Ana içeriğe atla

HUCURAT SURESİ 1 VE 2. AYETLER ÜZERİNDE BİRLİKTE DÜŞÜNELİM.


Değerli dostlarım. Bu makalemde sizlere hatırlatmak ve üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Hucurat suresi 1. VE 2. ayet olacaktır. Allah bu ayette biz kullarına çok önemli ve dikkat çekici bir uyarıda bulunuyor ve bakın  birinci ayette ne diyor. Bu ve benzeri ayetlerin uyarılarından, gereken dersi alamadığımız için, ne yazık ki okuyup geçiyoruz.

Hucurat 1: EY İMAN EDENLER! ALLAH’IN VE RESULÜNÜN ÖNÜNE GEÇMEYİN. ALLAH’TAN KORKUN. ŞÜPHESİZ ALLAH İŞİTENDİR, BİLENDİR.  (Diyanet vakfı meali)

Ayette dikkat ederseniz, Allah’ın ve Resulünün önüne geçmeyin diyor. Siz bu uyarıdan ne anladınız? Allah’ın önüne nasıl geçebiliriz ki? Demek ki yaptığımız çok önemli hatalarımız olmalı ki bu uyarıyı Allah yapıyor. Sizce Allah’ın emrettiği Kur’an’ın yanında, Resulünün günümüze rivayet yollarla gelen hadislerinin de önüne geçmeyin, onları sakın inkâr etmeyin kabul edin diye anlamak, sizce mümkün mü Kur’an’a göre. Elbette mümkün değil. Çünkü bunu iddia edenler var. Ayette özellikle Allah’ın ve Resulünün diye belirtiyor, sizce neden? Resulün görevi neydi? Hatta birçok ayette Allah’a ve Resulüne uyun uyarıları vardır. Sizce Allah, Resulü ile birlikte neden anılıyor ve uyulması neden isteniyor? Allah Elçisinin görev ve sorumluluklarını bizlere anlatırken, ayetlerinde nasıl bilgiler veriyordu  hatırlayalım ki, yukarıdaki ayeti daha doğru anlayabilelim.

“RESULE DÜŞEN, SADECE AÇIK-SEÇİK DUYURMAKTIR.”(Nur 54)

“BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.” (Kehf 56)

“EY İNSANLAR! RESUL SİZE RABBİNİZDEN GERÇEĞİ GETİRDİ, ŞU HALDE KENDİ İYİLİĞİNİZE OLARAK ONA İMAN EDİN.” (Nisa 170)

“BEN, YALNIZCA BANA VAH YEDİLMEKTE OLANA UYUYORUM VE BEN, APAÇIK BİR UYARICIDAN BAŞKASI DEĞİLİM.” (Ahkaf 9)

“BEN SADECE, BANA GÖNDERİLEN VAHYE UYUYORUM.” (Enam 50)

RESULÜN GÖREVİ İSE AÇIK BİR TEBLİĞDEN İBARETTİR. (Ankebut 18)

“SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR. HESAP GÖRMEK İSE BİZE AİTTİR.” (Rad 40)

Sanırım konu şimdi, çok daha açık bir şekilde anlaşılmıştır. Allah şunu söylüyor Hucurat 1. ayetinde. Siz kullarıma, Resulüm aracılığıyla benim ayetlerimi gönderdim. Ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem, hükmü yalnız ben veririm. Onun içindir ki, Resulüm sizlere benim ayetlerimi tebliğ edecektir, onun için sakın onun söylediklerinin önüne geçip, yalnız bunlarla iman olmaz, bizim de atalarımızdan gelen inançlarımızda vardır diyerek, Resulümün sözlerinin önüne sözler koymayın, onun önüne geçmeyin. Bunu yaparsanız, sizlerin yaratıcısı olan benimde önüme geçmiş olursunuz diye bizleri uyarıyor. Bir başka deyişle, RESULÜME UYAN BANA UYMUŞ DEMEKTİR DİYOR ALLAH. Kitap ehli bu uyarıları ne yazık ki dinlemediler. Ya bizler dinledik mi?  Allah’ın Resulünün tebliğ ettiği, Allah’ın ayetlerinin önüne geçmedik mi? Ne yazık ki geçtik, hem de ne geçtik. Utanmadan neler dedik hatırlayalım. “YALNIZ KUR’AN İLE İSLAM YAŞANMAZ. ZATEN KUR’AN’DA HER BİLGİ YOKTUR, ÖZET BİLGİLER VARDIR. KUR’AN’I HERKES ANLAYAMAZ. ALLAH IN RESULÜNÜN RİVAYET HADİSLERİ VE FIKIH OLMASAYDI, KUR’AN KAPALI KALIR ANLAŞILAMAZDI” Herhangi bir yazarın kitabı için bu sözleri söyleseler, kitabın yazarı kendisini başarısız kabul eder üzülürdü. İşte bizler Allah’ın dinine, kitabına böyle büyük saygısızlıklar yapıyoruz, ama bunun farkında bile değiliz.

NE YAZIK Kİ BİZLER, KUR’AN’IN HİÇ BAHSETMEDİĞİ SÖZLERİ, HÜKÜMLERİ ALLAH’IN DİNİ İSLAM’IN ÖNÜNE, RESULÜNÜN ADINI KULLANARAK KOYDUK. HAK OLAN DİNİN ÖNÜNE ENGEL YAPTIK VE SANKİ ALLAH’IN RESULÜ DE DİNDE HÜKÜMLER KOYMUŞ GİBİ DAVRANARAK, ALLAH’IN RESULÜNE İFTİRALAR ATMAKTAN KORKMADIK. Böylece Allah’ın ve Resulünün önüne geçtik, toplum ile arasına duvarlar ördük. Bırakın Allah ve Resulünün önüne geçmeyi, Allah ve Resulünün arasını açtık, Kur’an’a uymayan, doğru olması mümkün olmayan rivayetleri sanı sözleri, Allah’ın Resulünün söylediğine inandık. Mahşer günü Kur’an’ın bahsetmediği, Resulünün de söylemesi mümkün olmayan sözlere inananlar, Resulün ve meleklerin şahitliğinde, yüzleri simsiyah, kaybedenlerin safında olacaklarını unutmamalıdırlar.  Hucurat suresinin devamındaki 2. ayete bakalım şimdide.

“EY İNANIP GÜVENENLER! SÖZLERİNİZLE NEBİ’NİN SÖZÜNÜ BASTIRMAYIN. ONUNLA KONUŞURKEN DE BİRBİRİNİZİN DİĞERİNE YAPTIĞI GİBİ SESİNİZ YÜKSELTMEYİN. YOKSA İŞLERİNİZ BOŞA ÇIKAR DA FARKINA BİLE VARAMAZSINIZ.” (Hucurat 2)

Ayete dikkat ederseniz, bu ayette NEBİ nin sözünü bastırmayın diyor. Bir önceki ayette ise RESULÜN önüne geçmeyin diyordu. Neden iki ayette, farklı isimler kullanılmış olabilir sizce? Bizler Resul ve Nebi kelimelerinin anlamını doğru anlarsak, ayetlerde bahsedilenleri de doğru anlarız. Eğer ayetlerde Nebi Resul kelimelerinin yerine her ayette Peygamber diye yazar geçersek, ayetin anlatmak istediği gerçeğini de fark edemeyiz. Hatırlatmak isterim, Allah Kur’an’da birçok ayette RESULÜME UYUN emrini vermiştir ama hiçbir ayetinde NEBİYE UYUN DEMEMİŞTİR, peki neden? 

Resul yani Elçilik Allah’ın verdiği görevdir. Yani Allah’ın vahyini tebliğ ederken, Resulüme uyun çünkü Resulüm benim vahyimi sizlere iletiyor, O kendi hevasından konuşmaz diyerek, Resulünün vahiyden Kur’an’dan başka söz söylemeyeceği bilgisini veriyor ve bu konuda birçok ayetinde açıklamada yapıyor. Nebi ise Resule verilen makamın adıdır, yani Nebilik Allah tarafından, yüksek makama getirilmiş kişi anlamına geliyor. Bazı kişiler nebi ve Resul kavramını şöyle tarif ederler. “Kendisine müstakil bir din ve kitap verilen peygamberlere Resul, müstakil bir din ve kitap sahibi olmayıp, kendinden önceki bir peygamberin kitabına uygun hareket etmekle vazifeli peygamberlere de, Nebi adı verilir.” Bu düşüncenin ve inancın yanlış olduğunu, bu iki ayete bile bakarak anlayabiliyoruz. Çünkü her Nebi Resuldür. 

Hucurat suresi 2. ayetinde de Allah, görev verdiği NEBİMİN SÖZLERİNİ BASTIRMAYIN, ONA YAŞANTINIZDA GEREKEN SAYGINIZI GÖSTERİN DİYE UYARIYOR. LÜTFEN DİKKAT, BURADA ANLATILMAK İSTENEN, NEBİNİN ÖZEL HAYATINDA SAYGI VE HÜRMET GÖRMESİ ADINADIR, YAPILAN UYARIDA, ONUN İÇİN RESUL DİYE BAHSETMİYOR, ÖZELLİKLE NEBİ DİYOR. Hucurat 3. ayette aslında 2. ayeti açıklıyor ve diyor ki, “ALLAH RESULÜNÜN HUZURUNDA SESLERİNİ ALÇALTANLAR VAR YA, ONLAR ALLAH’IN, GÖNÜLLERİNİ TAKVA İÇİN İMTİHAN ETTİĞİ KİŞİLERDİR. BİR BAĞIŞLANMA VARDIR ONLAR İÇİN, BİR BÜYÜK ÖDÜL VARDIR.”

Hucurat 3. ayette Allah bunu söylemesinin nedeni, ÇÜNKÜ, RESULÜME UYUN ONUN TEBLİĞİ BENİM VAHYİMDİR. ONA SAYGILI OLMANIZ, BANA, BENİM VAHYİME SAYGILI OLMANIZDIR DİYOR. NE YAZIK Kİ BU GERÇEĞİ HALA MÜSLÜMAN TOPLUMLAR ANLAYAMADI. Sanırım bahse konu ayetler ve özellikle Nebi ve Resul kelimeleriyle neler anlatılıyor, çok daha iyi anlaşılmıştır. Kur’an’da Allah, Ahzab 21. ayetinde, ALLAH’IN RESULÜNDE SİZLER İÇİN GÜZEL BİR ÖRNEK VARDIR DER ve örnek gösterir. Bu ayette özellikle dikkatimizi çeken konu, Allah Resulünün batıldan ve hurafeden uzak, yalnız Kur’an’ı hayatına geçirdiğini ve yalnız Allah’ın vahyi ile yaşadığını bizlere bildiriyor ve bizlerin de Resulünün yaptığı gibi yaşamamızı istiyor. Aslında Allah Resulünü örnek gösterip, sizlerde onun gibi yapın, sakın emin olamayacağınız rivayet ve sanı inançların peşine düşmeyin ve yalnız Kur’an’ın ipine sarılın diyor. 

Bu durumda, yalnız Kur’an’ın ipine sarılıp, rivayet ve sanı bilgileri din edinmeden İslam’ı yaşayanlar mı Resulünü örnek alıp, onun yolundan gidiyor demektir, yoksa yalnız Kur’an, İslam’ı yaşamak için yeterli değildir diyerek, hayatına emin olamayacağı rivayetleri de geçirip, beşeri FIKIH inancının dayatmalarını din diye yaşayanlar mı, Resulünü örnek alıp, onun yolundan gidiyor demektir? Sizce hangisi doğru? Yorum sizlerin. Ne yazık ki bizler sakal bırakarak, Allah’ın Resulünün giydiği kıyafeti giyerek, Allah’ın elçisini örnek aldığımızı sanıyoruz. Allah’ın ayetlerinden o kadar uzak yaşıyoruz ki, Allah’ın Elçisini ne yazık ki tanımıyoruz. Çünkü O örnek insanı Kur’an’dan değil, rivayetlerden tanıdık. Kur’an ile gerçek bir bağ kuramadık, Kur’an’ı anlamadan okuyarak, batılın ve edindiğimiz Velilerin peşine düştük. Allah’ın Elçisini tanımak isteyen yalnız Kur’an’ın ipine sarılır.

“BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM. (Ahkaf 9 ) BEN SADECE, BANA GÖNDERİLEN VAHYE UYUYORUM. (Enam 50)” RASULE DÜŞEN, SADECE AÇIK-SEÇİK DUYURMAKTIR. ( Nur 54)

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .