Ana içeriğe atla

HAKKIN YERİNİ BATIL ALIRSA…..


Allah dinde zorlama yoktur der. Hiç kimse karşısındaki bir insanı, kendisi gibi iman etmeye zorlayamaz. ÇÜNKÜ HEPİMİZ BU DÜNYADA İMTİHANDAYIZ, HER MÜSLÜMAN KENDİ İMTİHANINI YAŞAMAKLA BİZZAT SORUMLUDUR. Daha açıkçası kendi imtihanını, başka kişilere havale edemez, onların sözleriyle yaşayamaz. Allah yemin ederek Kur’an ı kolaylaştırdığını söylüyor ve sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diyorsa, imtihanımızın da kaynağı yalnız Kur’an dır. Kur’an terbiyesi alan bir Müslüman, hiçbir zaman kendisini temize çıkartarak, karşısındaki kişinin inancını küçümsemez, onun inancıyla alay etmez. Çünkü Allah kendinizi temize çıkartarak, başkalarına öğüt mü veriyorsunuz diyerek uyarır ve kimin Allah katında doğru yolda olduğunu, yalnız ben bilirim der. Maide 105. ayettede, “EY İMAN EDENLER! SİZ, KENDİNİZİ DÜZELTMEYE BAKIN” diye uyarır.

Kur’an terbiyesi alan bir kişi ya da kişiler aynı kitaba, aynı peygambere iman eden ama farklı düşünen din kardeşine, düşünce ve inancında asla baskı yapmaz.  Onu inancından dolayı küçümsemez, saygısız tek bir söz dahi söyleyemez. Tüm bu uyarıları yapan Kur’an dır. Toplumlar din ve iman adına, eğer birbirlerine tahammül edemiyorsa, özgürce konuşamıyor ve özgürce inancını yaşayamıyorsa, o toplumda doğrular, gerçekler uzun süre açığa çıkamaz. Gerçeklerin bastırıldığı bir toplumda, hayatın huzurlu olması da beklenmemelidir. HAK BATILDAN DEĞİL, BATIL HAKTAN KORKAR. ONUN İÇİNDİR Kİ YASAKLARI KOYANLAR, HAKTAN YANA OLANLAR DEĞİL, BATILDAN YANA OLANLARDIR. Eğer bir toplumda fikir, düşünce ve inanç ekseninde yasaklar ve baskı varsa, orada hakkın yerini batıl almış demektir.

Tüm bu sözleri neden söylediğime gelince. Ben birçok sitede, Kur’an a davet adına yazılar yazıyorum. Din kardeşlerimi, Kur’an ın çevresinde birleşmeye batıl ve hurafeden uzak onun ipine sarılmaya, onu anlayarak okuyup, Rabbin emrettiği gibi, ayetler üzerinde düşünmeye davet ediyorum. Günümüzde bizlere, Kur’an dışından öğretilen birçok bilgileri ve Kur’an ın bahsetmediği birçok hükümleri, Kur’an a danışarak, hakkı batıldan ayırmamız gerektiğine dikkat çekiyorum. 

Allah şahittir ki, benim yaptığım bunun ötesinde hiç bir şey değildir. İşte bazı siteler ne yazık ki benim Kur’an a davet ve düşünerek, aklımızı kullanarak iman etme davetime karşı, öyle bir tavır alıyorlar ki, doğrusu bana alınan tavrı anlatmam, izah etmem mümkün değil. Bu örnekleri özellikle sizlerle paylaşıyorum. Çünkü yasak koyan, inancından emin olmayandır. Engel koyan, yanlışının ortaya çıkmasını istemeyenlerdir. Benim yazdığım yazılar, eğer kafalarda bir soru işareti yaratıyorsa, o soru işaretini gidermek için, Kur’an a danışmak araştırmak yerine, yazdığım yazıları siliyor ve okurlarının okumasına müsaade etmiyorlarsa, korktukları tedirgin oldukları bir şeyler var demektir. Gerçeklerden kaçarak, üstünü örterek imtihanımızı yaşayamayız, lütfen bu gerçeği göz ardı etmeyelim. Kaybeden bizler oluruz. Hak asla batıldan korkmaz. Gerçek iman, Kur’an ın tümüne inandık dedikten sonra, hayatına geçirmekle olur. Bir kısmını görmezden geliyorsak, üstünü örtüyorsak, gerçek iman edenlerin safında değiliz demektir. Bir site yazılarıma yasak getirmek yerine, tüm yazılarımı farklı bir başlık altında toplamış. Ben yazılarımı dini konular bölümünde yayınlıyordum, yazılarımı bu bölümden almışlar ve çok düşündürücü bir başlık altında toplamışlar. “AYKIRI YAZILAR: Üyelerin hazırladığı, aykırı İslami düşünceler içeren yazılar.”

Düşünebiliyor musunuz, ben İslam a aykırı yazı yazıyormuşum. İslam demek, Kur’an demektir. Eğer Kur’an a aykırı yazı yazıyorsam, toplumu Kur’an ın hiç bahsetmediği hükümleri de, bunlarda Allah katındandır diyorsam, gerçekten ben o zaman İslam a aykırı yazı yazıyorum demektir. Rabbim bunun zerresini yapmaktan beni korusun. Günümüzde İslam, Kur’an dan öyle uzak yaşanır olmuş ki, İslam da neyin dine aykırı, neyin hak olduğu bilinemez olmuş. Bunu yapanları yadırgamıyorum, çünkü Hak ın yerini batıl alınca, İslam ı yaşayanların büyük çoğunluğu, BATILI HAK GÖRÜR OLMUŞ. Yaptığımız yanlışların ikazını yapanlarda, elbette İslam a AYKIRI düşünce ilan edilecektir. Allah yardımcımız olsun.

Din ve iman kişisel, şahsi prensiplerle, kurallarla yaşanmaz. Din ve iman, Kur’an ın koyduğu kanunlarla yaşanır. Eğer sizin inancınızda, Kur’an ın onay vermediği bir konu varsa, onu Kur’an merkezinde düzeltmek yerine, bu ikazı yapanları yakınınızdan uzaklaştırıyorsanız, gerçeklerle yüzleşmekten korkuyorsunuz demektir. KUR’AN İLE YÜZLEŞMEKTEN KORKANLAR, BİR GÜN MUTLAKA O ACI GERÇEKLE YÜZLEŞECEKLERDİR. Benim yaptığım, Kur’an a davettir. Benim yaptığım emin olmak adına, imanımızı en doğru Kur’an çizgisinde yaşamak adına, aklı devreye sokmaktır. Çünkü Allah onlarca ayetinde akla, düşünmeye bizleri yönlendirmiştir. Hatta aklını kullanmayanları pislik içinde bırakırım demiyor mu bizlere? KUR’AN IN İNDİRİLMESİNDEKİ AMAÇ, ANLAŞILMASI VE ÜZERİNDE DÜŞÜNÜLEREK BİZLERE YOL GÖSTERMESİDİR. Onu anlamadan okursak, bizlere nasıl yol gösterebilir? 

Kur’an gerçekleri ile hurafe, rivayet, sanı itikatlarının yanlış olduğunun ortaya çıkmasından korkanların, toplumu korkuttukları silahta, dikkat çekicidir. Senin bu konudaki ilmin, tahsilin nedir? Sen Arapça tahsili gördün mü? Senin ilmi kariyerin var mı? Hadisler konusunda, ne gibi bir ilmi çalışma yaptın? İşte bu tür sorular sorularak, toplumu korkutmuş, ürkütmüş ve Kur’an ile toplumun arasına edindikleri velileri, şeyhleri, rivayetleri sokmuşlardır. Hâlbuki sorsanız, İslam dininde ruhban sınıfı yoktur, Allah Kur’an ı anlayalım diye, kolaylaştırdığını söylüyor derler. Ama işine gelmediğinde, sen Kur’an dan anlayamazsın, herkes Kur’an ı anlayamaz, senin ilmi kariyerin nedir ki bu konuda konuşuyorsun diyerek, kendi yanlışına delil arama çabası içinde olurlar. Daha açıkçası İslam dininde yarattığı ruhban sınıfının, kurbanı olduklarının bile farkında değiller.

Kur’an gerçeklerinden ürkenlerin korkusu, ALLAH IN, SİZE İNDİRDİĞİMİZ KUR’AN YETMİYOR MU sözlerinedir.  ŞEFAAT TÜMDEN BANA AİTTİR DİYEN RABBİMİZİN GERÇEKLERİ, elbette şefaatçi edinenleri korkutacaktır. VELİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN, SİZİN DOSTUNUZ, GÜVENİLECEK VELİNİZ YALNIZ BENİM ayetlerinden tedirgin olanlar, velisi olmayan cennete giremez diyenlerdir. İnançları ile ters düşen ayetleri gördüklerinde, elbette Kur’an da her şey yoktur, herkes Kur’an ı anlayamaz, veli insanlar anlar diyeceklerdir. YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILIN, SİZİ DOĞRUYA İLETECEKTİR, diyen Allah ın gerçekleri ile rivayet ve sanının ardı sıra gidenler, elbette bu gerçekler karşısında huzursuz olacak ve bu düşünceye, fikre yaşama hakkı vermeyeceklerdir. 

Lütfen unutmayalım, Allah ın elçisi Kur’an a ters düşen yada Kur’an da tek kelime bile bahsedilmeyen tek bir söz söylemez, bunu Allah Kur’an da söylüyor. Çok şükür ben, Rabbin apaçık ayetlerini gördüğüm halde, beşerin rivayetlerini doğrulamak adına, Allah ın ayetlerini görmezden gelmiyorum. Bunu yapmak, Allah ın ayetlerini inkâr etmektir. Hiçbir doğru bilgi reddedilemez.  Yeter ki o bilginin doğru olduğunu ve Kur’an ın onayından geçtiğini görelim. Bir sarrafa altın bozdurmak için gittiğimizde, sarraf önce aldanmamak, zarara uğramamak için onu kontrol eder. Eğer kontrol etmeden alırsa, zarara uğrayacağını, sahte çıkacağını bilir. Peki, bizler neden Kur’an dışından bizlere iletilen bilgileri Kur’an a danışarak, kontrol etmiyoruz? SARRAF KADAR OLAMIYOR MUYUZ? Ya yanlışsa bizlere iletilen sözler, bilgiler ne olur bizlerin hali mahşer günü?  ALTIN BİZLERİN İMANINDAN, DAHA MI DEĞERLİ?

Hani emin olmadığınız bilgilerin, ardına düşmeyin diyordu Rabbimiz? Yaradan ı duyan, dinleyen yok mu? Ama edindikleri velilerin, şeyhlerin, efendilerin sözleri, ne yazık ki baş tacı olmuş. ALLAH IN AYETLERİNİ, HERHANGİ BİR KONUDA ÖRNEK GÖSTERDİĞİMDE, NEDEN HADİS ÖRNEKLERİ ÇOK FAZLA VERMİYORSUN DİYECEK KADAR, BAZI KİŞİLERİN GÖZLERİ PERDELENMİŞ, KÖR OLMUŞ. BU NASIL KIYAS, BU NASIL AKIL VE MANTIK. İNSAN BUNU SÖYLERKEN, YAPTIĞI SAYGISIZLIĞIN FARKINDA OLUR. ALLAH IN  ELÇİSİ, FARKLI BİR KAYNAKTAN MI YAŞADI İSLAM I? TOPLUMA, FARKLI BİR KAYNAKTAN MI TEBLİĞ ETTİ BU DİNİ?  ALLAH IN VAHYİ YETMEDİDE, KENDİSİMİ İLAVELER YAPTI? Benim yazılarımda üzerinde durduğum en önemli konu, bizlere peygamberimizin hadisleridir dedikleri her sözü, kesin doğru kabul ederek almamızın, bizleri yanlışa götüreceği gibi, din düşmanlarının, dine nifak sokanların oyununa geleceğimizi anlatmaya çalışıyorum.  Allah ın Elçiside bu konuda bizleri, dikkatli olmamız için uyarmıştır. PEKİ BU UYARIDAN, İMANIMIZI KUR’AN İLE KONTROL EDEREK, DAHA GARANTİLİ VE İTİNAYLA YAŞAMAMIZDAN, NEDEN KORKULUYOR VE TELAŞ EDİLİYOR? Allah ın Elçiside yalnız Kur’an a iman edip, yalnız Kur’an ı tebliğ etmedi mi bizlere?  

Tarikat ve cemaat eksenli siteler, ne yazık ki yalnız kendilerine layık gördükleri, biz ehlisünnet inancındayız, bunun dışında düşünceyi kabul etmeyiz diyerek, kendi yanlışlarının bile açığa çıkmasından korkuyorlar. BEN MÜSLÜMAN IM DİYEN HİÇ KİMSE, ZATEN EHLİSÜNNET DIŞINDA OLAMAZ Kİ.

Ehlisünnet inancı, peygamberimiz ve ashabı nasıl iman ettiyse, İslam ı nasıl Kur’an merkezli yaşadıysa, öyle iman ediyoruz anlamındadır. PEYGAMBERİMİZ ALLAH IN SÜNNETİNE İMAN EDİP, ONUN DIŞINA NASIL ÇIKMASI MÜMKÜN DEĞİLSE, BİZLERDE EHLİSÜNNET İNANCINA İMAN ETTİĞİMİZİ SÖYLÜYORSAK, KUR’AN IN ASLA DIŞINA ÇIKMAMALIYIZ. Ehli sünnet yani sünnet ehli, Allah ın yolunu izleyen anlamındadır. 

Peygamberimiz hayatında, yalnız Kur’an a yani Allah ın sünnetine uyduğunu bizlere anlatırken yemin ederek, Kur’an ın helal kıldığından başkasını helal kılmadığını, Kur’an ın haram dediğinden başkasına da haram demediğini söylüyorsa bizlere, lütfen imanımızı yaşarken, gerçek ehlisünnet i yaşamak için, Kur’an ı elimizden düşürmeden, onu anlayarak ve üzerinde düşünerek çaba göstermeliyiz. HAK BATILDAN DEĞİL, BATIL HAKTAN KORKAR.

Allah ın Elçisinin takipçisi olduğunu söyleyip de, kendisi gibi düşünmeyene yaşama hakkı vermeyenlere sormak isterim. Allah ın Elçisi kendisine iman etmeyenlere dahi, nasıl davranmıştır? Elbette ne kızmıştır, ne hakaret etmiştir, nede yakınından uzaklaştırmıştır. HER ZAMAN GÜZELLİKLE, HOŞ GÖRÜYLE ONLARLA GEÇİNEREK, ONLARA İSLAM I ANLATMANIN, TEBLİĞ ETMENİN YOL VE YÖNTEMİNİ ARAMIŞTIR. Onun içindir ki Müslüman olmayanların bile, takdirini kazanmış kendisine EMİN, GÜVENİLİR İNSAN demişlerdir. Yaradan da elçisine bu güzel davranışından dolayı, nasıl bir ayet indirip bu güzel huyunu takdir etmiştir, gelin hatırlayalım.

Ali imran 159: Allah’ın rahmeti sayesinde SEN ONLARA KARŞI YUMUŞAK DAVRANDIN. EĞER KABA, KATI YÜREKLİ OLSAYDIN, ONLAR SENİN ETRAFINDAN DAĞILIP GİDERLERDİ…….

İşte Allah ın Elçisinin, İslam ı anlatmaya çalışırken çevresine olan tavrı. Acaba bu tavrı bizler kendi aramızda yaşayabiliyor muyuz? Hiç sanmıyorum. Eğer yaşayamıyorsak, din kardeşlerimize bile tavrımızda hoş görülü değil de, kaba, saba ve kötü sözlerle hitap ediyorsak, kusura bakmayın böyle bir toplumun, ehlisünnet bir inanç takipçisi olduğunu söylememiz, ancak sözde olur. SÖZDE DEĞİL, ÖZDE EHLİSÜNNET İNANCINDA OLDUĞUNU SÖYLEYEN,  HİÇ KİMSEYE SAYGIDA KUSUR ETMEZ, ÇEVRESİNE GÜLER YÜZLE BAKARAK, ÖRNEK BİR İNSAN OLUR.

Elbette bende bir beşerim, hata yapabilirim diyerek, her düşünceye saygı duydum, her uyarı üzerinde günlerce düşündüm. Hatta bana yapılan uyarılar üzerinde yazılar yazdım. Elbette bende karşımdaki kişiden, düşünce ve inancıma karşı saygı bekledim. SAYGI GÖSTEREN DEN ALLAH RAZI OLSUN. SAYGI GÖSTERMEYİP, HAKARETLER YAĞDIRANLARIN HÜKMÜNÜ DE, RABBİM E HAVALE EDİYORUM. Her yazımda yaptığımı, yazımın sonunda tekrarlamak istiyorum ve din kardeşlerimi Kur’an ı anlamaya, üzerinde düşünmeye davet ediyorum. Çünkü Allah Kur’an ın temeli olan Muhkem ayetlerinin anlaşılır, açıklanmış ve nice örneklerle izah edilmiş olduğunu, bizzat Yaradan söylüyor. Allah bizleri asla Kur’an ın dışına yönlendirmiyor ve bakın ne diyor.

Enbiya 10; And olsun, size öyle bir kitap indirdik ki, BÜTÜN ŞAN VE ŞEREFİNİZ ONDADIR. HÂLÂ AKILLANMAYACAK MISINIZ?

Rabbim sana şükürler olsun. Sen bize öyle bir rehber gönderdin ki, bizler onun kıymetini hiç bilemedik. Çünkü Kur’an ile aramıza, edindiğimiz velileri, şeyhleri, efendileri soktuk. Onun içindir ki onun ışığından, nurundan da istifade edemiyoruz. Şanımızın ve şerefimizin Kur’an da olduğunu öğrenemediğimiz içinde, tüm bu güzelliklerin farkında olmadan yaşıyoruz. Senin GÜNEŞİNİ yüksek bir yere astık, ona saygımızı böyle gösteriyoruz.

Elimizden düşmeyen, beşerin rivayetlerini, mum ışığını ise ne yazık ki rehber edindik. Senin kitabını, rehberini anlaşılması zor ve her şeyin açıklanmadığı, detaysız herkesin anlayamayacağı kitap ilan ettiğimiz içinde hayatımızı, imanımızı atalarımızdan rivayet edilen doğruluğundan emin olamayacağımı, Kur’an ın onaylamadığı bir çok bilgilerle yaşıyoruz. Bizleri affet ve aklımızı başımıza getirmek için, bizlere yardım et Rabbim. Allah cümlemizin yardımcısı olsun.

Saygılarımla 

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...