Ana içeriğe atla

EHLİ KİTABIN YAPTIĞI YANLIŞLARDAN, BİZLER DERSLER ALABİLİYOR MUYUZ?


Biz Müslümanlar olarak, acaba Kur’an da Allah ın bizlere verdiği örnekleri, gereği gibi anlayıp dersler alıyor muyuz? Yoksa Allah ın verdiği örnekleri masal dinler gibi dinleyip, bu ayetler cahiliye dönemini ilgilendiriyor onlara hitap ediyor diyerek, kenara mı çekiliyoruz? Gelin birlikte, bu konu üzerinde düşünelim. 

Kur’an ayetlerini Allah, her kulunun anlayacağı şekilde, özellikle kolaylaştırarak basit örneklerle gönderdiğini, birçok ayetinde bizlere bildirir. Yine anlayabilmemiz içinde, bizden önceki toplumların yaptığı yanlışları, gözlerimizin önüne sererek, bizlerin dersler almamızı sağlıyor. Çok ilginçtir, Allah yemin ederek sizler anlayasınız diye, kolaylaştırdığımız bir kitap indirdik dedikçe Allah bizler, ”KOLAYDA NE KADAR KOLAY, KUR’AN I HERKES ANLAYAMAZ.” Demekten çekinmiyoruz.

Maide 68. ayetinde Allah Ehli kitaba, iman ettiklerini söyleyenlere hitaben, “EY KİTAP EHLİ! SİZ TEVRAT'I, İNCİL'İ VE RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENİ HAKKIYLA UYGULAMADIKÇA BİR ŞEY ÜZERİNDE DEĞİLSİNİZDİR.” Der ve onları uyarır. Peki, bu ayet bizleri hiç mi ilgilendirmiyor? Ders alacağımız, bizlere anlattığı hiçbir şey yok mu? Elbette var. Allah bize de diyor ki,  SİZE İNDİRDİĞİM KİTABI HAYATINIZA GEÇİRMEDİKÇE, BENİM İSTEDİĞİM DOĞRU YOLUMDA OLAMAZSINIZ DİYOR. Acaba bizler ne diyoruz bu konuda hatırlayalım. “YALNIZ KUR’AN İLE İSLAM YAŞANMAZ, KUR’AN ÖZET BİLGİ VERİR, DETAYLI DEĞİLDİR.” Cahiliye toplumu, yani kitap ehli bizim yaptığımız bu yanlışı yaptıkları, Allah ın gönderdiği kitabın dışına çıktıkları yani sınırı aştıkları için Allah onları uyarıyor ve kitabın dışına çıkarsanız, Allah ın doğru yolu üzerinde olmazsınız, sapıtmışlardan, kâfirlerden olursunuz diyor. 

Allah bakara suresi 13. ayetinde, yine Ehli kitaba hitaben; “Onlara, İNSANLARIN İNANDIKLARI GİBİ SİZ DE İNANIN” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.” Aslında Allah bu ayetinde kitap ehlini, yaptıkları yanlışlardan dolayı uyarırken, bizlerinde ders alıp, yalnız Allah ın elçisine tabi olanlar gibi iman etmemizi istiyor Rabbimiz bizlerden.

Allah elçisinin ve ona iman edenlerin, nasıl bir iman üzerinde olduklarını da elçisinden örnek vererek, bizlere bildiriyor Kur’an da Allah. Enam 50. ayetinde, deki onlara diyerek bakın elçisinin yalnız neye uyduğunu söylemesini istiyor. “BEN, SADECE BANA VAHYOLUNANA UYARIM.” Yine Araf 79. ayetinde; “ANDOLSUN Kİ BEN SİZE, RABBİMİN VAHYETTİKLERİNİ TEBLİĞ ETTİM VE SİZE ÖĞÜT VERDİM” Yine Muhammed 2. ayetinde: “İman edip yararlı işler yapanların, RABLERİ TARAFINDAN HAK OLARAK MUHAMMED'E İNDİRİLENE İNANANLARIN günahlarını Allah örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.” Diye bizlere bildirmiştir. Yine Enam 19. ayetinde Peygamberimizin ve ona iman eden ilk Müslümanların, bakın yalnız neye iman ettiğini apaçık bildiriyor. “İŞTE BU KUR’AN BANA, ONUNLA SİZİ VE ERİŞTİĞİ HERKESİ UYARAYIM DİYE VAHYOLUNDU. “ Demek ki Allah ın istediği bir Müslüman olmak istiyorsak, elçisinin tebliğ ettiği yalnız Kur’an a uymamız gerektiği, ayetlerden çok açık anlaşılıyor.

Lütfen unutmayalım, Kehf suresi 26. ayetinde Allah,  HÜKMÜNE HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEYECEĞİNİ, çok açık bir şekilde bizlere bildirmiştir. Yine Araf 185. ayetinde, “O HALDE KUR'ÂN'DAN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?” diyerek, din ve iman adına sınırlarını Allah çizmiş ve Kur’an ın sınırlarını aşamayacağımıza hükmetmiştir.  Nisa 61. ayetinde Ehli kitaba seslenerek, Allah ın indirdiğine tabi olun, elçinin uyarılarını dinleyin dediklerinde, Ehli kitabın yalnız Kur’an a uyamayacaklarını, kendi atalarının da inançlarına inanmak istediklerini söyleyip, senden uzaklaşırlar onlar diyor. Yine Maide suresi 77. ayetinde Ehli kitaba seslenerek, çok önemli bir uyarıda bulunuyor Allah. “EY KİTAP EHLİ! HAKKIN DIŞINA ÇIKARAK DİNİNİZDE AŞIRI GİTMEYİN. Daha önce sapmış, birçoklarını da saptırmış ve dümdüz yoldan da şaşmış bir milletin arzu ve keyiflerine uymayın.” Bizlerin bu ayetten de alacağımız çok büyük dersler vardır. Ama bu ayetler ehli kitaba hitap ediyor, bize değil diyerek ne yazık ki onca ayeti göz ardı ettik, böylece bizlerde aynı yanlışları yaparak, ALLAH IN İNDİRDİĞİ KİTABIN SINIRINI TANIMADIK, SINIRI AŞTIK. ÇÜNKÜ KUR’AN I YETERLİ GÖRMEDİK.

Yahudiler ve Hıristiyanlar, biz Allah ın oğulları ve sevdiği kullarıyız dedikleri örneğini verir Maide 18. ayetinde. Devamında ise çok dikkat çekici bir söz söyler. “De ki: Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor?” Bizler bu ve benzeri ayetleri de hiç üstümüze alınmadık, böylece derste alamadık. Böyle olunca aynı hatayı yaparak, BİZ MÜSLÜMANLAR ALLAH IN SEVGİLİ KULLARIYIZ, MÜSLÜMAN OLMAYAN CENNETE GİREMEZ diyerek, Allah ın yetkisinde olan bir hükmü, ayetlerden hiç ders almadığımız için söyleyebiliyoruz. BİZ MÜSLÜMANLAR, ALLAH IN SEVGİLİ KULU OLSAYDIK EĞER, DÜNYADA BUNCA ACI, KEDER VE SAVAŞ NEREDEYSE YALNIZ MÜSLÜMAN TOPLUMLARIN ÜZERİNDE OLUR MUYDU? Hiç ders almadığımız, Kur’an ın zerre kadar yolunda olmadığımız, çok açık anlaşılıyor.

Zuhruf 5. ayetinde, yine Ehli kitaba hitaben, SİZ HADDİ AŞAN KİMSELER OLDUNUZ DİYE, SİZİ KUR’AN İLE UYARMAKTAN VAZ MI GEÇELİM DİYOR. Buradan da anlıyoruz ki, Allah ın elçisi ve ilk Müslümanlar, Kur’an ın asla dışına çıkmamış, peygamberimizde kitap ehlini yalnız Kur’an ile uyarmıştır.

Allah Yahudilerin ve Hıristiyanların yaptığı çok önemli yanlışları, gerçekten bizlere çok güzel örneklerle vermiş Kur’an da. Eğer bir başka elçi ve kitap gelecek olsaydı, bizlerinde günümüzde yaptığı aynı yanlışları o kitapta yazardı. Ama başka elçi ve kitap gelemeyeceğine göre, bizlere düşen kitap ehlinin yanlışlarına düşmemek, bu örneklerden dersler almak olmalıdır. Bakın Allah Hıristiyanların yaptığı çok büyük hataya nasıl bir örnek veriyor Kur’an da.

Maide 116: Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, «BENİ VE ANAMI, ALLAH'TAN BAŞKA İKİ TANRI BİLİN» DİYE SEN Mİ DEDİN, BUYURDUĞU ZAMAN o, «Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, hâlbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin. (Diyanet vakfı meali)

Örnek çok önemli ve bizlerin, bu örnek ayetten alacağımız çok büyük dersler var. Ama bizler, bu ayet bizleri ilgilendirmiyor, Hıristiyanların yaptığı yanlışı anlatıyor deyip geçtiğimiz için asla ders almıyor ve benzeri yanlışları yapmaya devam ediyoruz. Allah elçileri mahşer günü, şahit olarak çağıracağını ve bu konuşmanın o gün geçeceğini bizlere şimdiden bildiriyor. Bu örnek bile, Allah ın gelecekte olacakları bildiğine güzel bir örnektir. Acaba bu soru karşısında, Hz. İsa nasıl bir cevap verecekmiş mahşer günü ona bakalım.

Maide 117: BEN ONLARA, ANCAK BANA EMRETTİĞİNİ SÖYLEDİM: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince, artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyla görensin. (Diyanet vakfı meali)

Bu cevaptan alacağımız, kıssadan hisseye gelince. Bizler Allah ın elçisi, örnek peygamberimizin adını kullanarak, hiç düşünmeden araştırmadan, onun adına öyle söylediği iddia edilen sözlere inanıyoruz ki, bu inancımız bizi Allah ın yolundan saptıyor, kâfirlerden yapıyor. Hesabın görüleceği o çetin günde yüzleri gülmeyen, Allah ın elçisine iftira edenlerin safında olmak istemeyen,  Zuhruf 44. ayetinde Allah ın hükmettiği gibi, YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILMALIYIZ, ÇÜNKÜ YALNIZ KUR’AN DAN SORGUYA ÇEKİLECEĞİZ. 

Bu örnekten yola çıkarak, şunu sormak isterim. Kur’an ın tek kelime bile bahsetmediği onca konuları, bunlarda Allah ın elçisinin dine ilaveleridir diyenlere inanırsak, hesap günü şahit olarak Allah ın elçisi çağrıldığında ve Allah, Kur’an ın hüküm vermediği bunca hükümleri sen mi ey elçim dine ilave ettin, söyledin  dediğinde, sizce Peygamberimiz nasıl bir cevap verecektir? Bunu Kur’an ın verdiği ve cahiliye toplumunun yaptığı yanlışlardan anlayamadıysak, gönül gözümüz Kur’an ile açılmamış demektir.  Mahşer günü, acı gerçeklerle karşı karşıya kalmak istemiyorsak, lütfen batılın, hurafenin, sanı bilgilerin değil, Allah ın elçisinin ve ilk Müslümanların yaptığı gibi, YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILALIM VE ONU ANLAMAK ADINA ÇABA GÖSTERLİM.

Allah Kur’an da düşünen, aklını kullanabilen kullarını, çok basit anlayacağımız örneklerle uyarıyor. Ama bizler düşünme özelliğimizi kullanmadan, bizleri Allah ile aldatanları fark edemediğimiz için, onlara sorgusuz tabi oluyor ve ebedi hayatımızı çıkmaza sokuyoruz. Şeytanın yoldaşları, bizleri ne yazık ki Kur’an dan uzaklaştırdı ve Kur’an ı anlaşılması zor ve her bilginin olmadığı bir kitap ilan etti. Bizlerde genel çoğunluğumuz bu sözlere inandık. Çünkü bizler Kur’an ile bir irtibat kuramadık. Eğer kurmuş olsaydık, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların kurduğu bu tuzağa, asla düşmezdik. 

Allah ın bu konuda bizleri uyardığı ve mahşer günü kitap ve uyarıcı gönderdiği elçilerini şahit olarak çağıracağını bizlere bildiriyor. Daha önce örneklerini verdiğim ayetlerden de anladığımız gibi, Peygamberimiz yalnız Kur’an ı bizlere tebliğ etmişti. Hatta gönderdiği elçilerine verdiği görev ve yetkilerini anlatırken neler demişti hatırlayalım. “PEYGAMBERE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. (Ankebut 18) BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.  (Kehf 56) BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM. (Ahkaf 9 )” Bunca açık ayetlerden sonra, eğer hala Peygamberimizin dinde Allah ın ortağı olduğunu söyleyerek, dine Kur’an da olmayan konularda da ilaveler yapma yetkisinin olduğuna inananlara, son bir uyarı ayeti hatırlatmak istiyorum. 

Nisa 41: Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve SENİ DE ONLARIN ÜZERİNE BİR ŞAHİT YAPTIĞIMIZ ZAMAN, bakalım onların hâli nice olacak! (Diyanet meali)

Allah ın elçisi, hesabın görüleceği O çetin gün, şahit olarak çağrıldığında ve Allah ın, Resulüm tüm bunları sen mi söyledin diye sorduğunda, sizce ben Kur’an ın dışından, Rabbim senin hükmetmediğin konularda da ben hükümler verdim diyeceğine, hala bunca örnek ayetlerden sonra inanıyor musunuz? Aslında Peygamberimizin o gün vereceği cevabı Kur’an verdiği örnekle bizlere bildiriyor. Tabi batıl ve hurafeden uzak, Kur’an ile gönül gözünü açanlar bunu fark diyor.  

Hz, İsa Hıristiyanların yaptığı yanlışa karşı, nasıl bir cevap veriyordu Allah a hatırlayalım. “BEN ONLARA, ANCAK BANA EMRETTİĞİNİ SÖYLEDİM” Allah ın elçisi, örnek peygamberimizde farklı bir şey söylemeyecektir. Kur’an ın bahsetmediği ve peygamberimizin söylediği iddia dilen onca dine ilaveleri sen mi söyledin RESULÜM dediğinde, Peygamberimizde; RABBİM BEN SÖYLESEM SEN BUNU BİLİRDİN, SEN BANA ÜMMETİMİN SORUMLU OLDUĞU KUR’AN DA NEYİ VAHYETTİYSEN, BEN ONLARA ONU SÖYLEDİM, diyeceği sizce çok açık değil midir? Gerçek doğruyu Allah bilir, bizlere düşen Kur’an ın ışığında İslam ı anlamak ve yaşamak olmalıdır.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .