Ana içeriğe atla

Din Ve İman Nedir, Nasıl Bir İman Üzerinde Olmalıyız?


Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu DİN VE İMAN NEDİR, konusu üzerine olacaktır. Eğer bizler, Kur’an’ın sıklıkla ve üstünde durarak bahsettiği bu iki konuyu doğru anlayamazsak, ne dinimizi doğru yaşayabiliriz nede imanımızı. Doğru anlayamadığımızda da, Allah’ın istediği yolda asla olamayız. Kur’an’da Allah, insanların kendilerinin yarattığı batıl inancada din diyor. Kur’an’a göre din, ALLAH KATINDAN İNDİRİLEN İZLENMESİ GEREKEN YOL VE YÖNTEMLERİN TAMAMINA DİN DENİR. ÇÜNKÜ DİNİN SAHİBİ ALLAH’TIR. YAŞANAN DİN ALLAH’IN HÜKÜMLERİ DIŞINDA YAŞANIYORSA, ONA İLAVELER YAPILDIYSA, O DİN ALLAH’IN DİNİ DEĞİLDİR. ÇÜNKÜ ALLAH HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM DİYOR. İMANDA KAYNAĞI ALLAHTAN OLAN VAHYE, GÖNÜLDEN BAĞLANIP YAŞADIKLARINA DA İMAN DENİR. Allah Kitap Ehlinin atalarının batıl inançları ile karışmış yaşadıkları ve adına din dedikleri inancın aslında din olmadığını taklit, hurafe ve batıl olduğunu, çünkü dinin yalnız Allah katından gelen olduğu gerçeğini bizlere anlatıyor Kur’an’da ve kendi inançlarına din diyenler, Allah katından indirilen ilimden sonra, kendi aralarında uydurduklarıdır diyor. “DOĞRUSU ALLAH KATINDA DİN, İSLÂM’DIR. O KİTAP VERİLENLERİN ANLAŞMAZLIKLARI İSE SIRF KENDİLERİNE İLİM GELDİKTEN SONRA, ARALARINDAKİ TAŞKINLIK VE İHTİRASTAN DOLAYIDIR. (Ali İmran 19)”

Din ve iman konusunu, daha iyi anlayabilmemiz için, önce din ve iman nedir onu Kur’an dan doğru anlamalıyız. Eğer bu konuyu Kur’an dan değil de, emin olamayacağımız rivayet ve sanı sözlerden anlamaya kalkarsak, dinimizden ve inanın imanımızdan asla emin olamayız. Önce din en kısa haliyle nedir onu düşünelim. Size tek kelimeyle din nedir desem ne dersiniz? Ben düşüncemi söylemek isterim. DİN GÜVENMEK, İNANMAK anlamındadır. Bir başka deyişle, SIĞINACAĞIMIZ, GÜVENLİ LİMAN DİYEBİLİRİZ. Onun için Allah Kur’an’da, önce kullarının güvenini sağlayabilmek adına, indirdiği ayetler üzerinde bizlerin düşünmemizi istiyor. Daha sonrada kendisinin tek ilah olduğunu, bizleri yoktan var ettiğini, öldükten sonrada bir hayatın olduğuna, indirdiği ayetlerle bizleri ikna ediyor. Tek güç benim, onun için yalnız bana kulluk edeceksiniz, yalnız benden yardım dileyeceksiniz diyerek, tek otorite olduğuna bizleri Kur’an da inandırıyor. Yani Allah önce kullarının, GÜVENİNİ KAZANIYOR, İKNA EDİYOR. Tüm bunlara iman eden, gerçek iman üzerin demektir.

Rabbimiz güvenini sağlamakla yetinmiyor, daha sonrada buyruklarının yerine getirilmesini, hayata geçirilerek yaşanmasını istiyor. Demek ki DİN ALLAH’A GÜVENMEK, İMAN İSE GÜVENDİKLERİMİZİ HAYATIMIZA GEÇİRMEK OLDUĞU ORTAYA ÇIKIYOR.  Çünkü güvenmediğimiz, doğruluğuna inanmadığımız hiç kimsenin sözlerine inanmayız ve onu dinlemeyiz. Onun içindir ki Allah’ın buyruklarına, HİÇ ŞÜPHE DUYMADAN ÖNCE GÜVENECEĞİZ Kİ,  İMAN EDİP YAŞAYABİLELİM. Şimdide bu bilgiler ışığında gelelim, yaşadığımız dine. Bu konuyla ilgili, Allah’ın elçisinin Kur’an’ı tebliğ ederken, karşılaştığı bazı gerçeklerden örnekler vermek istiyorum.

“EY RESUL! KALPLERİ İNANMAMIŞ OLDUĞU HALDE, AĞIZLARIYLA “İNANDIK” DİYENLERİN KÜFÜRDE YARIŞIRCASINA KOŞANLARI SENİ ÜZMESİN.”  (Maide 41)

“ONLAR, İNANANLAR VE KALPLERİ ALLAH’I ANMAKLA HUZURA KAVUŞANLARDIR. BİLİNİZ Kİ, KALPLER ANCAK ALLAH’I ANMAKLA HUZUR BULUR.” (Rad 28)

“PEKİ BUNLAR, KUR’AN’IN ANLAMINI İNCEDEN İNCEYE DÜŞÜNMÜYORLAR MI? YOKSA KALPLERİ ÜZERİNDE, O KALPLERİN KİLİTLERİ Mİ VAR?”  (Muhammed 24)

Allah Kur’an’da ayetleri üzerinde düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı ister ama burada, inandığını iman ettiğini söyleyen bazı kişilerin, kalplerinin inanmadığından bahsediliyor.  Ayrıca diğer ayetlerde de, Allah’ı anmakla, onun hükümlerini, emirlerini hayatlarına geçirip yaşayanların huzura kavuşacağını, onun içinde mutlaka Allah’ın indirdiği Kur’an’ı anlayarak düşünerek okunması gerektiğini söyledikten sonra, bunu yaptığını iddia edenlere, çok dikkat çekici bir söz söylüyor Allah. “YOKSA KALPLERİ ÜZERİNDE, O KALPLERİN KİLİTLERİ Mİ VAR?” Demek ki bizler Allah’ın dinine tabi olmamız için, önce yalnız Allah’a ve onun vahyi Kur’an’a güveneceğiz. Daha sonrada güvencimizi hayata geçirmek adına da, Allah’ın buyruklarını bizzat yaşayacağız, hayata geçireceğiz. Allah’ın istediği iman budur. Allah’ın indirdiği kitap Kur’an için, her bilgi detaylı Kur’an’da yoktur ve herkes Kur’an’ı anlayamaz diyorsak, bizler Allah’ a gereği gibi güvenmiyoruz demektir. Neden biliyor musunuz? Çünkü Allah yemin ederek Kur’an’ı kolaylaştırdığını ve nice örneklerle bizzat kendisi açıklayarak gönderdiğini söyledikten sonra, bizleri rivayetlerden değil yalnız Kur’an’dan sorumlu tutacağını söylüyor. Bunun dışına çıkıyorsak, bizler Allah’ın vahyine iman etmiyoruz demektir.

Allah Kur’an da özellikle aklın yanında kalpten bahseder. Muhammed suresi 24. ayetinde olduğu gibi, düşünme sözcüğünün sonunda, sanki kalple düşünüyormuşuz gibi, yoksa kalplerin üzerinde kilitlerimi var diyor.  Demek ki kalbin iman ile doğrudan bir bağlantısı var. Bazı kötü niyetli insanlara kalpsiz, vicdansız deriz. Böyle insanlar düşünmeyi bir kenara bırakan, kendi arzu ve istekleri ile hareket eden insanlardır. Buradan şunu çıkartabiliriz. Beynimizle düşünüp, kalbimiz yani duygularımızla mutlaka onay verip, bir işi öyle yapmalıyız. Kalp ve beyin eğer birlikte hareket etmezse, mutlaka yanılabileceği çıkıyor ortaya. Kalp yani duygularımız, beyne veri gönderir burası çok önemli. Örneğin çok akıllı ve birkaç üniversite bitirmiş ama kalbiyle, duygularıyla hareket etmeyen nice katil kötü davranışlarda bulunan insanlar vardır. Buradan da şunu anlıyoruz. Duygularımızın merkezi kalp, düşüncenin merkezi beynimizdir. Bu iki çok önemli organı eğer tek başına kullanır, birisini devre dışı bırakırsak, her zaman yanılacağımız ortaya çıkıyor.

Hucurat suresi 14. ayetinde, Bedevilerden şöyle bir örnek veriyor Allah. ”Bedevîler «İnandık» dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama «Boyun eğdik» deyin. HENÜZ İMAN KALPLERİNİZE YERLEŞMEDİ.” Buradan da şunu anlıyoruz. İman sözle değil, boyun eğerek yani Allah’ın kitabı Kur’an’ı batıldan ve sanı sözlerden uzak, hayatlarına geçirmekle olur. Bunun haricinde, iman ettiğini söyleyenler, eğer Allah’ın hak kitabına, rivayet ve sanı sözleri, bunlarda Allah katından dır diyor da hayatlarına geçiriyorlarsa, böyle insanların imanları, KALPLERİNE GEREĞİ GİBİ YERLEŞMEMİŞ DEMEKTİR. Böyle insanlar istedikleri kadar düşünsünler, akıllarını kullansınlar, kalpleri ile gereken bağı kuramıyorlarsa, O DİN ALLAH’IN DİNİ OLAMAYACAĞI GİBİ, O İMAN ALLAH’IN KİTABINA İMAN DEĞİLDİR.

Ne yazık ki günümüzde bugün bizler, Allah’ın dinine güvendiğimizi söylediğimiz halde, yaşadığımız inancımıza, aslında çokta güvenmediğimizi açıkça kanıtlıyoruz yaşadıklarımızla. Onun içinde imanımız kalplerimize ne yazık ki yerleşemiyor. Bizlerin genel çoğunluğu, bedevilerin inancından farklı değiliz. Onlarda inandık diyorlardı ama imanları kalplerine yerleşmemişti. Çünkü atalarının inançlarından tamamen uzaklaşıp, yalnız Allah’ın kitabına boyun eğmemişlerdi de ondan. Bizler Allah’ın dinine inandık ve güvendik diyoruz ama bu sözleri yaşıyor hayatımıza geçiriyor muyuz? 

Hatırlayalım, Allah şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin fayda etmediği o günden sakının dediği halde, eğer Allah’ın Resulleri, din ulemaları, veliler de şefaatçidir diyorsak, bizler Allah’ın dinine sizce gereği gibi riayet ediyor ve güveniyoruz diyebilir miyiz? Allah Kur’an’ı açıklamak bize düşer, onu anlayasınız diye yemin olsun ki kolaylaştırdık. Biz kitapta hiçbir eksik bırakmadık, her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdik dediği halde, eğer bizler hala bu ayetlerin tam tersine inanıp, Kur’an’da her bilgi detaylı yoktur ve açıklanmamıştır, Kur’an’ı herkes anlayamaz veli insanlar anlar, Resulün rivayet hadisleri olmasaydı, Kur’an kapalı kaırdı diyorsak, BİZLER YALNIZ KUR’AN’A DEĞİL RİVAYETLEREDE İMAN EDİYORUZ DEMEKTİR.  Rivayetlere inandığımızda, ne yazık ki Allah’ın kitabına gereği kadar güvenmiyoruz, inanmıyoruz demektir. Böyle olunca da İmanımız, kalplerimize ne yazık ki yerleşmiyor, gerçekleri de göremiyoruz. Sizlere bir ayet hatırlatmak istiyorum.

Bakara 121: KENDİLERİNE KİTAP VERDİKLERİMİZİN BAZISI, ONU, HAKKINI GÖZETEREK OKURLAR. ÇÜNKÜ ONLAR ONA İMAN EDERLER. ONU İNKÂR EDENLER VAR YA, GERÇEKTEN ZARARA UĞRAYANLAR ONLARDIR. (Bayraktar Bayraklı)

Allah ayetinde, kitap gönderdiği tüm toplumlarının yaptığı yanlışları ve yaptığı doğru davranışa çok güzel bir örnek veriyor. Bakın Allah gerçek iman edenlerden örnek verirken ne diyor.  ALLAH’IN GÖNDERDİĞİ KİTABI HAKKINI GÖZETEREK OKURLAR DİYOR. Peki, Hakkını gözeterek okumak nasıl olur? Batıl ve hurafeden sanı bilgilerden uzak, yalnız Allah’ın verdiği hükümleri anlamaya çalışmak, hayatına geçirmek hakkı gözeterek okumaktır. Eğer Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, ŞEYTANLAŞMIŞ İNSANLARIN BİZLERE DAYATTIĞI BATILDAN KURTULAMADIYSAK, Allah’ın emirlerinin tam tersi olan, Kur’an’da her bilgi yoktur, açıklanmamıştır düşüncesiyle okuyorsak, hakkı gözeterek okumuyoruz demektir. Nahl suresi 98. ayet aslında bizlerin Kur’an’ı anlayarak ve düşünerek tarafsız okumaya başlamadan önce, nasıl bir düşünceyle Kur’an’ı okumamızı istiyor Allah, lütfen dikkatle üzerinde düşünelim.

Nahl 98: ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN. (Elmalı meali)

Bu ayetten de anlıyoruz ki, Kur’an’ı anlayarak ve üzerinde düşünerek okumaya başlamadan önce, kendimizi yalnız Kur’an’a teslim etmeliyiz, kafamızdaki tüm batıl, rivayet ve sanı düşüncelerden kurtulmalıyız. Daha sonrada ALLAH’A GÜVENİMİZİN KANITI OLARAK, yine Allah’ın uyardığı gibi, yalnız Kur’an’ın ipine sarılıp, Kur’an’ın hakkını gözeterek ona güvenerek okumalıyız. Eğer Kur’an’da her bilginin olmadığına inanarak okuyorsak, buna hakkını gözeterek okumak diyemeyiz.

Dilerim cümlemiz, yalnız Allah’ın kitabına güvenerek İslam’ı yaşayan, imanını yalnız Allah’ın sınırları içinde yaşayan, Allah’ın azınlık halis kullarından oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...