Ana içeriğe atla

KUR'AN DA GEÇEN MUCİZE KELİMESİ, NE ANLAMA GELİYOR?



Bugünkü makalemin konusu, ayetleri tercüme ederken geçen, MUCİZE diye çevrilen kelime üzerinde olacaktır.  Konumuza geçmeden önce Kur’an da geçen AYET kelimesi ne anlama geliyor önce ona bakalım.  Hepimizin bildiği gibi, ayet dediğimizde akla gelen, Kur’an ın en küçük parçasına verilen isim diyebiliriz.  Peki AYET kelimesinin sözlük anlamı nedir, isterseniz ona bakalım. Bu kelimeyi Kur’an dan araştırdığınızda, AÇIK DELİL, ALAMET, MUCİZE, OLAĞAN ÜSTÜ OLAN, TABİAT KANUNLARI, anlamlarında kullanıldığını görürüz.

Kur’an da Allah ın vah yettiği ve ayet diye geçen kelimeler, genellikle bazı tercümelerde MUCİZE diye çevrilmiştir. Yani Allah ın vahyi, ayetleri başlı başına aslında bir mucizedir, delildir. Çünkü eşi benzeri olmayan,  bizlere deliller sunan, toplumlara yol gösteren bir ışıktır. Bizler dilimizde mucize kelimesini çok daha farklı anlamlarda kullanırız. Ayet dediğimizde de yalnız Kur’an ın en küçük bölümünü anlarız. Kur’an da aslında bizim kullandığımız anlamda da kullanıyor.  Hepsinden örnekler verelim, konuyu daha iyi anlamaya çalışalım.

Bakara 211: İsrail oğullarına sor; biz onlara nice açık MUCİZELER verdik. Kendisine geldikten sonra kim Allah’ın nimetini değiştirirse, (bilsin ki) şüphesiz Allah, cezası pek çetin olandır. (Diyanet meali)

Mümin 78: Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik. Onların bir kısmının hayat ve hatırasını sana anlattık, bir kısmının hayat ve hatırasından sana bahsetmedik. Hiçbir resulün, Allah’ın izni olmaksızın herhangi bir MUCİZE getirmesi söz konusu olamaz. Allah’ın emri geldiğinde, hakla hükmedilir ve gerçeği hükümsüz kılmaya çalışanlar orada hüsrana uğrarlar. (Yaşar Nuri meali)

Rum 20: Sizi topraktan yaratmış olması ALLAH’IN AYETLERİNDENDİR. Sonra bir de bakarsınız ki siz bir insansınız, dolaşıyorsunuz. (Süleymaniye vakfı meali)

Rum 25: Göğün ve yerin O’nun buyruğu ile durması da O’nun (varlığının) DELİLLERİNDENDİR. Sonra sizi topraktan bir çağırdı mı hemen (kabirlerinizden) çıkıverirsiniz. (Diyanet vakfı)

Dikkat ettiyseniz, AYET kelimesinden kast edilen, Kur’an ın bölümleri olduğunu anlıyoruz. Mucize diye tercüme edilen, Bakara 211. de vahyin orijinalinde (âyetin) diye geçer. Mümin 78 de, aynı şekilde (âyetin) diye geçer. Rum suresi 20. ayette de, aynı kelime,  Rum 20 ve 25. ayetlerde dikkat ettiyseniz, Allah ın ayeti derken, Allah ın yarattığı mucizelerinden bahsediyor, İnsanın topraktan yaratılması ve gökyüzünü ve yeryüzünün Allah ın emrinde olduğu anlatılıyor ve bu ayetlerde de (âyâtihi) diye geçiyor. Burada da DELİL, KANIT anlamlarında kullanılmıştır.

Şimdide gelelim, Allah ın elçileri ya da yaratılmış herhangi bir beşer, olağan üstü mucizeler gösterebilir mi? Elbette bizim kanıtımız ve delilimiz yalnız Kur’an olmalı ki, anlatılan masalsı rivayetlere aldanmayalım. Bakalım bu konuda Allah neler söylüyor. Bakın Allah ın elçisinden ne istiyorlar, Allah nasıl cevap veriyor.

Ankebut 50–51 : “Ona Rabbinden mucizeler indirilmesi gerekmez miydi?” derler. DE Kİ: “MUCİZELER ANCAK RABBİMİN KATINDADIR. Doğrusu ben, sadece apaçık bir uyarıcıyım.” KENDİLERİNE OKUNAN BİR KİTAP’I SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU? Bunda, inanan topluluk için rahmet ve ibret vardır. (Diyanet meali)

Aslında bu ayet, sanırım bu konudaki tüm sorularımıza cevap veriyor. Bu ayette de geçen ve MUCİZE diye çevrilen kelime orijinalinde yine AYET diye geçiyor.  Allah ın elçilerinin bile, mucize getirmesi mümkün değildir. Bu kelimeden şunların tamamını anlayabiliriz. Allah ın görev verdiği elçilerinin, kendi başlarına ümmetine, bunlarda benim sizlere tebliğ ettiğim AYETLERDİRMUCİZELERDİR asla diyemez diyor Yaradan. Çünkü ayet, mucize indirmek yalnız Allah a mahsustur, onun tek elindedir. Tabi şöyle de söyleyebiliriz rahatlıkla, elçilerin sizlere MUCİZELER getirmesi de mümkün değildir, MUCİZELER yalnız Allah katındadır. Aynı uyarıyı Allah, Enam 109. ayette de yapıyor ve deki onlara diyor: “MUCİZELER ANCAK ALLAH KATINDADIR.”

Allah ın mucizeler gönderdiğini de, Araf 133. ayetinde verdiği örneklerden anlıyoruz. İman etmeyenleri cezalandırmak için, başlarına tufan gönderdik, çekirge sürüleri gönderdik,  kurbağalar gönderdik diyerek nasıl cezalandırıldığı örneklerini veriyor. Şuara 4. ayetinde, biz dilesek onlara gökten mucize indirirdik de ona boyun eğmek zorunda kalırlardı diyor. Bakın burada da AYET diye geçiyor. Şimdide şöyle sorular gelebilir aklınıza.  Hz. Musa nın yerden su çıkarması, asasını büyük bir yılana dönüştürmesi ya da denizi yarması, Hz. Musa nın mucizesi değilmiydi diyebilirsiniz. Kur’an bu konularda da elbette bilgiler veriyor ve bu mucizeleri, elçilerinin değil, bizzat Allah ın yaptığı bilgilerini veriyor.

Araf 117: Biz de Musa’ya, “ELİNDEKİ DEĞNEĞİNİ AT” DİYE VAHYETTİK. Bir de ne görsünler o, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor. (Diyanet meali)

Araf 106–107: Firavun, “EĞER AÇIK BİR DELİL GETİRDİYSEN HAYDİ GÖSTER ONU BAKALIM, ŞAYET DOĞRU SÖYLEYENLERDEN İSEN” dedi. Bunun üzerine Musa, asasını yere attı. Bir de ne görsünler, apaçık bir ejderha. (Diyanet meali)

Bakara 60: Musa, kavmi için su istemişti de biz ona, “DEĞNEĞİNLE TAŞA VUR” demiştik. Taştan hemen on iki kaynak fışkırdı. Her grup, içeceği kaynağı bildi. Onlara: “Allah’ın nimetlerinden yiyiniz, içiniz, sakın yeryüzünde bozgunculuk etmeyiniz” dedik.   (Bayraktar Bayraklı)

Araf 138: İSRAİL OĞULLARI’NI DENİZDEN GEÇİRDİK. Özel putlarına tapan bir topluluğa rastladılar. Bunun üzerine, “Ey Musa!” dediler, “Bunların ilâhları olduğu gibi, sen de bize bir ilâh belirle!” Musa dedi ki: “Siz gerçekten câhil bir toplumsunuz.” (Bayraktar Bayraklı)

Kur’an bu ve benzeri konularda elçilerinin işini kolaylaştırabilmek adına, bizzat Allah ın mucizeleri ile desteklediği örneklerini veriyor. Hz İsa konusunda da yine Allah ın bizzat elçisini desteklediği, yardım ettiğini bildiriyor bizlere. Örneklerini verdiğim ayetlerde de dikkat ettiyseniz, Hz. Musa nelerin olacağının bile farkında olmadan, Allah ın emriyle asasını yere atıyor ve olanlara o bile şaşırıyor. Yine Hz. Musa ya taşa vur emrini verdiğinde, ya da denizi yarıp kurtardığında, suyun fışkırmasını ya da denizin yarılmasını sağlayan yüce Rabbimiz olduğu açıkça anlaşılıyor. 

Ne yazık ki bizler, Kur’an gerçeklerinden uzak, İslam ı rivayet ve masalsı bilgilerle yaşadığımız için, anlatılanları Kur’an ile karşılaştırma gereği de duymuyoruz. Çünkü toplumu anladığı dilden değil, anlamadan Allah ın ayetlerini okutuyorlar da ondan. Böylece toplum, Allah ın ayetleri ile buluşamıyor, gerçekleri göremiyor. Bazı kişiler, Allah ın daha önceki elçilerine verdiği bazı mucizeleri, neden bizimde peygamberimizde yok diyebiliyorlar. Halbuki mucizeler O kişilere ait değil, Allah a aittir. Zaten Kur’an başlı başına bir MUCİZEDİR, bunu Kur’an dan anlıyoruz. Akla mantığa uymayan, Allah ın bahsetmediği öyle şeyler anlatıyorlar ki Allah ın Elçisine nispet edilerek, doğrusu bunlara inananların, Kur’an dan habersiz, nasipsiz olduklarını çok açık söyleyebiliriz. 

Tekrar hatırlatmak isterim, Allah ın elçilerinin bizzat kendilerinin yaptığı hiçbir mucizesi yoktur. Bunu Kur’an da  Allah söylüyor. Kur’an ın da bahsettiği mucizeleri Allah, elçilerine yardım etmek için bizzat kendisi yapıyor ve bu bilgileri de bizlere veriyor ki, anlatılan yalan ve yanlış sözlere inanmayalım diye. Peki, Allah Hz. Muhammed e Kur’an dışından, neden MUCİZE göndermemiştir, bu konuda Kur’an da bilgi var mı derseniz, elbette var. Bakın sebebini nasıl açıklıyor Allah. Kafasını batıl, sanı ve rivayet inançlarla doldurmayanlar gerçekleri görecektir.

İsra 59: MUCİZELER GÖNDERMEKTEN BİZİ ALIKOYAN HUSUS, ÖNCEKİLERİN MUCİZELERİ YALANLAMIŞ OLMASIDIR. Nitekim Semûd kavmine gözle görülebilen bir mucize olarak dişi deveyi vermiştik de, onu haksız yere öldürmüşlerdi. Oysa Biz, mucizeleri yalnız korkutmak için göndeririz. (Bayrakta Bayraklı)

Tekrar hatırlatmak gerekirse, burada geçen mucize yine Ayet (âyâti) diye geçer. Bakın ne kadar güzel açıklıyor Allah. Senden önce o kadar mucizeler gönderip gösterdiysek onlara, hepsi inatla sen bir büyücüsün, sihirbazsın dediler, inanmadılar diyor. Onun içinde farklı bir mucize yerine, SANA SONSUZA KADAR VAR OLACAK, DÜŞÜNÜP AKLINI KULLANAN HER KULUN ANLAYABİLECEĞİ, BİR DAHA BENZERİ GELMEYECEK BİR MUCİZE OLAN KUR’AN I VERDİK DİYOR ALLAH. Bundan daha güzel ve değerli mucize olur mu?

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .