Ana içeriğe atla

BAKARA SURESİ 62 VE 111. AYETLER. KENDİMİZİ TEMİZE ÇIKARTARAK, BAŞKALARININ İNANCI HAKKINDA, HÜKÜMLER VERMEYELİM.





Günümüzde biz Müslümanlar, geçmişte kitap ehlinin yaptığı yanlışları öyle tekrarlıyoruz ki, bazen biz mi yoksa onlar mı Allah’ın yolundan daha fazla sapmış, doğrusu karar veremiyorum. Bu makalemde sizlerin düşünmenize vesile olmak istediğim konu, sizce Yahudi ve Hıristiyanların içinden Kur’an’a göre cennete gidecek var mıdır, sorusu üzerine olacak. Ne yazık ki bu konuda, Yahudi ve Hıristiyanların yaptığı yanlışın aynısını, günümüzde bizler tekrarlıyoruz. Onlar şöyle söylüyorlardı.

Bakara 111: Kitap ehli, “YAHUDİLER VEYA HIRİSTİYANLAR HARİÇ, HİÇ KİMSE ASLA CENNETE GİREMEYECEK” dediler. Bu onların kuruntusudur. Sen de onlara de ki, “Eğer gerçekten doğru söylüyorsanız, delilinizi getiriniz.” (Bayraktar Bayraklı)

Yahudi ve Hıristiyanlar, özellikle kendilerinden olmayan tüm inancı karşılarına almış ki, bizden olmayan cennete giremez diyorlardı. Sizce ellerindeki kutsal(Tevrat, İncil) kitap mı öyle diyordu? Elbette hayır. Atalarından intikal eden batıl ve hurafe inançların etkisiyle tüm bunlar söyleniyordu. Peki, bunu tüm Yahudi ve Hıristiyan toplum mu söylüyordu? Elbette hayır onların içinden de azınlıkta olsa da doğrunun arayışında olanlar vardı. Ama Allah verdiği örneklerle, genel çoğunluğun yaptığı yanlışları bizlere bildiriyor. Bakın Allah kitap ehlinin içindeki o azınlıklar konusunda ne diyor bizlere.

Ali İmran 113–114: KİTAP EHLİNİN HEPSİ AYNI DEĞİLDİR. Onların arasında, gece boyunca Allah’ın ayetlerini okuyan ve secdeye kapanan dosdoğru insanlar da vardır. ONLAR, ALLAH’A VE ÂHİRET GÜNÜNE İNANIRLAR; DOĞRU OLANI EMREDER, EĞRİ OLANDAN ALIKOYARLAR VE HAYIRLI İŞLERDE BİRBİRLERİYLE YARIŞIRLAR. İŞTE BUNLAR ERDEMLİ İNSANLARDANDIR. (Bayraktar Bayraklı meali)

Bakın Allah kitap ehlinin hepsini aynı kefeye koymuyor ve onların içinden bir ayrım yapıyor ve onların özelliklerini sayıyor. Bizler bu uyarıdan, bilgiden faydalanmadan fikirler yürütürsek, yanlış yapmış oluruz. Burası çok önemli. BU İNSANLAR BATILDAN VE HURAFEDEN UZAK, YALNIZ ALLAH’IN İNDİRDİĞİ KİTABA TABİ OLMAK İÇİN ÇABA HARCARLARDI DİYOR. Secdeye kapanan dosdoğru insanlardı demek, yalnız Allah’a kul olan, ondan başka hiç kimseye kulluk yapmayan, yardım istemeyen, şefaat beklemeyen, yalnız ona secde edenler olduğu açıkça bildiriyor. Bu azınlık kişilerin özelliğini saymaya devam ederken, onlar ALLAH’A VE AHİRET GÜNÜNE İNANIRLAR, DOĞRU OLANI EMREDER, EĞRİ OLANDAN SAKINIRLAR VE HAYIRLI İŞLERDE BİRBİRİYLE YARIŞIRLAR DİYOR. İşte Allah’ın sevgili kulu olmak ve onun cennetine gitmek isteyenler, Allah’ın böyle kullarından olması gerekiyor. Aynı konu Maide 69, ayette de bahsediliyor. Böyle kişiler asla üzülecek değillerdir diye belirtiyor Allah.  Şimdi yazacağım ayet üzerinde düşünelim.

Bakara 62: Şüphesiz inananlar, Yahudi olanlar, Hıristiyanlar ve Sabiilerden ALLAH’A VE AHİRET GÜNÜNE İNANIP YARARLI İŞ YAPANLARIN ECİRLERİ RABLERİNİN KATINDADIR. ONLAR İÇİN ARTIK KORKU YOKTUR. Onlar üzülmeyeceklerdir. (Diyanet meali)

Bu ve benzeri ayetler ne yazık ki günümüz İslam toplumunda, geçmiş kitap ehlinin zihniyetinden çok farklı anlaşılmamış. Onların yaptığı yanlışın aynısını yapıyoruz ve diyoruz ki, cennete gitmek için Kur’an’a ve Resulüne inanmanız yani Müslüman olmanız gerekir. Sanki cennetin kriterlerini biz koymuşuz, anahtarı da bizde, TÜM ŞARTLARIN GEREĞİNİ BİZLER YERİNE GETİRİYORUZ DA, tüm kararları biz veriyoruz gibi. Hâlbuki bizlerin konuşacağı ve fikirler üreteceğimiz bir konu değil bu. Bağışlamak ve affetmek yalnız Allah’ın tekelindeyse, bizlere ne oluyor da, sırf ismi Müslüman ve Kur’an’a inandı diye cennetlik yaptık ya da tam tersini söyleme cesaretini gösteriyoruz. Bakara 111. ayette ne demişlerdi Yahudi ve Hıristiyanlar, bizden olmayan cennete giremez. Peki Allah nasıl bir cevap vermişti şimdi onu hatırlayalım.

Bakara 112; Bilakis, kim iyilik yaparak bütün benliğini Allah’a teslim ederse, onun ödülü Rabbinin katındadır. ÖYLELERİ İÇİN NE BİR KORKU VARDIR, NE DE ÜZÜNTÜ ÇEKERLER. (Bayraktar Bayraklı meali)

Bakın Allah kendilerini temize çıkartan kitap ehlini nasıl uyarıyor. Bu ayetin devamında yani Bakara 113. ayetinde, Yahudiler ve Hıristiyanlar birbirilerini nasıl suçluyorlar siz yanlış yoldasınız diye. 

Bakara 113: Kitab’ı (Tevrat’ı) okudukları halde, Yahudiler, “HIRİSTİYANLARIN BİR TEMELİ YOKTUR”; Hıristiyanlar da “YAHUDİLERİN BİR TEMELİ YOKTUR” derler. Bilmeyenler de böyle söylerler. Allah, anlaşamadıkları konuda Kıyamet günü aralarında kararını verecektir. (Süleymaniye vakfı meali)

Hatırlatmak isterim, ayetlerde Yahudi ve Hıristiyan diye çevrilmiş kelimeler dinin adı değil, Hz. Musa ya ve Hz. İsa’ya inanan toplumlara verilen isimdir. Allah’ın indirdiği tüm dinlerin adı İSLAM dır. Dikkat ederseniz her iki kitap ehli bir birilerini yoldan sapmakla suçluyorlar ve kendilerinin cennetlik olduğuna inanıyorlar. Ama Allah aralarındaki bu durum hakkında, kıyamet günü kararını vereceğini belirtiyor. Aslında çıkacak kararı da Kur’an elbette açıklıyor ve doğru olmanın şartlarını tek tek sayıyor. 

Gelelim günümüze. Müslüman toplumunun genel çoğunluğu, Kur’an’a iman etmeyen cennete gidemez diyerek kestirip atıyor. Hâlbuki Allah asla böyle yapmamış Kur’an’da ve yapılan yanlışlardan ders alın, kendinizi temize çıkarmadan doğru yolda olmaya çalışın demiş. İNANMAMIZ GEREKEN KİTABA SÖZLE İNANDIK, DEMEK Mİ GERÇEK İMAN OLUR, YOKSA ALLAH’IN İSTEDİKLERİNİ HAYATINA GEÇİRMEKLE Mİ? Hemen kendimize tekrar soralım. Allah’ın cennetinin vizesini almanın şartları neydi? Bunu iyi anlayalım ki, boşu boşuna bizler kesin cennete gideceğiz diye kendimizi avutmayalım. Allah Kur’an’da İman konusunu anlatırken, mutlaka yanına SALİH AMEL sözünü de koyuyor ve bakın ne diyor. “İMAN EDİP SALİH AMELLER İŞLEYENLERE, KENDİLERİ İÇİN; İÇİNDEN IRMAKLAR AKAN CENNETLER OLDUĞUNU MÜJDELE.” (BAKARA 25) Demek ki iman ettim demekle, iman etmiş olunmuyormuş. Salih amel insanlara karşı iyi işler yapmak, insanların hayrına yararlı faaliyetlerde bulunmak, ihtiyacı olanların ihtiyaçlarını gidermek için çaba harcamak diye tarif edebiliriz Salih amel konusunu. SALİH AMELİN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ, KARŞILIĞINI İYİLİK YAPTIĞIN KİŞİDEN DEĞİL, ALLAH’TAN BEKLEMENDİR. 

ALLAH BANA ASLA EŞ KOŞMAYIN, YANİ BENDEN BAŞKA VELİ EDİNİP ONLARIN ARDINA DÜŞMEYİN, YALNIZ BANA KULLUK EDİNİN DİYOR. Bu emri yerine getirmek için  Allah’ın gönderdiği hangi kitabına inanıyorsanız inanın fark etmez, hepsinde aynı emir var. Elbette güvenebileceğimiz bilgi, kaynak günümüzde yalnız Kur’an var bunu hatırlatmak isterim. Cennetliklerin özelliklerinden bahsederken Allah, ONLAR ALLAH’A VE AHİRET GÜNÜNE İNANIRLAR VE SALİH AMELLER İŞLERLER diyor. Şöyle diyebilirsiniz, kitap ehlinin hepsi Allah’a ve ahiret gününe hesap gününe inanıyor. Bunda bir sorun yok diyebilirsiniz. Ama tam tersine, büyük bir sorun var. Hepsi hiç bir ayrım yapmadan Salih amel işleyip, topluma yardımcı olmuyorlardı. Yahudilerde, Hıristiyanların genel çoğunluğu da, ahiret gününde günahlarının bağışlanacağı, Allah’tan başka bir kurtarıcının, şefaat çının olacağına inanıyor. BUNA BİZ MÜSLÜMANLARDA DÂHİL DEĞİL MİYİZ? Bizler eğer hiçbir şefaatin fayda etmediği o güne inanmıyor da, Resuller ve veli kişilerde o gün bizlere şefaat edecektir diyorsak, ALLAH’IN EMRETTİĞİ HESAP GÜNÜNE İNANMIYORUZ DEMEKTİR. Allah’ın, günahlarını affedecekleri arasında saydıkları kişilerin, bir başka özelliklerini de sayarken, DOĞRU OLANI EMREDER, EĞRİ OLANDAN ALIKOYARLAR VE HAYIRLI İŞLER YAPAR, İNSANLARA YARDIM EDERLER, HAYIRDA BİRBİRİLERİ İLE YARIŞIRLAR DİYOR.

SİZCE ALLAH’IN SAYDIĞI BUNCA GÜZEL DAVRANIŞLARI YAPANLARIN, ADININ NE OLMASI ÖNEMLİMİ? Allah’ın gönderdiği tüm kitaplarda aynı emir var. Elbette önemli değil. Hemen kendimize soralım, bizler Müslümanız mutlaka cennete gideceğiz diyoruz da, acaba Allah Kur’an’da ne diyor, hiç düşünüyor muyuz? Yoksa Kur’an’da her bilgi yoktur diyerek, kitap ehlinin yanlış inancını bizlerde mi yaşıyoruz? Allah’ın saydığı vasıflar bizde var mı? Bizler Allah’a şirk/eş koşmuyor muyuz, yoksa Allah’ın yetkilerini elçisine, edindiğimiz veli insanlara da mı veriyoruz? Allah’ın emrettiği hesap gününe inanıyor da, Allah’tan başka şefaatçi yoktur mu diyoruz, yoksa kitap ehlinin yaptığı yanlışı mı yapıyoruz? Bizler her kim olursa olsun, doğruluk adaletle ve hayırlı işlerde mi yarışıyoruz, yoksa tüm bunları bizim gibi düşünmeyenlere, reva görmüyor muyuz? NE DERSİNİZ BU DURUMDA, BİZ CENNETİ HAK EDİYOR MUYUZ? 

Bu konuyu daha tarafsız, objektif düşünebilmeniz için, sizlere bir örnek vermek istiyorum. Lütfen kararınızı kendiniz veriniz. Allah’ın güven elçisi Peygamberimiz, bildiğiniz gibi ÜMMİYDİ. Yani hiçbir kitap ehline tabi değildi. Hatta Allah ne diyordu ayetinde? “SEN DAHA ÖNCE DİN İMAN NEDİR BİLMEZDİN, SENİ DOĞRU YOLA BİZ İLETTİK.” Çünkü Peygamberimiz, yaşanan dinin Yahudi ve Hıristiyan toplumlarının genel çoğunluğunun yanlış yaşandığını gördüğü için, Allah’ın Resulü onlara tabi olmamış, ama Allah’ın biraz önce saydığımız tüm özelliklerini kendisinde toplayan, toplumda sevilen, sayılan, doğruların arayışında olan güvenilen bir insandı. 

Allah’ın elçisi, o günkü yaşanan batıl, hurafe inancın etkisiyle onlardan uzak durduysa, günümüzde yaşanan İslam’ın onca şiddetini, yanlışını, tutarsızlığını gören diğer toplumlar, insanlar sizce İslamiyet hakkında ne düşünür? Onlara gelin, en son kitap Kur’an’a tabi olun desek bize güvenirler mi? MÜMKÜN DEĞİL, ÇÜNKÜ İSLAM’I YOLDAN ÇIKMIŞ YAŞIYORUZ VE ONLAR İSLAM’I BÖYLE BİR DİN ZANNEDİYORLAR. DAHA AÇIKÇASI MÜSLÜMAN OLMAYANLARA, ÖRNEK OLAMIYORUZ. Bu durumda Yahudi ve Hıristiyanların içinde, Allah’ın saydığı özellikleri yaşayan bir insan, cennete gidemez diyebilir miyiz? Bunu nasıl söyleriz, aklımızı yitirdik mi yoksa?

Birde şöyle düşünün lütfen. Diyelim ki, Hz. İsa son Peygamberdi, yaşanan din yoldan saptığı ve doğru yaşanmadığı için Hz. Muhammed onlara tabi olmadı, ama doğrunun arayışında güvenilir, yardım sever, dürüst, SALİH AMEL SAHİBİ bir insan oldu ve öyle vefat etti. Sizce bu durumda Hz. Muhammed herkese örnek olan, toplumda sevilen,  bu insan cennete gidemez diyebilir miydiniz? ALLAH RESULÜMDE, SİZLER İÇİN GÜZEL ÖRNEKLER VARDIR DİYOR KUR’AN’DA HATIRLAYALIM. ÜMMİ OLUŞUNDA DA ÇOK ÖNEMLİ BİR ÖRNEKLİK VARDIR, LÜTFEN BU ÖRNEK OLUŞUNU GÖZ ARDI ETMEYELİM. Allah Kitap ehlinin arasından değil de, hiçbir inanca tabi olmayan ama doğru ve gerçeklerin arayışında olan bir RESUL görevlendiriyor. SİZCE BUNDAN ALACAĞIMIZ DESLER YOK MU? Bahsettiğimiz konuyu doğru anlayabilmek istiyorsak, Peygamberimizin ümmi oluşundan, gereken dersleri almalıyız. Birde olayı bu pencereden bakarak değerlendirelim lütfen. Şunu söyleyemeyiz, o dönemde ne İncilin nede Tevrat’ın gerçeği yoktu, onun için Peygamberimiz onlara tabi olmamıştır. Allah bir yeni kitap göndermeden, en son gönderdiği kitabı korumasından asla çıkarmaz, çünkü bu adaletsizlik olurdu. Bu konuda birçok ayet vardır ki, Kur’an’ın ellerindeki kitabı tasdik ettiği bilgisini verir. Maide 43. ayette hatta ne diyordu hatırlayalım.

“ALLAH’IN HÜKMÜNÜN BULUNDUĞU TEVRAT YANLARINDA İKEN, NE YÜZLE SENİ HAKEM TAYİN EDİYORLAR DA, SONRA BUNDAN YÜZ ÇEVİRİYORLAR? İŞTE ONLAR İNANMIŞ DEĞİLLERDİR.”

Buradan da anlaşılıyor ki insanlar, yaşanan dine bakıyor ve değerlendirme yapıyor, insanları etkiliyor. Değerli din kardeşlerim. Lütfen bizlere öğretilenlerin etkisinden kurtulalım ve Allah’ın Kur’an’da emrettiklerinin etkisine girelim ki, Allah’ın istediği kul olalım ve böylece cennetin vizesini alanların safında olalım. BİZLER KİMLERİN CENNETLİK OLACAĞINI HESAPLAMAYI BIRAKALIM, KENDİMİZE BAKALIM. KENDİMİZİ TEMİZE ÇIKARTIP, BAŞKALARININ İNANCI HAKKINDA YORUMLAR YAPMAYALIM. KARAR VEREN TEK MAKAM ALLAH TIR, LÜTFEN UNUTMAYALIM.

Maide 105: Ey iman edenler! SİZ KENDİNİZİ DÜZELTİN. Siz doğru yolda olursanız, yoldan sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman Allah, size yaptıklarınızı haber verecektir. (Diyanet meali)


Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .