Ana içeriğe atla

ENAM SURESİ 34-35-36. AYETLER. YÜREKTEN DİNLEYEN DAVETE İCABET EDER.



Bizler inancımızı düşünmeden asılsız, delilsiz sözler ve rivayetlerle öyle yaşıyoruz ki, gerçek olup olmadığını sorgulama gereği bile duymuyoruz. ÇÜNKÜ KUR’AN DAN HABERİMİZ YOK VE KUR’AN NE DİYOR BİLMİYORUZ. Kur’an ı anladığı dilden dikkatle düşünerek, anlayarak okuyanların yüzde kaç olduğunu, utandığım için söylemek istemiyorum ama sizler çok iyi biliyorsunuz.  Bizler için dinimizde kanıt ne yazık ki yalnız Allah ın kitabı Kur’an olmayıp, emin olamayacağımız rivayetlerde inancımızda kanıt, delil olarak kabul görüyor. Kur’an a iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, yazacağım bu ayeti asla göz ardı etmemelidir. Ediyorsa, Allah ın yolundan değil, bir bilinmeyene doğru, şeytanın yolundan gidiyor demektir, hatırlatmak isterim.

İsra 36: HAKKINDA KESİN BİLGİ SAHİBİ OLMADIĞIN ŞEYİN PEŞİNE DÜŞME. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. (Diyanet meali)

Bakın Allah ne diyor? Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın kanıtı, delili olmayan sözün bilginin ardına düşmeyin, bunun hesabını sorarım diyor. Peki, Allah kesin bilgi-kanıt olarak sizce hangi kaynağı, bilgileri gösteriyor ayetlerinde? Kur’an ı tarafız ve anlayarak düşünerek okuyan bir Müslüman, güvenilecek kanıt ve delil olarak yalnız Allah ın kendi korumasına aldığı, Kur’an ı gösterdiğini anlayacaktır. Çok araştırmasına bile gerek yok, bunun kanıtı Zuhruf 44. ayettir. Allah bu ayetinde, yalnız Kur’an ı kesin delil ve kanıt gösterdiği içindir ki, SİZLERİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM, YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILIN, ÇÜNKÜ ONDAN HESABA ÇEKİLECEKSİNİZ DİYOR.

Ama bizler Kur’an dan o kadar uzaklaştık ve Kur’an ı o kadar küçümser tavırlar içine girdik ki, adeta bizlere öğretilen rivayet ve sanı bilgileri, mezheplerin ibadetlere yaptığı beşeri ilaveleri Kur’an da göremediğimizde, eeeee bakın namazın nasıl kılınacağı, orucun nasıl tutulup, zekâtımızı ne kadar vereceğimizin bile detayı Kur’an da yok, deme cehaletini gösteriyoruz. İLGİNÇTİR FARKINDA OLMADAN, ALLAH IN KİTABINI ELEŞTİRİP, RİVAYET VE SANI BİLGİLERİ, KUR’AN IN TAMAMLAYICISI OLARAK GÖRÜYORUZ. Bu sözler, Allah ın kitabına saygısızlıktır ama bunun farkına bile değiliz. Allah verdiği hükümlerini, onu herkesin anlayacağı çok kolay ve basit bir şekilde açıkladığını açıkça bildiriyor. Ama bizler İslam ı yaşarken, öyle ilaveler yaparak inancımızı zorlaştırmış, teferruatlarla doldurmuşuz ki, onları Kur’an da göremediğimizde, Kur’an ı detaysız ve yetersiz görüyor, Allah ın Elçisinin adını kullanarak, dine yapılan ilaveleri Kur’an ın adeta önüne geçiriyoruz. HATIRLATIRIM, ALLAH BÖYLE YAPANLARI, ASLA AFFETMEYECEĞİNİ SÖYLÜYOR.

Bizler Allah ın, yemin olsun ki bu kitabı sizler için kolaylaştırdık ve nice örnekler vererek anlamanızı, ibret almanızı sağladık dedikçe, bizler inatla bunun tersini söylemeye korkmadan devam ediyoruz. Ne yazık ki cehalet, Allah korkusunun gerçeklerinin üstünü örtüyor, cesaret veriyor. Hatırlatmak isterim, Allah ın kitabının dışına çıkarak, onu yetersiz görüp, başka kaynaklar, veliler arayanlar, cehennemin ebedi kalıcıları olacağını, Rabbimiz birçok kez söylüyor. LÜTFEN PİŞMAN OLMAK İSTEMİYORSAK, CAHİL CESARETİNİ ÜSTÜMÜZDEN ATALIM, ALLAH IN UYARILARIYLA BULUŞALIM.

Cahilliğimizin ve Kur’an dan uzaklaşmamızın, Allah ın verdiği örneklerden hiç ders almadığımızın güzel bir örneğini, sizlere hatırlatmak istiyorum. Dikkatinizi çekmek ve üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayetin bir öncesi ve bir sonrasındaki ayetleri de yazıyorum ki, konu daha iyi anlaşılsın.

Enam 34: SENDEN ÖNCE NİCE ELÇİLER, YALANCI YERİNE KONDU. Yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler. Nihayet yardımımız ulaştı. ALLAH’IN SÖZLERİNİ KİMSE DEĞİŞTİREBİLECEK DEĞİLDİR. İşte o elçilerin haberinden bir kısmı sana da gelmiş oldu. (Süleymaniye vakfı meali)

Enam 35: Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse; BİR DELİK AÇIP YERİN DİBİNE İNEREK, YAHUT BİR MERDİVEN KURUP GÖĞE ÇIKARAK, ONLARA BİR MUCİZE GETİRMEYE GÜCÜN YETİYORSA DURMA, YAP! Eğer Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzere toplardı. O hâlde, sakın cahillerden olma. (Diyanet meali)

Enam 36: ŞÜPHE YOK Kİ, SADECE YÜREKTEN DİNLEYENLER DAVETE İCABET EDEBİLİR. Ölülere gelince: Onları yalnızca Allah diriltebilir; en sonunda hepsi O’na dönecektir. (Mustafa İslam oğlu meali)

Allah Elçisine, senden önce gönderilen elçilerim, yalancı yerine kondu ama onlar sabrettiler diyor. Peki, yalancı yerine konmalarının asıl nedeni neydi? İşte burası önemli. Çünkü daha önce gönderilen elçilerin tebliğ ettiği kitaplar, devre dışı bırakılmış atalarının inançları yaşanmaya devam edilmiş ve Allah ın kitapları yerine tıpkı günümüzdeki gibi, atalarının rivayet ve sanı inançları ile şekillendirilmiş bir din yaşıyorlardı da ondan. ELÇİLERİN GETİRDİKLERİ İLE YAŞADIKLARI DİN BİR BİRİNİ TUTMUYORDU, ONUN İÇİN İNANMAK İSTEMİYORLARDI. Bir kısım insanların, Allah ın Elçisini kabul etmemelerinin ilk nedeni, Allah elçi gönderecek olsaydı ÜMMİ bir elçi göndermez, bizlerin içinden gönderir diyorlardı.  Rabbimiz özellikle, Allah ın hak yolundan sapmış ve batılı din edinmiş toplum arasından elçi göndermektense, onların dışından doğrunun ve gerçeklerin arayışında olan bir elçi görevlendirmiştir. BUNDAN ALACAĞIMIZ ÇOK BÜYÜK DERSLER VARDIR.

Enam 35. ayette ise Allah, bugün inandığımız çok büyük bir yanlışın, asla gerçek olamayacağını üstüne basa basa bizlere bildiriyor örnek veriyor ama okuyan, dinleyen ve ders alanlar nerede? Bizler Kur’an ın birçok ayetinde, farklı anlamlarda geçen SALÂT ve bizlerin namaz diye tercüme ettiğimiz ibadetin Kur’an da tam olarak verilmediği ve namaz emrinin Kur’an ile değil,MİRAÇ İLE BİZLERE FARZ OLDUĞU ANLATILIR. Tabi aklını kullanıp düşünen Müslümanlar ise hemen şu soruyu sorarlar. Madem namaz miraç ile emredildi, neden Kur’an da hiç geçmiyor. Kur’an da geçen salat/namaz emrinin, ayetlerin hükmü ne olacak? YADA ALLAH IN SİZLERİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM EMRİ, GEÇERLİ DEĞİL Mİ SORULARI, ELBETTE CEVAPSIZ KALIYOR. Hatrlatmak isterim, Kur’an da geçen SALAT, yalnız namaz anlamında değildir. Bu konuda Kur’an bir çok örneklerle, salatın hangi anlamlara geldiğini, izah etmiştir.

Hâlbuki Allah Enam 35. ayetinde elçisini uyarıyor ve ikaz ediyor ve şöyle diyor. Enam 34. ayetinde de elçisine sabırlı olma telkininde bulunduğunu da lütfen unutmayalım.  Onların sana yüz çevirmeleri, sana hemen tabi olmayıp inanmamaları ağır mı geldi diyor ve bu görevin ne denli zor ve meşakkatli olduğunu hatırlatarak, bakın elçisini nasıl uyarıyor. “Sen sabretmeden bu tebliğ görevini daha kolaylıkla yapmak niyetindeysen,  bir delik açıp yerin dibine inerek, ya da GÖKYÜZÜNE BİR MERDİVEN DAYAYIP,  GÖĞE ÇIKARAK ONLARA BİR MUCİZE GÖSTER BAKALIM GÜCÜN VARSA” diye uyarıyor. Eğer Allah dileseydi onu da yapar, onlara bu mucizeyi göstererek işi kolaylaştırırdı diyor. Ama özellikle bunu yapmayarak, İMAN ETMENİN MUCİZEYLE, KORKUYLA DEĞİL, GÖNÜLDEN İNANARAK KABUL EDEREK OLACAĞININ ÖRNEĞİNİ VERİYOR BİZLERE. 

Allah elçisinden mucize bekleyenlere, verdiği örnekteki mucizeleri özellikle vermediğini söylediği halde, bizler Allah ın Elçisinin miraca yani, gökyüzüne çıkarak Allah ile görüştüğünü ve namazın burada farz olduğunu anlatanlara inanıyoruz. Böylece adeta Kur’an ın yüzlerce ayetini inkâr ettiğimizin, farkında bile değiliz. Çünkü Müslüman toplumlara Kur’an, anladığı dilden okutulmuyor ki, bu gerçekler fark edilemesin. 

Lütfen kendimize gelelim ve yaptığımız yanlışların artık farkında olalım. Allah Enam 36. ayetinde, çok önemli bir uyarı yapıyor bizlere ve diyor ki;” ŞÜPHE YOK Kİ, SADECE YÜREKTEN DİNLEYENLER DAVETE İCABET EDEBİLİR”. Buradan da anlıyoruz ki gerçek iman edenler sanı, rivayet ve atalarının inancından uzak, SADECE YÜREKTEN, KALPTEN KUR’AN I YANİ ALLAH I DİNLEYEN VE ONA UYANLAR ALLAH IN DAVETİNE İCABET EDERLER DİYOR.  NE DERSİNİZ GÜNÜMÜZDE, MÜSLÜMAN OLAN TOPLUMLARIN GENEL ÇOĞUNLUĞU, ALLAH IN KUR’AN DAKİ DAVETİNE Mİ İCABET EDİYOR? Yorumunu sizlere bırakıyorum.

İmtihan sizin imtihanınız. İster asla doğruluğundan emin olamayacağınız rivayetlere uyarsınız, ister Allah ın davetine yani yalnız Kur’an a uyarak, Allah ın halis kulları arasında olursunuz. ALLAH SEÇİMİ BİZLERE BIRAKMIŞ VE ÖZELLİKLE OLAĞAN ÜSTÜ HİÇ BİR GÖSTERİ İLE ALLAH IN AYETLERİNİ TEBLİĞ ETMESİNİ, ELÇİSİNİN İSTEMEMİŞTİR. ÇÜNKÜ İMANIN ZORLA, KORKUYLA DEĞİL, GÖNÜLLE VE AKILLA OLACAĞI UYARISINI, ALLAH BİZLERE BİLDİRİYOR.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...