Ana içeriğe atla

GERÇEK İMAN ADINA ÇABA HARCAMAK İSTİYORSAK.....


Yazdığım Bir yazıma bir kardeşimizin verdiği tenkit, uyarıcı cevaplar, beni dikkatle bu konuda düşünmeye yönlendirdi. Tenkitleri ve uyarıları her zaman ciddiye almalıyız. Çünkü hepimiz beşeriz, her zaman hata yapabiliriz. Gelin birlikte bir din kardeşimizin, bana yaptığı uyarılar üzerinde düşünelim. Gerçekten bu uyarılar, rehberimiz Kur’an ın önerdiği doğrultuda mı, yoksa? İşte o yok sanın, cevabını birlikte arayalım, tabi yine elimizde Allah ın rehberi olmak şartıyla. Bakın kardeşimiz bana nasıl bir uyarıda bulunmuş.

(Şimdi böyle bir Sahih Hadisi şerifi inkâr etmek Ayeti Kerim'eyi inkar etmek gibidir. Çünkü Ayet'i Kerime'yide Allah c.c. bildirmiştir, Efendimiz s.a.v.'in mübarek ağzından çıkan Hadis'i Şerifler'ide Allah c.c. bildirmiştir.

Sizin ben Kur'an da yazılana inanırım, "HADİS'TE YAZANLAR DOĞRU OLMAYABİLİR" şeklindeki düşünceniz, "ALLAH'A İNANIRIM PEYGAMBERİNE İNANMAM DEMENİZ KADAR SAÇMADIR.

Ehli sünnet vel cemaat itikadına göre de Mütavatir Hadislerin (kesinlikle Efendimiz sav. Tarafından söylendiği) inkârı durumunda AYET'İ İNKAR ETMESİ GİBİ OLACAĞINI BU DURUMDA DA MÜRTED YANİ KAFİR OLACAĞINI HATIRLATIRIM. )

Yukarıdaki sözlerin üzerinde düşünelim şimdide. Peygamberimize atfedilen hadisi şeriflerin, tamamının doğru olduğunu hiç şüphelenmeden kabul etmemiz, doğru bir inanç yöntemi olabilir mi, İslam dininde? Bu konuda dikkatli olmanın, gerektiğinde bu yolla yanlış bilgilerin dine sokulacağını, bizlere ulaşabileceğini söylemek ve dikkatli olmak, BİZLERİ DİNDEN Mİ ÇIKARTIR, YOKSA DİNDEN ÇIKMAMIZI MI ENGELLER?

Diyanetin daha önceki yönetiminde, yüzlerce hadisin hurafe olduğunu ve dine nifak sokmak için, din düşmanları tarafından içimize sokulduğunu söyleyip, inanmamızın yanlış olacağını söylemişti hatırlarsanız. (Tabi yeni yönetim farklı düşünebilir, çünkü dini yönettiğini zannedenler, böyle oyunlarla dini böldü ve parçaladılar. Bizlerde sorgusuz onlara tabi oluyoruz.)  Peki Allah ın elçisi, bizleri bu konuda nasıl uyarmıştır şimdi ona bakalım. Bu ve benzeri rivayet kaynakların bir tanesini bile kabul etmediğimizde, dinden çıkmış oluruz diyenlere, bu hadisi hatırlatmak istiyorum.

"Benden sonra, benim adıma söylenecek çok söz duyacaksınız, Bu sözleri KURAN İLE KARŞILAŞTIRINIZ ki, benim sözüm olup olmadığı hakkında delalete düşmeyesiniz. Her kim ki, ben söylemediğim halde bu sözü peygamber söyledi dese BUYURSUN KENDİNİ CEHENNEMDEKİ YERİNE HAZIRLASIN."

"ALLAH BAZI FARİZALAR VAZETMİŞTİR, ONLARI AŞMAYIN. BAZI HADLER KOYMUŞTUR, ONLARA YAKLAŞMAYIN. BAZI ŞEYLERİ HARAM KILMIŞTIR, ONLARI YAPMAYIN. Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın. 
Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 403" 

"Ey insanlar ateş tutuşturuldu ve karanlık gecenin parçaları gibi fitneler yakınlaştı. Allah’a yemin ederim ki aleyhimde tutunacak bir şeyiniz yoktur; KURAN’IN HELAL KILDIKLARI DIŞINDA BİR ŞEYİ HELAL KILMADIM. KURAN’IN HARAM KILDIKLARI DIŞINDAKİLERİ DE HARAM KILMADIM." 
İbni Hişam Siret 4 sayfa 332 

Yukarıdaki hadislere baktığımızda, peygamberimizin bizleri bu konuda uyardığını görüyoruz. Şunuda hatırlatmak isterim, bu sözleri mutlaka peygamberimiz söylemiştir demiyorum. Ama bu sözleri Peygamberimizin söyleme ihtimali, çok yüksektir diyorum. Çünkü bu söylenenleri Kur'an onaylıyorda ondan. Bu sözlerden anlıyoruz ki,  Peygamberimizin adını kullanarak, Müslümanların aldatılacağını özellikle söylüyor Allah ın elçisi. Ayrıca kendi sözü olup olmadığını anlamamız içinde, bizlere çok güzel ve garantili bir yol öneriyor. KUR’AN İLE KARŞILAŞTIRINIZ. Bundan daha güzel yol ve yöntem sizce olabilir mi? Demek ki peygamberimiz Kur’an dışından hiçbir bilgiyi topluma anlatmamış, tebliğ etmemiş bu çok net anlaşılıyor bu sözünden.  Zaten Allah ın elçisi, KUR’AN IN HARAM DEDİĞİNDEN BAŞKA HİÇBİR ŞEYİ HARAM KILMADIM demesi, apaçık peygamberimizin her sözünün, Kur’an ile karşılaştırılması gerektiğini anlatıyor. Kur'an da bunu söylüyor zaten.

Şimdide şöyle düşünelim. Acaba Allah bizlere söylendiği gibi, elçisine Kur’an dışından da hükümler iletmiş midir? Eğer böyle bir şey olsaydı, peygamberimiz benim sözüm olup olmadığını, Kur’an ile karşılaştırınız der miydi? Kur’an ın haram kıldığını haram, helal dediği helaldir açıklaması, peygamberimizin tüm hadislerinin Kur’an dan onay alması gerektiğinin, açık kanıtıdır. Allah Kur'an da onlarca ayetinde bizlere zaten bunları anlatıyor ve elçisinin görev ve sorumluluğunu tek tek sayıyor. Birsini hatırlayalım. BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.  (Kehf 56) Allah Kur’an da, sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum diyorsa, Kur’an dışından da bir bilgi elçisine göndermesi ve bizlerin sorumlu olması mümkün olamaz. Bu düşünce Kur’an ın yüzlerce ayetine ters düşer.

Arkadaşımızın ayrım yapmadan tüm rivayet edilen hadislerin, Kur'an ayetleri gibidir demesi, ikisini de aynı kefeye koyması ŞİRKTİR, büyük günahtır. Bunlara inanmak, bizlerin doğru yoldan, Allah ın yolundan sapmamıza neden olur.  Çünkü Kur’an ın koruyucusu bizzat Allah benim diyor. Peki, yüzlerce yıl öncesinden, rivayet yoluyla gelen hadislerin hiç değişmeden, korunarak bizlere ulaştığına inanmamız doğru olur mu? Elbette mümkün değil. Bırakın 1400 sene öncesini, yüz sene öncesine ait, dilden dile anlatılan bazı bilgi ve haberlerin bir kısmının, günümüzde yanlış oldu orataya çıkabiliyor. Kur’an ayetleri ile bizler hiçbir bilgiyi eş tutamayız. Peygamberimiz de yalnız Kur’an a uymuş ve onu hayatına geçirmiştir. Bizlerde peygamberimizin yolunu izlediğimizi söylüyorsak, aynı yolun yolcusu olmalıyız.

Bu konuda ne yazık ki en güvenmemiz gereken kişiler bile, toplumu büyük yanlışlara yöneltmektedir. Şahit olduğum bir anımı sizlere nakletmek istiyorum, bu örneği birçok kez verdim. Bir Cuma hutbesinde müftü aynen şöyle söylüyordu. 

( HADİSLERDE KUR’AN AYETLERİ GİBİDİR. EĞER BİR TANESİNE İNANMAZSANIZ, KUR’AN A İNANMAMIŞ GİBİ SAYILIRSINIZ, YANİ GERÇEK İMAN ETMEMİŞ OLURSUNUZ.)

İşte dini anlattığını zanneden, çok önemli mevkideki yetkilinin, topluma söyledikleri. İlginçtir bağlı olduğu Diyanet İşleri başkanlığı, yüzlerce hadis hurafe diyerek, inanılmasının yanlış olacağını söylemişti diyanetin geçmiş dönemlerinde. Tabi Diyanet öyle bir kurum ki, başkanları değiştikçe, söylemleri de değişiyor, sanki HÂŞÂ din değişmiş gibi. Dün söylediğinden bugün vazgeçebiliyor. Kur’an ın emrinde olmayıp siyasetin, tarikat ve cemaatlerin emrinde olmak bu olsa gerek. Maddi menfaatlerle, dini çıkar amaçlı kullananları Allah lanetliyor, bunu lütfen unutmayalım.

Allah ın ayetleri ile yüzlerce yıl öncesinden rivayetler yoluyla gelen bilgileri, Kur’an süzgecinden geçirmeden, aynı tutmak bizleri şirk batağına sürükler. Bakın Allah bu konuda bizleri nasıl uyarıyor ve dikkatimizi çekiyor.

İsra 36: HAKKINDA BİLGİN OLMAYAN ŞEYİN ARDINA DÜŞME! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır

Bakara 42: BİLEREK HAKKI BATIL İLE KARIŞTIRMAYIN, hakkı gizlemeyin.

Yukarıdaki Rabbin iki ayeti üzerinde düşünelim. Allah, hakkında emin olmadığın şeylerin peşine düşme sakın diye uyarıyor. Daha sonrada, emin olmadığınız bir bilginin ardı sıra giderseniz, bunun hesabını sorarım diyor. Diğer ayette de, hakkı batılla ile karıştırmayın diye uyarıda bulunuyor. Sizce Allah ın ayetleri gibi HAK olan, başka bir söz olabilir mi? Yada Allah a güvendiğimiz gibi veliler, şeyhler edinip güvenebilir miyiz? Karar sizin Allah bunu sakın yapıp, VELİLER edinmeyin güvenilecek VELİNİZ BENİM DİYOR.  Allah ın elçiside aynen böyle yapmış ve yalnız kendisine vahyedilen Kur'an ile ümmetine hükmetmiştir.

Hadislerin tamamı, rivayetler kanalıyla bizlere ulaşmıştır. Hatırlayınız hepsi bir rivayete göre diye başlar. Rivayet emin olmadığımız, ama içinde doğru bilgininde olabileceği sözlerdir. İşte bizlere düşen, bu konuda dikkatli olmak ve hangi sözün peygamberimize ait olup olmadığını çok iyi anlayabilmek için, Kur’an ile karşılaştırmamız gerekmektedir.

Bu durumda emin olduğumuz bilgi hangisidir, önce onu düşünelim. Elbette Allah ın koruması altındaki KUR’AN. Onun dışından gelen bilgilere, tıpkı Kur’an gibi emin olabilir miyiz? Asla olamayız, bunun uyarısını da zaten Allah yapıyor. Bizler için hak olan Allah ın emri ve hükümleri apaçık Kur'an da yazıyor. Zaten peygamberimizde yalnız Kur’an a inanmış ve onun ile bizleri uyarmamış mıydı? Bakın Allah Enam suresi 19. ayette, peygamberimizin bizleri neyle uyardığını söylüyor.

"BU KURAN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM."

Yine Allah ayetinde;

Araf 3: (Ey insanlar), RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN VE O'NDAN BAŞKA VELİLERE UYMAYIN. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

Nahl 89: O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şahit göndereceğiz. Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz. AYRICA BU KİTABI DA SANA, HER ŞEY İÇİN BİR AÇIKLAMA, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.

Bakın Allah, çok açık ve net ne söylüyor bizlere. RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN. Ondan başka velilerin sözlerine kanmayın. Bu durumda Rabbimizden indirilen Kur’an dan başka hüküm veren, bizleri bağlayıcı olan, bir kitabın olduğuna inanmak, büyük yanlış olur. Allah Kur’an ı bizlere, her şey için açıklama ve bizler için bir hidayet, rahmet ve MÜJDE olsun diye indirdiğini söylediği halde, bizlerin hala başka hidayetler aramamız, Allah a saygısızlık olmaz mı? Peygamberimizin ben size Kur’an ile hükmetme görevi aldım, bunun dışında sizlere ilettiğim hiç bir şey yoktur dediği halde, bizler hala bunları anlamazlıktan geliyorsak, yapacak hiç bir şey yok demektir. Hatırlayınız Allah elçisine verdiği yetki ve sorumluluğu bizlere anlatırken, bakın ne diyor.

Hakka 44; EĞER BAZI LAFLARI BİZİM SÖZLERİMİZ DİYE ORTAYA SÜRSEYDİ, 45- Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. 46- SONRA ONDAN CAN DAMARINI MUTLAKA KESERDİK.

Sanırım bizler bugün günümüzde, Rabbin bu ayetinden hiç ders almıyoruz. Daha açıkçası görmezden, anlamazlıktan geliyoruz. Çok ilginçtir, bizlere Kur’an ın hüküm vermediği, bunlarda peygamberimizin hükümleridir diyenler, sanırım aşağıdaki ayeti de görmezden geliyorlar. Yoksa inanmıyorlar mı?

Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İLERİDE ONDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ.

Aklını kullanamayanı, pislik içinde bırakırım diyen Rabbimiz e şükürler olsun. Ayetlerini o kadar açık ve net indirdiği halde, hala Allah ın sözlerine kulak asmayıp, beşerin sözlerine kulak kesilenler, şunu sakın unutmasınlar. Allah bizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diyorsa, onun dışından bilgilerden, hükümlerden sorumlu tutmayacaktır. Çünkü Rabbimiz sözünde durandır. Allah elçisinin yetki ve sorumluluğunu, çok açık ve net bakın ayetlerinde nasılda açıklamış. Hala bu ayetleri görmezden gelenlere, ayetleri hatırlattığımızda, ne yani peygamberimiz postacımıydı diyerek ona saygısızlık yapanlara, sözüm meclisten dışarı. Yetkiyi Allah verir, bizlere düşen ona iman etmek olmalıdır. Beşerin sözlerini doğrulamak için, Kur’an da bir kelimenin ardına saklanıp, Rabbin hiç bahsetmediği hükümleri, o kelimeye yüklemekle, Allah ın doğrularından sapacaklarını hatırlatırım. Bakın Allah elçisine verdiği görev ve sorumluluğu nasıl apaçık anlatıyor.

Ankebut 18: Eğer siz yalanlarsanız, bilin ki, sizden önce bir takım milletler de yalanlamışlardı. PEYGAMBERİN GÖREVİ İSE AÇIK BİR TEBLİĞDEN İBARETTİR.

Ankebut 50: "Ona Rabbinden (başkaca) mucizeler indirilmeli değil miydi?" derler. De ki: Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. BEN İSE SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM. 

Neml 92: "Ve Kur'an'ı okumam (emredildi). Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: BEN SADECE UYARICILARDANIM.

Enam 48: Biz elçileri müjde vericiler ve uyarıp-korkutucular olmaktan başka (bir nedenle) göndermiyoruz. Şu halde kim iman ederse ve (davranışlarını) düzeltirse, artık onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.

Ne dersiniz Allah yukarıdaki ayetlerde, elçisine verdiği görevin tanımını çok açık ve net yapmıyor mu? Sanırım açıklamaya gerek dahi yok. Bakın Ahzap suresi 2. ayette elçisine ne diyor.

Ahzap 2: RABBİNDEN SANA VAH YEDİLENE UY! Allah, yapmakta olduklarınızdan en iyi biçimde haberdardır.

Peygamberimizin uyduğu yalnız Kur’an ise, nasıl olurda bizlerin Kur’an dışından da hükümlere iman etmemizi isteyenlere inanırız, bunu lütfen dikkatle düşünelim. KUR’AN A UYAN, ALLAH IN RESULÜNE UYMUŞ VE ONUN GERÇEK ÜMMETİ OLMUŞ DEMEKTİR. Elimizde imtihan olduğumuz Kur’an apaçık duruyorsa, ona uymayan onun onayından geçmeyen, hiçbir bilgi ve peygamberimizden rivayet edilen hiçbir hadis, doğru olamaz. Çünkü peygamberimiz bizleri uyarmış ve benim sözlerim olduğunu anlamanız için, Kur’an ile karşılaştırınız demiştir. Allah ın elçisi bizler için bir örnekti. O örnek insan, Kur’an ın onay vermediği tek bir kelimeyi dahi söylemeyeceğini düşünemeyen, onun gerçek ümmeti de olamayacağını bilmelidir.

En garantili yol ve yöntemin, Kur’an ın ipine sarılmak tır diye açıklıyorsa Allah, elçisine de kullarıma yalnız Kur’an ile hükmet diyorsa, sizce bizler bu hükmün dışına çıkarak, Kur’an ın sınırlarını zorlayarak, emin olamadığımız bilgilerinde ardı sıra giderek, İMANIMIZI TEHLİKEYE ATMIŞ OLMUYOR MUYUZ? Yorum ve karar sizlerin. Çünkü her beşer, kendi imtihanından sorumludur.

Rabbim cümlemizi Allah ın ipine sarılan, hakla batılı ayırmak için çaba harcayan kulları arasına, bizleri de alması dileklerimle. 

Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABAK


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .