Ana içeriğe atla

BAKARA 171, MAİDE 50, İSRA 73-74-75, AHKAF 9. AYETLERDEN ALACAĞIMIZ DERSLER. BİZLER GÜNÜMÜZDE, ALLAH IN İNDİRDİĞİ İSLAM I DEĞİL, CAHİLİYE TOPLUMUNUN İNANCINI YAŞIYORUZ.




BİZLER GÜNÜMÜZDE, ALLAH IN İNDİDİĞİ İSLAM I DEĞİL, CAHİLİYE TOPLUMUNUN İNANCINI YAŞIYORUZ.

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim Bakara 171, Maide 50, İsra 73–74–75 ve Ahkaf 9. ayetler olacaktır. Bizler eğer Kur’an a iman ettiğimizi söylüyorsak, bu ayetlerin hükümlerini de asla unutmadan, görmezden gelmeden hayata geçirmeli ve bizlere rehber olmalıdır. Önce ayetleri yazalım, daha sonrada üzerinde düşünelim.

Bakara 171: ALLAH'IN İNDİRDİĞİNE TÂBİ OLMA ÇAĞRISINA ALDIRIŞ ETMEYEN KÂFİRLERİN DURUMU, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar manen sağır, dilsiz ve kördürler. Bu sebepten dolayı da düşünmezler. (Bayraktar Bayraklı)

Maide 50: Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, KİMİN HÜKMÜ ALLAH’IN KİNDEN DAHA GÜZELDİR? (Diyanet meali)

Ahkaf 9: De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. BANA VAH YEDİLENDEN BAŞKASINA DA UYMAM! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim." (Yaşar Nuri meali)

Bu üç ayetin ortak noktası, Allah ın indirdiği Kur’an a tabi olmamız ve Allah ın hükümlerinin dışına çıkmanın ne derece yanlış olduğu anlatılıyor. Dikkat ederseniz Ahkaf 9. ayette Allah ın elçisi, BANA VAH YEDİLENDEN, YANİ KUR’AN DAN BAŞKASINA UYMAM DİYOR. Bu durumda, nasıl olurda bizler, Allah ın elçisi tıpkı Kur’an ayetleri gibi, dinde hükümler koymuştur diye inanırız, bu ayete yoksa iman etmiyor muyuz? Bazı nefsini tatmin etmek isteyenler, ayetlerde geçen kelimelerin anlamları ile oynayıp, rivayet hadislerde Allah ın emridir diyebilmektedirler. Ama her nedense, sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim, Kur’an ın ipine sarılın ayetlerinin, bu inancı onaylamadığını görmezden gelebiliyorlar.  Hâlbuki Kehf 26. ayetinde Allah, KENDİ HÜKMÜNE HİÇ KİMSEYİ ORTAK KILMAZ demişti. Yoksa bizler bu ayeti de, batıl inançlarımızı yaşayabilmek adına, görmezden mi geliyoruz?

Maide 50. ayetinde, cahiliye toplumunun yanlışını yapanlara uyarıda bulunarak, KİMİN HÜKMÜ ALLAH IN KİNDEN DAHA GÜZELDİR dediği halde, bizler elçisini de dinde Allah ın ortağı yapmaktan çekinmiyoruz.  Bu ayetin bir ayet öncesinde Allah elçisine, SANA İNDİRDİĞİM KUR’AN İLE HÜKMET, SENİ İNDİRDİĞİM AYETLERİN BİR KISMINDAN UZAKLAŞTIRMASINLAR DİYE UYARIYOR. Bu uyarıyı alan Allah ın elçisi, Kur’an ın dışından, kendiside bunlarda Allah ın emridir diye ümmetine tebliğ eder mi?

Bakara 171. ayetten, çok büyük dersler almalıyız ama kafamızı batıl ve hurafelerle doldurmuşsak, elbette gönül gözlerimizle de bu gerçekleri görmemiz, mümkün olmayacaktır. Önce bu ayetin bir öncesine yani bakara 170. ayete gidelim. Cahiliye toplumuna bakın ne deniyor ve nasıl bir cevap alınıyor.

“Onlara, "ALLAH'IN İNDİRDİĞİNE UYUN!" dendiğinde: "HAYIR! BİZ, ATALARIMIZI ÜZERİNDE BULDUĞUMUZ ŞEYE UYARIZ." derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!”

Ne yazık ki cahiliye toplumunun yaptığı yanlışı, bizler günümüzde tekrar ediyoruz ve aynı şeylerin benzerini söylüyoruz. Halbuki Allah bir çok ayetinde, yalnız Kur’an ın ipine sarılın, çünkü sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyoruz dediği halde. Bakın günümüzde,  iman ettiğini söyleyen Müslümanlardan genel çoğunluk ne diyor.

“Yalnız Kur’an ile İslam asla yaşanmaz. Kur’an özet bilgidir ve her şey yazmaz, izah edilmemiştir. Atalarımızdan bizlere intikal eden rivayet hadisler olmasaydı, Kur’an kapalı kalır, bizler ne namaz kılabilirdik, nede oruç tutabilirdik.”

Bunu söyleyen ve buna inanan bir insanın, Kur’an ile bağı tamamen kesilmiş, kendisini emin olamayacağı rivayetlere teslim etmiş demektir. Cahiliye toplumu da aynısını yaptı ve Peygamberimize; “Kur’an ı bir şartla kabul ederiz, eğer bizlerin atalarımızdan gelen inançlarımızı da kabul edersen,” diye pazarlık yapmaya çalışmışlardı. Allah bunun üzerine bakın nasıl bir ayet indirmiş ve elçisini şiddetle uyarmıştı.

İsra 73–74–75: Müşrikler, SANA VAHYETTİĞİMİZDEN BAŞKA BİR ŞEYİ YALAN YERE BİZE İSNAT ETMEN İÇİN seni, nerdeyse, sana vah yettiğimizden saptıracaklar ve ancak o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi. Eğer seni sebatkâr kılmasaydık, gerçekten, nerdeyse onlara birazcık meyledecektin. O ZAMAN, HİÇ ŞÜPHESİZ SANA HAYATIN VE ÖLÜMÜN SIKINTILARINI KAT KAT TATTIRIRDIK; sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın.  (Diyanet vakfı meali)

İşte cahiliye toplumunun, Allah ın elçisine teklifini görüyor musunuz? Yahudi ve Hıristiyanların bir kısmı, atalarının inançlarından vazgeçmek istemediklerinden, onları da Allah ın emriymiş gibi kabul edilmesini Peygamberimizden istediklerinde, Allah ın izin vermediğini, elçisine cevabını lütfen tekrar okuyunuz. Ne yazık ki günümüzde bizler, cahiliye toplumunun tıpa tıp aynı hatalarını tekrar ediyoruz ve Kur’an ın yanında, bu rivayet bilgilerde dinin hükmüdür, bunu da Peygamberimiz dine koymuştur, bunlarda Allah ın emri gibidir diyerek, yalan yere birçok sözü/hadisi Allah a ve elçisine nispet ediyoruz. İşte Allah bunları yapanlara, bakara 171. ayetinde KÂFİR diye hitap ediyor.

Müşriklerin, Allah emretmediği halde, bunlarda Allah katındandır denmesinin, ne derece yalan ve iftira olduğunu bizlere ayetinde çok güzel açıklamıştır. Tabi düşünen ve aklını kullananlar, bu gerçeğin farkında olur. Allah birçok ayetinde bizleri uyarıp, Kur’an ın dışına asla çıkmayın dedikten sonra, bakın nasıl uyarıyordu tekrar hatırlayalım.

“O HALDE KUR'ÂN'DAN SONRA, HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?” (ARAF 185)
“SÖZ BAKIMINDAN, ALLAH'TAN DAHA DOĞRU KIM VARDIR!”  (NISA 87)
“RESULE DE DÜŞEN, AÇIK BİR TEBLİĞDEN BAŞKA ŞEY DEĞİLDİR.” (ANKEBUT 18)
“KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BIR KITABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU?” (Ankebut 51)

Bunca açık uyarıları anlamamakta ısrar edenlere, cahiliye toplumunun; “Bize sizin getirdiğiniz Kur’an yetmiyor, çünkü bizim atalarımızın inançları da var” sözlerini dikkate almadan inatla, bizler hala Kur’an bizlere yetmez, çünkü Kur’an özettir, her bilgi yok demeye devam ediyorsak, elbette söylenecek sözümüz yok demektir. Çünkü Allah ın elçisi bile, cahiliye toplumunun yaptığı bu yanlıştan, bazı insanları çeviremediyse, bizlerin doğru yola davet etmek adına, çok fazla yapacak bir şeyimizin olmadığını söylemek isterim. Allah bir Müslüman ın haddi aşarak, Allah ın kitabının sınırlarını tanımayanları, nasıl ve neyle uyarmamız gerektiğini, çok açık bir şekilde bakın nasıl anlatıyor.

Zuhruf 5: Siz, haddi aşan kimseler oldunuz diye, SİZİ KUR'AN'LA UYARMAKTAN VAZ MI GEÇELİM? (Diyanet vakfı meali)

Buradan da şunu açıkça anlıyoruz. Uyarılacak ve hayata geçirilecek tek kitap, Allah katından indirilen yalnız Kur’an dır. Zaten Allah ın elçisi de, ben yalnız Kur’an a uyarım diye de bizlere bildirmiştir. Kurtuluşa erenlerden olmak istiyorsak, Allah onunda tek bir yolu olduğunu bizlere bildiriyor ve bakın ne diyor.

Bakara 5: İşte onlar, RABLERİNDEN GELEN BİR HİDAYET ÜZEREDİRLER VE KURTULUŞA ERENLER DE ANCAK ONLARDIR. (Diyanet vakfı meali)

Bunca açık uyarılardan sonra hala birileri inatla, yalnız Rabbinden gelen hidayet, yani Kur’an ile İslam yaşanmaz, rivayet hadisler olmasaydı dinimizi yaşayamazdık diyerek, Kur’an ı adeta eksik, detaysız ve anlaşılması zor gösterenler varsa, lütfen onları Allah ın ayetiyle uyardıktan sonra, onlardan uzak durunuz. Çünkü gönül gözleri açık olmadıkları ve Kur’an ı yeterli görmedikleri için, Allah ın uyarılarını asla yeterli görmeyeceklerdir. Allah ın ayetlerine şirk koşanlardan, her türlü musibet gelir.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .