Ana içeriğe atla

HUD SURESİ 18. AYET. KİM ALLAH A KARŞI, YALAN UYDURANDAN DAHA ZALİMDİR?



İman eden bir Müslüman, Allah'ın eşi benzeri olmayan Nuru Kur’an'ın din ve imanı adına yeterli, detaylı olmadığını kanıtlamaya çaba harcar mı? Ne yazık ki bu yanlışı, mezheplerin yarattığı fıkıh inancının, dine yaptığı ilaveleri Kur'an'da göremediklerinde bazı Müslümanlar, bu yanlışı düşünmeden yapabiliyorlar. Sırf rivayet, batıl inançlarını yaşayabilmek adına.  Yazdığım yazılarımın genelinde anlatmaya çalıştığım konu, Allah'ın Kur’an'da emretmediği, açıklamadığı bir konuda, bunlarda Allah katından dır, dinin emridir diyenlerin, çok büyük bir yanılgı içinde olduklarını ve bu kişilerin ALLAH'A İFTİRA ATIP, YALAN UYDURDUKLARINI ANLATMAYA ÇALIŞIYORUM. Hatırlatmak isterim Allah böyle yapanlara, Kur'an'da KAFİR oldular diyor. Bu makalemde de yine aynı konuyu, bıkmadan usanmadan gündeme getirmek ve din kardeşlerimin üzerinde düşünmelerine vesile olmak istiyorum. Kur’an gerçeklerini görmek istemeyen, batılın yolcusu olan, kalpleri mühürlenip gözleri perdelenmiş olanlara, zaten hiçbir şey anlatmak mümkün değil. Konumuzla ilgili Allah'ın bizleri uyardığı, Yunus suresi 69. ayeti önce sizlere hatırlatmak istiyorum, daha sonra aynı konunun detayını konuşalım ki daha iyi anlayalım. "DE Kİ: “ALLAH HAKKINDA YALAN UYDURANLAR, ASLA KURTULUŞA EREMEZLER.”Bu konu çok önemli, Allah'a karşı nasıl yalan söylenebilir? Şimdide Kur'an'dan Konumuzla ilgili, diğer ayeti önce yazalım ve Allah'ın özellikle tekrar ederek uyardığı, bu önemli konuyu doğru anlayabilelim.

Hud 18: KİM ALLAH’A KARŞI YALAN UYDURANDAN DAHA ZALİMDİR? İşte bunlar, Rablerine arz edilecekler ve şahitler de, “Rablerine karşı yalan söyleyenler işte bunlardır” diyeceklerdir. Biliniz ki, Allah’ın lâneti zalimler üzerinedir. (Diyanet meali)

Bakın Allah nasıl uyarıyor bizleri? “KİM ALLAH'A KARŞI YALAN UYDURANDAN DAHA ZALİMDİR.“ Sizce Allah'a, ya da Elçisine yalan uydurmak nasıl olur hiç düşündünüz mü? Siz söylemediğiniz halde, bir arkadaşınız sizin için, şu sözü söyledi dese ve siz o sözü söylememiş olsanız, bu size iftira değil mi? Bu durumda Allah'a iftira atmak sözünden ne anlamalıyız?  Çok açık, ALLAH SİZLERİ SORUMLU TUTUYORUM DEDİĞİ KUR’AN'DA, HERHANGİ BİR KONUYU EMRETMEDİĞİ HALDE, BUNLARDA ALLAH'IN, DİNİN EMRİ DİYENLER, ALLAH'A İFTİRA ATMIŞ OLUR. Çünkü Allah, ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem diyor. Bakın Allah böyle iftiracıları, ne yapacaklarını da söylüyor. Mahşer günü şahitlerin huzurunda, yani Allah'ın Elçisine soracak ve diyecek ki, sen mi söyledin Resulüm, ben emretmediğim halde bunlarda Allah emridir diye? SİZCE BU HATALARI YAPANLARIN, O ANKİ HALİNE DÜŞMEK İSTERMİYİZ? İSTEMEYİZ DİYORSANIZ, LÜTFEN RİVAYETLERİ DEĞİL, ALLAH'IN VAHYİNİ DİKKATE ALIN. İşte o zaman tıpkı Hz. İsa'nın örneğinde olduğu gibi. Allah'a iftira atan Hristiyanların örneğinde, hesap günü şahitler çağrıldığında, Elçi nasıl cevap verecekti hatırlayalım. ” ALLAH'IM SEN NE EMRETTİYSEN BEN ONU İLETTİM.” Unutmayalım lütfen, Allah sizleri Kur’an'dan hesaba çekeceğim hükmünü verdikte sonra, asla sözünden dönmez ve bizlere ne emrettiyse Kur’an'da emretmiş ve açıklamıştır.  Resulüde buna asla tek kelme bile ilave etmediğini Kur'an'dan bir çok ayetinden anlıyoruz. Allah Kur’an'ı bizzat kendisi açıkladığını da birçok ayetinde söylüyor. Bakın Allah vahyine/Kur’an'a uymayıp batıl ve hurafelere uyanları, bir önceki ayetinde nasıl uyarıyor.

Hud 17: BUNLAR, RABBİNİN AÇIK BELGESİNE UYANLAR GİBİ OLURLAR MI? O belgeyi Rabbinden bir şahit okur, ondan önce de bir öncü ve ikram olarak Musa’nın kitabı vardır. Kur’ân’a işte bunlar inanırlar. Hangi kesim onu görmezlikten gelirse varıp kalacağı yer ateştir. Ondan şüphen olmasın. O KUR’ÂN, SENİN RABBİNDEN GELEN BİR GERÇEKTİR AMA İNSANLARIN ÇOĞU ONA İNANMAZLAR. (Süleymaniye vakfı)

Bakın ayette Allah'a iftira atanların kimler olduğunu nasıl çok net açıklıyor ve diyor ki; ”BUNLAR, RABBİNİN AÇIK BELGESİNE UYANLAR GİBİ OLURLAR MI?” Demek ki Allah bizlerin, Resulünün tebliğ ettiği açık belge, yalnız Kur’an'a iman edenlerle, YALNIZ KUR’AN İLE İSLAM YAŞANMAZ DİYEREK, BATILA SAPANLARI KARŞILAŞTIRIYOR. Peki, hangisini övüyor ve doğru yolda olduğunu söylüyor Rabbimiz?  ALLAH'IN APAÇIK BELGESİ YANİ KUR’AN'A İMAN EDENLERİN, DOĞRU YOLDA OLDUĞUNU AÇIKÇA BİLDİRİYOR. Bunca açık ayetleri, uyarıları gördükten sonra, hala yalnız Allah'ın kitabı Kur’an ile İslam yaşanmaz, Resulün hadisler olmasaydı Kur’an kapalı kalırdı, bakın Kur'an'da namazın rekat sayıları bile yok demeye devam edecek miyiz? Karar sizin. Hud 18. ayetin devamında, yapılan yanlışa nasıl örnek veriyor.

Hud 19: ONLAR (HALKI) ALLAH YOLUNDAN ALIKOYAN VE ONU EĞRİ VE ÇELİŞKİLİ GÖSTERMEK İSTEYEN KİMSELERDİR. Hem de onlar ahireti inkâr edenlerin ta kendileridir. (Diyanet meali)

Bakın bu ayet çok önemli. Bu insanlar toplumu bilerek yada bilmeyerek Kur’an'dan/vahyinden yani Allah'ın yolundan batıl ve hurafelerle  alıkoyanlar, Allah'ın ayetlerini farkında olmadan bile olsa, eğri çelişkili göstermek isteyenlerdir diyor. HATIRLATIRIM BUNLAR KİTAP EHLİNİN YAPTIĞI YANLIŞLAR. ALLAH BU YANLIŞLARINI ÖRNEK VERİYOR Kİ, AYNI HATALARI KUR'AN'A İMAN ETMİŞ MÜSLÜMANLAR YAPMASIN. Peki bu uyarıları dikkate alıp, aynı yanlışları bizler yapmıyor muyz? Üzgünüm ama aynı hataları bizlerde tekrar ediyoruz. Çünkü Allah'ın indirdiği Kur'an'ı yeterli görmüyoruzda ondan. Kitap ehlide aynı düşüncelerle, büyük yanlışa düşmüşlerdi.  Küçük bir örnek. Allah şefaat tümden bana aittir, hiç bir şefaatin olmadığı o günden sakının dediği halde Kur'an'da Resullerin, veli, alim, gavs ilan ettikleri kişilerinde şefaat yetkisi vardır diyorsak, Kur'an'ı çelişkili gösteriyoruz demektir. Hıristiyanların sitesinde, bu konuda şöyle bir yazı okumuştum. “Kur’an çelişkilerle doludur. Bir ayette şefaat yalnız Allah'ın diyor, bir başka ayette başka şefaat edicilerde vardır diye geçiyor” diyorlar. İşte bu ve benzeri düşüncelere inananıp ayetleri hatalı tercüme ettiğimizde, ellerimizle Kur’an'da çelişki yaratmış oluruz.  Ayetin sonunda böyle insanların ahireti inkâr ettiklerini söylüyor. Yani normalde ahireti tamamen inkâr eden yok, ALLAH'IN EMRETTİĞİ AHİRETİ İNKÂR EDİYORLAR. Düşüne biliyor musunuz Allah, herkes yaptığının cezasını çekecek, hiçbir şefaatin faydası olmayacak mahşer günü diyor, ama batıl yolcusu mahşeri anlatırken, biz iman eden Müslümanlar yada Kitap Ehli de aynısını söylüyor iman ettiğimiz için, Resulün şefaatiyle cehennem azabı çekmeyeceğiz diye inanıyorlar. BÖYLECE ALLAH'IN AÇIKLADIĞI, İZAH ETTİĞİ MAHŞER GÜNÜNÜ İNKÂR EDİYORLAR. BİZLER DİNİ KONULARDA KONUŞURKEN, ÇOK DİKKALİ OLMALIYIZ. ÇÜNKÜ BU İŞİN ŞAKASI YOK, FARKINDA OLMADAN ALLAH'A VE RESULÜNE İFTİRA ETTİĞİMİZİN, FARKINDA BİLE OLMUYORUZ. Bu ayeti iyice pekiştirmek için Allah, bakın devamındaki ayette tekrar nasıl uyarıyor.

Hud 20: ONLAR YERYÜZÜNDE (ALLAH’I) ACİZ BIRAKABİLECEK DEĞİLLERDİR. Onların Allah’tan başka sığınabilecekleri bir yardımcıları da yoktur. Azap onlar için kat kat artırılacaktır. ÇÜNKÜ ONLAR (GERÇEKLERİ) İŞİTMEĞE TAHAMMÜL EDEMİYORLAR, HEM DE GÖRMÜYORLARDI. (Diyanet meali)

Tekrar hatırlatmak isterim, bu uyarıların tamamı Kitap Ehlinin yaşadığı yanlış inançlarına karşı bir uyarıdır. Bizler ders alalım tekrar etmeyelim diye, bu açıklamalar yapılıyor. Bakın Allah'ın kitabıyla yetinmeyenlere, O kitapta her bilgi yoktur, herkes anlayamaz diyerek küçümseyenlere, Rabbimiz ne diyor. Onlar yeryüzünde Allah'ı aciz bırakabilecek değillerdir diyor. Tekrar hatırlatıyorum bu uyarılar Allah'a ve onun kitabına inanmayan, günümüz tabiriyle Ataistler değil. İman ettiğini ama atalarının inançlarını, Allah'ın dini diye yaşayan Kitap Ehli. Peki, neden bunu söylüyor Allah sizce? Allah'ın kitabını, Kur’an'ı yeterli görmeyip yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz, Kur'an açık ve detaylı değildir, herkesin anlayamayacağı bir kitap ilan edersek, AÇIKÇA KUR’AN'I KÜÇÜMSEMİŞ OLURUZ. Bakın devamında Allah'tan başka şefaatçi edinip, veliler edinerek ardı sıra gidenleri uyarıyor ve  ALLAH'TAN BAŞKA SIĞINACAK YARDIMCILARI YOKTUR DİYOR. Bunu söyleyen Allah, yani bizim sahibimiz. HALA AKLIMIZI KULLANMAYACAK MIYIZ? Bunca açık uyarılardan bizler ders alamadıysak, sonucunada katlanmasını bilmeliyiz.

Allah'ın hükümleri ile yetinmeyenlere Rabbimiz, kat kat azap vereceğini bildiriyor. Çünkü böyle kişiler, açıkça vahyin Kur’an'ın emirlerine ters düşen, öyle rivayet sözlere inanıyorlar ki diyor, Kur’an'ın apaçık ayetlerini gösterdiğiniz halde, onlara tahammül edemiyorlar, görmezden geliyor, diyerek bizleri uyarıyor. Bizler bazı kardeşlerimize, Allah'ın muhkem apaçık ayetlerini hatırlattığımızda, Resulün dine koyduğu hükümleri ne olacak, siz onları inkâr mı ediyorsunuz? SİZ SÜNNET İNKÂRCISI MISINIZ. ALLAH RESULÜNÜ POSTACI DİYEMİ GÖNDERDİ diyerek rivayet sözlerle, Allah'ın ayetlerini eş tutuyorlar. Aklını Kur’an ile kullanana ne mutlu. Yazacağım ayetlerin bir tanesine bile ters düşen bir inancımız varsa, bizler Allah'ın doğru yolundan sapmış, ALLAH' A YALAN UYDURAN ZALİMLERDEN OLMUŞUZ DEMEKTİR, HATIRLATIRIM.

"RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR." (Ankebut 18)

"SÖZ BAKIMINDAN ALLAH'TAN DAHA DOĞRU KIM VARDIR!" (Nisa 87)

"KENDİ HÜKMÜNDE HİÇ KİMSEYİ ORTAK KILMAZ." (Kehf 26)

"ANDOLSUN, BİZ BU KUR’AN’DA İNSANLARA HER TÜRLÜ MİSALİ DEĞİŞİK ŞEKİLLERDE AÇIKLADIK." (İsra 89)

"AND OLSUN, SİZE ÖYLE BİR KİTAP İNDİRDİK Kİ, BÜTÜN ŞAN VE ŞEREFİNİZ ONDADIR. HÂLÂ AKILLANMAYACAK MISINIZ?" (Enbiya 10)

"ALLAH'TAN VE O'NUN AYETLERİNDEN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?" (Casiye 6)

“O, BENİ YARATAN VE BANA DOĞRU YOLU GÖSTERENDİR."(Şuara 78)

Allah, Resule düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir dediği halde, eğer bizler ne yani Peygamberimiz postacımıydı diyorda, Allah'ın Elçisini dinde Allah'ın hüküm ortağı yapıyorsak, bizler Allah'ın yolundan sapmış, ALLAH'A KARŞI YALAN UYDURAN, ona iftira edenlerin safında yer alıyoruz demektirAllah Kur'an'da, biz her türlü misali değişik şekilde açıkladık, sizin bütün şan ve şerefiniz Kur'an dadır, biz kitapta hiç bir eksik bırakmadık, Allah'ın ayetlerinden sonra hangi söze inanacaksınız dediği halde hala bizler, Kur'an'da her bilgi yoktur ve açıklanmamıştır, yalnız Kur'an ile İslam yaşanmaz, yalnız Allah'ın ayetleri değil, Resulün hadislerinede muhtacız İslam'ı yaşamak için diyorsak, bizler Allah'ın ayetlerini çarpıtanTOPLUMDA KUR'AN'A KARŞI GÜVENSİZLİK, KUŞKU YARATAN, dinde fitne çıkartanların safında oluruz. Eğer Kur'an'ı herkes anlayamaz, her bilgi detaylı verilmemiştir Kur'an da diye inandırılmışsak, hangimiz Kur'an'ı ilk önce anlayarak okumaya teşebbüs ederiz? BU HATAMIZ HEM BİZLERİ KUR'AN'DAN UZAKLAŞTIRIYOR, HEMDE FARKINDA OLMADAN, ALLAH'IN KİTABINA İFTİRA ATMAMIZA NEDEN OLUYOR.

Dilerim Kur'an gerçekleri ile yüzleşen, Kur'an'ı okumaya başlamadan önce, Allah'ın Nahl suresi 98. ayetinde uyardığı gibi, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların batıl hurafe düşüncelerinden kurtulup, yalnız Allah'a güvenip ona dayanarak Kur'an'ı okumaya başlayan, Allah'ın azınlık halis kullarından oluruz.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .