Ana içeriğe atla

İSLAM TOPLUMLARI OLARAK, BU YANLIŞI ÇOK FAZLA YAPIYORUZ.




Bir kardeşimiz yazılarımdan, peygamberimizi devre dışı bıraktığım izlenimini almış. Müslüman ım diyen bir insan, bunu aklından bile geçiremez. Arkadaşımızın bana verdiği cevabında, Kur’an ın peygamberimize itaati, örnek almamız gerektiğini söylüyor ve benim yazdığım yazılarda, bunu göremediği izlenimini aldığını da belirtmiş. Konu çok önemli, biraz detaylı yazmak zorunda kaldım, lütfen sabırla okuyalım. Bende bugünkü yazımı, bu konuya ayırdım. Ayrıca bu kardeşimiz, beni Kur’an a uymaya çağırmış, buna çok memnun olduğumu söylemeliyim. Yalnız tek bir şartla, KUR’AN I RİVAYETLERE GÖRE ANLAMAMAK ŞARTIYLA. Çünkü Allah Kur’an ı açıklamak bize düşer, diye açıkça bildiriyor. Günümüzde Kur’an rivayetlerin ışığında anlaşılmaya çalışıldığı için, farklı anladık ve dinde bölündük, parçalandık. Daha da kötüsü, Kur’an a uyduğumuzu zannederken, Kur’an ı kendimize uydurduk, bunun farkında bile değiliz.

Bizler eğer Kur’an, rivayet hadisler olmasaydı kapalı kalırdı, anlaşılmazdı diye inanırsak, bu Elçiye uymak değil, RİVAYET VE SANIYA TABİ OLMAK OLUR, ÖNCE BUNU UNUTMAYALIM. Kur’an a uymak, onu bir bütün olarak anlamaya çalışmakla olur. Parçacı olarak kelimelere anlamlar vererek anlamak, Kur’an ı anlamak değil, Kur’an ı nefsimize uydurmaktır. Arkadaşımızın söylediği gibi, Allah Kur’an da Elçim e uyun emrini vermiştir. Peki Allah elçisine, nasıl bir görev, sorumluluk verilmiştir? İşte bunu görmezden gelip de, bizlere öğretilenleri doğru çıkarmak adına, Kur’an da asla bahsedilmeyen, birçok hükümleri de peygamberimiz koymuştur dine dediğimiz andan itibaren, Kur’an dan sapmış, Kur’an a değil RİVAYETLERE uymuş oluruz. Çabam, bunun fark edilmesi adınadır.

AKLA DEĞİL, KUR’AN A TESLİM OLALIM demiş kardeşimiz, bana verdiği cevapta. Bu söylem yanlış anlaşılmaya müsaittir. Çünkü akıl ve Kur’an paralel, yan yana yürür, asla ayrılmaz. Allah Kur’an da onlarca ayetinde, bizlerin ayetler üzerinde düşünmeye ve aklımızı kullanmaya yönlendirir. Bana cevap veren kardeşimiz, benim peygamberimizi, devre dışı bıraktığımın izlenimini aldığını söylemiş. BUNU DÜŞÜNMEKTEN ALLAH A SIĞINIRIM. Elbette bana böyle bir iftira atanı da, Rabbime havale ederim. Hiç kimse peygamberimizi devre dışı bırakarak, İslam ı yaşayamaz. AMA HİÇ KİMSE, ALLAH IN ELÇİSİNE VERMEDİĞİ BİR YETKİYİ DE, ELÇİSİNE VEREREK İSLAM I YAŞAYAMAZ.

Allah ELÇİLERİNİ uyarıcı, tebliğ edici, yol gösterici, öğüt verici olarak gönderdiğini birçok ayetinde bizlere anlatır. Bu örnekleri birçok yazımda vermiştim. Bu yazımda, iki örnek vermek istiyorum.

Kehf 56: BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. Kâfir olanlar ise, hakkı batıla dayanarak ortadan kaldırmak için batıl yolla mücadele verirler. Onlar ayetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri alaya almışlardır.

Ankebut 18: “Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. RESULLERE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.”

Yukarıdaki ayetleri ve buna benzer birçok ayetleri gördüğümüz halde, hala peygamberimizin yetki ve sorumluluklarına ilaveler yapıyor ve buna inandırılıyor sak, yanlış yoldayız demektir. Allah ne diyordu Kehf 26. ayetinde, BEN HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM. Bir başka ayetinde de tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer diyordu. Yine Yaradan geçmiş toplumların yaptığı hatayı, bizler yapmayalım diye, SANA TEBLİĞ ETTİĞİM KUR’AN LA ONLARA HÜKMET DİYEREK, ELÇİSİNİN KUR’AN DAN BAŞKA HİÇBİR KAYNAK KULLANMADIĞINI APAÇIK ANLATIYOR BİZLERE. Lütfen şunu unutmayalım, Allah dinin tek hüküm koyucu sudur asla da, DİNDE HÜKÜM ORTAĞI YOKTUR. Peygamberimize iman etmekte nazlanan Ehli kitap, edindikleri rivayet inançları da Kur’an ın yanında yaşamak istediklerinde, bakın nasıl ayet indiriyor Allah.

Araf 185: Göklerin ve yerin hükümranlığı konusunda, Allah’ın yarattığı her şeyi ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? O HALDE KUR’ÂN’DAN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?

Casiye 6: İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir. Bunları sana gerçek olarak okuyoruz. ALLAH’TAN VE O’NUN ÂYETLERİNDEN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?

Sormak isterim, bu ayetler günümüzde bizlere hitap etmiyor mu? Bizler bu ayetlerden sorumlu değil miyiz. Elbette sorumluyuz. Eğer sorumlu olduğumuza inanıyorsak, bunu davranışlarımız da da göstermeliyiz. Demek ki peygamberimizde, yalnız Kur’an ı tebliğ etmiş ve yalnız Kur’an ile hükmetmiştir. Emir çok açık. Hatta bu konu ile ilgili, bir başka ayetinde de, bakın görev tanımını nasıl yapıyor elçisinin ve elçisini şiddetle nasıl uyarıyor.

Hakka 44–45–46: Eğer (Resul) BİZE İSNAT EDEREK BAZI SÖZLER UYDURMUŞ OLSAYDI, MUTLAKA ONU KUDRETİMİZLE YAKALARDIK. Sonra da onun ŞAH DAMARINI MUTLAKA KESERDİK.

Çok dikkat çekici değil mi? Allah çok açık bir hüküm veriyor ve diyor ki, elçimize indirdiğimiz Kur’an ın dışından, bize isnat ederek bunlarda dinin emridir, Allah ın emridir diye bazı sözler söylemiş olsaydı, ONUN CANINI ALIRDIK DİYOR. Peki, bizler bunca ayetleri gördüğümüz halde, hala neler söylüyor ve bunlarda peygamberimizin dine koyduğu hükümlerdir, her şey Kur’an da yoktur deme cesaretini gösteriyoruz. Çok üzücü. Allah açıkça aşağıdaki hükmünü verdiyse, sizce Allah bizleri, Kur’an ın dışından bilgilerden de sorumlu tutar mı?

Zühruf 44: Doğrusu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüttür. İLERİDE ONDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ.

Allah bakın ne kadar açık bir hüküm vermiş. Sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diyor. Kelimelere kendi nefsimizden, hurafe inançlarımıza kanıt olsun diye lütfen anlamlar vermeyelim, manasını-anlamını Kur’an dan arayalım. Bizlere öğretilenler, Kur’an ın tek bir ayetine bile ters düşüyorsa, asla kabul etmeyelim, yoksa hesabını veremeyiz. Kur’an peygamberimizi örnek almamızı ister bizlerden. Dikkat ediniz ÖRNEK diyorum. Örnek insan dediğimizde yaşamı, davranışları ve olaylar karşısında takındığı tavırdır ki, Allah da elçisinin bu yönlerini örnek almamızı emreder. Adı üstünde elçi. Elçiler gönderilene ilave yapamaz, ekleyemez. Tek bir kelimesini bile değiştirmeden, tebliğ eder. Bu hükümde Kur’an da zaten apaçık verilmiştir.

Kur’an da geçen bazı örnekleri hatırlayınız. Allah ın elçisi en küçük bir hata yaptığında uyarılmakta ve Allah tarafından ikaz edilmektedir. Peygamberimiz dini tebliğ ve yaşamak adına, asla Kur’an ın dışına çıkmamış, yalnız sana indirdiğimle onlara hükmet diyerek, açıkça hükmünü Allah vermiştir. Bizlerde peygamberimize uymak istiyorsak, yalnız Kur’an a uyarak, emin olmadığımız bilgilerin ardına düşmemeliyiz. Sizlere hatırlatacağım, şu ayet üzerinde düşünelim şimdide.

Ali İmran 101: Allah’ın ayetleri size okunuyor, Resulü de aranızda; peki nasıl küfre sapıyorsunuz? KİM ALLAH’A YAPIŞIRSA DOSDOĞRU YOLA İLETİLMİŞTİR o.

Ayete dikkat ederseniz, Kur’an sizlere okunuyor ve Resulüm de aranızda diyor. Böyle olduğu halde küfre sapıyorsunuz diye uyarıyor. Çok dikkat çekici ve düşündürücü bir ayet. Yani her şey elinizin altında olduğu halde, siz Kur’an ın dışına çıkıyorsunuz diye uyararak, kim Allah a yapışırsa, yani kim KUR’AN A yapışırsa, dosdoğru yola iletilmiştir diyor. Sizce apaçık bu ayet, bizleri Kur’an dışına yönlendiriyor mu?

Şimdide bu ayeti günümüz şartlarında anlamaya çalışalım. Allah ın ayetleri Kur’an bizlere okunuyor, hiç değişmeden Allah korumasında. Ama onun resulü örnek peygamberimiz aramızda değil. Ayetin sonunda, aslında apaçık bizlerin yapması gereken söyleniyor ve diyor ki, KİM ALLAH A YANİ KUR’AN A YAPIŞIRSA, DOSDOĞRU YOLDA GİDİYOR DEMEKTİR. Bizlerin sarılacağı, inanacağı, rehber alacağı kitabın ne olduğu, Kur’an da onlarca ayetinde apaçık söylenmiştir. Bir örnek verelim.

Araf 3: (Ey insanlar), RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN VE O’NDAN BAŞKA VELİLERE UYMAYIN. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

Bakın Allah ayetinde çok açık bir sınır çiziyor, hükmünü veriyor bizlere ve diyor ki, RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE, YANİ KUR’AN A UYUN VE ONDAN BAŞKA VELİLERE UYMAYIN. Çünkü bir başka ayetine, bizleri Kur’andan sorumlu tutacağına hükmetmişti. Unutmayalım Allah, sözünde durandır. Peki, bizler bunca açık ayetleri gördüğümüz halde, neler diyoruz? Ne yani peygamberimiz postacımıydı. Peygamberimizin de dine hüküm koyma yetkisi vardır. Bizlerde bunlara uymak zorundayız. Yalnız Kur’an ile iman olmaz diyoruz. Peki bu sözler, yukarıdaki ayetlere uyuyor mu? Daha önce örnek verdiğim ayetlerinde tümüne uymuyor. Hatta yüzlerce ayet vardır ki, bizlerin yalnız KUR’AN IN İPİNE SARILMAMIZI EMREDER.

Allah elçim e uyun der, çünkü elçisine verdiği emir, KULLARIMA YALNIZ KUR’AN İLE HÜKMET EMRİDİR de ondan. Bu emri ve onca tembihi-uyarıyı alan Allah ın elçisi, sizce Kur’an ın dışından, dine hüküm koymuş, ilaveler yapmış olabilir mi? Karar sizlerin, herkes kendi imtihanını yaşıyor. Şimdide tam tersini düşünelim ve diyelim ki, hayır peygamberimiz dine Kur’an dışından da hükümler koymuştur, ilaveler yapmıştır. Bizler bunlara da uymak zorundayız diye düşünelim bir an.

Bu durumda hemen kendimize soralım. Madem peygamberimiz dine ilaveler yaptı, neden Kur’an gibi onları da yazıya geçirmedi sağlığında? Neden rivayet yoluyla bizlere ulaştı. Peygamberimiz tam tersine Kur’an dışından, din adına peygamberimize atfedilen sözlerin, yazımını bile yasakladı. Gerçi bunu söylediğimizde, önce yasakladı daha sonra serbest bıraktı denir. Peygamberimizin serbest bırakmadığını, dört halife devrinde de, hadis nakli yasağıyla nasıl mücadele edildiğini, yasağın devam ettiğini lütfen araştırınız. HADİSLERE DİKKAT EDİNİZ LÜTFEN, HEPSİ BİR RİVAYETE GÖRE DİYE BAŞLAR. YANİ HADİSLERDE DİREK HİTAP YOKTUR, ARACILAR VARDIR. BÖYLE RİSKLİ BİR YOLLA DİN YAŞANIR MI SİZCE?

Bu düşünceye inanmamız bizleri, dinde bölmüş ve birbirimize düşman etmiştir. Bölünmeyi tetikleyen, rivayet ve sanı bilgilere inanmaktır. Çok yakınımızda olan, Müslüman ın Müslüman ı nasıl katlettiğini, hala göremiyor muyuz? Her mezhep, birbirinin tam tersi, elindeki rivayetlere göre iman edince, sonuç ortada. Allah bizleri, emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin, sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum dedikten sonra, BÖYLE BİR İMAN ŞEKLİNE BİZLERİ YÖNLENDİRİR VE BU BİLGİLERDEN SORUMLU TUTAR MI?

Peygamberimize atfedilen sözleri/HADİSLERİ lütfen, Kur’an süzgecinden geçirerek kabul edelim. Unutmayınız Kur’an ın onayından geçmeyen bir sözü, peygamberimize ait olduğunu düşünen, nakleden Allah ın elçisine iftira atmış demektir ki, bunu cezası cehennemde kalıcı olmaktır Allah korusun. Bizler peygamberimizin yolundan gitmek istiyorsak, Kur’an ın ipine sarılmalıyız. Çünkü Allah dinin sınırları olduğunu, O SINIRINDA KUR’AN OLDUĞUNU, asla sınırları geçemeyeceğimizi bildirir bizlere.

Peygamberimiz, Allah ın RESULÜ, bizler için örnektir, dinin LİDERİDİR. ASLA DİNDE, ALLAH IN ORTAĞI DEĞİLDİR. Elçilerin görev ve sorumlulukları Kur’an da çok açık belirtilmiştir. Bizden önceki ehli kitabın yanlışına düşerek, Allah ın Resullerine yükledikleri kutsiyeti ve Allah ın vermediği yetkileri bizlerde yüklersek, onların dinden saptığı gibi saparız.Yetkiyi veren Allah tır. Ona bizlerin ilaveler yapması asla düşünülemez. Peygamberimizi devre dışı bırakmaya hiç kimsenin gücü yetemeyeceği gibi, zaten böyle bir şey ben Müslüman ım diyen hiç kimsenin, gönlünden asla geçmez.

Dilerim Rabbimizden, Kur’an ın sınırlarını aşmayan, hakka batıl karıştırmayan, Kur’an ı yine Kur’an ın verdiği örneklerle anlama çabasında olan, Rabbin azınlık halis kullarından oluruz. Kur’an a harfiyen uyan, hiçbir ayetin üstünü örtmeden, görmezden gelmeden yaşayan, O örnek peygamberimizin yolunda demektir, bunu da unutmayalım.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .