Ana içeriğe atla

KÜLLİ VE CÜZ'İ İRADE NE ANLAMA GELİYOR?



Bu makalemde sizleri düşünmeye davet etmek istediğim konu, İslam toplumunda çok konuşulan ama bazı mezheplerin, tarikatların, cemaatlerin Kur’an’ın onayından geçmeyen anlamların yüklendiği KÜLLİ VE CÜZ’İ İRADE KONUSU üzerinde olacak. Bu konuda öyle farklı sözler söyleniyor ki, Kur’an’ın özüne asla uymayan, hatta ayetlerine taban tabana ters anlamlar veriliyor.  Önce bu iki kelimenin,  İslam toplumunda ne anlama geldiğine bakalım. Bu kelimeleri yaşı biraz büyük olanlar, hayatlarında kullanmışlardır. Günümüzde fazla kullanılmıyor. Külli kelime anlamı olarak bütünüyle, tamamıyla,  yani bizlerin kullandığı şekliyle söylemek gerekirse külliyen anlamındadır. Cüz’i kelime anlamı ise bir parça, az bir bölüm anlamına gelir.

Gelelim bu iki kelimenin, İslam toplumunda nasıl kullanıldığına ve Allah’ın bu konuda neler söylediğine. Önce şunu çok açık ve net söylemeliyiz ki, KÜLLİ İRADE yani bütünüyle alemin  iradesi, yönetimi, izin verme, hüküm koyma , müsaade etme yetkisi Allah’ındır.  Çünkü Allah ne diyordu, “HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM.” Peki, Cüz’i irade yani Allah’ın kısmen izin verildiği kadar irade, kimlerde vardır diye Kur’an ışığında düşünürsek, bu iradeyi de Allah tüm kullarına verdiğini görüyoruz. 

UNUTMAMAMIZ GEREKEN EN ÖNEMLİ KONU İSE, İNSANLARA CÜZ’ İRADEYİ VEREN KÜLLİ İRADEDİR YANİ ALLAH TIR. Bununda örneklerini Kur’an dan görüyoruz. Allah bu iradeyi vermesinin nedenlerini de açıklıyor bizlere ve diyor ki: “SİZLERİ BU DÜNYADA İMTİHAN ETMEK İÇİN YARATTIM.” Elbette bir insanın imtihan olabilmesi için bazı yetkilere, hatta özgür iradesine ihtiyacı vardır. Eğer hiçbir iradesi yoksa bir insanın, onun imtihan olabileceğini asla söyleyemeyiz. 

Allah doğruyu da yanlışı da yaratmış, kullarının önüne koymuştur. Seçimi yapmak insanın cüz’i iradesiyle karar vererek gerçekleşir.  Allah Kur’an’da en doğru yolun tarifini yapmış, yapılan yanlışlardan örnekler vermiş ve açıklamıştır.  Ama kulunu serbest bırakarak, seçimi kendisine bırakmıştır. Bu serbest bırakmakta Allah’ın külli iradesinin izniyle olmuştur. Bakın Allah bu konuda ne diyor.

Tekvir 29: “ZATEN ÂLEMLERİN RABBİ ALLAH (SİZE İRADE VERMEYİ) TERCİH ETMESE, SİZ HİÇBİR ŞEY TERCİH EDEMEZDİNİZ.” Mustafa İslamoğlu)

Bakın Allah bu ayetinde, Allah külli iradesiyle sizlere izin vermeden, siz istediğinizi yapamazsınız diyor. Peki, Allah neyi dilemişti bizler için ve cüz’i bir irade vermişti? Kendi imtihanımızı yaşayabilmek adına karar verme yetkisi.  Ama bu küçük bir irade ile neler yapabileceğimiz konusunda da güzel örnekler vardır Kur’an’da. İnsanlar eğer aklını kullanır da, Kur’an’ın yolundan giderse, o cüz’i iradeyle çok daha güzel şeyleri elde edebileceğimizi, Allah bizlere bildirmiştir. Bakın bu ayetin öncesindeki ayetlere bakalım ki, konu daha iyi anlaşılsın.

Tekvir 27–28: “BU KUR’ÂN, SİZDEN DOĞRU YOLA GİTMEK İSTEYENLERİNİZ İÇİN, BÜTÜN İNSANLARA BİR ÖĞÜTTEN İBARETTİR.” (Bayraktar Bayraklı)

Allah Kur’an için bakın ne diyor. Doğru yolu bulmak ve dürüst bir insan olmak isteyen kullarım için, Kur’an ancak bir öğüttür diyor. Yani külli kararını Allah veriyor ve diyor ki, sizlere doğru yolu bulmanız için Kur’an’ı gönderdim. Hadi göreyim sizleri, bakalım hanginiz sizlere verdiğim o cüz’i iradeyle, nefsine yenilmeden, söylediklerimi yerine getirecek. Bakın Allah, imtihan konusunda neler söylüyor bizlere.

 “Her canlı, ölümü tadacaktır. BİZ BİR İMTİHAN OLARAK SİZİ ŞER İLE DE HAYIR İLE DE DENİYORUZ. Sonunda bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya 35)

“İnsanlar, İMTİHANDAN GEÇİRİLMEDEN, sadece «İman ettik» demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?” Ankebut 2

Demek ki Allah kendi külli iradesi ile kullarına cüz’i bir irade verip, onların denendiğini, imtihandan geçirildiğini çok açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Tekrar etmek gerekirse, İYİYİ YA DA KÖTÜYÜ SEÇMEK, BİZLERİN ELİNDE. Kur’an’ın bu konuda onlarca ayetini örnek verebiliriz. Bu ayetlere ters düşecek hiçbir düşünceyi kabul etmemeliyiz. Fakat bu gerçekleri bir kenara bırakıp, bizler öyle bir kader anlayışına inanıyoruz ki, nerdeyse Kur’an’ın tamamına ters düşüyor. Bunun nedeni, bizlerin Kur’an ile buluşmamızı engelledikleri içindir. Çünkü gerçekleri gören, dini çıkarlarına kullananların asla tuzağına düşmez.

Toplum Allah’ın bu gerçekleriyle buluşamadığı için,  insanların içinden bazı özel kişileri, her düşünen insanda olan cüz’i iradesi yerine, Allah’ın vermediği neredeyse Allah’ın iradesine yakın iradelerle donatıp karşımızda veli, ulema, şeyh gibi unvanlarla kabul gördüğünü ne yazı ki görüyoruz. Adı üstünde CÜZ’İ yani küçük bir parça iradeyi, yetkiyi Allah’ın tüm kullarına verdiğini Kur’an da bizlere bildirilmiştir. Bunun dışındaki çok özel iradeleri, beşeri yaratılmışlara bizler verirsek, Allah’ın külli iradesine müdahale etmiş olacağımız gibi, Kur’an’ın öğretisine de tamamen ters düşer. Ayrıca Allah’a şirk koşmuş oluruz. 

Bu konunun daha iyi anlaşılabilesi için, Kur’an’dan bir örnek vermek istiyorum. Allah elçisine ve iman edenlere savaş açanlara karşı, destek olmak ve onlara moral vermek için ayet indirmiş ve sizden 20 kişi, onlardan 200 kişiye bedeldir demiştir. Ama savaşın kazılması adına çabayı, bizzat Müslümanların cüzî iradesine bırakmıştır.  Çünkü Allah bununla kullarını imtihan ediyor. Lütfen unutmayalım, bu savaşta elçisi ve birlikte savaşanlar var. Ama Müslümanlar iradelerini gereği gibi kullanmayıp, Allah nasıl olsa bizim yanımızda diyerek, zayıf bir irade gösterdikleri için yenilmişlerdi. Bunun sonunda ise Allah, iman eden kulları iradelerini gereği gibi kullanmadıkları için, bu desteği azaltarak başka bir ayetinde bakın ne diyor.” SİZDE BİR ZAYIFLIK OLDUĞUNU BİLDİ. O HALDE SİZDEN SABIRLI YÜZ KİŞİ BULUNURSA, ONLARDAN İKİ YÜZ KİŞİYE GALİP GELİR.” ( Enfal66) Dikkat ettiyseniz destek veriyor, ama desteği azaltarak sonucunu etkileyecek, son noktayı kullarının koymasını istiyor, onların tavırlarına göre hareket ediyor. Bu örnekten, çok büyük dersler almalıyız.

Bu ayetten de anlıyoruz ki, bizler bu dünyada, Allah’ın verdiği cüz’i iradeyle sınanıyoruz, imtihan oluyoruz.  Çabamız nispetinde de, ya Allah yardım ediyor, ya da bizleri yalız bırakıyor. Allah’ın yardımı olmadan, bu dünyada kim başarılı olur ve huzurlu yaşar? Allah külli iradesiyle, izni olmadan bir yaprak bile kımıldamaz diyor da, biz insanları imtihan için belirli sınırlarda irade verdiyse, bizler o iradeyi gereği gibi kullanarak, bu imtihanımızda başarılı olmanın yolunu bulmalıyız. Allah’ın verdiği bu iradeyi, isteyen kötüye kullanabilir, tabi sonucuna da katlanacağını unutmamalıdır. Kader konusunu da, lütfen bu mantıkla düşünelim ve bizlere anlatılan yanlış bilgilere inanmayalım.

Dilerim Allah’ın bizlere verdiği cüz’i iradeyi, Kur’an’ın ışığında gereği gibi kullanan, Allah’ın halis kullarından oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi  ZİYANDAYIZ  yani kaybedenlerdeniz demektir. Allah ayetlerinde bizleri uy

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır