Ana içeriğe atla

NİSA SURESİ 85. AYETTEN DERS ALMAYANLAR, ALDATILMAKTAN KURTULAMAZLAR.



Bu yazımın konusu Nisa suresi 85. ayet olacaktır. Allah bizlerin bu ayetle çok önemli bir konuda dikkatimizi çekiyor ve uyarıyor. İsterseniz önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim.

Nisa 85: Kim İYİ BİR İŞE ARACILIK EDERSE, onun da o işten bir nasibi olur. Kim KÖTÜ BİR İŞE ARACILIK EDERSE, onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyi gözetleyicidir. (Bayraktar Bayraklı meali)

Bu ayetten çok net şunu anlıyoruz. Hangi konuda olursa olsun, atacağımız adımlardan, söyleyeceğimiz sözlerden, vereceğimiz destekten, yapacağımız aracılıktan hepimiz Allah ın huzurunda sorumlu tutulacağız. Bu durumda, bu iş bizim işimiz değil nasıl olsa, sonucundan ben sorumlu değilim, sonucu kötü olursa zararı bana dokunmaz diyemeyiz. Atacağımız her adımdan, destekten, aracılıktan müspet ya da menfi sorumlu olduğumuz bilincinde olmalıyız.

Bizler çevremizde, yapılmak istenen bazı işlere konu hakkında hiç bilgimiz, haberimiz olmadan karışırız, söylenen görünüşte güzel, hoş sözlere araştırmadan inanırız, hatta o işin gerçekleşmesi içinde yardımcı oluruz.  Sizce bilgimiz olmayan, emin olmadığımız bir işin gerçekleşmesine yardımcı olmamız, destek vermemiz Allah ın bu uyarı ayetine göre doğrumu? Bu konuda Allah ın bir başka, uyarı ayetini hatırlatmak istiyorum.

Hucurat 6: Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için, O HABERİN DOĞRULUĞUNU ARAŞTIRIN. (Diyanet meali)

Ayette geçen fasık, hak yoldan sapan kişi anlamındadır. Bununda kimler olduğunu günümüzde bizlerin fark edebilmesi, ne yazık ki mümkün olmuyor. Çünkü hak batıl, batıl ise hak görünüyor toplumda. Çünkü kendimize Kur’an dan uzak öyle bir din, inanç yarattık ki, fasıklardan olmamak için, elimizden Kur’an ı düşürmememiz gerekiyor. Ama bizlere sen Kur’an dan anlayamazsın, zaten Kur’an da her bilgi yok diyerek, edindikleri velilerin, şeyhlerin, efendilerin kitaplarını okutuyorlar, onların sözlerine uymamızı istiyorlar. İşte Allah bu konuda bizleri uyarıyor ve diyor ki, SİZLERE ANLATILANLARI, SÖYLENEN SÖZLERİN DOĞRULUĞUNU ARAŞTIRIN.  EĞER ARAŞTIRMADAN ONLARA UYARSANIZ, ONLARA ARACI OLUP DESTEK OLURSANIZ, PİŞMA OLURSUNUZ. Kur’an ın buna benzer, birçok uyarıları vardır.

Diyelim bir yerde kermes düzenlenmiş, stant açmışlar ve yardım topluyorlar. Ama yardım toplayan bu gurup hakkında hiçbir bilgimiz yok ve toplanan paraların nerelere harcanacağından da emin değiliz. Bu durumda yardım diye toplanan bu topluluğa para vermeli miyiz, onlara yardım etmeli miyiz? Lütfen yanlış anlamayınız kermeslere, yardım kuruluşlarına yardım etmeyelim demiyorum. Toplanan paralar eğer yanlış amaçlarla kullanılıyorsa, bizim haberimiz yok, kötü amaçla kullanan sorumludur diyebilir miyiz?  Ayeti hatırlatmak isterim. Aracı olup destek verdiğimiz her şeyden sorumluyuz. Benim haberim yoktu diyemeyiz. Hatırlayınız geçmişte bazı vakıflar, Kurban keseceğiz diye topladıkları paraları, kurban kesmeyip farklı amaçlarla kullandıkları çıkmıştı ortaya. Basından öğrendik. 

Bakın Allah araştırmadan, emin olmadan aracılık yaptığınız, destek olduğunuz kurum, kuruluş ya da şahısların yaptıklarından, bizlerinde sorumlu olacağı uyarısını, Allah boşuna yapmıyor. İyi bir işe aracılık yaptıysak, ondan bizlerde iyi bir nasip yani sevap alacağımızı, eğer kötü bir işe bilmeden de olsa araştırmadığımız için aracılık yaptıysak, destek olduysak ondanda nasipleneceğimizi lütfen unutmayalım.

Şöyle bir soru sorabilirsiniz. Ben onları iyi bir insan, topluluk olduğunu zannettim, onun için yardım edip aracı oldum, nereden bileyim kötü olduklarını diye bilirsiniz. Ama Allah ne diyor ve uyarıyordu bizleri Kur’an da? Bilmediğiniz, emin olmadığınız şeylerin ardına düşmeyin, iyice araştırın yoksa sorumlu olursunuz. Ey iman edenler, zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bazısı günahtır. Hatırlatmak isterim zan, sanı demektir ki, sanıda zannetmek, emin olamamak anlamındadır. Allah bu durumlarda dikkatli olmamızı, düşünerek delil ve kanıtlar varsa hareket etmemizi, özellikle bu ayette bizleri uyarıyor ve bizlerden istiyor.

Allah bu konu ile ilgili, Elçisinin döneminde yaşanan bazı olaylara örnek veriyor ve bakın bu konuda bizlerinde ibret almamızı ve her söylenene inanmayıp, önce araştırmamızı, gerekiyorsa destek olup, yardım etmemizi nasıl istiyor.

Nisa 83: Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; HÂLBUKİ ONU, RESUL’E VEYA ARALARINDA YETKİ SAHİBİ KİMSELERE GÖTÜRSELERDİ, ONLARIN ARASINDAN İŞİN İÇYÜZÜNÜ ANLAYANLAR, ONUN NE OLDUĞUNU BİLİRLERDİ. Allah'ın size lütuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz. (Diyanet vakfı meali)

Bu ayetten de anlıyoruz ki, her söylenenin doğru olduğuna inanmak, bizleri büyük yanlışa götürecektir. Hatta toplumda kargaşa yaratır, çevremize farkında olmadan zarar veririz. Bu örnek Allah ın elçisinin döneminde yaşanan olayları örnek veriyor. Bizlerin bu ayetten alacağımız ders ise, bizlerin karşılaşacağı herhangi bir haber, olay karşısında, takınacağımız tavır çok önemlidir ve nasıl davranacağımız konusunda da ayet bizleri uyarıyor. Allah emin olmadığın bir konuya hemen inanma, araştır ve daha sonra ona göre hareket et diyor. 

Ne yazık ki günümüzde İslam toplumundan sorgulama, araştırma ve aklını kullanma özellikleri alındı. Sen hangi aklınla bunu düşüneceksin, sen âlim misin, ilmin nedir ki Kur’an ı anlayasın sözleri ile toplum korkutuldu ve SORGUSUZCA İTAAT, BİAT ETME, İSLAM IN EMRİ GİBİ GÖSTERİLDİ. Hâlbuki tam tersine Allah, bizlerin her olay, bilgi, haber karşısında düşünmemizi, araştırmamızı emrediyor. Düşünebiliyor musunuz Allah, bırakın herhangi bir bilgi ya da olay hakkında düşünmemizi, KENDİSİNİN GÖNDERDİĞİ AYETLER HAKKINDA BİLE, ÖNCE DÜŞÜNMEMİZİ, AKLIMIZI KULLANMAMIZI EMREDİYOR. Düşünmemizi istemesinin nedeni, düşünen aklını kullanan bir insanı asla hiç kimse kandıramaz, aldatamaz. DÜŞÜNEN AKLINI KULLANAN, KENDİSİNDEN EMİN OLUR. Düşünerek verdiği karar, onu asla yanlış yola sevk etmez ve böyle insanı hiç kimse yanlış bilgilere inandıramaz. 

İslam toplumu olarak, Allah ın buna benzeri uyarılarına ne yazık ki kulaklarımızı kapattık, toplumun bu ayetleri görmesini ve üzerinde düşünmesini bile engelledik. ONDAN SONRADA DÜŞÜNMEYEN, AKLNI KULLANMAYAN, HER SÖYLENENE ARAŞTIRMADAN İNANAN, SÜRÜ MİSALİ TOPLUMLAR OLDUK. Öyle bir toplum olduk ki, eğer tanıdığımız ya da yakınımız, arkadaşımız bir yanlış yaptıysa, onu ikaz etmek uyarmak yerine, onun yanlışını ört bas etmeye çalışıyoruz. Oy verdiğimiz parti yanlış bile yapsa, yapılan yanlışı adeta doğru gibi gösterme çabasında oluyoruz. Ne oldu bizlere, bizim inandığımız Kur’an öğretisi, böylemi olmamızı emrediyor? Bir Müslüman böylemi olmalı? Lütfen kendimize gelelim. Eğer bizler bu yanlışları yapıyorsak, izlediğimiz yol Allah ın yolu asla olamaz. Tekrar hatırlatmak isterim Allah, araştırmadan, düşünmeden eğer yanlış, kötü bir işe aracı olursak, onun günahından, bizlerinde nasibimizi alacağımızı söylüyor. Hala aklımızı kullanmayacak mıyız?

Değerli din kardeşlerim, önce dinlemesini bilmeliyiz, daha sonrada okuyup araştırmalıyız, elbette emin olduğumuz kaynaktan. Dinleyen, okuyan araştıran bir insan, DOĞRU DÜŞÜNMESİNİ BİLİR. BÖYLE İNSANDA DOĞRU KARARLAR VERİR. Dinlemesini bilmeyen, her söylenene inanan, araştırmayan ise AKLINI ASLA DOĞRU KULLANAMAZ. Çünkü akıl veri ve doğru bilgi ister. DİN VE İMAN ADINA TEK DOĞRU BİLGİ, ALLAH IN SÖZLERİ KUR’AN DIR. Kur’an ı anlamaya çaba harcayan doğru bilgiler alır, bu bilgiler üzerinde düşünende gönül gözleri açılmış, gerçeklerle mutlaka buluşacaktır.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

Kur'an’da Geçen Nebi Resul Kavramaları Ne Anlama Geliyor.

Kur’an'da Nebi ve Resul kavramları çok geçer. Bu kelimelerin anlamları konusunda, birçok görüşler ileri sürenler vardır. Hatta Kur’an'da geçen Nebi ve Resul kelimelerinin ortak ismi olduğu söylenen, ayetler tercüme edilirken Arapça olmayan Farsça olan, Peygamber olarak genelde tercüme edildiğini görürüz. Bu kelimenin aslında bizlerin dilinde, alışkanlık haline de geldiğini söylemeliyim, buna bende dâhilim.  Peygamber haber getiren anlamındadır, ama Nebinin anlamı çok farklıdır.  Öyle ayetler var ki,  NEBİ ve RESUL  kelimesine peygamber der geçersek, ayetlerin anlamlarında farklılaşma olduğu gibi, ayetler arasında da çelişkiler yaratırız. Ayrıca ayetin özellikle bizlere vermek istediğini de anlayamayız. Yoksa normal konuşma esnasında, peygamber dendiğinde hepimiz kimden bahsedildiğini biliyoruz, burada bir sorun olmuyor. Belki de kolayımıza da geliyor diyebiliriz.  Allah aynı ayette bazen, her iki kelimeyi de kullanıyor. Eğer bu iki kelime aynı anlama gelseydi, ...