Ana içeriğe atla

Nerede Yanlış Yapıyoruz?



Cuma hutbesinde vaiz cemaate seslenerek, nerede gençlik, neden aramızda yok diye sitemde bulundu. Devamında da nerede yanlış yapıyoruz da, bu gençlik bu toplumun arasında yok diye de ekledi. Gerçekten de nerede yanlış yapıyoruz da dinamik, akıllı, özgür sorgulayıp düşünebilen gençliği camilerde göremiyoruz? Evet, nerede yanlış yapıldı da, camilerden din konuşulan topluluklardan gençlik uzaklaştı. Aslında bu soruyu kendilerine sormaları gerekenler, kendilerinin din adamı olduğunu söyleyen ve dini yalnız kendilerinin doğru anlatacağına toplumu inandıranlar olmalı. Halbuki İslam dininde ruhban sınıfı yok, bunu Kur'an söylüyor. Yani Allah'ın vahyini her Müslüman bizzat kendisi Kur'an'dan okuyup tebliğ alacak ve hayatına geçirecek demektir. Bu durumda İslam dininde din adamı diye bir sınıfında olmadığını, neden söylemiyoruz? Demek ki çok büyük yanlışlarımız var, demeleri gerekmiyor mu?
 
Bu sözleri neden söylediğime gelince. Din konusunda herhangi bir konuda konuşmaya, yazmaya kalkanları bugüne kadar hep susturdular ve dediler ki, DİNİ DE ANLATMAYI BİZE BIRAKIN, BU BİZİM İŞİMİZDİR. İşte böylece bu sözleri söyleyenler, İslam dininde de ruhban sınıfını yarattılar, ama sorsanız İslam'da ruhban sınıfı yoktur derler. Bizler bu çelişkiler içinde, İslam'ı hep birilerinden öğrendik. Hem de öyle güvendik ki onlara, elimizdeki Kur’an'a bakma gereği bile duymadık. Bakmaya çalışanları da korkutarak, sakın sen Kur'an mealinden okuma yanlış anlar, kafir olursun dediler. BU SÖZLERİN BİZLER ÜZERİNDE, NE DENLİ ÖN YARGILAR OLUŞTURDUĞUNU DA FARK EDEMEDİK. Biraz düşünen, Kur’an'a hele bir bakalım, Allah ne diyor diyenler içinde, önlem elbette alındı farklı korkutma tehditleri yaratarak, "HERKES KUR’AN'I ANLAYAMAZ, SENİN İLMİN NE Kİ KUR’AN'I ANLAYASIN", sözleri ile toplum korkutuldu, ürkütüldü. Halbuki Allah birçok kez yemin ederek, hiç kimseye muhtaç olmayasınız diye, yemin olsun ki Kur'an'ı kolaylaştırdık nice örneklerle açıkladık, demiyor muydu?
 
DEĞERLİ DİN KARDEŞLERİM, EĞER BUGÜN CAMİLERDE, MESCİTLERDE GENÇLİK YOKSA BUNUN SUÇLUSU DİNİ KORKU DİNİ HALE GETİREN VE KUR’AN'I ANLAMAYI-ANLATMAYI KENDİLERİNE HAS BİR GÖREV ZANNEDEN, MÜSLÜMAN RUHBAN SINIFINDA ARAMALIYIZİnsanoğlu çocukluk, gençlik ve yetişkinlik evrelerinde, çok farklı duygular içindedir. Çocuk bazı konularda yönlendirilmeye muhtaçtır. Çünkü çevresiyle, olup bitenlerle tam diyalog kuramadığı için araştırmaya, öğrenmeye meraklı olduğu dönemdir. Bir çocuğu doğru bir eğitimden geçirirde, kişilik sahibi olarak büyütürseniz, onu asla yanlışa yönlendiremezsiniz. ÇOCUK SORGULAMASINI MUTLAKA ÖĞRENMELİ, ÖN YARGILARLA ETKİ ALTINA ALINMAMALIDIR. Eğer din eğitimini, doğru kaynaklardan almışsa, büyüdüğünde aldığı dini bilgileri sorgulayacaktır. Onun için çocukluk dönemi çok önemlidir. Sorgulama çağı geldiğinde, sorguladığı inancı, eğer akla ve mantığa ters düşüyorsa, o çocuğu camilere getiremezsiniz.  HELE HELE İSLAM AKIL DİNİ DEĞİLDİR DEDİYSENİZ, BU GENÇLİK ARTIK SİZİN KONTROLÜNÜZDEN ÇIKMIŞ DEMEKTİR. Halbuki Allah aklınmı kullanmayanı, pislik içinde bırakırım diye uyardığını gören Kur'an'dan tebliğ alan gençlik, artık camilere hiç uğramaz, çünkü Allah ne emrediyorsa buralarda tersini söylüyorlar diyerek uzaklaşır.

 
Genç ve dinamik insan, düşünür ve sorgular. İnsan olmanın, en önemli özelliği düşünmesi ve sorgulamasıdır. Bizleri hayvanlardan ayıran özelliğimiz düşünme ve sorgulamamızdır. Eğer bunu yapmıyorsak, onlardan farkımız olmaz. Eğer gençlere öğretilenleri, sen sorgulayamazsın, düşünerek aklınla sen Kur’an'ı anlayamazsın derseniz, aklı başında düşünen gençleri yanınızda görmenizde mümkün olmayacaktır. Hâlbuki Allah birçok ayetinde düşünerek, sorgulayarak iman etmemizi ister. ÇÜNKÜ DÜŞÜNEN, SORGULAYAN İNSAN, ASLA ALDATILAMAZ. Ayrıca düşünerek hareket eden bir insan, yaptıklarından da emin olur. Yüzlerce yıldır İslam dini, rivayet ve sanı bilgilerle yaşandı. İşin kötüsü bunları da, Allah katından zannettik. Öyle bir din yarattık ki kendimize bölünmüş, parçalanmış ve birbirine düşman olmuş bir İslam toplumu oluşturduk. 
 
Kimse Allah'ın ayetlerinden bahsetmiyor bile artık. Varsa yoksa toplumun arasında dolaşan, rivayet ve sanı sözler. İşin daha da kötüsü rivayet hadislerin, bir kısım insanlar tarafından, Kur’an gibi VAHİY olduğuna inanılmasıdır. Bir başka deyişle, Kur’a ile eş değer ilan edilmiş sorgulamadan, Kur’an'ın onayını almadan yaşanır olmuş. Birçoğumuz düşünmeden iman etmekle, Allah'a ve Resulüne iftira ettiğimizin farkında bile olamıyoruz. Genç nesli, İslam'ın içine çekmek istiyorsak, önce İslam'ı batıl ve sanıdan temizlememiz, kurtarmamız gerekir ve dinimizi Kur’an merkezli yaşamalıyız. Çünkü Allah'ın Resulü böyle yaşamıştı. Kitap Ehli Allah'ın vahyine, atalarının batıl rivayet inançlarını karıştırıp Hak tan uzaklaştıkları için, onlara tabi olmamış, ÜMMİ kalmıştı ama gerçeklerin arayışında olduğundan Allah, ona güvenip onu güven Elçisi yapmıştı. Kur’an akıl ve mantığın onaylamadığı hiçbir şeyi onaylamaz, kabul etmez. Aklın ve mantığın söylediği bir şeye de, Kur’an karşı çıkmaz. Lütfen bunu unutmayalım.
 
Eğer gençliği camilerde, mescitlerde görmek istiyorsak, yapılan yanlışın önce farkına bizler varmalıyız. Onu giyme günah, bunu yeme günah, onu söyleme günah demek yerine, ALLAH'IN SINIRLARINI KUR’AN'DAN ÖNCE BİZLER DOĞRU ÖĞRENİP, DAHA SONRA ONLARA ÖĞRETMELİYİZ. Allah'ın koyduğu sınırları bizler kendi nefislerimizde genişletip, dini kendi vicdanlarımızda zorlaştırarak farklılaştırıyorsak, bu din Allah'ın dini olmaktan çıkmış, beşerin dini olmuş demektir. Allah KAMER suresinde birçok kez, yemin ederek öğüt ve ibret almamız için KUR’AN'I kolaylaştırdığını söyler. Acaba aynı surede birçok kez, bu sözleri neden tekrar eder sizce? İşte bu tekrarın asıl amacını anlamış olsaydık, bugün İslam toplumu kadını, erkeği, genciyle hep birlikte kenetlenmiş camilerde, mescitlerde tek yumruk olurduk. 
 
Günümüz gençliğinin bir kısmını, Kur’an gerçeklerinin arayışı içinde olduğunu görmek, bana mutluluk veriyor. ÇOCUKLUK EVRESİNDE, DİNİ İNANCI BASKI ALTINA ALINAN GENÇLERE DE, DAHA SONRA KUR’AN'IN GERÇEKLERİNİ ANLATMAK ÇOK ZOR OLUYOR. Elbette bir kısım gençlikte var ki, yoldan sapmış, nefretle büyümüş, büyütülmüş. Onları da dışlamadan, ötekileştirmeden onlara yaklaşmalıyız. Günümüzde bu yapılmadığı için, dine düşman bir nesil oluşmasına zemin hazırladık. Bunun suçunu o gençlikte aramak yerine, bizler kendimizde aramalıyız. NE VERDİK Kİ, NE İSTEYELİM. Tüm bu acı gerçeklerin elbette mimarları, bugün İslam'ı topluma anlattıklarını zannedenlerin eserleridir. Tabi kendimizin de sorumlu olduğumuzu unutmayalım. Allah hakka batıl karıştırmayın, Kur’an'ın ipine sarılın, Kur’an'ın sınırlarını aşmayın dedikçe, bizler yüzlerce yıldır bunun tersini yaptık ve imanımızı yanlış bilgiler ışığında yaşadık. ELBETTE BÖYLE BİR İNANCIN İÇİNDE DÜŞÜNEN, AKLIYLA SORGULAYAN GENÇ NESLİ BULMAMIZ ÇOK ZOR.
 
Bizler genci, yaşlısı hep birlikte tek yumruk olmak istiyorsak her konuda önce batıldan, sanıdan inancımızı temizlemeliyiz. Dinde sakın bölünmeyin diyen Rabbimize kulak verip, farklı inançlarımızı bir kenara bırakıp, KUR’AN'IN ÇEVRESİNDE BİRLEŞMELİYİZ. Çünkü Yaradan, sizleri Kur’an'dan sorumlu tutuyorum demiyor muydu? TEK BİR KİTAPTA BULUŞAMIYORSAK, TEK BİR İNANAÇ ASLA YARATAMAYIZ.
 
Dilerim bu gerçeklerin farkında oluruz. İslam'ı hurafe ve batıldan kurtaramadığımız sürece camilerde, mescitlerde asla gençleri göremeyiz. GENÇLİĞİNE YATIRIM YAPMAYAN NESİLLER, SONUCUNA KATLANMAK ZORUNDADIR. DİNDAR NESİL YETİŞTİRECEĞİMİZE, YAPTIĞIMIZ YANLIŞLAR SONUNDA, KİNDAR NESİL YETİŞTİRDİK.
 
Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...