Ana içeriğe atla

KUR'AN DA GEÇEN HINZIR-DOMUZ KELİMESİNE, FARKLI ANLAM VERMEMİZ, NE KADAR DOĞRU OLUR?



Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an da HINZIR diye geçen ve DOMUZ diye tercüme edilen kelimenin, bazı kişiler tarafından farklı anlamlar verilmesi konusu üzerine olacaktır. Bizler ne yazık ki bizlere öğretilenleri, kendi inançlarımıza uydurmak adına, ayette geçen kelimelerin anlamları ile oynayıp, toplum arasında tedirginlik yaratmaktan, yanlışa nefsimizin etkisiyle meyletmekten hiç çekinmiyoruz. Allah öyle bir yol gösterici rehber göndermiş ki, her kim bir ayette geçen kelimeye farklı bir anlam verse bile düşünen, aklını kullanan Kur’an ı rehber alan bir Müslüman, Kur’an ın diğer ayetlerinden gerçekleri hemen fark edebiliyor. Gelin bu konu da, iki farklı düşünce neler söylüyor ona bakalım, daha sonrada Kur’an dan doğrusunu bizler anlamaya çalışalım.

Önce ayetlerde geçen, HINZIR kelimesinden kast edilen, DOMUZ anlamında olduğunu ve bu şekliyle tercümenin doğru olduğunu söyleyen düşüncenin söylemlerine bakalım.

“Bugün Arap İslam âleminde, Arap denilen milyonlarca insan vardır. Bunlar “domuz”a ne diyorlar? Eğer “hınzır” BOZUK ET İSE, o zaman domuzun Arapça’da hiçbir karşılığı yok mu? Oysa bugünkü bütün Araplar “domuz”a “hinzir / hınzır” diyorlar. Bunu inkâr etmek, dünya-âleme maskara olmaktan zevk alma duygusuyla ancak izah edilebilir.”

Şimdide bu düşüncenin doğru olmadığını savunan ve HINZIR kelimesinin ayetlerde, DOMUZ anlamında olmadığını iddia eden düşünce ve inancın söylemlerine bakalım.

“Şimdi aklımızı kullanarak düşünelim. Yahudi lobisinin güdümündeki magazin gazeteciliğine kulaklarımızı tıkar ve ciddi sağlık araştırmalarına kulak verirsek uygar dünyanın araştırmalarında domuz etine dair diğer hayvanların etlerine kıyasla fazladan herhangi bir risk bulunmuyor. Ama ayet ne diyor? "hınzır eti yemeyin, o pis"

Hınzır domuz ise "domuz eti yemeyin, o pis" diyen ayet ile bilimin verileri birbiri ile bir çelişki oluşturmuyor mu? Domuz eti "pis" olsaydı bilimde ileri ve her türlü teknolojiyi üreten toplumlar, kendi çocuklarına domuz eti yedirmez, yasaklamazlar mıydı?

Eğer ki Arap dilinde hınzır konusunda tek seçenek olsaydı sıkıntı yaşardık. Ama bu sözcük iki anlamlı. Bir anlamı bilim ile çelişik bir noktada iken diğer anlamı bilimi doğruluyor ve bilim ile aynı şeyi emrediyor. Nedir bu emir? "AÇLIKTAN ÖLÜM DERECESİNE GELMEDİĞİN SÜRECE ASLA BOZUK VEYA ÇÜRÜMÜŞ BİR ET YEME."

Şimdide bu düşüncelerin hangisinin, doğru olabileceğini anlamaya çalışalım. Hatırlatmak istediğim çok önemli bir gerçek var Kur’an dan. Birçok insanın ya da çoğunluğun, domuzu yediğini söylemek, onun yenmesinin doğru olduğuna kanıt gösterilemez. Çünkü Allah çoğunluğa uyarsan, seni yoldan saptırırlar uyarısını yapmıştır. Bilimde ileri olduğu toplumlara örnek verenler, içkinin sağlığa zararlı olduğunu bile bile, ailecek içki içmiyorlar mı?  Önce domuz gerçekten söyledikleri gibi, diğer yediğimiz hayvanlar gibi temiz mi? Yani Kur’an da bu kelime domuz diye geçiyorsa, bilimle çatışıyor mu ona bakalım.  Bilim bu konuda domuzu araştırdığında, bakın nasıl bir hayvan olduğunu tespit etmiş, diğer yediğimiz hayvanlardan farklı olarak.

“Domuzlar en hızlı ve en zayıf sindirim sistemine sahiptir. Sindirimleri 4 saat sürüyor. Bu iyi ve sağlıklı bir süre değildir. SİNDİRİM SİSTEMİ ÇOK HIZLI VE ÇOK ZAYIF OLDUĞUNDAN, YEDİĞİ ŞEYLERDEKİ TOKSİNLERİ TAMAMEN TEMİZLEYEMEZLER VE DOMUZ KENDİ HÜCRELERİNDE DEPOLAR. Bu şu anlama geliyor, domuz pislikleri, çöpleri ve diğer hastalıklı canlıları yiyor ve etini yiyenler için, 4 saat sonra kasapta parçalara ayrılıyor ve yemeye hazır hale geliyor. NE KADAR BÜYÜK BİR TEHLİKE DEĞİL Mİ?

BURADA Kİ SORUN, TOKSİNLERİN TAMAMEN TEMİZLENMEMİŞ OLMASIDIR. Diğer taraftan diğer hayvanlardan inek, koyun ve benzerleri, bu hayvanların hepsi TEMİZ BESLENEN VEJETARYEN NELERDİR. Onların sindirim sistemleri, domuza göre, çok daha ileri seviyededir.

İneklerde 3 mide vardır ve taze temiz sebzeler SİNDİRİM SİSTEMİNDE İŞLENDİĞİNDE, 12 SAAT SÜRÜYOR. KIYASLADIĞIMIZDA BİR TARAFTA 4 SAAT, DİĞER TARAFTA 12 SAAT. Pislik çöp yiyen bir hayvanı mı tercih edersiniz, yoksa taze temiz beslenen hayvanımı tercih edersiniz? Zayıf sindirim sistemi olan, toksinleri depolayan mı? Yoksa toksinlerden tamamen temizlenmiş olanı mı?"

Şöyle savunma yapabilirsiniz. Eti iyice pişirirseniz, toksinler, zararlı mikroplar ölür. Bu düşünce ancak, gerçeklerin üstünü örtmekten başka bir işe yaramaz. Allah yol gösterir, kulu Allah ın gösterdiği yolu ister izler, isterse kendi nefsinden bahaneler bulur. Allah Enam 145. ayette özellikle Hınzır yani domuz etinin pis olduğunu söylüyorsa, Allah ın önerisine uymak en doğru olandır. Çünkü Kur’an rehberdir, bu rehberin yolundan gitmekte bir seçimdir. Allah yarattığı bu hayvanın etini yemeyin diyorsa, elbette bu hayvanı yaratmasının da bir sebebi vardır. Yaradan hiçbir şeyi boşuna yaratmaz. Bizler bunun arayışı içinde olmalıyız.  Şimdide HINZIR yani domuz diye çevrilen ayetlerden bir örnek verelim ve üzerinde birlikte düşünelim. 

BAKARA 173: Allah, size ancak LEŞ, KAN, DOMUZ ETİ VE ALLAH’TAN BAŞKASI ADINA KESİLENİ HARAM KILDI. Ama kim mecbur olur da, istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Şüphesiz, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Diyanet meali)

Allah ayette haram kıldıklarını sayarken, dikkat ettiyseniz ilk saydıkları arasında LEŞ var. Leş bildiğiniz gibi, kendiliğinden ölmüş ve bir müddet zaman geçerek eti çürüdüğü için bozulmuş, kokmuş hayvana denir. Peki, HINZIR kelimesinin ayetlerde DOMUZ anlamına gelmediğini savunan arkadaşlar bu kelimeye ne anlam vermişti hatırlayalım.  “BOZUK, ÇÜRÜMÜŞ ET.” Ama Allah zaten bu anlama gelen LEŞ kelimesini bozuk, çürümüş et anlamında kullanıyor. Bu durumda ayetin devamında geçen HINZIR kelimesinin de bozuk çürümüş hayvan ya da bozuk yiyecek anlamında olması mümkün görülmüyor. Çünkü Allah özellikle HINZIR yani domuz canlı olarak temiz göründüğü için, bu hayvan temiz değildir sizler için diyor. Nedeni çok açık, ayetin sonunda ne diyordu? “MECBUR KALIRSANIZ, SINIRI AŞMAMAK KOŞULU İLE YİYEBİLİRSİNİZ.” Bu ayette bu hüküm aslında, HINZIR kelimesinin bozuk çürümüş et, yiyecek olmadığının çok açık kanıtıdır. ÇÜNKÜ BOZUK ÇÜRÜMÜŞ ET YA DA YİYECEK ZORDA BİLE KALSANIZ YİYEMEZSİNİZ, ÇÜNKÜ SİZİ ZEHİRLER, ÖLÜRSÜNÜZ. Demek ki ayette geçen HINZIR, tercüme edildiği gibi bir hayvan yani DOMUZ, bozuk çürümüş et ya da yiyecek değil. Bu hayvanı, ya da diğer saydıklarını zorda kaldığınızda, Allah sınırı aşmamak şartıyla, yiyebilirsiniz diyor. 

Eğer bu tercümenin doğru olduğunu kabul edersek, Allah haram kıldıklarını sayarken, aynı anlamı hem LEŞ hem de HINZIR kelimesiyle vermiş oluyor ki, buda elbette mümkün değildir. Ayette bahsedilen LEŞ kelimesiyle Allah zaten, kendiliğinden ölmüş, kokmuş bozulmuş hayvandan bahsediyor. Benzeri anlamda bir kelimeyi, daha sonra sayması, tekrar etmesi de zaten mümkün değildir. Bu konuya açıklık getirecek bir başka örnek vermek istiyorum Kur’an dan. Bu ayette kullanılan kelime aynı kökten (hinzir/henazir) olarak kullanılıyor.

Maide 60: De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lanetlediği ve gazap ettiği, aralarından MAYMUNLAR, DOMUZLAR ve tâğûta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır. (Bayraktar Bayraklı)

Bakın Allah yoldan sapmış inkârcıları, kimlere benzetiyor. MAYMUNLAR VE DOMUZLAR. Allah böyle insanları, öyle hayvanlara benzetiyor ki onların davranışları, yaşadıkları ortam ile bir bağ kurduğunuzda ancak bu gerçek anlaşılıyor. Burada geçen kelime HENAZİR yani HİNZİR kelimesinden geliyor. Onun içinde bu ayette de domuz diye çevrilmiş. Eğer bu kelimeye söyledikleri anlamı verirsek, ayeti kendimizce şekillendirmiş oluruz ve ayette çelişki yaratırız. Onun içindir ki, HINZIR hayvan ismidir ve domuzdur. Hınzır kelimesinin bozuk et olduğunu söyleyen kardeşlerimiz, ayetin son bölümünü kendilerince tercüme ederek, şöyle bir cümle kurmuşlardı hatırlayalım. "AÇLIKTAN ÖLÜM DERECESİNE GELMEDİĞİN SÜRECE ASLA BOZUK VEYA ÇÜRÜMÜŞ BİR ET YEME." Bununda mümkün olamayacağını, çürümüş etin insanı zehirleyeceğini, zarar vereceğini zaten söylemiştim.

Dilerim cümlemiz, Kur’an ile gönül gözleri açık, Allah ın Kur’an da önerdiği yolda yürüyen, Kur’an ı düşünerek anlayan, Allah ın azınlık halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .