Ana içeriğe atla

AHZAB SURESİ 53. AYETİ NASIL ANLAMALIYIZ?


Bu yazımda, Ahzab suresi 53. ayet üzerinde, sizleri düşünmeye davet ediyorum. Ayeti önce yazalım.

Ahzab 53: SİZ EY İMAN EDENLER! SİZE İZİN VERİLMEDİKÇE NEBÎ’NİN EVLERİNE GİRMEYİN; YEMEĞE (DAVET) EDİLDİĞİNİZDE (ERKEN GELİP) YEMEĞİN HAZIRLANMASINI BEKLEMEYİN; LAKİN NE ZAMAN DAVET EDİLİRSENİZ O ZAMAN İÇERİ GİRİN! YEMEĞİ YEDİĞİNİZ ZAMAN DA HEMEN AYRILIN, ASLA LAFA DALMAYIN! ÇÜNKÜ BÖYLE YAPMANIZ NEBÎ’Yİ ÜZEBİLİR, FAKAT O BUNU SÖYLEMEK İÇİN SİZDEN ÇEKİNİR; AMA ALLAH HAKİKATİ SÖYLEMEKTEN ASLA ÇEKİNMEZ. (EY MÜ’MİN ERKEKLER!) ONLARDAN BİR ŞEY İSTEYECEĞİNİZ ZAMAN, KAPI DIŞINDAN İSTEYİN:[³⁷⁸⁰] BU SİZİN KALPLERİNİZİN DE, ONLARIN KALPLERİNİN DE DAHA TEMİZ KALMASI İÇİN EN UYGUN YOLDUR. DAHASI, SİZİN NE ALLAH RASÛLÜ’NÜ ÜZMENİZ, NE DE ÖLÜMÜNDEN SONRA ONUN EŞLERİYLE EVLENMENİZ EBEDÎYEN HELÂL DEĞİLDİR:[³⁷⁸¹] ÇÜNKÜ BÜTÜN BUNLAR ALLAH KATINDA ZATEN ÇOK BÜYÜK BİR VEBALDİR. (Mustafa İslamoğlu)

Ayet aslında genel anlamda, çok açık anlaşılıyor. Fakat bu ayette geçen, NEBİNİN HANIMLARINDAN BİR ŞEY İSTEDİĞİNİZ ZAMAN, PERDE ARKASINDAN İSTEYİN sözüne, günümüzde öyle anlamlar veriliyor ki, Nebinin eşlerinin peçe taktığından tutun, kadın erkek aynı yerde bulunamaz konusuna kadar anlamlar çıkartılıyor. Bu yazımda yalnız, bu cümle üzerinde durmak istiyorum. Bu ayette geçen, bir şey istendiğinde, Nebi eşleri ile aramızda gerçekten bir perde olmasından mı bahsediyor, yoksa benzetme/teşbih mi var ya da ayette geçen HİCÂB kelimesinin, diğer anlamlarını da dikkate almamız mı gerekiyor? Hatırlayınız Allah yine bir ayetinde, hırsızlık yapanların ellerini kesin diyordu. Ama bu ayetinde Allah, aslında ellerini kesin derken, gücünü kuvvetini kesin, yani onu hapsedin hırsızlıktan alıkoyacak engeller getirin, anlamında kullanıyordu.  Eğer elin kesilmesini istemiş olsaydı Allah, bunun hangi şartlarda yapılması konusunda açıklayıcı bilgide verirdi. Çünkü Allah verdiği hükümleri kast ederek, biz her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyordu.

Yine bir başka ayetinde, bizlere Allah’ın ipine sarılın der. Elbette bu sözlerden biz Kur’an’dan bahsedildiğini anlarız. Çok ilginçtir İsra suresi 29. ayetinde, cimrilik yapma anlamında, ELİNİ BAĞLAYIP BOYNUNA ASMA, hem de onu büsbütün açıp saçma der. Bakın ne kadar ilginç benzetmelerle anlatılıyor konu. Yine bir ayette, KÖR VE SAĞIR KESİLDİLER tabirini kullanır. Burada da gerçekleri, fark edemez oldular anlamındadır. Yine Mümtehine 12. ayetinde, ELLERİYLE AYAKLARI ARASINDA BİR İFTİRA UYDURMAK tabirini kullanır. Yani delilsiz, mesnetsiz kendi nefislerinden uydurdukları yalanlar anlamındadır bu sözler. Kur’an bu tür benzetmeleri çok yapar ki, konu daha dikkatle akılda kalsın. Aranızda perde olsun konusunun daha iyi anlaşılabilmesi için, bir örnek vermek istiyorum. Aşağıdaki paragraf ta geçen, perde sözcüğü üzerinde lütfen dikkatle düşünelim. “KARŞILIKLI OTURMUŞ, KONUŞUYORDUK. AMA ARAMIZDA ÖYLE BİR PERDE VARDI Kİ, BİR BİRİMİZİ ADETA NE GÖRÜYOR, NEDE HİSSEDEBİLİYORDUK.”

Ayette Rabbimizin kullandığı, perde sözcüğünün anlamı bu örnekte çok güzel anlatılıyor. Berabersiniz ama birbirinizin farkında bile değilsiniz. Konuya tekrar dönersek, ayette bahsedilen, Nebinin evine ziyarete gelenlerin eşleri ile bir diyalogda bulunmaları gerektiğinde, onlarla aranızda mutlaka bir perde oluşturun diyor. Gereksiz ukalalık, şımarıklık yapmadan, gayet ciddi olun diyor. Burada geçen perde sözünden ne anlamamız gerektiğini, ayette geçen HİCÂB kelimesinin hangi anlamlara geldiğini önce öğrenirsek, sanırım ayette bu kelimeyle ne anlatılmak isteniyor, daha iyi anlayabiliriz.  Muhammed Esed bu ayeti tercüme ettikten sonra, bu kelimenin hangi anlamlara geldiği konusunda da bir açıklama yapmış, birlikte onu okuyalım.

“Hicâb terimi, İKİ ŞEY ARASINA GİREN VEYA BİRİNİ DİĞERİNDEN AYIRAN, KORUYAN VEYA GİZLEYEN NESNEYİ İFADE EDER; kullanıldığı yere göre, hem somut hem de soyut anlamlarıyla “bariyer”, “engel”, “duvar”, “cam”, “perde”, “örtü” vb. gibi kelimelerle karşılanabilir. Hz. Peygamber’in eşlerine ancak bir “perde” yahut “pencere” arkasından yaklaşılması emri, Hz. Peygamber’in birçok Sahâbesi’nin yaptığı gibi, lafzî anlamıyla anlaşılabileceği kadar “MÜMİNLERİN ANNELERİ”NE GÖSTERİLMESİ GEREKEN DERİN SAYGIYI İFADE EDEN MECAZÎ ANLAMIYLA DA YORUMLANABİLİR. “

Aslında bu açıklamadan sonra, HİCÂB kelimesinin, bu ayette ne anlamda kullanıldığını daha iyi anladık sanırım. Allah Nebinin evine sohbete gelenleri uyarıyor ve gereğinden fazla kalmayın, Nebimi rahatsız ediyorsunuz diyor. Tabi Nebinin eşleri de, gelen misafirlere hizmet ediyorlar. Gelenleri Allah bu konuda da uyarıyor. Hangi konuda Allah uyardığını da aslında, ayetin son cümlelerinden anlaşılıyor ve Nebinin eşleri arasında sizler bir perde, bir engel koyun dedikten sonra, bakın ne diyordu tekrar hatırlayalım.

“BU, HEM SİZİN KALPLERİNİZ HEM DE ONLARIN KALPLERİ İÇİN DAHA TEMİZ BİR YOLDUR. ALLAH’IN NEBİSİNE RAHATSIZLIK VERMENİZ VE KENDİSİNDEN SONRA ONUN EŞLERİYLE NİKÂHLANMANIZ, SİZE HELAL KILINMAMIŞTIR.”

Bu sözlerden de anlıyoruz ki, Allah özellikle şunları söylüyor gelen misafirlere. Nebim evindeyken, eşleri sizlere hizmet etiği zamanlarda onlara karşı saygılı, hürmetli olun. KALBİNİZDE ONLARA KARŞI BİR PERDE OLSUN, sakın ola ki onlara karşı duygusal bir düşünceniz aklınızdan bile geçmesin, aranızda bir perde olsun, engel olsun, onlar sizlerin anneniz gibidir diyor. Bu söylediklerimin doğruluğunu yine aynı ayette geçen uyarılar destekliyor. Bakın ne diyor? 

“BU, HEM SİZİN KALPLERİNİZ, HEM DE ONLARIN KALPLERİ İÇİN DAHA TEMİZ BİR YOLDUR.”

Sanırım ayette geçen, PERDE ARKASINDAN sözünden, neyin kast edildiği anlaşılmıştır. Özetlemek gerekirse, Nebinin evini ziyarete gidenler, eşlerinden bir şey istediğinde, ya da sorduğunda, onlarla yakınlaşabilecek bir konumda asla olunmaması gerektiğini ve bunun içinde NEBİNİN EŞLERİ İLE ARANIZA MUTLAKA BİR MESAFE KONMASI GEREKTİĞİ VURGULANARAK ANLATIYOR. Çünkü Nebinin eşleri ile Nebinin vefatından sonra bile evlenmenin mümkün olamayacağı, üstüne basa basa izah ediliyor.

Günümüzde bu ayet delil gösterilip, ne yazık ki Nebinin eşlerinin peçe takmasından tutun, erkek ve kadının aynı yerde bulunamayacağına kadar, ayete ilgisi olmayan anlamlar verilmektedir. Hâlbuki Nebinin döneminde, mescitlerde kadın ve erkek bir arada namaz kıldıkları gibi, bugün camilerde olan, paravanların olmadığını da hatırlatmak isterim.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...