Ana içeriğe atla

RESULÜME MEKTUBUM/MESAJIM VAR.......


Ey nurlar saçan ve âlemlere rahmet olarak gönderilen hayatıyla, yaşamıyla verdiğin kararlarla bizlere örnek Resulüm. Sana bir maruzatım var, beni duyar mısın bilemem ama Rabbim duysun, dilerse seninde duymanı sağlar. Mahşer günü senin de şahitliğinde her şey ortaya çıkacaktır. Bıraktığın emanetini titizlikle anlayabilmek için çaba harcıyorum ve bıraktığın emaneti insanlara elimden geldiğince, anladığım kadar anlatmaya çalışıyorum. Yanlışlarımı Rabbimiz ne olur bağışla. En az hata yapanlar arasına al beni. Rabbimizin Kur’an da örneğini verdiği ve senin mahşer günü üzüntünü, Kur’an dan şimdiden öğrendim ve bundan ders alarak çabamı yoğunlaştırdım, ama toplum olarak ne yazık ki ders alamadık.

Furkan 30; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran’ ı devre dışı tuttular.

Şikâyet edeceğin üzüntün, ne yazık ki gerçek oldu. Elimden geldiğince, anladığım kadarıyla senin emanetini, batıl ve rivayetlerden uzak anlatmaya çalışıyorum. Ama o kadar az ümmetin kaldı ki batıl ve hurafeden uzak, Kur’an a bağlı kalan. Kur’an gerçeklerini haykırıp, batılı ortaya çıkardıkça, hep horlanıyor ve dışlanıyoruz. Artık Kur’an anlaşılması zor bir kitap olarak ilan edildi. Böyle olunca da toplum tarafından yüksek bir yere asılarak, ona saygı böyle gösteriliyor.

Onun yerine Kur’an ın açıklayıcısıdır dedikleri ve ciltlerce dolusu beşeri kitapları önümüze koydular. Okunduğunda kimseler anlamıyor bile. Birisi konuşuyor okuyor, diğeri sorgusuz kabul ediyor. Birbirimize düştük, bölündük hatta düşman olduk. Senin bizlere tebliğ ettiğin ayetler yerine, beşerin sözleri dillerde dolaşır oldu, senin adını kullanarak bizleri Allah ile aldatmaya çalışıyorlar. Emin olamayacağımız kişilerin, Allah katındandır bunlar dedikleri sözler, dinin ana kaynağı kabul edilir oldu. Senin ümmetin kime inanacağına şaşırmış halde gerçek güneşe, Allah ın rehberine gözlerini yummuş, kapkara gözlüklerini takmış, batılı hak edinmiş, ondan sonrada ben Müslümanım diye dolaşıyorlar. Öyle olunc ada Müslüman toplumlardan acı, keder eksik olmuyor.

Allah ın sakın velilerin ardına düşmeyin ikazlarına, kulak tıkarcasına birçok ümmetin veliler, hoca efendiler, şeyhler edindiler. Senin vefatından önce, asla hiç kimseyi kendinden sonra varis bırakmamanın sebebini, hikmetini akıl eden, düşünen bile yok. Allah ın bizlere rehber olarak gönderdiğini söylediği Kur’an için, siz anlayamazsınız Kur’an ı diyenlerin sözleri, artık rehber olmuş topluma. RESULÜM ŞİKAYETÇİYDİM TÜM BU OLANLARDAN. Seni yücelttiğini zannedenler uzaklaşmışlar Kur’an dan, elleriyle yazdıklarına inanır olmuşlar. Ne güzel tebliğ etmiştin hâlbuki bizlere, hakkında bilgin olmayan sözlerin ardına düşme sorumlu olursun diye. Allah ın ikaz ederek söylediği, peki Kur’an dan sonra hangi söze iman ediyorlar, karşılarında okunan Kur’an onlara yetmiyor mu uyarıları, BEŞERİN RİVAYETLERİNE FEDA EDİLDİ DUYAN, HATIRLAYAN NEREDEYSE KALMADI. Daha da ilginç olan, bu ayetler bizlere değil, kitap ehline hitap ediyor diye, bu ayetlerin üstü örtüldü, görmezden gelindi. Rabbimiz açıkça şöyle uyarmıştı.

Bakara 79: Yazıklar olsun o kişilere ki, Kitap’ı kendi elleriyle yazarlar da sonra onunla basit bir karşılık satın alsınlar diye, “İŞTE BU, ALLAH KATINDANDIR!” DERLER. Vay haline onların, ellerinin yazdıkları yüzünden! Vay haline onların, kazanıp durdukları yüzünden!

Bu uyarıları Allah yapmasına rağmen, bizler Kur’an ı anlaşılması zor ilan edip bir kenara koyduk, beşerin elleriyle yazdıklarını tercih edip, Allah katındandır diyenlerin ardına düştük. ARTIK KUR’AN IN UYARILARINI GÖREMEYEN GÖZLER KÖR, KULAKLAR SAĞIR, GÖNÜLLER TAŞ KESMİŞ. Ey Resulüm, senin sözlerin olduğunu iddia ettikleri hadisler bizlere ulaşıyor. Ben bu konuda da çok titiz davranıyorum ve seni örnek alıyorum, senin uyarılarını unutmadan. Biliyorum sen ümmiydin, din adına ne öğrendiysen Kur’an dan öğrendin ve ümmetine yalnız Kur’an ı tebliğ ettin, onunla hükmettin. Söylemiş olabileceklerinin onayını, mutlaka Kur’an dan alıyorum ki, sana iftira atanların safında olmayayım.

Zaten sende bizlere, yalnız Kur’an ı bıraktığını, tıpkı Kur’an da olduğu gibi, ona sarıldığımızda doğruyu bulacağımızı söylüyorsun. Hatta ayette, BEN SİZİ ANCAK VAHİYLE UYARIYORUM diyorsun bizlere. Elbette senin sözlerin diye birçok sözler geliyor kulağımıza, ama ben doğru olup olmadığını Kur’an ile karşılaştırıyor ve öyle kabul ediyorum. Ya bu sözü Allah ın elçisi söylemiştir diyorum, yada bu sözleri Allah ın elçisinin söylemesi mümkün değildir diye reddediyorum. Sende öyle yapın dememiş miydin bizlere? Benim sözüm olup olmadığını, Kur’an ile karşılaştırın, çünkü sizlere ben Kur’an ile hükmetme görevi aldım demiştin. KUR’AN DAN DA BU UYARILARI TEBLİĞ ALDIĞIM İÇİN, GÖNLÜM ÇOK RAHAT VE KENDİMDEN ÇOK ŞÜKÜR EMİNİM.

Ey Resulüm, senin bizlere ilettiğin ayetler o kadar ibretlik ki, kimse düşünmez oldu artık üzerinde, çok üzülüyorum. Birileri siz anlayamazsınız diyor, saf temiz imanlı topluma, onlarda inanıyor hiç düşünmeden iyi niyetleriyle. Çünkü onların Kur’an ile bağlantılarını kestiler, sen anlayamazsın, yanlış anlarsın günaha girersin dediler ve bizleri korkuttular. Aklını kullanmayanlar onu kiraya vermişcesine susuyorlar, adeta başkası düşünür olmuş, kendi imtihanlarını onlara teslim etmenin boş huzurunu yaşıyorlar. Ah bir bilseler, imtihanın hiç kimseye emanet edilmeyeceğini, kendimizin yaşamamız gerektiğini. Gözleri görüyor sanıyorlar, ama onlar yalnız bakar kör olmuş farkında değiller. Gözler bakar kör olunca, senin tebliğ ettiğin gerçekleri artık göremediklerinden, GÖNÜLLER KÖRLEŞMİŞ, TAŞLAŞMIŞ ADETA. Açıkçası senin ümmetin olma şerefini hak etmiyoruz.

Ey güzel huylu Resulüm, senin adını kullanarak çok yalanlar söylüyorlar, batıl inançlarını yaşayabilmek adına. Sana karşı coşkun sevgisi olan ümmetin, senin adını kullanınca hemen inanıveriyorlar, sana karşı saygısızlık yapmaktan korkarcasına. Söylenenlerin tam tersini Kur’an da görmeleri, korkutmuyor onları, çünkü Kur’an ile bağları kalmamış, kör olmuşcasına.

Ben inanmıyorum onlara Resulüm. Çünkü biliyorum ki sen Kur’an ın sınırlarını aşmadın, onun hükümlerinin asla dışına çıkmadın, bunu Kur’an söylüyor. Bunu anlatmaya çalışıyorum din kardeşlerime usanmadan, ama SEN SÜNNET İNKÂRCISISIN DAMGASI VURUYORLAR BANA. Umursamıyorum onları gönlüm rahat, çünkü kalbimde Kur’an ın aydınlığı, rahatlığı var çok şükür.

İçim rahat Ey Allah ın Resulü, çünkü ben senin görev ve sorumluluğunu biliyorum, öğrendim Kur’an dan. Bazı kardeşlerimize Kur’an ın elçisine verdiği görev ve sorumluluğunu hatırlattıkça, batıla kılıf ararcasına bana, NE YANİ PEYGAMBERİMİZ POSTACI MIYDI diyerek, kendi nefislerinde yaşadıkları batıl inançları, senin adını kullanarak yaşamaya, adeta Allah ın vermediği yetkileri, sana vermeye çalışıyorlar. Ben biliyorum ki bu sözlere inanmak, hem Allah a hem de sana yapılan iftiralardır. Elbette ben inanmıyor, hatta elimden geldiğince bu yanlışı sabırla anlatmaya çalışıyorum.

Ey güzel huylu, öğreticilerin en güzeli Başöğretmenim. Senin açtığın yolda yürüyeceğime, elimden geldiğince BIRAKTIĞIN EMANETİN SADIK TAKİPÇİSİ, ÜMMETİN OLARAK SÖZ VERİYORUM. Hesap günü Kur’an ortaya konduğunda, sende şahit olarak geldiğinde, Allah a karşı yüzleri gülen ve senin ümmetin olarak dimdik ayak da durmaktır tüm arzum. Senin sözündür diyerek, bana ulaşan her bilgiyi, Kur’an süzgecinden geçireceğimden hiç şüphen olmasın.

Ey asil Resulüm, Allah ın söylediği gibi, mahşer günü bizlerin şahidi olarak çağrıldığında, senin ümmetin olarak hesap günü yüzüne bakabilmek için, ben yemin ediyorum ki senin bizlere tebliğ ettiğin, batıl ve sanıdan uzak, Rabbimiz in koruması altındaki KUR’AN ın takipçisi olacağım. Onu Allah ın söylediği gibi düşünerek, aklımı kullanarak Kur’an ışığında anlamaya çaba harcıyorum. Bunu yaparken mutlaka hatalarım olacaktır. RABBİMİZ İSTEMEDEN YAPACAĞIM YANLIŞLAR İÇİN, SANA SIĞINIYORUM. Ey Resulüm. Senin bizlere bıraktığın emanetin Kur’an ı, elimden geldiğince hiçbir menfaat gözetmeden insanlara anlatmaya çalışacağım. RABBİM BUNUN İÇİN BANA SABIR, GÜÇ VE İLİMİNİ VER.

Rabbimiz mahşer gününde, peygamberimizin şahitliğinde beni, ailemi, annemi ve babamı dostlarımı, senin doğru yolundan giden tüm kullarını, huzurunda hesap verebilen kulları arasına al bizleri. Günahlarımızı bağışla, büyük günahlar işlemekten bizleri koru ve Resulümüzün yüzünü ak çıkaran, ümmetinden eyle bizleri Allah’ım.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .