Ana içeriğe atla

KURBANLIK HAYVANLAR KONUSUNDA, KUR'AN BİR SINIRLAMA YAPMIŞ MIDIR?



Bu makalemde sizleri düşünmeye davet etmek istediğim konu, Allah Kurban kesme konusunda bizleri, belirli hayvanları kesebileceğimiz konusunda sınırlama yapmış mıdır? Bu konuda Kur’an nasıl bilgiler veriyor, konusu üzerinde olacak. ÖNCE BELİRTMEK İSTERİM, KURBAN KELİME ANLAMI OLARAK, YALNIZ HAYVAN KESME ANLAMINDA DEĞİLDİR. GENEL BİR ANLAMI VARDIR VE ANLAMI, ALLAH’A YAKLAŞMAK, ONUN RIZASINI KAZANMAK İÇİN YAPILAN HER ŞEY ANLAMINDADIR. Tabi Allah’ın rızasını kazanmak adına kesilen ve dağıtılan hayvanda bunun içine girer. Kurbanı yalnız Allah adına kesmek şartıyla, Hac 34. ayetinde Kurban kesmeyi meşru kıldığını, yani izin verdiğini bildirmiştir Allah. 

Kurban Allah’ın rızasını kazanmak adına, ona bağlılığımızı bildirmek ve onun hoşnutluğunu kazanmak için yaptığımız bir YAKINLAŞMA ve BAĞLILIK göstergesidir. Bu durumda Allah’a sunacağımız kurbanda Allah’ın yasaklamadığı hayvanlar arasında olması gerekir. Allah bizlere hangi hayvanları yasaklamıştı?  Elbette bazı ayetlerinde bunu tekrar ederek açıklıyor ve saydıklarım dışında sizlere her temiz şey helal kılınmıştır diyor. Peki, neleri haram kılmıştı hatırlayalım. “LEŞ, AKITILMIŞ KAN, DOMUZ ETİ VE ALLAH’TAN BAŞKASI ADINA KESİLEN HAYVANLAR.”  Demek ki bunun dışında her temiz şey, bizlere helal kılındığını anlıyoruz. Özellikle dikkatimizi çeken uyarı ise, yasaklarda da sayıldığı gibi, Kurban keseceksek, yalnız Allah adına onun için keseceğimiz çok açık vurgulanıyor. Başkasının adına kesilmiş bir hayvanı, sakın yemeyin haramdır diye de uyarıyor. Bu düşünceden yola çıkarak, bizler için helal olan hayvanlar arasından, Allah’a kurban edebileceğimizi anlamamız, yanlış olmaz. Konuyu Kur’an’dan araştıralım.

Bu durumda bu sayılanların haricinde, şu ya da bu hayvanlarda haramdır diyebilir miyiz? Asla bunu söyleyemeyiz. Hatta bunu söyleyenleri de Allah uyarıyor ve Yunus 59. ayetinde bakın ne diyor. “DE Kİ: “NE OLDU SİZE DE ALLAH’IN SİZE RIZIK OLARAK İNDİRDİĞİ ŞEYLERDEN BİR HARAM YAPTINIZ BİR DE HELAL?” DE Kİ: “ALLAH’MI SİZE İZİN VERDİ, YOKSA ALLAH’A İFTİRA MI EDİYORSUNUZ” Buradan şunu rahatlıkla anlayabiliriz, Allah’ın haram demediğine hiç kimse haram diyemez. Bir başka mantık yürütürsek, Allah’a kurban edeceğimiz hayvanlarda Kur’an, bir sınırlama koymadıysa, bizlerde asla sınırlama koyamayız.

Şunu çok net anlıyoruz ki, Allah’ın saydıkları dışında, her temiz şey bizler için helaldir. Bu durumda şu soruyu tekrar kendimize soralım. Allah’a kurban edeceğimiz hayvanlar, Allah’ın bizlere helal ettiği hayvanların tamamından olmaz mı? Bu soruya aslında hepsinden olmaz diye bizler hüküm veremeyiz. Kur’an’a bakıp, ona göre hareket etmeliyiz. Eğer Allah’ın hüküm vermediği bir konuda, bizler ayetlerde geçen kelimelere Allah’ın açıklamadığı anlamları kendimiz veriyor da, hükümler çıkartmaya çalışıyorsak, mutlaka yanlışlık yapma riskimiz var demektir.  Gelin Allah için Kurban kesme konusunda, Kur’an nasıl örnekler veriyor ona bakalım. Tabi ayette geçen kelimelere, farklı anlamlar vermeden. Maide suresi 27. ayete baktığımızda, Hz. Âdem’in her iki oğlunun Allah’a birer kurban sunduklarından bahseder. Ama dikkat ederseniz ayette, kurbanın hangi hayvan olduğundan bahsetmez. Bir başka ayetinde;

Hac 34: Her ümmet için, ALLAH’IN KENDİLERİNE RIZIK OLARAK VERDİĞİ HAYVANLAR ÜZERİNE İSMİNİ ANSINLAR DİYE KURBAN KESMEYİ MEŞRU KILDIK. İşte sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. Şu hâlde yalnız O’na teslim olun. Alçak gönüllüleri müjdele! ( Diyanet meali)

Bu ayetten şunu çok net anlıyoruz. Allah’ın haram demediği hayvanlardan, yine hiçbir ayrım yapmadan genelleme yaparak, üzerine Allah’ın adını anarak, yani kurbanı yalnız Allah için kesilmesini meşru kılıyorum, izin veriyorum diyor.  DİKKAT ETTİYSENİZ, ALLAH’IN KENDİLERİNE RIZIK OLARAK VERDİĞİ HAYVANLARI KURBAN EDİN DİYOR. Bakın şöyle ya da böyle bir hayvan olsun diye ayrım yapmıyor. Kevser suresinde de Allah, Rabbin için kurban kes diyerek, hayvanın cinsi adına sınırlama koymuyor. Yine Hz. İbrahim ve oğlu kıssasında, bizlere kurban için Allah’ın koç gönderdiğini söylemelerine, anlatmalarına rağmen, aslında ayette böyle bir ayrım yapmadan,  ONA BÜYÜK BİR KURBANLIK VERDİK DİYE GEÇER.

Hac suresi 34. ayette, ENAM hayvanları yani genel bir anlamda, yenmesi helal kılınmış bütün hayvanlar anlamında geçen bu kelimeye, mezhepler ve fıkıh anlamını daraltacak şekilde, koyun, keçi, dana, deve gibi hayvanları kast ediyor diyerek, kendi inançlarımıza uydurmuşuz. Eğer Allah ENAM kelimesi ile belirli hayvanlardan bahsetseydi, mutlaka  ayetlerinde bunun açıklamasını yapardı. Ayeti tercüme eden genel çoğunlukta zaten, bu ayette geçen ENAM kelimesinin anlamını sınırlandırmamış ve ALLAH’IN RIZIK OLARAK VERDİĞİ HAYVANLAR diye tercüme etmişlerdir. Bir kısmında ise anlamını sınırlandırma çabalarını görüyoruz. Ne yazık ki bizler kendi inançlarımızı, her konuda ayetlere ilave etme çabasında oluyoruz. ALLAH’IN NE ANLATTIĞINI ANLAMAYA ÇALIŞMAK YERİNE, AYETLERE KENDİ İNANÇLARIMIZI SÖYLETMEYE ÇALIŞIYORUZ.

Hac 28. ayette de, yine aynı şekilde, KENDİLERİNE RIZIK OLARAK VERDİĞİMİZ, KURBANLIK HAYVANLAR ÜZERİNDE, ALLAH’IN ADINI ANARAK KESSİNLER diye bildirir ve herhangi hayvan cinsinden bahsetmez. Tekrar hatırlatmak isterim, eğer Allah ayette geçen bir kelimeyle, (en’am) sayılı ve belli bir hayvanı kast etmiş olsaydı, bunu mutlaka diğer ayetinde açıklar ve bizlere detaylı bildirir, saydığım hayvanlar dışında kurban kabul olmaz derdi. Böyle bir bilgi, detay Kur’an’da yoktur. Günümüzde Verilen liste ve kurban olabilecek hayvanlar, ayetlerde geçen kelimelere geleneksel mezheplerin FIKIH inancının etkisiyle, verilen anlamların sonucudur. Bunlarda Allah’ın emri değil, beşeri kişilerin yorumları ve düşünceleridir. Bu yol ve yöntem, bizlerin sorumlu olduğu ayetlerin, MUHKEM yani apaçık, şüphesiz, tartışmasız olma özelliğine aykırıdır.

Bakara 196. ayetinde de, haccı ve umreyi Allah için tamamlayın, eğer bunda alıkonursanız, GÜCÜNÜZÜN YETECEĞİ BİR KURBAN YANİ YAKLAŞMALIK GÖNDERİN, diye de açıklama yapar. Bakın yine herhangi bir hayvandan bahsedilmiyor, özellikle serbest bırakıldığından bahsedip, gücünün yettiği bir KURBAN GÖNDERİN diyor. Eğer Kurban için Allah’ın sınırladığı hayvanlar olsaydı, Allah onu da bizlere mutlaka bildirir, açıklardı. Bu ayette geçen, gücünüzün yeteceği Kurban sözünü, çok daha geniş ve Kurban kelimesinin gerçek anlamına uygun anlamalıyız. Ne yazık ki beşeri fıkıh inancı, sanki bu serbestlik hâşâ bir eksiklikmiş gibi, kendi nefislerimiz de sınırlamalar yaparak, şu ya da bu hayvanların dışında kurban olmaz diyebiliyor. 

Hac suresi 36. ayette ise, farklı soruları olan müminlerinde sorularına cevap olması adına, sizin için bedence büyük olan yani bu cümleden büyük baş hayvanları kast ederek,  Allah’a kulluğun simgelerinden, yani bu hayvanları da kurban olarak kesebilirsiniz diyor. Hani Allah ne diyordu bir ayetinde; “BİZ HERŞEYDEN NİCE ÖRNEKLERİ, DEĞİŞİK İFADELERLE VERDİK Kİ ANLAYASINIZ” İşte Allah bu hükmünü yerine getiriyor ve büyük baş hayvanları da kurban olarak kesilebileceğinin örneğini veriyor. Kafalarda sorular kalmasın diye. Yine özellikle hayvanın cinsini zikrederek, bir ayetinde Allah, Hz. Musa kıssasında bizlere kurban konusunda örnek veriyor. Düşünüp aklını kullanan, bu örnekten de çok dersler çıkartacaktır.

Bakara 67: Mûsa, toplumuna dedi ki: “ALLAH SİZE, BİR İNEK/SIĞIR BOĞAZLAMANIZI EMREDİYOR.” Dediler ki: “Sen bizimle alay mı ediyorsun?” Dedi ki: “Cahillerden biri olmaktan Allah’a sığınırım.”

Biliyorsunuz bu ayette özellikle, bakara yani sığır kelimesi geçer. Allah’ın kurban olarak, istediği hayvan sığır yani inek olmasını özellikle istiyor. Ama hiç birimiz bu ayette sığır geçiyor, yalnız sığır yani inek kurban edilir demiyoruz. Çünkü daha önce Allah bu konuyu kullarına bırakmıştı, detay vermeden kolaylaştırarak. Çünkü yemin ederek bu dini, kitabı sizler için kolaylaştırdım diyordu ayetinde. Ama bizler Allah’ın kolaylaştırdıklarını, ne yazık ki zorlaştırmanın yolunu bulup, ilaveler ve sınırlamalarla zorlaştırmışız.

Geleneksel fıkıh İslam anlayışında, kurban edilecek hayvanları ve özelliklerini sayarlar. Hatta hatırlayınız lütfen, eti yenecek yenmeyecek hayvanları sayarken tek tırnak, çift tırnak hayvan örnekleri verilir. Her nedense Allah böyle bir ayrım yapmaz. Kur’an bunlardan bahsetmediği için, Kur’an’da detay yoktur, her bilgiyi vermez diyerek, ne yazık ki Kur’an her bilginin olmadığı, detay vermeyen bir kitap ilan edildiğinden, danışılacak en son kitap olmuştur. FIKIH kitapları üzgünüm ama söylemek zorundayım, Kur’an’ın önüne geçmiştir. Bakın bu konuda neler söyler fıkıh. 

“Sadece davar, sığır ve deveden kurban olur. Davar denince koyun, keçi; sığır denince de, inek, boğa, manda, dana, düve, tosun anlaşılır. Eti yenen vahşi hayvandan kurban olmaz. Yabani öküz [buffalo], yabani deve [lama] ve yabani koyundan da kurban olmaz.”

Peki, bu bilgileri nereden alıyoruz? Allah mı söylüyor? Elbette hayır. İşte bizlerin İslam anlayışı ve dini yaşama kurallarını koyan FIKIH inancı, dini böyle şekillendiriyor. Fıkıh inancı bu saydıklarımızın dışında, kurban olamayacağını söyler. Küçükbaş hayvanın bir kişi tarafından, büyük baş hayvanın ise yedi kişiye kadar kurban edebileceğini söylemektedirler. Tabi bu ve benzeri bilgiler Allah’ın emri değil, beşeri fıkıh inancının, YANİ KİŞİLERİN FİKİRLERİNİN DİNİ ŞEKİLLENDİRMESİDİR. Sizce bu bilgilerin, hükümlerin, din adına bizleri bağlayıcılığı olabilir mi? Karar sizin. 

Fıkıh inancının dayatmalarını, Kur’an ayetlerine monte etmek isteyenler ise, bu hayvanların kurban edileceğinin emrini, Enam suresi 138–139–142. ayetlerde yazdığı söylenmektedir. Bu ayetlere baktığınızda Kurban olacak hayvanlardan değil, bazı batıl yanlış inançlara ayetlerin açıklık getirdiğini, bazı haramlar edinenlerin hatalarının yanlışlığı anlatılmakta ve eti yenen hayvanlar arasında yük taşıyan, tüyünden faydalanılan bu hayvanlarında sizlere helal olduğu anlatılmaktadır. Yoksa bu ayetlerde, şu ya bu hayvanlar Kurban kesmek içindir, ibaresi kesinlikle geçmez.

Tüm bu yazdıklarımdan sonra, şöyle söyleyenler çıkabilir. Tavuk, horoz da helaldir, bu durumda Allah’a tavuk kurban edebilir miyiz? Tüm bu ve buna benzer sorular, Allah’ın kolaylaştırdığı dini zorlaştıran, beşeri sözleri aklamak adına verilen yanlış ve art niyetli örneklerdir. Bizler evimize gelen misafiri bile, en güzel şekilde ağırlamaya çalışırız. Daha önce evimize almadığımız, pahalı şeyleri bile misafirimizi mutlu etmek için alırız. BU DURUMDA ALLAH’IN RIZASINI KAZANMAK, ALLAH’A YAKLAŞABİLMEK VE ONUN ŞANINI YÜCELTMEK ADINA, ELİMİZDEN GELEN EN İYİ, EN SAĞLIKLI , HİÇ BİR YERİNDE KUSURU OLMAYAN KURBANLIĞI, TİTİZLİKLE RABBİMİZE SUNACAĞIMIZ, ÇOK AÇIK DEĞİL MİDİR? 

Soruyorum sizlere, hangimiz her gün rahatlıkla aldığımız, yediğimiz bir hayvanı alıp Allah’a kurban etmek isteriz? Allah’a kurban etmek için bir tavuğu alıp kesmeyi, asla hiç birimiz kendimize yakıştırmayız ve asla gönlümüzde razı gelmez, aklımızdan da geçmez. Ama bizlerin gönlü razı gelmez diye, nefsimizin etkisiyle Allah’ın hüküm vermediği, şu ya da bu hayvanları kurban edemeyiz dememiz, Allah’a karşı iftiradır, saygısızlıktır. HADDİMİZİ BİLMELİYİZ. Kurban bayramında, Allah aşkıyla yanıp tutuşan, durumu kurban kesmek için iyi olmayan Müslüman kardeşlerimizin bile, bazen parasını biriktirip kurban kestiğine şahit oluruz. İşte bu davranış, Allah sevgisinin, aşkının bizlerin içindeki coşkuyu gösterir. 

Değerli din kardeşlerim. Bizler Allah’ın ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, önce bizlere öğretilen doğruluğundan emin olamadığımız, rivayet bilgilerden kurtulmalıyız. Bunu yaparsak, inanın Allah’ın bizlerden neler istediğini, işte o zaman çok daha doğru anlayacağımızdan şüphemiz olmasın. 

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .