Ana içeriğe atla

MAİDE SURESİ 13 VE 14. AYETLERİ GÖRMEZDEN GELENLERE.



Kur’an’ı anlayarak birkaç kez dikkatle okuyan bir Müslüman, onun aydınlık nuruyla aydınlanacak ve Kur’an’ın gerçeklerini görecektir. Eğer anlamını bilmeden okuyor, üzerinde hiç düşünemiyorsak, işte o zaman Allah’ın nurundan, güneşinden de, istifade edemiyoruz demektir. Çünkü Allah ayetlerin üzerinde, özellikle bizlerin düşünmesini ve aklımızı kullanmamızı emreder. Allah Kur’an’ı sizlere rehber, yol gösterici olsun diye gönderdim diyor da, onu anlayarak okuyup, üzerinde düşünen kullarının, gönül gözlerini açacağı müjdesini veriyorsa, bizlere düşen Allah’ın  rehberini bilerek, anlayarak, düşünerek okumak olmalıdır.

Allah Kur’an’ın yarısından fazlasında verdiği, kıssadan hisseler ve örneklerle, bizlere nasıl yaşamamız gerektiğini, GEÇMİŞ TOPLUMLARIN YAPTIĞI HATALARI, BİZLERE ÖRNEKLER GÖSTEREREK ANLATMIŞTIR. Bunu yapmasının nedeni, aynı hataya bizlerinde düşmemesi içindir. Geçmiş kavimlerin yaptığı yanlışların sonunda, Allah’ın bu toplumlara verdiği cezalardan da örnekler vererek, ibret almamızı sağlamıştır. Bizler Kur’an’ın verdiği örnekleri, ne yazık ki hikâye dinler gibi dinleyip, o günkü yanlış olayların, bizlere hitap ettiğinin de, farkında değiliz. Daha açıkçası bizler günümüzde, Allah’ın ayetlerinde verdiği örnekler, kıssalar sanki o devrin toplumuna has indirilmiş gibi, VERİLEN ÖRNEKLERDEN HİÇ ÜZERİMİZE ALINMIYORUZ.

Hatta bazen bizler, Allah’ın o devrin toplumuna, atalarının sanı ve rivayetlere dayalı itikatlarından vazgeçmeyenlere, Araf suresi 185. Ankebut 51. ve Casiye 6 ayetinde seslendiği aşağıdaki uyarıları,  BUGÜN GÖRMEZDEN GELENLER, ÜZERİNE ALINMAYANLAR, ACABA KUR’AN’DAN NE DERECE İSTİFADE EDİYOR OLABİLİR?

-Peki, bu Kuran’dan sonra hangi söze iman ediyorlar.

-Karşılarında okunup duran bir kitabı, sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu?

-Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?

Kur’an’dan istifade edebilmek için, önce anlayarak ve üzerinde düşünerek okumamız gerektiği anlatılır. Kur’an ne bir şiirdir nede masal kitabıdır. Kur’an bir öğüt, yol gösterici bir rehberidir. Onu yavaş yavaş, düşünerek okumamız öğütlenir Kur’an’da.  Ama Kur’an’dan istifade edebilmemiz için, önce kafamızdaki batıldan kurtulup, yalnız Allah’a kendimizi teslim etmemiz uyarısını da yapar. Onun içinde bölüm bölüm, zamana yayılarak indirilmiştir. Sizlere bu yazımda, Allah’ın bizlere ibret olsun diye örnekler vererek, Yahudi ve Hıristiyan toplumlarının yaptığı yanlışları anlatan, ayetleri hatırlatmak istiyorum, ders alabilmek adına. 

Geçmiş kavimler, Allah’ın Elçilerine ve gönderdiği kitaplarına, o devirde uyacaklarını, onun dışına sapmayacaklarını Allah’a vaat etmiş, sözler vermişlerdi. Fakat daha sonra bu toplumlar sözlerinde durmayıp, Allah’ın apaçık söylediklerinin tersine nasıl hareket ettiklerini, gönderdiği rehber kitaplardan nasıl saptığını, Kur’an’da örnek vermesi ve bu yanlışları yapan toplumları nasıl cezalandırdığını, birlikte hatırlayalım. HATIRLAYALIM Kİ, AYNI YANLIŞI BİZLERDE YAPMAYALIM, EĞER YAPIYORSAK DA FARKINDA OLALIM VE VAZGEÇELİM.

MAİDE 13: Sonra bu sözleşmelerini bozmaları yüzünden, BİZ ONLARI LANETLEDİK VE KALPLERİNİ KASKATI ETTİK. Onlar, kelimeleri yerlerinden oynatarak değiştirirler, uyarıldıkları gerçeklerden paylarını almayı unuttular. İÇLERİNDEN PEK AZI DIŞINDA, ONLARDAN SÜREKLİ BİR HAİNLİK GÖRÜRSÜN, yine de sen, onları affet ve aldırma! Çünkü Allah, iyilik yapanları sever.

14- Ve: ‘Biz Hıristiyanlarız’ diyenlerden kesin söz (misak) almıştık. Sonunda onlar kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. BÖYLECE BİZ DE, KIYAMETE KADAR ARALARINDA KİN VE DÜŞMANLIK SALDIK. Allah, yapa geldikleri şeyi onlara haber verecektir.

Allah o kadar güzel örnekler veriyor ki Kur’an’da, anlayana anlamak isteyene elbette. Bu iki ayet bizlere, günümüzde yaptığımız yanlışları, yüzümüze bir tokat gibi vuruyor, ama anlayan nerede? Allah Yahudilerin, yaptığı çok büyük yanlışa dikkat çekerek, bizim gönderdiğimiz kitabı zamanla devre dışı bırakarak, büyük çoğunluğu gönderdiğimiz kitapta hüküm verdiklerimizin anlamlarını değiştirip, kendi hurafe inançlarının peşi sıra gittiklerini söylüyor. Maide 13. ayetinde Elçisine seslenerek, bunları yapanları da sen yine de affet ve onlara aldırma tebliğine devam et diyor. Maide 14. ayette de, Hıristiyanların yaptığı yanlışlara örnek vererek, onlardan da söz aldığımız halde, onlarda zamanla gönderdiğimiz rehberin dışına çıktılar ve kitabı unuttular diyor. Bu ayette geçen Hristiyan diye çevrilen kelime, BİZ NASARALI LARDANIZ DİYE GEÇER.

Şimdi gelelim bu sözlerinde durmayıp, Allah’ın rehberinin dışına çıkanlara, onu yeterli görmeyip atalarının rivayetlerinin ardı sıra gidenlere, Allah dışında Veliler edinenlere karşı Allah’ın verdiği cezalara bakalım. Çünkü burası çok önemli. Bakın Allah indirdiği rehberinin dışına çıkanlara, nasıl cezalar vermiş.

-BİZ ONLARI LANETLEDİK VE KALPLERİNİ KASKATI ETTİK.

-BÖYLECE BİZ DE, KIYAMETE KADAR ARALARINDA KİN VE DÜŞMANLIK SALDIK.

Yüce Rabbim bizleri affet. Çünkü biz senin verdiğin bu ve buna benzer birçok örnekten hiç ders almadığımız gibi, aynı hataları bugünde bizlerin çoğunluğu ne yazık ki yapıyor. Hatırlarsanız yukarıda ki ayette,  İÇLERİNDEN PEK AZI DIŞINDA BU HATAYI YAPTIKLARINI ALLAH SÖYLÜYORDU. EVET, BUGÜN BİZLERİNDE PEK AZIMIZ DIŞINDA, AYNI HATALARI YAPMAYA NE YAZIK Kİ DEVAM EDİYORUZ. 

Geçmiş toplumlarda, bu hataları yapanlara Allah’ın verdiği cezalar, elbette bugünde aynı hataları bizler yaptığımız için, bizlerin üzerine de olması kaçınılmazdır. Yani Allah’ın indirdiği ve sorumlu tuttuğuna hükmettiği rehberinin dışına çıkıp, onu anlaşılması zor ilan edip, beşerin kitapları, rivayetleri peşi sıra gittiğimizde,  Kur’an’da hükmü olmadığı halde, bunlarda Allah katındandır diyenlere inandığımızda, Allah’ın laneti elbette üzerimize olacaktır. Kalpler kaskatı, toplumlar birbirine düşman kesilmiş, kendi din kardeşini bile öldürmekten çekinmeyen, birbirine kin ve nefret duyan toplumlar olmamız kaçınılmazdır. 

İSLAM TOPLUMLARININ BUGÜNKÜ HALİNİ DÜŞÜNDÜĞÜMÜZDE, ALLAH’IN KİTABINA YAPTIĞIMIZ SAYGISIZLIĞIN, KUR’AN’I DEVRE DIŞI BIRAKMANIN CEZASINI ÇEKTİĞİMİZİ, ALLAH’IN BİZLERİ NASIL CEZALANDIRDIĞINI GÖREBİLİRSİNİZ.

Çünkü bizler, tıpkı bizden önceki ehli kitap gibi, Allah’ın rehberinden saptık. Ayetlerde geçen kelimelerin anlamlarını değiştirdik, anlamlarını kaydırdık. ALLAH APAÇIK SÖYLEDİĞİ HALDE, ASLINDA BU AYET SENİN ANLADIĞIN GİBİ DEĞİL, DİYENLERİN YALANLARINA İNANDIK. Onu sen aklayamazsın diyerek, Kur’an’ı anlayarak okumalarını, üzerinde düşünmelerini engelledik. Yani Allah ve Kur’an’ın arasına, emin olamayacağımız kişileri ve onların kitaplarını soktuk. Hatta Kur’an’ın önüne perde çektik. BÖYLECE AKIL VE KUR’AN DEVRE DIŞI KALDI, BEŞERİN KİTAPLARI DİNDE YERİNİ ALDI, TOPLUMA HÜKMETTİ. Tabi gözler perdelendi, gönüller ve kulaklar mühürlendi. Şimdide aşağıdaki ayeti anlamaya çalışalım.

MAİDE 15: Ey Ehlikitap! Resulümüz size geldi. Kitap’tan saklamış olduklarınızın çoğunu size ayan-beyan açıklıyor; çoğundan da geçiyor. ŞU BİR GERÇEK Kİ, SİZE ALLAH’TAN BİR IŞIK VE APAÇIK BİR KİTAP GELMİŞTİR.

Hâlbuki Allah, Resulü kanalıyla Yahudi ve Hıristiyanlara yaptıkları yanlışları hatırlatarak, sizlere daha önce gönderdiğim kitaplardan gizlediklerinizi, unuttuklarınızı, uygulamadıklarınızı hatırlatan, açıklayan hatta bazı hükümleri de sizler için kaldıran Allah’ın ayetlerini tebliğ eden, Resulün getirdiği KUR’AN’IN geldiğini anlatıyor o günkü topluma. Ayetin son cümlesi üzerinde lütfen dikkatle düşünelim. “ŞU BİR GERÇEK Kİ, SİZE ALLAH’TAN BİR IŞIK VE APAÇIK BİR KİTAP GELMİŞTİR.” Allah Elçisi yoluyla, o günkü tüm Ehlikitaba seslenerek, sizlere her şeyin olduğu eksiksiz bir nur ve parlak apaçık anlaşılan bir kitap, rehber indirdim dediği halde, bizler bu nura karşı öyle saygısızlıklar yaptık ve yapıyoruz ki, Allah’ın lanetinden bu gidişle kurtulmamız, pek mümkün görünmüyor. BİZLER ALLAH’IN GÖNDERDİĞİ NURUNA, AŞAĞIDAKİ SAYGISIZLIĞI YAPTIĞIMIZ SÜRECE, İSLAM TOPLUMU İÇİNDE BİR BİRİNE KARŞI, KİN VE DÜŞMANLIK ASLA BİTMEYECEKTİR.

– “KUR’AN HER KONUDA AÇIKLAMA YAPMAZ, ÖZET BİLGİLER VERİR.”

– “KUR’AN I HERKES ANLAYAMAZ, ÂLİM VE VELİ İNSANLAR ANLAR.”

– “KUR’AN HER DİLE ÇEVRİLEMEZ.”

– “İSLAM I DOĞRU ANLAMAK İSTİYORSANIZ, FIKIH KİTAPLARINDAN ÖĞRENEBİLİRSİNİZ.”

– “VELİSİ OLMAYAN İSLAM I DOĞRU ANLAYAMAZ VE CENNETE GİDEMEZ.”

İşte bu düşünce ve fikre bizlerde inandığımızda, bizden önceki Ehlikitabın yanılgısına düşmüş oluruz. Onlarda Allah’ın rehberine, nuruna aynı yakıştırmaları, saygısızlıkları yaptığı içindir ki,” yoldan çıkarak Allah tarafından cezalandırıldılar. Hatırlayınız Allah indirdiği Kur’an için nasıl meydan okuyordu. “EĞER DOĞRU SÖYLEYENLER İSENİZ, HAYDİ SİZ DE ONUN BENZERİ BİR SÛRE GETİRİN.”  Bizler bu meydan okuyuşa adeta inatla cevap verircesine, Resulün rivayet hadisleri ve mezheplerin fıkıh inancı olmasaydı Kur’an kapalı kalır anlaşılamazdı diyerek, kendimizi şeytanın bataklığına attığımızın, farkında bile olamıyoruz. ÇÜNKÜ ELLERİMİZLE GÖZLERİMİZİ YUMDUK, GERÇEKLERİ GÖREMİYORUZ, KALPLERİMİZİ TAŞ KESTİĞİ İÇİN, HİSSEDEMİYORUZ.

Allah geçmiş kavimlerin çoğunluğunun, Allah’ın gösterdiği yoldan saptığını söylerken, içlerinden çok azının, doğru yolda çaba harcadıklarından bahsediyor. Hatta Enam suresi 116. ayetinde bizleri uyararak bakın ne söylüyor. “Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. SADECE SANIYA UYARLAR ONLAR VE SADECE SAÇMALARLAR.”

Bizler sanıya, rivayetlere değil, Allah’ın nuruna, güneşine, rehberine uymalıyız, sarılmalıyız ki, kurtuluşa erebilelim. Böylece Allah’ın gerçekten iman eden, O azınlık olan halis kullarından olabilelim. Azınlık olmak zordur. İtilirsin, kakılırsın, dışlanırsın belki bu âlemde. Ama sabredersen, Rabbin gerçeklerini anlamak adına çaba harcarsan, mutlaka ebedi mutluluğa kavuşur mükafatını alırsın. sabredebilene ne mutlu. Dilerim Allah’ın doğru yolundan giden mutlu, gelecekten umutlu azınlık halis kullarından oluruz.

Saygılarımla 

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .