Ana içeriğe atla

Mahşer Günü pişman Olmak İstemiyorsan, İnancını Kur’an ile Sorgula.



Allah bizlerin her konuda düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı emreder. Aklını kullanmayana da, her türlü pisliği vereceğini açıkça söyler. Madem Allah düşünmemizi emrediyor, gelin mahşer günü pişman olanların safında olmak istemiyorsak, GÜNÜMÜZDE YAŞADIĞIMIZ İSLAM'IN KUR’AN'IN YOLUNDA OLUP OLMADIĞINI BİRLİKTE SORGULAYALIM ve Kur’an ile karşılaştıralım ki, hesap günü pişman olmayalım.

Allah sizleri KUR’AN'DAN SORUMLU TUTUYORUM diye hüküm verdikten sonra, acaba bizlerin yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz diyenlere inanmamız, doğru olur mu? Din Allah'ın dinimi, yoksa Allah ile elçisinin ortak dinimi, ne dersiniz?

Yüce Rabbimiz ŞEFAAT TÜMDEN ALLAH'A AİTTİR, HİÇBİR ŞEFAATİN FAYDA ETMEDİĞİ O GÜNDEN SAKININ dediği halde Resuller, din ulemaları, şeyhler, velilerde şefaatçidir diyenlere inanmamız ne kadar mantıklı olur?

Kur’an, ALLAH'IN KUR'AN'DA KOYDUĞU SINIRLARINI AŞANLAR, ZALİMLERİN TA KENDİSİDİR diyorsa, Kur’an'ın bahsetmediği mezheplerin fıkıh ve rivayetlerin şekillendirdiği beşeri hükümlerde dinin asli unsurudur dersek, Kur’an'ın sınırlarını aşarak zalimlerden olmaz mıyız?

SİZ, HADDİ AŞAN KİMSELER OLDUNUZ DİYE, SİZİ KUR'AN'LA UYARMAKTAN VAZ MI GEÇELİM diyen Rabbimiz, Kur’an dışından da bazı bilgilerden sorumlu olduğumuzu, uyarıldığımızı nasıl düşüne biliriz? Hâşâ Allah'a güvenimiz yok mu? Yoksa gözlerimiz perdelenmiş, gönüller taş mı kesmiş?

Cahiliye toplumu, Allah'ın indirdiği ile yetinmedikleri için onlara, ALLAH DAN VE ONUN AYETLERİNDEN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR dediği ve uyardığı halde, bizler bu benzeri onlarca ayetlerden sorumlu değil miyiz de, Kur’an ile yetinmiyoruz? 

Allah Kur’an'da AYETLERİ AÇIKLAMAK BİZE DÜŞER, BİZ AYETLERİ DERİNLEMESİNE AÇIKLIYORUZ Kİ, SEN DERS ALMIŞSIN DEMESİNLER. ONU KAVRAYAN TOPLUMA, NİCE ÖRNEKLERLE İZAH EDİYORUZ, BİZ KİTAPTA HİÇBİR EKSİK BIRAKMADIK dediği halde, bizlere din diye anlatılan beşeri ilaveleri Kur’an'da göremediğimizde, bizler hala Kur’an özet ve detaysızdır, her bilgi açıklanmamıştır, bakın şunlar yada bunlar Kur'an'da yok diyerek, bizlerin başka kaynaklara da ihtiyacımızın olduğuna nasıl inanırız?

Allah çok net açık bir şekilde, SİZE ÖYLE BİR KİTAP İNDİRDİK Kİ, SİZİN BÜTÜN ŞEREF VE ŞANINIZ ONDADIR dediği halde, hala Kur’an'ın dışından beşeri kaynaklar aramamızın, akılla mantıkla bir izahını nasıl yaparız hesap günü?

Allah elçisine, kullarıma şunu söyle diye emreder. BU KUR’AN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM dediği halde bu ve benzeri onlarca ayeti görmezden gelerek, ne yani Allah'ın Resulü postacımıydı deme cesaretini nasıl gösteriyoruz, bunun akılla mantıkla bir izahı var mı?

Allah cahiliye toplumunun yaptığı yanlışı, bizlerde yapmayalım diye indirdiği ayetinde, YOKSA ONLAR CAHİLİYE KANUNUNU MU İSTİYORLAR? İYİ ANLAYAN İÇİN ALLAH'DAN DAHA İYİ KANUN KOYUCU OLABİLİR Mİ diye açıkça uyardığı halde, ayeti inatla duymazdan gelip, Allah'ın elçisi de dinde hükümler, kanunlar koyar deme cesaretini, sizce nasıl gösteriyoruz? Hiç mi Allah korkumuz yok? Yoksa Kur'an'dan mı haberimiz yok?

Allah birçok ayetinde, YEMİN EDEREK KUR’AN'I DÜŞÜNÜP ÖĞÜT ALMANIZ İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK, YOK MU DÜŞÜNÜP ÖĞÜT ALAN dediği halde, sanki dalga geçermiş gibi, Kur’an'ı herkes anlayamaz onu anlayabilmeniz için bilmem kaç ilim tahsil etmek gerekir demek, Allah'ın kitabına yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Ne dersiniz bizler yoksa HAŞA Allah'a güvenmeyip, kendimize Allah'ın yanında güvenilecek VELİLER mi edindik? Sanırım bu yaptıklarımız CAHİL CESARETİ. Çünkü başka izahı yok.

Allah elçisinin görev ve sorumluluğunu açıklarken, RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. BİZ RESULLERİ SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR diye apaçık birçok kez bizlere bildirdiği halde, hala bizlerin bu ayetlerin tam tersine hareket ederek, Allah'ın elçisinin dinde hükümler koyma yetkisi vardır deyip, Allah'ın dinde hüküm ortağı nasıl yaparız. HATTA ALLAH HÜKMÜNE, HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEZ dediği halde.

Allah elçisine şunu söylemesini istiyor. BEN, BANA VAHYEDİLENDEN BAŞKASINA UYMAM VE BEN AÇIKÇA UYARAN BİR ELÇİDEN BAŞKASI DEĞİLİM dediği halde, bizler Allah'ın elçisine iftira niteliğinde olan birçok sözü/hadisi ona nispet ederek, Kur’an'a taban tabana zıt bir inanç yarattığımızın hala farkında değil miyiz?

Allah, RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN, ONUN BERİSİNDEN SAKIN VELİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN diye uyardığı halde, HALA VELİSİ OLMAYAN CENNETE GİDEMEZ, VELİSİ OLMAYANIN VELİSİ ŞEYTANDIR diye inandırılmışsak, bizlerin Allah'ın doğru yolunda olduğumuzu nasıl söyleriz.

Allah ayetinde helal ve haram konusuna açıklık getirmek için, bakın elçisine nasıl bir ayet indiriyor ve deki kullarıma diyerek ne söylemesini istiyor. “De ki: "BANA VAHYOLUNANLAR İÇİNDE, BU HARAM DEDİKLERİNİZİ YİYECEK BİRİNE YASAKLANMIŞ BİR ŞEY BULAMIYORUM. Yalnız şunlardan biri olursa başka: LEŞ, AKITILMIŞ KAN, DOMUZ ETİ -Kİ O BİR PİSLİKTİR- ALLAH'TAN BAŞKASI ADINA BOĞAZLANMIŞ BİR MURDAR."… Apaçık bu ve benzeri ayetlerden sonra, nasıl olurda ALLAH'IN ELÇİSİ DE DİNDE HARAMLAR KOYAR deriz, hiç mi Allah'ın ayetlerinden ders almıyoruz? 

Allah bizleri uyarıyor ve diyor ki: HAKKINDA KESİN BİLGİ SAHİBİ OLMADIĞIN ŞEYİN PEŞİNE DÜŞME, BUNDAN SORUMLU OLURSUN dediği halde, bizler en emin kitap Kur’an'ı yetersiz, detaysız görüp doğruluğunda asla emin olamayacağımız, rivayetlerin peşine düşmekten hiç korkmuyoruz. Bu nasıl bir inanç, bu nasıl bir akıl tutulması doğrusu anlamakta zorlanıyorum.

Allah Kur’an'da EN DOĞRU, EN KESİN DELİL, KANIT ALLAH'IN DIR dediği ve bizleri uyardığı halde, hala nasıl olurda Allah'ın dışında din ve inancımız adına beşeri delil ve kanıtlar ararız, yoksa aklımızı mı yitirdik?

ALLAH SAKIN DİNDE BÖLÜNENLER GİBİ OLMAYIN dediği halde, dinde mezheplere, fırkalara, cemaatlere bölünmekte zenginlik, bereket vardır diyorsak, biz Allah'ın yolunda değil bir bilinmeyene, şeytanlaşmış insanlara doğru gidiyoruz demektir. Sanırım bu bilinmeyenin acısını da İslam toplumları olarak çekiyoruz. Bu durumda nereye doğru gittiğimizin ve bu gidişin son noktasının çok da hayırlı bir yer olmadığı çok açıktır.

Allah ayetinde çok açık bir hüküm veriyor ve diyor ki, "ALLAH, KENDİSİNE ORTAK KOŞULMASINI ASLA BAĞIŞLAMAZ; Bundan başka günahları, dilediği kimse için bağışlar. ALLAH'A ORTAK KOŞAN KİMSE BÜYÜK BİR GÜNAH İLE İFTİRA ETMİŞ OLUR." Hemen bu ayet üzerinde düşünelim. Önce şunu söylemek isterim, şirk konusundaki uyarıların tamamı İman ettiğini söyleyenlere yapılıyor, yani bunların hepsi tek bir Allah olduğuna inanıyor. Allah'a ortak koşmak, başka bir Allah edinmek değildir. Allah'ın vermediği yetkilerini, yaratılmış bir beşere bizler veriyorsak, buda Allah'a ve onun kitabına eş koşmaktır, yani şirktir. Allah hükmüme hiç kimseyi ortak etmem, tek şefaatçi benim dediği halde, elçiside dine hükümler koyar, elçisininde şefaat etme yetkisi vardır diyorsak, buda Allah'a eş/şirk koşmaktır. Allah sakın veliler edinip ardı sıra gitmeyin, güvenilecek veliniz yalnız benim diyorda, hala velisi olmayan cennete gidemez diyorsak, bu sözler Allah'a şirk koşmaktır hatırlatırım.

Allah cümlemize, elde Kur’an düşünerek bu yaptığımız hataların farkında olmamızı nasip etsin inşallah. Yine dilerim bu hatalarımızdan vaz geçerek, batıldan ve hurafeden uzak, Allah'ın emrettiği gibi YALNIZ KUR’AN'IN İPİNE SARILAN, ALLAH'IN AZINLIK, HALİS KULLARINDAN OLURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...