Ana içeriğe atla

ŞURA SURESİ 51. AYET. ALLAH AYETLERİNİ ELÇİSİNE, RÜYASINDA DA VAHYETMİŞ OLABİLİR Mİ?



Bizler İslam’ı ne yazık ki, doğruluğundan emin olamadığımız beşeri rivayetleri, hiç düşünmeden Kur’an ile karşılaştırmadan, yaşamaya kabul etmeye devam ettiğimiz sürece, gerçek İslam’ın güzelliğini, nurunu, güneşini de görmemiz, ondan gereği gibi istifade etmemizde, mümkün olmayacaktır. Bu yazımda sizleri düşünmeye davet etmek istediğim konu, bir yazıma cevap veren bir kardeşimiz, bana sitemkâr sözlerle, peygamberimize rüyasında tebliğ edilen, KUR’AN DIŞINDAN KUR’AN AYETİ HÜKMÜNDE, HADİSLERİN OLDUĞUNU SÖYLEMESİYDİ. Gerçekten böyle bir şey olabilir mi? Yani Allah’ın Elçisine rüyasında, Kur’an’ın dışından da vahiy gelmiş olabilir mi? Kur’an’ı çok değil bir kez dikkatle anladığı dilden okuyan bir Müslüman, bunu asla kabul etmez ve buna inanmaz. ÇÜNKÜ ALLAH ZUHRUF 44. AYETİNDE, SİZLERİ KUR’AN’DAN SORUMLU TUTUYORUM HÜKMÜNÜ VERMİŞTİR. Aşağıdaki sözlerin Kur’an bütünlüğünde, gerçekten doğru olma şansı sizce var mı?

“ALLAH’IN RESULÜNE İLHAMI OLAN, AYET HÜKMÜNDE OLAN RÜYA HADİSLERİNİ DAHİ, KABUL ETMEZSİNİZ. SİZİ UYARIYORUM, YOLUNUZ YOL DEĞİL.”

Bu arkadaşımız bizlerin, din ve iman adına sorumlu olduğumuz, tıpkı Kur’an ayetleri gibi, bazı bilgilerin, hükümlerin Resulüne Allah tarafından rüyasında vah yedildiğini ve bizlerinde bunlardan sorumlu olduğumuzu söylüyor. Bizler bu sözleri, Kur’an’a müracaat ederek soralım, bakalım Allah Resullerine bu yolla, yani rüya yoluyla bizlerinde sorumlu olduğu, Kur’an dışından vahiy tebliğ etmiş olabilir mi?

Şura 51: ALLAH BİR İNSANA ANCAK VAHİY YOLUYLA YANİ (MANEVİ BİR) PERDE ARKASINDAN KONUŞUR, YANİ BİR ELÇİ GÖNDERİP İZNİYLE ONA DİLEDİĞİNİ VAHYEDER. ŞÜPHESİZ Kİ O ÇOK YÜCEDİR, DOĞRU HÜKÜM VERENDİR. (Mehmet Okuyan meali)

Önce vahiy kelimesinin anlamına bakalım. Vahiy genel anlamda Allah’ın buyruğu, yani emirlerinin Elçilere bildirildiği sözlerdir. İşte bu sözlerini bakın hangi yöntemlerle bildirdiğini söylüyor Rabbimiz. İlk iki cümleyi önce anlamaya çalışalım. Demek ki Allah asla kendisini göstermeden, bizzat ayetlerini kendisi vahyediyor bildiriyor. AÇIKLAMAK GEREKİRSE ALLAH, KENDİSİNİ GÖSTERMEDEN PERDELEYEREK, KULUYLA DİREK KONUŞARAK VAHYEDEBİLİR. Bunun Kur’an’da örneklerini görüyoruz. Ayette ayrıca Allah bir insanla, yada Elçisi ile Melek elçi gönderip, ayetlerini ilettiğini açıkça görüyoruz. 

Bazı Kur’an tercümelerinde ilk cümledeki konuşma şekli vahiy kelimesine, İLHAM ile görüştüğü yazılmıştır. Lütfen unutmayalım ayette anlatılan, Allah’ın kuluyla konuşma şeklidir. Bunun doğru anlaşılması için, konuşmanın çok açık olması gerekir ki, buna ilham  yoluyla dersek, bu vahye kendi duygu ve düşüncelerimizide katma yanlışını yaparız. AYETLERİN BU DÜŞÜNCE MUHKEM OLUŞUNA DA AYKIRIDIR. Allah kullarına ilham yoluyla, kendisi farkında olmadan ona yardım eder dersek, buna hayır diyemem. ALLAH TÜM İNSANLIĞIN SORUMLU OLDUĞU VAHYİNİ, HÜKÜMLERİNİ AYETLERİYLE ANLAŞILIR, APAÇIK MUHKEM BİR ŞEKİLDE GÖNDERDİĞİNİ SÖYLÜYOR. İlham ile gönderdiği söylersek rüya ilede göndermiş olabileceğini kabul etmek zorunda kalırız. Rüya yada ilham yolu açık ve net değildir. Allah insan dışında, diğer canlılara ilham yoluyla vahyettiğini elbette söyleyebiliriz. İlham konusuna örnek verenler, Şura suresi 48. ayeti örnek gösterirler. “Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür” Bu ayetin, Allah’ın kulu ile konuşmasının bir ilgisi yoktur. Ayetten bunu anlıyoruz. Allah’ın bizlerin fark etmeden yaptığı, yardımların dahi kıymetini bilemiyoruz, işte bunlar Allah’ın bizlerin kalbine yönlendirdiği ilhamıdır diyebiliriz. Kur’an’da, bir başka vahiydende bahsedilir. Burada anlatılan yine, başka bir yol ile de vahyedebileceğini anlatmaya çalışır. Peki, bu nasıl bir yöntem olabilir? Size bir ayet ile bunu anlatmak istiyorum.

Nahl 68: SENİN RABBİN BAL ARISINA ŞÖYLE VAHYETTİ: DAĞLARDAN, AĞAÇLARDAN VE İNSANLARIN KURACAKLARI KOVANLARDAN KENDİNE EVLER EDİN. (Elmalı meali)

Önce unutmayalım bu vahiy insanlara değil. Onun için bizzat konuşmayla olamaz. Bu ayete baktığımızda, Allah’ın bir başka vahyediş şeklini, daha iyi anlıyoruz. Bu yönteminde gönüllerine verdiği İLHAM, hatta sessizce hükümlerinin gönüllerine seslenişi diyebiliriz. Tekrar etmek istiyorum. DAHA AÇIKÇASI ALLAH KULLARINADA BÖYLE BİR İLHAMDA BULUNABİLİR, BU ŞEKİLDE DOĞRUYU BULABİLMESİ İÇİN YARDIM EDEBİLECEĞİNİ, YOL GÖSTEREBİLECEĞİNİ DE SÖYLEYEBİLİRİZ. AMA İNSANLARIN ÇOĞU BUNUN FARKINDA BİLE OLAMAZ. AYETTE BAHSEDİLEN, ALLAH’IN KULUYLA KONUŞMASI KONUSUDUR, SESİNİ BİZZAT İŞİTMESİ YADA ELÇİSİNİN VAHYİ TEBLİĞ ETMESİDİR.  ÇÜNKÜ VAHİYDE AÇIKLIK AKLIN, BİLİNCİN YERİNDE OLMASI ÇOK ÖNEMLİDİR. Mahşer günü melekler ve Elçiler vahye, şahit olacaklardır. 

Allah’ın verdiği bu bilgi ışığında hemen düşünelim. Arkadaşımızın bana söylediği gibi, bizlerin sorumlu olduğumuz Kur’an ayetleri hükmünde, Allah’ın Resulüne rüyasında vahiy gelmiş olabilir mi? Allah’ın yukarıda bizlere tebliğ ettiği vahiy yöntemlerine baktığımızda, rüyada vahiy yolu, asla zikredilmiyor. Zaten uyuduğumuzda rüya alemine geçtiğimizde, bu dünya ile iletişim kesiliyor ve orada yaşadıklarımızın ne anlama geldiğini dahi, çözümleyip anlayamıyoruz. Tabi bu satırları okuduğunuzda Hz. İbrahim ve Hz. Yusuf geldi aklınıza. Hz. İbrahim rüyasında oğlunu, Allah için kurban ettiğini görüyor. Hatırlatırım Allah oğlunu, Kurban et benim için demiyor. İşte rüyada gördüklerimizle, dünya anlayışımız çok farklı. Bizleri geleneklerimiz, bulunduğumuz ortam, töremiz çok etkiliyor. Hz. İbrahim döneminde, Allah’a insan kurban eden kavimlerin olması, onu bu düşünceye itmiş olabilir. Tabi Allah hemen bu yanlış anlaşılmayı düzeltiyor ve Hz. İbrahimi ödüllendiriyor. Hz. Yusafa gelinmce. Biliyosunuz Hz. Yusuf Allah’ın bir Elçisi ama daha bu görev kendisine verilmemiş. Allah’ın kendisine yardımı, ilmiyle Kralın gördüğü rüyanın ne anlama geldiğini söyleyerek, hapisten kurtuluyor hatta onu çok özel bir mevkiye getiriyor.  BAKIN BURADA HZ. YUSUF’UN, RÜYANIN NE ANLAMA GELDİĞİNİ SÖYLEMESİ, TÜM İNSANLARIN SORUMLU OLDUĞU, ALLAH’IN VAHYİ DEĞİLDİ. HZ. YUSUF’UN BULUNDUĞU ORTAMDAN KURTARILMASI VE ALLAH’IN ELÇİLİK GÖREVİNE HAZIRLANMASI İÇİN ONA ALLAH’IN YARDIMIYDI. Yusuf suresi 4. ayette rüya ile ilgilidir ama okuyunuz, Hz. Yusuf ile babası arasında geçer  yalnız onlarla ilgili bir ayettir. 

O halde bunu söyleyenlere inanmamız mümkün değildir. Çünkü Allah eğer bu yöntem ile Elçisine rüyasında bizlere iletecek, bizleri ilgilendiren, sorumlu olduğumuz bir vahiy göndermiş olsaydı, ALLAH’IN ELÇİSİ BUNU KUR’AN’A HEMEN GEÇİRİRDİ. Bazı batıl savunucuları, Allah’ın Resulüne Cebrail dışından da kalbine ayetler vahyedilmiştir, onlarda ayettir diyorlar. İyide neden Kur’an’a geçmedi diye sorduğumuzda, mantıklı ve Kur’an’a uyan cevaplar alamıyoruz. Bunu neden düşünemiyoruz sizce? Hani Allah bizleri Kur’an’dan hesaba çekecekti, ne oldu bu ayetin hükmü unuttukmu, hatırlamak mı istemiyoruz. Bu kadar mı ağır basıyor, batılı aklama çabamız. KUR’AN’IN VERDİĞİ ÖRNEKLERDEN YOLA ÇIKARAK, ALLAH’IN KULARIYLA KONUŞMA VAHYETME ŞEKLİNİN, KENDİSİNİ GÖSTERMEDEN DİREK KONUŞTUĞUNU, YADA ELÇİ GÖNDEREREK VAHYİNİ İLETTİĞİNİ ANLIYORUZ. Eğer Allah’ın Resulü rüyasında vahiy alıp, Kur’an’a geçirmediği, bizlerin sorumlu olduğumuz hükümler olsaydı, aşağıdaki ayetleri bizlere Allah’ın Elçisi tebliğ eder miydi? 

Enbiya 10: ANDOLSUN Kİ, SİZE ÖYLE BİR KİTAP İNDİRDİK Kİ. BÜTÜN ŞANINIZ ONDADIR; HALA AKILLANMAYACAK MISINIZ?

Kehf 27: RABBİNİN KİTABI’NDAN SANA VAH YEDİLENİ OKU. ONUN KELİMELERİNİ DEĞİŞTİREBİLECEK YOKTUR. O’NDAN BAŞKA BİR SIĞINAK DA BULAMAZSIN.

Enam 19: SOR: “TANIKLIK BAKIMINDAN HANGİ ŞEY DAHA BÜYÜKTÜR?” DE Kİ: “BENİMLE SİZİN ARANIZDA ALLAH TANIKTIR. BU KUR’AN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM…

Yine başka bir örnek verelim rüya konusu ile ilgili Allah’ın Resulünden. Önce bir ayet hatırlatmak istiyorum.

Fetih 27: Andolsun ki Allah, ELÇİSİNİN RÜYASINI DOĞRU ÇIKARDI. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi.

Allah’ın Elçisi, Medine de gördüğü bir rüyasında, kendisine iman edenlerle birlikte huzur içinde, Mescid-i Harama gittiklerini ve kabeyi tavaf ettiklerini görüyor. Bu rüyasını da topluma anlatıyor. İman edenler buna inanmak istemiyor, çünkü iman etmeyenlerin bu ziyarete engel oldukları ve iman edenlerin zorluklar içinde kaldığı bir ortamda görüyor bu rüyayı. Allah’ın Elçisi bu rüyayı görüp, topluma rüyasını anlattıktan kısa bir süre sonra, yukarıdaki ayet nazil oluyor. Bakın burası çok önemli, Allah Elçisine yakın zamanda olacak bir olayı rüyasında gösterip onu onurlandırıyor ve bu olayı da Kur’an’a vahiyle muhkem bir şekilde geçirerek ayetiyle sabitlendiriyor. Tabi daha sonra bu rüya gerçek oluyor ve iman edenlerin zaferleri ile toplum, Mescid-i harama huzur içinde giriyorlar.

İşte alacağımız kıssadan hisse. Demek ki Allah Elçisine rüyasında, bizlere hüküm bazında herhangi bir ayet bildirmiyor, ancak onu mutlu edecek, saygınlığını artıracak bir konuma getirecek bir bilgi ile onurlandırıyor. Sonunda da rüyasını gerçekleştiriyor. Bizlerde rüyamızda bazen gördüklerimizin, ileride gerçekleştiğini görürürüz.  Demek ki verilen örneklere baktığımızda, Allah Elçisine rüyasında gösterdikleri, KUR’AN HÜKMÜNDE ASLA BİR BİLGİ OLMAYIP, onu onurlandıracak, gelecekte olacak bir olayın ipuçlarını içeren, bilgiler olduğunu görüyoruz. Sonuç olarak, buradan da anlaşılıyor ki Allah, bizlere iletilecek ve bizlerin din ve iman adına sorumlu olacağımız vahiylerini Elçisine rüyasında yada ilham yoluyla gönderdiğinden bahsetmez. Çünkü rüya farklı anlamlar çıkartılabilecek konuları da içerir. İlham konusuda öyledir. Basında duyarsınız, bana Allah nefsime ilhamla seslendi, şu kişiyi öldür dedi ve ben öldürdüm diyenleri duyarız. 

Bizlere düşen, Allah’ın Kur’an’da emrettiği gibi, emin olamayacağımız sözlerin ardından değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına söz verdiği, KUR’AN IN İPİNE SARILALIM. Unutmayalım, Allah sözünde durandır.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...