Ana içeriğe atla

LOKMAN SURESİ 20-21-22-33. AYETLER, BİZLERİ NASIL UYARIYOR.


Aşağıda yazacağım ayetleri, önce okuyalım daha sonrada günümüz yaşamımızdaki gerçeklerle karşılaştıralım. 

Lokman 20: Görmediniz mi, Allah, göklerde ve yerde bulunan şeyleri sizin emrinize verdi ve görünür-görünmez nimetlerini üstünüze saçtı. İNSANLARDAN ÖYLESİ VAR Kİ, ALLAH UĞRUNDA İLİMSİZ, KILAVUZSUZ VE AYDINLATICI BİR KİTABA DAYANMAKSIZIN MÜCADELE EDER.

21. Böylelerine, ALLAH'IN İNDİRDİĞİNE UYUN DENDİĞİNDE ŞU CEVABI VERİRLER: "HAYIR, BİZ ATALARIMIZI ÜZERİNDE BULDUĞUMUZ ŞEYE UYARIZ." Peki, şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı?

22. Güzel düşünüp güzel davranarak yüzünü Allah'a teslim eden, EN SAĞLAM KULPA YAPIŞMIŞTIR. İş ve oluşların sonu Allah'a varır.

33. Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Herhangi bir şeyde babanın, evladı; evladın da babası yerine karşılık ödemeyeceği günden ürperin! Allah'ın vaadi haktır; DÜNYA HAYATI SİZİ SAKIN ALDATMASIN. O YAMAN ALDATICI, SAKIN SİZİ ALLAH İLE ALDATMASIN.

Bu ayetlerden alacağımız dersler neler olabilir, isterseniz onu  birlikte düşünelim. Ayetlerde bahsedilen uyarılar üzerine odaklanıp, Allah ın bizlerin dikkatimizi çektiği konuları ve bu uyarıları günümüzde yaşadığımız inançlarımızla karşılaştırıp, dersler almaya çalışalım. 

Allah Lokman suresi 20. ayetinde hakkında ilimsiz, kesin ve doğru garantisi olmayan, hiçbir aydınlatıcılığı bulunmayan kitaplara dayanarak, konuşup durduklarını söylüyor. Peki, bu sözlerden ne kast ediyor olabilir? Demek ki peygamberimizin devrinde, Allah ın gönderdiği vahye müracaat eden olmadığı gibi, emin olmadıkları bilgilerin ardına düşerek, birçok konularda atalarından gelen rivayetlere, sanı bilgilere inanıyorlar ve doğru diye kabul ediyorlar ki, Yaradan ın böyle bir ikazı, uyarıyı yapıyor. Yirmi birinci ayette cahiliye toplumuna, bakın nasıl seslenmiş Allah daha o devirlerde nasıl cevap almış? 

(ALLAH'IN İNDİRDİĞİNE UYUN DENDİĞİNDE ŞU CEVABI VERİRLER: "HAYIR, BİZ ATALARIMIZI ÜZERİNDE BULDUĞUMUZ ŞEYE UYARIZ.) 

Şimdide bu sözler üzerine düşünelim. Bakın Yüce Rabbimiz geleneklerinden gelen kanıtsız, ispatsız, delilsiz bilgilere inananlara, ALLAHIN İNDİRDİĞİNE UYUN, YANİ VAHYE UYUN DİYOR. Tüm ehli kitaba da, Tevrat a İncil e uyun denmişti. Bizlerede Allah ın farklı bir emri yok. KUR'AN IN İPİNE SARILIN DEMİYOR MUYDU?Yirmi ikinci ayette ise yüzünü Allah a teslim eden, EN SAĞLAM KULPA YAPIŞMIŞTIR, diyerek acaba nereden bahsediyor olabilir? Elbette Kur’an dan, çünkü ne diyordu Rabbimiz, Allah ın indirdiğine uyun, çünkü sizleri Kur'an dan hesaba çekeceğiz. 33. ayette ise Allah bizleri çok net uyarıyor ve bakın ne diyor?

 "DÜNYA HAYATI SİZİ SAKIN ALDATMASIN. O YAMAN ALDATICI, SAKIN SİZİ ALLAH İLE ALDATMASIN." 

Demek ki dünya hayatında, birileri karşımıza dikilip kendi menfaatleri için bizi din, iman ve Allah ile kandırıp, aldatabileceği uyarısını yapıyor Yaradan.

Şimdi gelelim bu ayetlerden,  nasıl bir ders çıkarmalıyız. Kur’an ın tüm ayetlerinin ilk muhatapları, elbette peygamberimizin devrindeki insanlardır. Şimdi diyebilir miyiz, bu ayetlerin muhatabı bizler değil, o devrin insanlarıdır? Eğer bunu söylersek, Kur’an ın birçok ayetine iman etmemiş oluruz. Peki, bu ayetler bizlere günümüzde, yaptığımız yanlışlar la karşılaştırdığımızda, neler anlatıyor olabilir? Gelin şimdide onları düşünmeye çalışalım. 

Lokman suresi 20. ayette Allah, kesin ve emin olmadıkları sözleri, delilleri olmadan, Allah adına konuşanlara kızıyor ve boşuna konuştuklarını söylüyor. Burada GEÇEN İLİMSİZ, GARANTİSİ OLMAYAN BİR KİTABA SAHİP OLMADAN, İNANILAN SÖZLERneler olabilir? Elbette Kur’an ın süzgecinden geçmeyen, onun onayını almayan, beşeri sözler ve onun kitapları.

Peki, güvenilir kitap neydi? Devamındaki ayette, Allah ın indirdiği KUR’AN olduğunu söylüyordu. Şimdi de günümüzde bizlere neler söyleniyor onu hatırlayalım. Kur’an da her bilgi yoktur,  özet bilgiler vardır, Kur’an ı her kez anlayamaz, İslam ı tam ve doğru yaşamak veöğrenmek isteyenler, fıkıh kitaplarına bakmalı ve onlardan öğrenmelidirler İslam ı denmiyor mu?

Doğrusu ben Kur’dan dan anlayamayacaksam, bu kitap özet bilgi olup, her şey yazmıyorsa neden okuyayım, neden müracaat edeyim Kur’an a. Sizce Allah katından gelen bir rehber, bu özellikleri taşır mı? İşte toplum böylece Kur’an dan uzaklaştırılıp, beşerin ardı sıra yönlendirilmektedir. ALLAH DA BU HATAYI CAHİLİYE TOPLUMU, EHLİ KİTAP YAPTI, SAKIN SİZLERDE YAAPMAYIN DİYE BİZLERİ UYARIYOR. DERS ALABİLENE NE MUTLU.

Toplum buna inandığı için, Kur’an ı yüksek bir yere asmış ve doğruluğundan emin olmadığımız, beşerin fıkıh kitaplarıyla iman eder olmuşuz ne yazık ki. Bu nasıl doğru bir yol olur, hiç mi Allah ın ayetlerini okumuyoruz?  Onun için Allah anlayarak oku ve düşün diyor bizlere. Hani Allah ın indirdiğine uyun diyordu Yaradan? Peki, o devirde bunu söylediklerinde, Allah ın indirdiği ile yetinmeyerek itiraz edenler, atalarının üzerinde buldukları şeye inanırız diyenlerle, bugün günümüzde rivayetleri din kabul ederek örnek verip, atalarımız yüzlerce yıl buna inanmış, nasıl olurda bundan vazgeçeriz dediğimizde, aynı duruma düşmüş olmuyor muyuz?

Kur’an dışından sorgusuzca iman ettiğimiz SÖZLERİN/HADİSLERİN, ALLAH IN KATINDAN DOĞRU BİLGİLER OLDUĞUNA, KİMLER GARANTİ VEREBİLİR BİZLERE? O gün Ehli kitapta aynı yanlışı yaparak, Tevrat ı İncil i devre dışı bırakmış, atalarının rivayet ve sanı bilgilerinin ardına düşmüştüler. Bunlar bizlerin atalarımızın inançları diyerek vazgeçmemişlerdi.

Bizi Kur’an dışından, ciltlerce dolusu kitaplara yönlendirenlerin kanıtı, delili Rabbin katında var mı, bu bilgilerin doğruluğuna dair? Bu garantiyi veren kimler? Aynı konularda birçok ihtilaflı konular olduğu halde, nasıl olurda dayanağı kesin olmayan, Kur’an ın onaylamadığı, hiç bahsetmediği RİVAYET VE SANIbilgilerin ardına düşer ve iman ederiz? Bunuda mı akıl edemiyoruz? Bu kadar mı Kur'an ı terk ettik?

Tüm bunları söylemem elbette bazı kardeşlerimin hiç hoşuna gitmemiş ve bir yazımı beğenen bir kardeşim, yazımı kendi sitesinde yayınlamış, fakat ne yazık ki bir diğer arkadaşı onu ikaz ediyor, sırf yazıyı yazan kişi bakın kendi düşüncesine uymayan yazılarımı okuduğu için, diğerini uyarıyor ve bakın ne söylüyor. Bence çok ibret almamız gereken bir zihniyet olduğu için, yazıma almayı doğru buldum.

(Evet, öykü güzel ve getirilen yorumda tam bir ince zekânın ürünü,lakin hedef tehlikeli. Zira yazar din olarak SADECE AKIL İLE KUR'AN-I MUHATAP ALARAK, YALNIZ KUR`AN-I KERİM`İN GETİRDİĞİ İLÂHÎ HÜKÜMLERİ KABUL EDİP, dinin diğer temel kaynakları olan Sünnet, İcma ve Kıyas`ı reddeden bir görüş içerisinde. Mesnetsiz ve delalette kalan bu düşünce ve taraftarlarıyla münazara halindeyiz. Rabbim hidayet versin inşallah! TAVSİYEM BU YAZARIN DİĞER YAZI VE GÖRÜŞLERİNDEN UZAK DURMANIZ ..
Selam ve dua ile kardeşim .)

Allah ın kelamı anlayarak okunmadığında, işte böyle bir inancın doğması da kaçınılmaz olur. Allah size indirdiğim kitaba uyun, ondan sorumlu olacaksınız, Kur’an ın ipine sarılın sözlerini bizzat tebliğ almayan bir zihniyetin, Kur’an ın yüzlerce ayetine belki de bilmeden iman etmediğinin farkında bile olmayan kardeşlerimiz var ne yazık ki.

Bu düşünce ve zihniyetten de alacağımız çok dersler var. Çünkü Kur'an ın sınılarını aştığınızda, batılı ve rivayeti din edindiğinizde, işte insan böyle Kur'an ı terk ediyor ve yoldan sapabiliyor. BEN BU ZİHNİYETİN YAZILARINI OKUMAYIN DEMEYECEĞİM. ÖNCE KUR'AN İLE BAĞIMIZI KURUP ONUNLA AYDINLANDIĞIMIZDA, BU KİŞİLERİN YAZILARINI OKUMANIZ, SİZİN NASIL DOĞRU BİR YOLDA OLDUĞUNUZU SİZE GÖSTERECEK VE ALLAH A ŞÜKREDECEKSİNİZ. Bakın bu kardeşimiz ne diyor benim için?

"SADECE AKIL İLE KUR'AN-I MUHATAP ALARAK, YALNIZ KUR`AN-I KERİM`İN GETİRDİĞİ İLÂHÎ HÜKÜMLERİ KABUL EDİP dinin diğer temel kaynakları olan Sünnet, İcma ve Kıyas`ı reddeden.."

Düşünebiliyor musunuz, bu düşünceye göre Kur’an hükümlerinden başka dine hüküm veren, başka kaynaklar olduğuna inanan bu kardeşimiz, bu sözleriyle Hüküm yalnız Allah ındır ayetlerini inkâr ettiğinin farkında bile değil. Kur’an ın aklı ön plana çıkardığını bilmediği, çok net anlaşılıyor. YARADAN MUHATAP ALINACAK VE ALLAH IN KORUMASI ALTINDA OLAN KUR’AN İLE AYNI KEFEYE KOYDUĞU BEŞERİN KİTAPLARIYLA, KUR’AN A ŞİRK KOŞTUĞUNU ANLAMIŞ OLSAYDI, BU KARDEŞİMİZ ASLA BÖYLE SÖZLER SÖYLEMEZDİ, BUNDAN EMİNİM. 

Esas önemli olan söz ettiği sünnet, icma ve kıyasın aklın en önemli öğeleri olduğunun farkında olsaydı, peygamberimizin hiçbir sözünün Kur’an a aykırı ve zıt olmayacağını da bilirdi. Eğer Allah aklı ön plana çıkarıp, bizlerin bu yönde imanımızı yaşamamızı istiyorsa, İCMA ve KIYASIN da akla, mantığa, Kur’an a uymayan bir sonuç çıkarmasının, mümkün olmayacağını öğrenmesi gerekirdi. 

HİÇBİR AKIL VE MANTIK, KUR’AN IN ONAY VERDİĞİ, EMRETTİĞİ BİLGİYİ DIŞLAMAZ REDDETMEZ. AMA AYNI AKIL, KUR’AN IN YASAKLAMADIĞI, BAHSETMEDİĞİ, HÜKÜM VERMEDİĞİ BİR KONUYU YASAKLAYANLARI, YADA KUR'AN IN BAHSETMEDİĞİ BİR KONUDA, BUDA DİNİN EMRİDİR DEMEZ, BÖYLE BİR YANLIŞI KABUL ETMEZ, ONAY VERMEZ. ÇÜNKÜ KUR'AN İLE DÜŞÜNEN, ALLAH IN BİZLERİ YALNIZ KUR'AN DAN SORUMLU TUTTUĞUNU BİLİR.

İşte akıl devre dışı kalırsa, bu gerçeklerde ortadan kalkar. SÜZGECİ OLMAYAN HER BİLGİ TORTULUDUR, KARIŞIKTIR, YABANCI BİLGİLERLE YANILTILMIŞ DEMEKTİR. İŞTE DİNİN DE SÜZGECİ KUR’AN DIR. EĞER BU SÜZGECİ KULLANMIYORSAK, SONUÇTAN ASLA EMİN OLAMAYIZ. Bu kardeşimiz, benim yazdığım yazılar için ise şunları söylemiş.

(Tavsiyem bu yazarın diğer yazı ve görüşlerinden uzak durmanız ..)

Eğer ben yazılarımda, karşımdaki insanları Allah ın kitabına değil de, emin ve garantisi olmayan bilgilere, kitaplara, söz ve itikatlara yöneltiyor ve davet ediyorsam, gerçekten yazılarımın okunması tehlikeli demektir. Eğer ben yazılarımda, Kur'an ı anlayarak okuyun, düşünün tavsiyesinde bulunmuyorsam,  Kur’an dan sizler anlayamazsınız diyerek, doğruluğundan emin olamadığımız, beşerin kitaplarına yöneltiyorsam sizleri, gerçekten benim yazdıklarım tehlike saçıyor demektir.

Eğer sizlere bu yolu tavsiye ediyorsam, yazılarımı okumayınız. Çünkü bu tavsiyeler sizi Allah a değil, şeytana yaklaştıracaktır. ALLAH ŞAHİTTİR Kİ AMACIM,  ÂCİZANE SİZLERİ KUR’AN A DAVET ETMEK VE BÖYLECE DÜŞÜNMENİZE VESİLE OLARAK, KUR'AN İLE SİZLERİ BULUŞTURMAKTIR. 

Ben her yazımda, sizleri KUR’AN A davet ettim. Kur’an ı anlamaya ve düşünmeye yönlendirdim. Bende bir beşerim hata yaparım diyerek, söylediklerimi mutlaka Kur’an ile karşılaştırmanızın, en doğru yol olacağını hatırlattım sizlere.

Hiç bir zaman, hiç bir yazımda, Kur’an dışından gelen bilgilere kulaklarınızı kapatın demedim, dememde. KUR'AN I ÖZÜNE VAKIF OLAN, HİÇ BİR BİLGİDEN KORKMAZ. Bizler için faydalı olan, Kur’an onayından geçen her bilgi ve örnekler faydalı ve yararlı olacaktır dedim ve özellikle Kur' an süzgecinden geçmeyen sözlerin, dine nifak soktuğunu, bunların ayrılması, ayıklanması için KURAN VE AKIL el birliğiyle rehberimiz olmalıdır dedim. TÜM BU SÖZLERİME YÜCE RABBİMİZ ŞAHİTTİR.

Rabbimiz bizleri şeytanın şerrinden, şeytanlaşmış kalplerin iftiralarından korusun. Bunlarla mücadelede Allah, cümlemize sabır, güç, kuvvet versin inşallah. 

Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABAK




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .