ÖZELLİKLE YANLIŞ AKTARILABİLİYOR.  ÇÜNKÜ BU BİLGİLERİN DOĞRU OLDUĞUNA KANIT YOKTUR. TARİHTE YENİ BİR BELGE BULUNDUĞUNDA, BU BİLGİLER YANİ TARİH DEĞİŞİR. Allah bizleri yalnız Kur’an a sarılmamızı, emin olduğumuz bilgilerin ardından gitmemizi ve Kur’an ın sınırlarını aşmamamızı özellikle bildirmiş ve uyarmıştır. SİYER bilgilerini her mezhep, hatta her cemaat ve tarikatın farklı şekilde, farklı bilgiler ışığında anlattıkları bir gerçektir. Hatta birbirinin, tarihsel aktarımlarını da kabul etmezler.

Değerli kardeşlerim, bakın Allah bizleri, tüm insanlığı nasılda sınıyor, uyarıyor ve cezalandırıyor, hem de göremediğimiz bir mikrop virüsle. Evlerimize kapandık, camilerde bile ibadet yapamaz olduk. Bütün işler durdu neredeyse. Ama hala ders aldığımızı sanmıyorum. Allah tüm kitap ehline şu uyarıyı yapmıştı elçileri vasıtasıyla.” ALLAH IN İNDİRDİĞİNE UYUN, ONUN İPİNE SARILIN VE SAKIN EMİN OLMADIĞINIZ BİLGİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN. ATALARINIZIN İNANCINDAN VAZ GEÇİN”  Ne yazık ki buna bizlerde dâhiliz, tüm kitap ehli, Allah ın indirdiği ve elçilerinin tebliğ ettiği uyarılarından uzaklaştı, terk etti ve atalarının RİVAYET, SANI, BATIL inancını yaşamayı seçti. ONUN İÇİNDE ALLAH TÜM İNSANLIĞI, KENDİMİZE GELMEMİZ İÇİN CEZALANDIRIYOR VE DİYOR Kİ, KULLARIM KENDİNİZE GELİN. 

Bizler bu uyarıyı fark edebiliyor muyuz bilemiyorum. Lütfen unutmayalım, hepimiz her an emanetimizi teslim edip, ebedi kalacağımız mekana geçebiliriz. Onun içinde kendimize gelelim ve Allah ın Kur’an da ki uyarılarına kulak verelim. RİVAYET VE SANI BİLGİLERE DEĞİL. SON PİŞMANLIK FAYDA ETMEZ. ALLAH SİZLERİ KUR’AN DAN HESABA ÇEKECEĞİM DİYORDA, YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILIN EMRİNİ VERİYORSA, LÜTFEN KENDİMİZİ KANDIRIP, BATILI AKLAYABİLMEK İÇİN, ALLAH IN AYETLERDE GEÇEN KELİMELERİ İLE OYNAYIP, KENDİMİZE AKLIN VE MANTIĞIN KABUL ETMEDİĞİ KANITLAR YARATARAK, YALNIZ KUR’AN İLE İSLAM YAŞANMAZ, TEK KAYNAK OLURSA TAHRİFAT OLUR DİYEREK, KENDİMİZE BAŞKA KAYNAKLAR ARAMAYALIM. 

Allah cümlemizin yardımcısı olsun. Güveneceğimiz, dayanacağımız, Allah ın korumasındaki tek kaynağın lütfen Kur’an olduğunu bilelim ve din kardeşlerimizi belki de bu son günlerimizde uyaralım ki, hesabını verebilenlerin safında olalım.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A