Ana içeriğe atla

KUR'ANDA GEÇEN ALİM VE İLİM SAHİPLERİ KİMLERDİR?



Bu makalemde Kur’an da geçen ÂLİM ve İLİM sahibi kişilerden Allah, kimleri kast ettiği konusu üzerinde, sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz İslam anlayışında, öyle yanlış inanç ve anlayış vardır ki, Kur’an ı herkesin anlayamayacağı, ancak din âlimlerinin, din adına ilim tahsili yapmış kişilerin Kur’an ı anlayabileceğine inanılır. Hatta Kur’an ı anlayabilmek için ciltlerce dolusu kitaplardan bahsedilerek, bu ilmi tahsil etmeyen, Kur’an ı asla anlayamaz diye de toplum tedirgin edilerek böylece, Müslümanların kendilerinin bizzat Kur’an ı anlamaya çalışmalarına engel olunmuştur.

Önce şunu hatırlatmak isterim, eğer Kur’an ı anladığı dilden okuyan aklı başında, anlayabilmek adına çaba gösteren her iman eden kullarının anlayamayacağı şekilde Allah göndermiş ise, bu kitabı anlayabilmemiz için, bizlere anlatacak RUHBAN SINIFININ, DİN ADAMLARININ, ÂLİMLERİNİN olması gerekmez mi? AYRICA ALLAH IN VAHYİNİ HER KULU OKUDUĞUNDA ANLAYAMIYORSA, O KİTAPTAN NASIL SORUMLU OLUR? Hadid 27. ayetinde Allah, ben ruhban diye bir sınıfı emretmedim, ehli kitap kendileri uydurdu diyor. Ruhban din adamları sınıfıdır.  Yani Allah ile kulları arasında aracılık yapan, Allah ın dinini anlatan, öğreten bir sınıftır. Allah kulları arasında hiçbir kulunu istemiyor ve elçisine diyor ki Kur’an da:  “Tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer. Yarattığım kulumla aramdan çekil.“

Böyle bir emri veren Allah, hesap soracağı Kur’an ın, sorumlu tutacağına hükmettiği MUHKEM ayetlerini, her kulunun anlayamayacağı şekilde gönderip, bu kitaptan imtihan ettiğini söyleyip, daha sonrada başka kullarına muhtaç bırakır mı? Eğer böyle bir şey olsaydı, Allah kullarını nasıl Kur’an dan sorumlu tutar? Bazı kişiler her ilmin mesleğin bir öğretmeni vardır, onu da o işin ehli âlim kişilerden öğrenmeliyiz, diye örnekler verirler.  Lütfen unutmayalım dinin öğretmeni, bizzat Allah tır. Allah ın elçisi de dinini yalnız Kur’an dan öğrenmiştir. Çok daha ilginci, Allah ın Resulü bakın Kur’an da ne diyor. RESULE DÜŞEN, APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) Onun dışında da, din adına hiçbir kaynak, kitap bizlere bırakmamıştır. Kur’an ı her aklı başında, kendi ana dilinden düşünerek okuyan anlayamasaydı, böylemi yapardı Allah ın Resulü? Allah ın hâşâ anlatamadığını, yaratılmış hangi beşer anlatabilir? Açık öğretim diye bir eğitim şekli var, kitapları veriyorlar ve bizlerde çalışıp imtihana gidiyoruz. Başarılı olan sınıfını geçiyor. İşte bizlerde böyle bu dünyada imtihandan geçiyoruz, bunu lütfen unutmayalım. Gelin bu konuyu, Kur’an dan anlamaya çalışlım.

Casiye 17: DİN KONUSUNDA ONLARA AÇIK DELİLLER VERDİK. Ama onlar kendilerine İLİM geldikten sonra, aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.  (Diyanet vakfı)

Demek ki Allah indirdiği kitabında, sorumlu tuttuğu muhkem ayetleri, din konusunda kullarına açık deliller verdiğini söylüyor. Bu ayeti tebliğ alan bir Müslüman Kur’an açık ve anlaşılır değildir diyorsa, Allah ın ayetlerine iman etmiyor demektir. AYETE DİKKAT ETTİYSENİZ ALLAH, İNDİRDİĞİ KUR’AN İÇİN İLİM GÖNDERDİK ONLARA DİYOR. Bu konuya birçok ayetinde değinerek, Kur’an ın bir ilim olduğundan bahseder. Ayrıca Kur’an da, daha önce gönderdiği kitaplar içinde ilim sözcüğünü özellikle kullanıyor. Allah ın katından gelen bizlerin sorumlu olduğu bir ilim, nasıl olurda anlaşılmaz olur? KUR’AN ALLAH IN MESAJIDIR. ANLAŞILMASI ZOR, HERKESİN ANLAYAMAYACAĞI BİR MESAJI ALLAH IN GÖNDERDİĞİNE, NASIL İNANIRIZ. Ehli kitabın yaptığı yanlışlara örnek olarak bakın ne diyor ayette.

Maide 63: DİN ADAMLARI VE ÂLİMLERİ, onları günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya! İşledikleri ne kötüdür!  (Bayraktar Bayraklı meali)

Yahudiler ve Hıristiyanlar öyle yoldan saptılar ve edindikleri ruhban sınıfı ile din adamları edindiler ki, Allah ın ayetleri ile uyarmaları gerekirken, onlara başka bilgiler verdiler din ve ima adına diyor. Ne yazık ki bizlerde aynı yanlışı yapıyoruz ve DİN ADAMI adı altında bir sınıfı bizlerde yarattık, Allah benim böyle bir emrim yok dediği halde. Hatta günümüzde ellerinde Kur’an apaçık dururken, koskoca adamlar, televizyonlarda kendilerini din âlimi ilan ederek, “DİN HAKKINDA HERKES BİR ŞEYLER KONUŞUYOR, BU İŞ BİZİM İŞİMİZ, BIRAKINDA BİZLER KONUŞALIM” diyecek kadar, ruhban sınıfının din adamı ilan ettiler kedilerini. Allah ayetlerinde bunları yapanları uyarıyor. Bizler aynı yanlışa düşmeyelim, hata ederiz. Kur’an a bakmaya devam edelim konumuzu.

Nisa 162: FAKAT ONLARDAN SAĞLAM BİLGİ SAHİBİ DÜRÜST KİMSELER İLE MÜMİNLER, SANA İNDİRİLENE VE SENDEN ÖNCE İNDİRİLMİŞ OLANLARA İNANIR; namazı tam kılar, zekatı verir, Allah’a ve ahiret gününe inanıp güvenirler. İşte onlara büyük bir ödül vereceğiz. (Süleymaniye vakfı meali)

Bakın bu ayette Allah, çok önemli bir konuya dikkat çekiyor. Gerçek iman yolunda gidenlerden bahseden Allah batıl ve hurafeden uzak, sağlam bilgi sahibi olduklarından yani Allah ın ilmine onun indirdiği kitaplarla İlimde derinleştiğinden bahsediyor. İlimde derinleşmiş sağlam bilgi sahibi olanlar ve Müminler yani onlarda doğrunun arayışında çabasında gitmek için uğraş verenler araştıranlar yani ALLAH IN İNDİRDİĞİ KİTABI TAKİP EDEN VE GEÇMİŞ TOPLUMLARADA İNDİRİLEN KİTAPLARI KABUL EDENLERİN, DOĞRU YOLDA OLDUKLARI ANLATILIYOR VE BUNLARA BÜYÜK ÖDÜL VARDIR DİYOR. Ayette dikkat çekilen, Allah ın vahyine uyanların ancak, kurtuluşa ereceği gerçeğidir.  Bunların izleyeceği yolunda en doğru olduğunun örneklerini veriyor. Sizce ilimde derinleşmiş, sağlam bilgi sahibi olanlar kimler olabilir? Elbette yalnız Allah ın İLMİ, Kur’an ın ipine yapışanlar. Bu konuyu düşünmeye devam edelim. Bir başka örnek daha verelim ki konuyu daha iyi anlayabilelim.

Fatır 28: Aynı şekilde, insanlardan, diğer canlılardan ve evcil hayvanlardan da renkleri farklı olanlar vardır. ALLAH’A ANCAK BİLGİLİ KULLARI SAYGI DUYAR. Şüphesiz ki Allah çok güçlüdür; çok bağışlayıcıdır. (Bayraktar Bayraklı)

Bu ayette de Allah, batıl ve hurafeden uzak, din ve iman adına gerçek bilgi sahibi olanlardan, yani doğru bilginin hak olan bilginin ardına gidenlerden bahsederek, BU İNSANLARIN İMANLARININ GÜÇLERİNİN ÇOK DAHA FAZLA, GÜÇLÜ OLDUĞUNU ANLATIYOR ve diyor ki, böyle insanlar, yaratılmış hayvan ve tabiatın özelliklerini araştırmaları neticesinde keşfettiklerinde, imanları diğer insanlara göre çok daha derindir ve saygıları çok daha fazladır diyor. BURADAN ŞUNU ANLAYABİLİRİZ, ALLAH BİZLERİ İLME, DÜŞÜNMEYE, AKLIMIZI KULLANMAYA YÖNLENDİRİYOR. Onun için Allah ayetleri üzerinde, bizlerin düşünmesini, aklımızı kullanmasını özellikle istiyor. Çünkü gerçekleri açıkça gören bir insanın imanı asla sarsılmaz, güçlü olur. Araştırmayan, okumayan körü körüne iman edenleri, aldatmak batıla yönlendirmek çok daha kolaydır.

ÇOK ÖNEMLİ BİR KONUDA DA ALLAH, BİZLERİ UYARIYOR VE DİYOR Kİ, SİZLER KİMİN EN DOĞRU YOLDA GİTTİĞİNİ, TAKVACA ÜSTÜN OLDUĞUNU BİLEMEZSİNİZ, AMA BEN BİLİRİM. BUNU ÖZELLİKLE SÖYLEMESİNİN NEDENİ, BİZLERİN BAZI KİŞİLERİ ÂLİM, ULEMA TAKVA SAHİBİ, ALLAH DOSTU, VELİ İLAN EDİP ARDI SIRA GİTMEMİZİ YASAKLAMIŞTIR. ÇOK YAKIN GEÇMİŞTE ALİM, ULEMA İLAN ETTİKLERİ BİR KİŞİNİN KENDİNE İNANIP GÜVENENLERİ, NASIL ÜLKESİNE İHANETE TEŞVİK ETTİĞİNİ GÖRDÜK ŞAHİT OLDUK. ONUN İÇİN ALLAH, GÜVENİLECEK VELİNİZ YALNIZ BENİM DİYOR.

Demek ki ayette geçen alim, ulema dan kast edilen yalnız dini konularda bilgili bir insan değil, genel anlamda bilimsel araştırmalar yaparak, Allah ın daha önce gönderdiği kitapları ve Kur’an gerçeklerini tabiatta bizzat gözlemleyen kişiler, ilmi konularda araştırma yapanların, Kur’an a çok daha fazla bağlanacaklarını, Allah a olan saygılarının çok daha derin olduğunu söylüyor. Hatta İsra 107. ayetinde de aynı konuda bilgi verip,  Kur’an ı Ehli kitaba tebliğ ederken, KENDİLERİNE İLİM VERİLMİŞ YANİ ALLAH IN GEÇMİŞ VAHYİNDEN HABERDAR OLAN, ARAŞTIRAN KİMSELERİN, AYETLERİMİZİ GÖRDÜKLERİNDE, HEMEN KABUL EDER VE BU ALLAH KATINDANDIR DİYEREK, SECDEYE KAPANIRLAR DİYOR. DEMEK Kİ GERÇEK İLİM, YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENMİŞ. Allah kitap ehline, daha sonra gelecek kitaplar ve elçiler hakkında da bilgi vermiş ve böylece onların işini kolaylaştırmıştır. 

Yine Hac 54. ayetinde, kendilerine ilim verilenler, Kur’an ın Allah katından indirildiğine gönülden inanarak, imanları güçlü olsun diye Allah böyle yapmıştır diyor. Yani ilim adamları, Hayatın yaşamın gerçeklerini Allah, Kur’an da görmelerini özellikle sağlamış ve kullarına Rabbimiz kolaylık sağlamıştır. UNUTMAYALIM LÜTFEN, ALLAH IN KATINDAN İNDİRİLEN TÜM KİTAPLARDA BİR İLİMDİR. BU GERÇEKLERİ BİLEN TÜM İMAN EDENLERDE, BU İLMİN ŞAHİTLERİDİR.  Aynı konuda bir başka ayete bakalım.

Ali İmran 7: Sana kitabı indiren O’dur. ONUN BAZI AYETLERİ MUHKEM/ANLAMLARI TAM BİLİNEN OLDUĞUNDAN KİTABIN ESASINI TEŞKİL EDERLER; diğerleri de MÜTEŞÂBİHTİR/ARAŞTIRILARAK MANALARI BİLİNECEK OLAN TABİAT KANUNLARIDIR. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu açıklamak için ondaki müteşâbih ayetlerin peşine düşerler. Hâlbuki onun açıklamasını ancak Allah ve “ona inandık, hepsi Rabbimiz tarafındandır” diyen İLİMDE YÜKSEK PAYEYE ERİŞENLER BİLİR. Ancak akıl sahipleri düşünüp anlar. (Bayraktar Bayraklı meali)

Sanırım bu ayetten sonra Allah âlim, ilim adamı sözcüklerinden aslında ÖZELLİKLE kimlerden bahsettikleri çok daha iyi anlaşılmıştır. Allah kitabın esası, dinin temeli olan, yani bizlerin sorumlu olduğu ayetlerin MUHKEM yani şüphe duyulmayacak, tartışılmayacak kadar açık olduğunu söylüyor. Diğer ayetlerden bahsederken de, onlar MÜTEŞABİHTİR diyor. Onlara da açıklama getiriyor. Bu ayetlerimin anlamını da ancak, değişik ilimlerde araştırmalar yapmış, ilim adamları zamanla ortaya çıkaracakları, Kur’an ın işaret ettiği ama detay vermediği bilimsel gerçekleri açığa çıkaracaklardır diyor. Bu bilgileri bir Allah ın bildiğini, birde ileride bilimsel araştırmaları neticesinde, tabiat ve insan konusunda ilim tahsil etmişler ortaya çıkaracaklardır bilgisini veriyor. 

Bu ayetten de anlıyoruz ki, Kur’an da bahsedilen dikkat çekilen âlimler, özellikle ilim sahipleri yalnız, DİNİ KONULARDA DERİNLEMESİNE BİLGİ SAHİBİ OLANLAR, ARAŞTIRANLAR DEĞİLDİR. HER İMAN EDEN MÜSLÜMAN ZATEN, KUR’AN I ANLAYABİLMEK ADINA ÇABA GÖSTERDİĞİ ÖLÇÜDE, DİN KONUSUNDA KENDİ ÇAPINDA DİNİ KONULARINDA ÂLİMDİR, İLİM SAHİBİDİR, ÇÜNKÜ KUR’AN IN BİZZAT KENDİSİ İLİMDİR. Çünkü Allah Kur’an ın bizzat kendisinin ilim olduğunu, birçok ayetinde bizlere bildirmiştir. Onun içindir ki Allah hiçbir ayetinde, ne din adına kendisini âlim ilan edenlerle, nede herhangi bir konuda ilim tahsil etmiş kişilerin ardına düşerek, onları din adamı yada veli olarak izleyin dememiştir.

Allah elçilerine, hem hikmet yani bilgelik hem de ilim/bilim verdiğini söyler. İlim ise eldeki verileri deneysel ya da gözlemle araştırıp gerçeğe ulaşmaktır. Allah ayetinde, kendisinden hikmet ve ilim isteyen her kuluna, dua ettiklerinde vereceğinden bahseder. Yani Allah dileyen kullarına hikmeti de, ilmide veririm diyor. İlim sahibi kişinin imanının, çok daha güçlü olacağını, verilen örneklerden anlıyoruz.

Birkaç cümleyle özetlemek gerekirse, İslam dininde inancınızı yaşarken Allah, din âlimlerinin ardı sıra gidin, onları takip edin diye bir hüküm özellikle vermemiştir. Bu zaten imtihan olmanın gerçeğine aykırıdır. TAM TERSİNE SAKIN VELİLER EDİNİP ARDINA DÜŞMEYİN, GÜVENİLECEK VELİNİZ BENİM. VAHYETTİĞİM KUR’AN IN İPİNE SARILIN, EMRİNİ VERMİŞTİR.  ALLAH IN ELÇİSİNDEN SONRA, DİN ADINA GÜVENEBİLECEĞİMİZ, ALLAH IN KONTROLÜNDE HİÇ KİMSE YOKTUR. Hepimiz hata yapabiliriz.

Araf 3: Rabbinizden size indirilene uyun; O’NUN BERİSİNDEN BİRTAKIM VELİLERİN (EVLİYANIN) ARDINA DÜŞMEYİN. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK.

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .