Ana içeriğe atla

Cemaatle Namaz Kılmak, Tek Başına Namaz Kılmaktan Daha Mı Sevaptır.





Cemaatle namaz kılmak, tek başına namaz kılmaktan daha mı sevaptır? Ne dersiniz, Allah Kur’an’da böyle bir hüküm vermiş midir. Gelin bu konuyu, sorumlu olduğumuz Kur’an ışığında birlikte araştıralım. Bizler kendi menfaatlerimiz, çıkarımız konusu olduğunda, enine boyuna iyice araştırır, daha sonrada zarara uğramamak için, en karlı ve en doğru olanı yapmaya çalışırız. Her ne hikmetse, iş inancımıza gelince, aynı titizliği göstermeyiz. Bunun çok büyük yanılgı olduğunu, hesap günü anlayacağız. Anlaşılıyor ki bizler imanımızı hala, ciddiye almıyoruz. Halbuki Allah, Yunus suresi 69. ayetinde ne diyordu?  De ki: “ALLAH HAKKINDA YALAN UYDURANLAR, ASLA KURTULUŞA ULAŞAMAZLAR.” Bunun anlamı çok açıktır, kim Allah Kur’an’da emretmediği halde, bunlarda Allah’ın, dinin emridir diyorsa, Allah’a iftira atıyor Allah hakkında yalan söylüyor demektir, hatırlatırım.

Bu hatamızı, yanlışımızı bilenler bizleri her zaman Allah ile aldatmışlar ve bunu bizlerin fark etmemesi içinde önlemler almışlardır. Bugünkü makalemin konusu camilerin, ibadet yerlerinin bazı kişi ve düşünce gruplarının, hükümranlıklarının devam etmesi için adeta, toplumun özellikle Kur’an gerçeklerini fark etmemesi, ayetlerin üstünün örtülmesi, atalarının batıl inançlarının hüküm sürmesi adına, kullanılan merkezlere nasıl dönüştürüldüğü hakkında olacaktır. Allah’ın Resulünün vefatından ve dört halife döneminin sona ermesinden sonra, ne yazık ki ibadet yerleri camiler/mescitler devleti yönetenler yada toplumu kullanmak isteyen cemaatler tarafından, Müslümanların bir araya toplanarak, onları istedikleri gibi bir toplum haline dönüştürülmesinde kullanılmıştır. Tüm bunları bilen Rabbimiz bizleri uyarıyor ve SAKIN SİZLERİ ALLAH İLE ALDATMASINLAR DİYEREK, BİR GERÇEĞİN ALTNI ÇİZİYOR KUR’AN’DA. Özellikle dinin mezheplere bölünmesi, FIKIH VE RİVAYET EDİLEN HADİSLER inancının adeta, dinin ana temel hükümlerinin içine KUR’AN VE SÜNNET anlayışıyla sokulması, toplum üzerinde etkili olmuştur. Kur’an normal vakit namazlarının camiye giderek kılınmasından bahsetmez ve namaz vakti geldiğinde, bulunduğumuz yerde  kılınacağı örneğini dahi verir. Toplu ibadet, Kur’an’da açıklandığı gibi, Cuma yani toplantı namazıdır. Çağrıldığında, çağrıya uyun emrini verir.

Kur’an’ın bu gerçeğini toplumdan gizleyenler, halkı istedikleri gibi yönlendire bilmek adına, Allah’ın hüküm vermediği öyle şeyler anlatmışlardır ki, toplum her an ellerinin altında olsun ve bu toplumu din adına istedikleri gibi yönetebilsinler. YANİ CAMİLER, ALLAH İLE ALDATILMANIN MERKEZLERİ HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR, NE YAZIK Kİ. HALBUKİ CAMİLER/MESCİTLER, ALLAH’I ANMAK KUR’AN’I TEBLİĞ ETMEK VE TOPLUMUN SORUNLARININ KONUŞULDUĞU YERLER OLMALIYDI. Bakın camide/mescitte namaz kılma konusunda neler söylenmiş ve nasıl rivayetler anlatılmış topluma. Tabi tüm bunları her zaman yaptıkları gibi,  Allah’ın Resulünün adını kullanarak yapmışlar.

“PEYGAMBER EFENDİMİZ, CEMAATLE NAMAZ KILMAYI TEŞVİK EDEREK, CEMAATLE KILINAN NAMAZIN, TEK BAŞINA KILINAN NAMAZDAN YİRMİ YEDİ VEYA YİRMİ BEŞ DERECE DAHA FAZİLETLİ OLDUĞUNU BİLDİRMİŞTİR.” (Buharî, Ezan, 30; Müslim, Mesacid, 42)

“İNSANLAR İLK SAFIN SEVABINI BİLSELERDİ, ÖN SAFTA DURABİLMEK İÇİN KURA ÇEKMEKTEN BAŞKA YOL BULAMAZLARDI. NAMAZI İLK VAKTİNDE KILMANIN SEVABINI BİLSELERDİ, BUNUN İÇİN YARIŞIRLARDI. YATSI NAMAZI İLE SABAH NAMAZININ FAZİLETİNİ BİLSELERDİ, EMEKLEYEREK DE OLSA BU NAMAZLARI CEMAATLE KILMAYA GELİRLERDİ.” (Buharî, ezan, 9,32; Müslim, salât, 129)

“KİM YATSI NAMAZINI CEMAATLE KILARSA, GECE YARISINA KADAR NAMAZ KILMIŞ GİBİ SEVAP ALIR. SABAH NAMAZINI DA CEMAATLE KILARSA, BÜTÜN GECEYİ NAMAZ KILARAK GEÇİRMİŞ GİBİ SEVAP ALIR.” (Buharî, ezan, 34; Müslim, Mesacid, 260)

Sizlere sormak istiyorum, hayatını Kur’an’ın şekillendirdiği, yalnız Kur’an ile yatıp Kur’an ile kalkan Allah’ın Resulü, sizce Kur’an’ın tek kelime bile bahsetmediği bu sözleri/hadisleri söylemiş olabilir mi? HATIRLATIRIM, SEVABI MÜKÂFATI VERECEK MAKAM YALNIZ ALLAH’TIR, ONUN KİTABI KUR’AN’DIR. Camide namaz kılma ile evde namaz kılmak arasında, sevabın 27 kat daha fazla olduğunu, Allah Kur’an’da bahsetmeyip, bu hükmü Allah’ın Resulünün sözlü olarak verdiğine, bizlere ilettiğine nasıl inanırız. Hani yalnız Kur’an’ın ipine sarılacaktık, hani yalnız Kur’an’dan sorumluyduk, hani Allah nice örnekleri değişik ifadelerle Kur’an’da verdik ki hiç kimseye muhtaç olmayasınız diyordu. Ne oldu bu ve benzeri ayetlerin hükümleri. Bu hüküm Allah’ın hükmüdür diyorsak, neden Kur’an’da Allah vermemiş, açıklamamış diye sorma hakkımız yok mu? Gerçi bu toplum her şeyin Kur’an’da yazmadığına inandırıldığı için, böyle sorular sormak aklına bile gelmiyor, günaha girerim korkusuyla. 

Sanırım bizler salatın/namazın,  ne olduğunu daha anlayamadık. Günlük vakit namazlar, bizlerin Yaradan ile bir olduğumuz, ona şükranlarımızı, saygımızı huşu içinde sunduğumuz, onun şanını yücelterek yalnız ondan yardım istediğimiz çok özel anlarımızdır. Bunu da Allah özellikle yalnız olduğumuz evlerimizde kılabileceğimiz örneğini verir. Elbette yalnız evlerimizde değil, iş yerlerimizde, tarlamızda çalıştığımız her yerde Rabbimizin huzuruna durabiliriz. Kur’an Nisa 103. ayetinde, salat/namaz vakti belirlenmiş ibadettir der. Vakti girdiğinde ibadetimizi yapmamızı emreder. Kur’an’da Yunus 87. ayetinde, Musa ve kardeşine yönelik, bakın Allah SALÂT (namaz) konusunda nasıl bir vahiy gönderiyor, sanırım söylediklerimin çok açık kanıtı bir ayet. “BİZ DE MUSA VE KARDEŞİNE, “KAVMİNİZ İÇİN MISIR’DA EVLER HAZIRLAYINIZ VE EVLERİNİZİ SALATI/NAMAZ İKAME EDECEK/KILINACAK YERLER YAPINIZ, NAMAZLARINIZI DA DOSDOĞRU KILINIZ. EY MUSA! MÜMİNLERİ MÜJDELE!” DİYE VAHYETTİK. “(Yunus 87 )

Bu ayetten de anlaşılıyor ki, Allah biz Müslümanların yaşadıkları evlerinin bir kısmında, Allah’a ibadet edebileceğimiz bir bölüm ayırmamızı ve burada namazlarımızı kılmamızı, salatı ikame etmemizi çok açık emrediyor. Tüm bu gerçekler apaçık ortadayken, nasıl olurda evimizde namaz kılmanın, camide/mescitte toplu namaz kılma arasında 27 kat sevap farkı vardır deriz. Hiç mi Kur’an okumuyoruz, hiç mi haberimiz yok Allah’ın zikrinden. Lütfen unutmayalım, tüm bunlara inanmak ve söylemek, Allah’a onun dini İslam’a iftiradır. Kur’an’da yalnız bir ayet de, topluca camide namaz kılmaktan bahsedilir. Oda CUMA yani toplantı namazıdır, o ayettede Allah çağrıldığınızda çağrıya uyun der. Bunun dışında Allah’ın toplu namaz kılma emri Kur’an’da yoktur. Elbette kılınmasında da bir sakınca yoktur ama Allah emretmediği halde, böyle sözler söyleyerek toplumu aldatmak yanlıştır. Ayeti hatırlayalım.

Cuma 9–10: EY İNANANLAR! CUMA GÜNÜ SALAT/NAMAZ İÇİN ÇAĞRILDIĞINIZ ZAMAN, ALLAH’I ANMAYA KOŞUN, ALIŞVERİŞİ BIRAKIN. EĞER BİLİRSENİZ, BU SİZİN İÇİN DAHA HAYIRLIDIR. SALAT/NAMAZ BİTTİKTEN SONRA YERYÜZÜNE DAĞILIN VE ALLAH’IN LÜTFUNDAN (NASİBİNİZİ) ARAYIN. ALLAH’I ÇOK ANIN Kİ KURTULUŞA ERESİNiZ. 

Bakın ne kadar açık bildiriliyor. TOPLANTI SALATINA/NAMAZINA ÇAĞRILDIĞINIZDA DİYOR. Unutmayalım bu toplantı salatı, yalnız namaz değil, Müslümanların tüm sorunlarını konuştuğu hatta birbirine destek olduğu bir zamandır aynı zamanda. Cuma namazının haricinde, VAKİT NAMAZLARI İÇİN KUR’AN, ASLA ÇAĞIRMA TABİRİNİ KULLANMAZ. Özellikle belirtilen ise bu namaz için, İŞİ GÜCÜ BIRAKIN VE BU ÇAĞRIYA UYUN DİYOR. Daha sonrada toplu namazınızı kıldığınızda, Allah’ı zikrettikten sonra lütfen dikkat, İŞİNİZE GÜCÜNÜZE DAĞILIN diye özellikle belirtiyor. Allah bu namazın dışında, Kur’an’ın hiçbir yerinde namaza çağrılmaktan bahsetmez, çünkü toplumu işinden ya da evinden alı koymak istemiyor Rabbimiz de ondan. Bakın gece ve gündüz konusunda Allah nasıl bir ayet indirmiş.

Furkan 47:  O, GECEYİ SİZE BİR ÖRTÜ, UYKUYU İSTİRAHAT ZAMANI VE GÜNDÜZÜ DE HAREKET VE ÇALIŞMA VAKTİ YAPANDIR. (Diyanet meali)

Onun içindir ki Allah, kendisine ibadet etmesi için kullarını zora sokmadan, hatta fazla zamanlarını almasın diye, özellikle Cuma namazı haricinde, toplu namaz kılmaktan bahsetmez, bizleri sorumluluk altına sokmaz. Yazdıklarımla ilgisinin olduğunu düşündüğüm bir konu var, ondan da bahsetmek istiyorum. Bakara suresi 187. ayetinde, Ramazan akşamlarında İTİKÂFA çekilmekten bahsedilir ve bakın ne söyler. “MESCİTLERDE İTİKÂFA ÇEKİLMİŞ OLDUĞUNUZ ZAMANLARDA, KADINLARLA BİRLEŞMEYİNİZ.”  Bu ayette geçen mescit sözünden, camilerden bahsediliyor denir ve bir Müslüman Ramazan da itikâfa girecekse, camide girmelidir diye anlatılır. Bunun da mümkün olamayacağı anlatılarak, nefislerini tatmin etmek isteyenler, Allah’ın bu emrini bir şekilde yerine getirmek için, camilerimiz bu konuda düzene sokulmalıdır diyenleri de duyarız.

Hâlbuki Allah mescitlerde itikâfa çekilmekten bahsederken, bizim bildiğimiz cami yada mescitlerden bahsetmiyor. Biraz önce Yunus suresi 87. ayette örneğini verdiğimiz, yaşadığımız evlerimizde namaz kılmaya, ibadet etmeye ayırdığımız mescit, bölümünden bahsediyor. Mescit kelimesinin anlamı, Secde edilen yer, namazgâh anlamındadır.  Ramazan akşamları, kendi evlerimizde ayırdığımız bir bölümde, Allah’a karşı yapacağımız ibadetin, namazın, zikrin biraz daha uzun olanıdır itikâf. Bu durumda çevremizle ilişiğimizi keserek, tüm benliğimizle Yaradan’ı zikretmek, cinsel ilişkiden de uzak, adeta uzun bir meditasyon, derinlemesine ibadet şeklidir diye de tarif edebiliriz. Benim ayetten anladığım kadarıyla, KADINLARINIZLA BU VAKİTTE BİRLEŞMEYİNİZ DEDİĞİNE GÖRE, bu ibadet evin içinde yalnız erkeklere emredildiğini düşünüyorum, çünkü hitap erkeklere. Kadınların uzun süre ev işlerini, çocuk bakımını bırakıp, böyle bir ibadeti yapamayacağı inancındayım. 

Kur’an’ın bu gerçeklerini ne yazık ki toplumdan gizleyenler, halkı istedikleri gibi yönetebilmek, hatta inançlarına yön verebilmek adına, batıl düşünceleri dine sokarak, istedikleri gibi İslam inancıyla oynamışlar ve Allah’ın Resulünün söylemesi mümkün olmayacak sözleri, Allah’ın Resulüne nispet etmişlerdir. Değerli din kardeşlerim. Bizlere düşen, Allah’ın kitabını anlayarak ve üzerinde tüm ayetlerle birlikte düşünerek, anlamaya çalışmak olmalıdır. Bunu yapmadığımız takdirde, yüzlerce yıldır yapılan yanlışlar, toplumları Allah ile aldatma yarışı, hız kesmeden devam edecektir. Dilerim bu acı gerçekler, toplumlarımız tarafından artık fark edilir ve Allah’ın bizlere gönderdiği NUR ile aydınlanmaya başlarız.

Enbiya 10: ANDOLSUN, SİZE ÖYLE BİR KİTAP İNDİRDİK Kİ, SİZİN BÜTÜN ŞEREF VE ŞANINIZ ONDADIR. HÂLÂ AKLINIZI KULLANMAYACAK MISINIZ? (Diyanet meali)

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...