Ana içeriğe atla

YANLIŞ BİLGİLER IŞIĞINDA KUR'AN I ANLAMAYA ÇALIŞIRSAK......


Bizler Kur’an ile gereken bağı kurmadığımız için, ne yazık ki yaşadığımız İslam ı, Allah ın istediği yolda yaşayıp yaşamadığımızın da farkında olamıyoruz.  Bizlerin din adına bilinçlenmemizin önüne geçemeye çalışan din tacirleri, İslam düşmanları, topluma öyle bir tuzak kurmuşlar ki, üzgünüm ama genel çoğunluğumuzun bu tuzağı fark etmesi, ancak Allah ın huzuruna vardığımızda gerçekleşecek gibi görünüyor. Tabi bu insanların aklı ve düşünmeyi birilerine teslim ettiği içinde, geri dönüp o büyük hatalarını düzeltme imkânları asla olamayacağı uyarısını, yüce Rabbimiz Kur’an da yapıyor.

Kur’an ın başka dillere tam çevrilemez düşüncesini topluma inandıranlar, böylece kendilerini İslam dininde ruhbanı ilan ederek, dini kendi tek ellerine almışlardır. ÖZELLİKLE İÇİMİZE, MÜSLÜMAN GÖRÜNÜMÜNDE GİRMİŞ YAHUDİLER, İSLAM I YOZLAŞTIRMAK İÇİN BİZLERE TUZAK KURMUŞLARDIR, lütfen bu tuzağa düşmeyelim. Batıl inançlarımızın birçoğu, Yahudi inançlarından alıntı olduğunu lütfen artık fark edelim. Allah uyarıcı bir kitap, mesaj gönderip ve bu kitaptan dünyada yaşayan tüm insanlarında sorumlu olduğuna hükmettiyse, nasıl olurda bu kitap, mesaj tüm dillere tam çevrilemez.  Elbette kasıtlı yanlış çeviriler vardır ona Kur’an demek yanlış olur ama o kadar iyi niyetle ayetleri tercüme edenlerde var, Allah onlardan razı olsun inşallah. Allah öyle bir ışık, nur göndermiş ki, bir ayette yanlış bir tercüme yapılsa, bir başka ayette o yanlış açığa çıkıyor, fark ediliyor. Gerçekleri fark edemeyenler, art niyetle Kur’an a bakanlar, aklını kullanamayanlardır hatırlatırım. Onun için Allah Kur’an ı anlamak için iyi niyetle okuyanın, GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇARIM DİYOR. Gönül gözü açık olanı, hiç kimse aldatamaz.

Düşünün lütfen, Arap bilim adamlarının yazdığı yüzlerce kitap, tüm dillere doğru çevriliyor ve herkes yararlanıyor, farklı dillere farklı çeviriler olmuyor, ama Allah ın katından gelen, eşi benzeri olmayan bir Nur, her dile doğru çevrilmeyip, tüm insanlık yararlanamıyor öylemi? Ne söylediğimizin farkında mıyız?  Eğer Kur’an ı anlamadan okuyorsak, Kur’an ın okunuş amacına ters düştüğü için, buna Kur’an okuyoruz diyemeyiz. Çünkü Allah Kur’an ı düşünerek, aklımızı kullanarak, anlayarak okumamızı bizlerden istiyor, lütfen bunu unutmayalım. ANLAMADIĞIMI BİR MESAJI, NASIL TEBLİĞ ALIRIZ? Allah ın gönderdiği kitaplar, örneğin Tevrat İbranice, İncil Aramice, Kur’an Arapça indirilmiştir, yani her toplumun diliyle. Peki neden? Onu da Allah açıklıyor ve bakın Kur’an ın Arapça indirilmesi konusunda ne diyor.

Zuhruf 2–3: APAÇIK KİTAB’A ANDOLSUN Kİ, İYİCE ANLAYASINIZ DİYE BİZ, ONU ARAPÇA BİR KUR’AN YAPTIK. (Diyanet meali)

Fussilet 44: EĞER BİZ ONU BAŞKA DİLDE BİR KUR’AN YAPSAYDIK ONLAR MUTLAKA, “ONUN AYETLERİ GENİŞÇE AÇIKLANMALI DEĞİL MİYDİ? BAŞKA DİLDE BİR KİTAP VE ARAP BİR PEYGAMBER ÖYLE Mİ?” …….(Diyanet meali)

Bu ayeti neredeyse tüm mealler, tercüme yaparken bu şekilde yazmışlar. Çok da doğru. Demek ki istenirse oluyormuş. Peki, siz bu iki ayetten, Kur’an ın Arapça indirilme nedeni konusunda ne anladınız? Sanırım şu söylediklerimin dışında bir şey anlamanız mümkün değil. Bu ayetlerde Allah Araplara, anlasınlar ve daha sonra anlamadık, çünkü bizim dilimizden Kur’an ı indirmedin diye itiraz etmesinler diye, özellikle onların dilinden indirdik Kur’an ı diyor.

Bakın ayeti tercüme ederken çok doğru bir şekilde, neredeyse tüm meallerde bu şekilde tercüme etmelerine rağmen, aynı kişiler neler söylüyorlar hatırlayalım. “KUR’AN I HERKES ANLAYAMAZ, ARAPÇA BİLENLER ANLAR. KUR’AN HER DİLE DE TAM TERCÜME EDİLEMEZ.” Bu sözler ve düşünceler, Allah ın kitabına yapılabilecek en büyük saygısızlıktır hakarettir. Neden biliyor musunuz? Bu düşünceye inandığımızda şu düşünceleri de kabul etmiş olmamız gerekir. 

“ALLAH HER DİLE ÇEVRİLEMEYEN, YALNIZ ARAPLARIN ANLAYACAĞI BİR KUR’AN GÖNDERMİŞ, AMA TÜM İNSANLIĞI BİZLERİN ANLAYAMADIĞI BİR KİTAPTAN SORUMLU TUTMUŞ ALLAH. BU NASIL BİR ADALET. ALLAH HEM VELİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN DİYOR, HEMDE KUR’AN I BİZ OKUDUĞUMUZDA ANLAYAMIYORUZ”

Bunu nasıl düşünürüz ve Allah a nispet ederiz, bu kadar mı aklımızı yitirdik. İşte Allah ile aldatılmak bu kadar korkunç bir şey. Hâlbuki Allah ayetinde öyle bir örnek veriyor ki, ayetin devamında zerre kadar aklı olan, Kur’an ı herkesin anladığı dilden okumasını Allah ın istediğini anlar. Hatırlayalım Allah ne diyordu? “BAŞKA DİLDE BİR KİTAP VE ARAP BİR PEYGAMBER ÖYLE Mİ?” İşte yaradan hesabın görüleceği o çetin gün, hiç kimsenin bir bahanesi olmasın diye, Araplara kendi dilinden indirmiş ve böylece verdiği örnekle de bizlerin Kur’an ı kendi dilimizden okumamızın gerektiğini bildirmiştir. Tabi aklını kullanan ancak bu gerçeği anlayacaktır. Eğer Kur’an her dile çevrilmiyor olsaydı, hesap günü insanlar şöyle demeleri gerekirdi, Allah ın ayette verdiği örnekten yola çıkarak. “ALLAH IM SENİN GÖNDERDİĞİN KUR’AN BİZİM DİLİMİZDE DEĞİL, HER DİLEDE TAM ÇEVRİLMEDİĞİ İÇİN ANLAYMADIK. ONUN İÇİN BİZLERİ SORUMLU TUTMAMAN GEREKİR.” Yaptığımız yanlış, işte bu kadar büyük ve tehlikeli ama farkında bile değiliz. 

Aslında sorun, Kur’an ın doğru tercümesinin yapılıp yapılamayacağı değildir. Asıl sorun Kur’an gerçeklerinin toplumdan gizlenerek, ataların batıl inançlarının yaşanma arzusudur. Her kitap bir başka dile çevrilir. Önemli olan manadır, anlamdır, anlatılmak istenen MESAJDIR, KONUNUN ÖZÜDÜR. DİLLER ARAÇTIR, AMAÇ DEĞİLDİR. Basından duyarsınız bazı din simsarları şöyle derler. “SAKIN KUR’AN IN TÜRKÇE TERCÜMESİNİ OKUMAYIN, DİNDEN ÇIKARSINIZ.” Esas dinden sapanlar, Kur’an ı anlamadan okuyanlardır. Anlayarak okunmasını istemeyenler zalimlerdir, Allah ile toplumu aldatıcılardır. İmamı Azam Ebu Hanife nin, bu konudaki düşüncesini de örnek vermek istiyorum.

“Kuran kâğıtlarda Yazılmış ve bizim Okuduğumuz Lafızlar değildir. Esas Kuran o lafızların taşıdığı manadır ki, bir kelam-i nefsi ( ALLAH ın zati ile var olmaya devam eden söz ) olarak kalıptan kalıba dökülür. O kalıplar sonradan yaratılmış ( Muhdes ) Varlıklardır. Oysaki esas Kuran, MAHLÛK olmayan bir manadır. Hiç kuskusuz O,öncekilerin Zübürlerinde de vardı buyrulması da bu gerçeği gösterir. O HALDE ESASİ İTİBARİ İLE MANA OLAN KURAN I ARAPÇA LAFIZ YERİNE, BAŞKA LAFIZLARDAKİ ÇEVİRİSİNDEN OKUMAK MÜMKÜNDÜR.”

Bizlerin yaptığı yanlışlar, Kur’an ın ayetlerinin dilimize doğru çevrilip çevrilmemesi konusundan çok, ayetleri yanlış bilgiler ışığında anlamamızdan kaynaklanıyor. Bırakın ayetleri, hadislere çok değer verip, adeta dinde kanıt gibi görenler, onların içinden bile kendi nefislerine uyanları seçmekte, bir sakınca görmüyorlar. HADİSLERİN ORJİNALİDE ARAPÇADIR, AMA İLGİNÇTİR BU HADİSLER TÜRKÇEYE DOĞRU ÇEVRİLEMEZ DİYENİ HİÇ DUYMADIM. Allah ın nuruna yaptığımız bu saygısızlığın hesabı, çok çetin olacaktır. Bizler için kesin kanıt yalnız Kur’an dır, lütfen unutmayalım. Ayetlerin apaçık anlamlarını gördüğümüz halde, birileri bizlere aslında, bu ayette çok farklı şeyler anlatılıyor siz anlayamazsınız diyerek, emin olmadığımız bir rivayeti örnek gösteriyorsa, lütfen onlara değil, Allah ın apaçık nuruna inanalım. ALLAH BİZ AYETLERİMİZİ, NİCE ÖRNEKLERLE KUR’AN DA AÇIKLADIK DİYOR.

Allah Araf 3. ayetinde, RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN, ONUN YANINDA SAKIN VELİLER EDİNİP ADI SIRA GİTMEYİN, uyarısını yapan Allah a inat, VELİSİ OLMAYAN CENNETE GİDEMEZ DİYECEK KADAR KUR’AN AYETLERİNE KÖR OLDUK, ÜSTÜNÜ ÖRTTÜK. Asıl ilginç olan ise,  bu saydığım yanlışları yapanların ellerinde, kendi dillerine tercüme edilmiş Kur’an da, bu yapılan yanlışların tam terside yazıyor, yani Allah dan doğru tebliği alıyorlar ama hayata geçirirlerken, Allah dan aldıkları uyarıyı değil, edindikleri velilerin rivayetlerini hayatlarına geçiriyorlar. Bu hatayı yapanlara, yani Allah ın ayetlerini açıkça gördükleri, tebliğ aldıkları halde, üstünü örtüp görmezden gelenlere Kur’an da, KÂFİR OLDULAR DİYOR.

Tekrar etmek ve hatırlatmak istiyorum. Sorun Kur’an ın Türkçeye çevrilmesinde değil, asıl sorun apaçık ayetlerin yanlış bilgiler ve sözlerin etkisiyle hayata geçirmemizde. Bazı kardeşlerimiz Arapça öğrenin gerçekleri o zaman göreceksiniz diyorlar. İyide Arapça öğrenen Kur’an ı en iyi anlamış olsaydı, EN İYİ ARAPLAR ANLAMIŞ VE ŞU ANDA EN İYİ İSLAM I ONLARIN YAŞIYOR OLMASI GEREKİRDİ. Demek ki sorun, Arapça bilmekle çözülmüyor. Bizlerin hatası, kafamızdaki yanlış ve hurafe bilgiler ışığında Kur’an ı anlamaya çalışmamızdan kaynaklanıyor. 

Kur’an ı tercüme eden bazı art niyetli kişiler, batıl inançlarını ayetlere ilave etmeye çalışarak, Allah ın ayette bahsetmediği şeyleri de ayete ilave etmek, kendi inançlarını Allah söylemiş gibi yapmaya çalışmak adına, parantez içine kendi inançlarını yazıyorlar. Bu ayeti tahrif etmektir. APAÇIK ALLAH IN AYETLERİNİ GÖRMEZDEN GELİP, ÜSTÜNÜ ÖRTENLER, ALLAH IN GAZABINDAN, ASLA KURTULAMAZLAR.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .