Ana içeriğe atla

ARAF SURESİ 157. AYET. ONLARA İYİ VE TEMİZ ŞEYLERİ HELAL, KÖTÜ VE PİS ŞEYLERİ HARAM KILAR......



Bizler eğer Kur’an’ın emretmediği konuları, din diye kabul etme çabasında değilsek, Allah’ın önerdiği gibi, yalnız Kur’an’ın ipine sarılarak onu anlamaya çalışıyorsak, asla bizleri hiç kimse Allah ile aldatamaz, kandıramaz. Bizleri Kur’an’dan uzaklaştırıp batılı, hurafeyi, sanı öyle sözleri din kabul ettirdiler ki, Kur’an gerçeklerini topluma anlatmak inanın çok zor oluyor. Bu makalemin konusu, Araf suresi 157. ayette geçen bir cümleye, öyle anlamlar veriyorlar ki, Kur’an’ın neredeyse tamamına ters düşüyor ve bu sözlere inanmakla da, yüzlerce ayet devre dışı kalıyor. Ayeti önce yazalım, daha sonra birlikte düşünelim.

Araf 157: Onlar, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları Resule, O ÜMMÎ NEBİYE UYAN KİMSELERDİR. O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara İYİ VE TEMİZ ŞEYLERİ HELÂL, KÖTÜ VE PİS ŞEYLERİ HARAM KILAR. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ONA İNDİRİLEN NURA (KUR’AN’A) UYANLAR VAR YA, İŞTE ONLAR KURTULUŞA ERENLERDİR. 

Ayetin ilk cümleleri çok önemli. Daha önce gelen kitapta, geleceği bilinen RESULE diye başlıyor ve devamında, O ümmi NEBİYE uyanlardan bahsediliyor. Hatırlatmak isterim, vahyi tebliğ ederken Resul lük görevini yaptığı için, ilk önce Resul diyor. Daha sonrada O ümmi Nebiye uyan kimseler diye geçiyor ayette. Çünkü iki farklı anlamlara geliyor. Bu ayette geçen, “RESUL İYİ VE TEMİZ ŞEYLERİ HELÂL, KÖTÜ VE PİS ŞEYLERİ HARAM KILAR.” Sözlerine, demek ki Allah’ın Resulü de, Allah’ın haram kıldığı gibi haramlar koyabiliyormuş anlamı veriliyor. Tabi bunu söylediklerinde, Kur’an’ın onlarca hatta yüzlerce ayetini inkâr etmiş oluyorlar. Resul Allah’ın haram dediklerini tebliğ etmekle görevli. Nebi Allah’tan aldığı vahyi hayatına geçirdiği ve ümmetine örnek olduğu için özellikle Nebi diyordu ayette. Allah bu düşüncenin tam tersini, birçok kez bizlere Kur’an’da bildiriyor. Ayetin sonundaki cümleye baksalar, aslında Allah’ın Resulünün, yalnız Kur’an da Allah’ın koyduğu kurallara hükümlere, helal ve haramlara uyulması gerektiğini anlattığını anlayacaklardı, ama nefisleri onlara engel oldu.

Bakın ayetin sonunda ne diyor. “ONA İNDİRİLEN NURA (KUR’AN’A) UYANLAR VAR YA, İŞTE ONLAR KURTULUŞA ERENLERDİR” Demek ki Allah’ın Resulü, iyi ve temizi helal kılanın, kötü ve pis şeyleri de haram kılanın, Allah’ın kitabı/nuru olduğunu ve kurtuluşa erenlerinde, yalnız Kur’an’a uyanlar olacağını apaçık bildiriyor. Bakara suresi 5. ayette de Allah, aynı konuda bizleri uyarıyor ve ne diyordu? “İşte onlar, RABLERİNDEN GELEN BİR HİDAYET ÜZEREDİRLER VE KURTULUŞA ERENLER DE ANCAK ONLARDIR.” Resul elçi demektir ve elçide verilen görevi, bilgiyi, hiç ilave yapmadan ileten anlamındadır. Allah Resulüne onlarca ayetinde, yalnız Kur’an’ı tebliğ et dedikten sonrada öyle bir ikaz ediyor ki, bunun dışına çıkmış olsaydın, bakın sana ne yapardım diyor. Bu uyarıyı alan Allah’ın Resulü, sizce Allah’ın dinine, tek kelime ilave yapar mı?

İsra 73–74–75: Müşrikler, SANA VAHYETTİĞİMİZDEN BAŞKA BİR ŞEYİ YALAN YERE BİZE İSNAT ETMEN İÇİN seni, nerdeyse, sana vahyettiğimizden saptıracaklar ve ancak o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi. Eğer seni sebatkâr kılmasaydık, gerçekten, nerdeyse onlara birazcık meyledecektin. O ZAMAN, HİÇ ŞÜPHESİZ SANA HAYATIN VE ÖLÜMÜN SIKINTILARINI KAT KAT TATTIRIRDIK; sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın.  (Diyanet vakfı meali)

Bu ayetten de çok açık anlaşılıyor ki, Allah Resulünü uyarmış ve sana vah yettiğimizin dışında, tek kelime bile ilave ederek tebliğ etmiş olsaydın, SANA HAYATIN VE ÖLÜMÜN SIKINTILARINI KAT KAT ARTTIRARAK TATTIRIRDIK DİYOR. Araf 157. ayetin başında, Allah’ın Resulünün geleceği, daha önceki kitaplarda yazılı olduğunu söyledikten sonra, çok dikkat çekici ve üzerinde düşünmemiz gereken bir kelime kullanıyor, Allah Resulü için. ÜMMİ NEBİ. İnanın bu kelime çok ama çok önemli. Peki, neden özellikle size ÜMMİ bir Nebi gönderdim demiş olabilir? Tabi ümmi kelimesinin anlamını da kendilerince değiştirdikleri için, bu ve benzeri ayetleri de doğru anlamak mümkün olmuyor. ÜMMİ bizlere anlattıkları gibi, okuma yazma bilmeyen anlamında değil. ÜMMİ, kitap ehlinden olmayan anlamında. Yani Allah’ın Resulü Ne Yahudi nede Hıristiyan toplumuna tabi olmamıştı. Onların batıl ve yanlış bir yol üzerinde olduklarını bildiği için, doğruların gerçeklerin arayışı içindeydi. YANİ ALLAH’IN ERESULÜNÜN DAHA ÖNCE, DİNİ KONULARDA HİÇBİR BİLGİSİ YOKTU. DİN ADINA NE ÖĞRENDİYSE, KUR’AN’DAN ÖĞRENMİŞTİ. 

Böyle bir Resulün, kendisi de haşa Allah gibi haramlar koyabilir mi? Her şeyden önce, dini konularda hiç bir bilgisi yok. Resul ne öğrendiyse, Kur’an’dan öğrendi. Ankebut 48. ayetinde de Allah, yine Resulün ümmi oluşunu bizlere anlatırken şu sözleri söylüyordu. “ Sen daha önce, HERHANGİ BİR İLAHÎ KELÂMI OKUMUŞ, YA DA ONU KENDİ ELLERİNLE YAZMIŞ DEĞİLDİN” Yani sen daha önce kitap ehline tabi olmadığın için, dini kitapları okuyup yazmamıştın. Eğer öyle olmasaydın, senin hakkında kuşkuya düşerlerdi, yani bu Kur’an’ın ayetlerini sen yazmışsın derlerdi diyor Allah.   Ümmi konusunda ki detayı da zaten, Kur’an’dan öğreniyoruz ve bakın Allah bu konuya açıklık getirmek için ne diyor.

Şura 52: İşte böylece sana da emrimizle Kur’an’ı(Ruhu) vahyettik. SEN, KİTAP NEDİR, İMAN NEDİR BİLMEZDİN. FAKAT BİZ ONU KULLARIMIZDAN DİLEDİĞİMİZİ KENDİSİYLE DOĞRU YOLA ERİŞTİRDİĞİMİZ BİR NUR KILDIK. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin (Diyanet vakfı)

Bakın Allah Resulünün, ÜMMİ oluşundan neyi kast ettiğini ve Resulünü ne ile eğiterek doğru yola eriştirdiğini, açıkça nasıl bizlere bildiriyor. Bu durumda Allah’ın Resulü, nasıl olurda Kur’an’ın dışından helal haramlar koyar. Allah’ın Resulü dersini Kur’an dan almış ve ümmetine neyin helal neyin haram olduğunu, kendi düşüncelerine göre değil, KUR’AN’DAN ALDIĞI BİLGİLERİ İLETMİŞ, TEBLİĞ ETMİŞTİR. Allah Resulünün, görev tanımını bizlere bildirirken ne diyordu? “SENİN GÖREVİN SADECE, TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) Bizlerde okulda öğrendiğimiz bilgiler için, öğretmenimiz bizlere bugün şunları öğretti deriz. Ama o bilgileri öğretmen kendisi bulmuş değildir. Onunda öğrendiği bir kaynak vardır. Ne yazık ki cahiliye toplumunun yaptığı fitneyi, günümüzde atalarının rivayet inançlarını yaşamak isteyenlerde aynısını yapıyor. Ali İmran 78. ayetinde, cahiliye toplumunun yaptığı yanlışlara örnek verirken Allah, şöyle söylüyor.

Ali İmran 78: Onlardan bir grup var ki, KİTAPTA OLMAYAN BİR ŞEYİ SİZ KİTAPTAN SANASINIZ DİYE, DİLLERİYLE KİTABI ÇARPITIRLAR VE ALLAH’TAN OLMADIĞI HALDE, “BU, ALLAH KATINDANDIR!” DERLER, böylece bile bile Allah hakkında yalanlar uydururlar. (Bayraktar Bayraklı meali)

Bu ve benzeri birçok ayet, ne yazık ki Kur’an’ın yüzlerce ayeti göz ardı edilerek, görmezden geliniyor, üstü örtülüyor. Allah, ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem, sizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyorum, Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz diye uyardıktan sonra, hala nasıl olurda bu ayetleri unutur, görmezden gelirde, Allah’ın Resulünün de haram kıldıkları vardır, onlardan da sorumluyuz demeye cüret ederiz. Bu kadar mı Kur’an’ı terk ettik? Allah Ali İmran 103. ayetinde, topluca Allah’ın ipine sımsıkı sarılınız diyorsa, sizce bu durumda sarılacak başka iplerin olması mümkün mü? Enbiya 10. ayetinde, Ant olsun size, öyle bir kitap indirdik ki, bütün şan ve şerefiniz ondadır, hala akıllanmayacak mısınız diye uyarıyorsa, bizler hala nasıl olurda Allah’ın kitabının yanına başka kitaplar, sözler, hadisler koymaya çalışırız. Bu kadar mı uzaklaştık Kur’an’dan, bu kadar mı gözler perdeli, gönüller mühürlü?

Araf suresi 157. ayetinde, Allah Resulünün iyi ve güzeli helal, kötü şeyleri de haram kılar sözünden anlayacağımız tek bir şey vardır. Oda Allah’ın Resulünün görevi icabı, Allah’tan aldığı vahiyle, yani bizlerin sorumlu olduğu Kur’an ile uyarmasıdır. Allah Ankebut 18. ayetinde, RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR, diyorsa, bizler nasıl olurda Allah’ın Resulü de haramlar koyar deriz? Bunun dışında bir anlam ayete yüklersek, Kur’an’ın yüzlerce ayetini inkâr etmiş oluruz. Bu konuya şöyle bir örnek vermek isterim. Fabrikanın sahibi işçilerine hitap edip,  fabrikasını yöneten Müdürünü tanıtırken, şöyle bir talimat verdiğini düşünelim. Tabi önce Müdürüne gereken uyarıyı yapıp, bu emirlerimin eksiksiz yerine getirilmesini istiyorum. Verdiğim kuralların dışına asla çıkılmasını istemiyorum, dedikten sonra.

“Fabrikamızın daha verimli çalışması, sağlıklı ürün çıkartabilmemiz için, BEN BAZI KURALLAR KOYDUM VE BU TALİMATLARIN, KURALLARIN YERİNE GETİRİLMESİ İÇİN, MÜDÜRÜM AHMET BEYİ YETKİLİ KILDIM. Buna hepinizin uymasını istiyorum. Bu talimatlarımın yerine getirilip getirilmediğini, görev verdiğim Müdürüm takip edecektir. Müdürüme kesinlikle uymanızı istiyorum. AHMET BEY SİZLERE NE EMREDERSE YERİNE GETİRECEKSİNİZ, ONUN EMRİNİ BENİM EMRİMMİŞ GİBİ KABUL EDİN VE YERİNE GETİRİN.” 

Sizlere sormak istiyorum. Fabrikanın sahibi, bu durumda Müdürüne, kendisinin koyduğu kural ve talimatların dışında da kural ve talimatlar koyabilirsin mi dedi? Yoksa ben Müdürüm Ahmet beye gereken talimatı verdim, Müdürünüz yalnız benim koyduğum talimatların yerine getirilmesi için çalışacak ve sizleri yönetecek mi dedi? Ne dersiniz? Sanırım her şey çok açık, ama iş batıl inancımızı aklamaya gelince, ne yazık ki sapıtıyoruz. Konumuzla ilgili üzerinde düşünmemiz gereken çok önemli bir ayeti de son olarak hatırlatmak istiyorum.

Maide 101: Ey iman edenler! AÇIKLANDIĞI ZAMAN HOŞUNUZA GİTMEYECEK ŞEYLERİ SORMAYINIZ. EĞER KUR’ÂN İNDİRİLİRKEN ONLARI SORARSANIZ, SİZE AÇIKLANIR. AÇIKLAMADIĞINA GÖRE ALLAH ONLARI AFFETMİŞTİR. Zira Allah çok bağışlayıcıdır; yumuşak davranandır. (Bayraktar Bayraklı)

Allah kullarını çok önemli bir konuda uyarıyor ve günümüzde ‘de bizlerin yaptığı yanlışlarımıza cevap veriyor. Demek ki Kitap Ehlinin din diye yaşadığı birçok konuyu, Kur’an’da göremediklerinde, bu inançlarımız neden Kur’an’da yok diye sormuşlar. Allah’ta açıklama yapıyor ve bunu Kur’an indirilirken sorarsanız, size gereken cevap Resulünün aracılığıyla söylenir, gereken açıklama yapılır diyor. Çünkü Resul devreden çıktıktan yani vefat ettikten sonra, artık açıklama yapılamayacağını, her Müslüman Kur’an’ın tamamından sorumlu olduğunu, üstüne basa basa bizlere bildiriyor. PEKİ SORDUKLARI KONULAR HAKKINDA NE DİYOR? ALLAH ONLARI AFFETTİ, KALDIRDI ARTIK ONLARDAN SORUMLU DEĞİLSİNİZ. Bu bilgilerden çok açık anlaşılıyor ki, ALLAH’IN KUR’AN’DA HİÇ BAHSETMEDİĞİ KONULARI ALLAH, BİZLERİN İNSİYATİFİNE BIRAKMIŞ. Bakın bu ayet aslında, çok önemli sorularımızda da cevap veriyor. Bu durumda çok açık şunu söyleyebiliriz. Günümüzde geleneksel İslam inancının topluma dayattığı, Kur’an’da hiç bahsedilmeyen HARAMLAR, asla Allah’ın, dinin emri değildir. ALLAH’IN HARAM DEMEDĞİ HER TEMİZ ŞEY HELALDİR, İSTEYEN YER, İSTEMEYEN YEMEZ.

Bu konuda onlarca makale yazdım, sanırım yüzlerce yazsam yine hiçbir şey değişmeyecek bazı kişiler için. Elbette tebliğe, uyarıya devam. Aslında benim sabırla yazmaya devam etmemdeki amaç, Allah’ın kitabının yanına kitaplar koyarak, şirk koşanları doğruya davet etmekten çok, ONLARIN YALAN VE İFTİRALARINA İNANILMASININ ÖNÜNE GEÇMEKTİR ASIL AMACIM. Allah’ın gözlerine perde çekip, gönüllerini mühürleyenlere, hiç kimse gerçekleri gösteremez. Din kardeşlerimizin aldatılmasını önlemek, onları Kur’an’a davet etmek ve her Müslüman’ın kendi imtihanını, bizzat kendisinin yaşaması gerektiği bilincini aşılamaktır amacım. Hiç birimiz birbirimizden sorumlu değiliz. Hepimiz Kur’an’ın çevresinde toplanıp, onu anlayabilmek adına gücümüz nispetinde çaba harcayarak, en doğru yolun yolcusu olmalıyız.

Lütfen unutmayınız, hepimiz insanız ve hata yapma riskimiz her zaman vardır. Onun için din adına okuduğunuz her yazıyı, benim makalemde dahil, mutlaka Kur’an süzgecinden geçiriniz. EĞER BENİM BİR HATAMI, YANLIŞIMI GÖRÜRSENİZ ,LÜTFEN BENİ YALNIZ VE YALNIZ KUR’AN İLE UYARINIZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .