Ana içeriğe atla

ALLAH'IN VE RESULÜNÜN ÖNÜNE GEÇMEK VE NEBİ, RESUL KAVRAMLARI ÜZERİNE.




Bu makalemde sizleri düşünmeye davet etmek istediğim, iki ayet olacak. Bu iki ayete günümüzde, öyle farklı anlamlar verilerek anlatılıyor ki, Allah'ın bizlere anlattığından çok farklı şeyler anlaşılıyor. Aslında bu ayetler yanlış, batıl inançlarımıza delil olarak gösterilmeye çalışılıyor. Önce birinci ayeti yazalım ve üzerinde birlikte düşünelim.

Hucurat 1: Ey iman edenler! ALLAH'IN VE RESULÜNÜN önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir. ( Diyanet vakfı meali)

Bu ayeti tercüme edenlerin genel çoğunluğu, Resul diye geçen kelimeyi, peygamber diye çevirirler ama ben ayetin orijinalinde geçen tercümeyi özellikle yazdım. Bu ayete dikkat ettiyseniz Allah ve Resulü birlikte anılıyor. Sizce bunun sebebi nedir, hiç düşündünüz mü? Dikkatinizi çekmek istediğim ve ayette özellikle kullanılan kelime RESUL YANİ ELÇİ olarak geçmesidir. Kur’an'ı tercüme eden genel çoğunluğun yaptığı gibi, ayetlerde geçen her NEBİ ve RESUL kelimesine eğer bizler ayrım yapmadan PEYGAMBER diye çevirirsek, Allah'ın ayetlerde bizlere ne anlattığını da doğru anlayamayız. Peygamber kelimesi Farsçadır ve bu kelime bizim dilimizde Nebi ve Resul kelimesinin ortak ismi olarak anılır, ama genel konuşmalarımızda elbette. Yoksa ayetlerde çok farklı anlamlarda geçtiğini, biraz sonra yazacağım örnekten çok daha iyi anlayacaksınız.

Hucurat 1. ayetinde Allah iman edenlere seslenerek, çok dikkat çekici bir uyarıda bulunuyor. ALLAH'IN VE RESULÜNÜN ÖNÜNE GEÇMEYİN. Sizlere sorsam ve desem ki, Allah'ın önüne nasıl geçebiliriz? Elbette hiç kimse geçemez. O halde Allah'ın ve Resulünün önüne geçmeyin sözüyle Allah, neyi kast ediyor önce onu doğru anlamalıyız. Hatırlarsanız Kur'an'da bu birliktelik çok sık geçer ve ALLAH'A VE RESULÜNE UYUN EMRİ VERİLİR. Tüm bu ayetlerde Allah bizlere şunu anlatıyor. RESULÜM SİZLERE BENİM VAHYİMİ TEBLİĞ EDECEK, ONU DİNLEMEZSENİZ, BATLI RİVAYETLERİ DİN EDİNİRSENİZ BENİ DİNLEMEMİŞ, VAHYİMİN ÖNÜNE GEÇMİŞ OLURSUNUZ ANLAMINDA YAPILIYOR BU UYARI. Çünkü Resul kelimesi özellikle Kur'an'da VAHİY yani ayetleri tebliğ ettiğinde kullanılıyor.

Bu ayeti tercüme eden birçok yazar, Resul kelimesini Peygamber diye tercüme ettiğini hatırlatmıştım.  Devamında ise Allah'tan korkun diyor. Tekrar söylemek gerekirse, bu uyarıdan anlayacağımız tek bir şey vardır, oda Allah'ın Elçisi/ Resulü kanalıyla tebliğ ettiği ayetlerin önüne, BUNLARDA ATALARIMIZIN BİZLERE BIRAKTIĞI İNANÇLARIDIR, BUNLARI DA YAŞAMALIYIZ DEMEYİN, ALLAH'IN EMRİYLE, RESULÜN TEBLİĞİNİN ÖNÜNE GEÇMEYİN DİYOR ALLAH. Yani benim sözlerimin/hadislerimin önüne, beşeri sözler/hadisler getirmeyin, ÇÜNKÜ RESULÜM SİZLERE, YALNIZ BENİM AYETLERİMİ TEBLİĞ EDİYOR DİYOR. Onun için Allah ve Resulü kelimesini yan yana kullanıyor. Allah'ın ayetleri ile beşeri sözleri/hadisleri bir tutmayın, ALLAH'TAN KORKUN DİYOR. Şöyle söyleyebiliriz, ayetlerde eğer NEBİ değil de, RESUL kelimesi geçiyorsa, mutlaka o ayette Allah'ın ayetlerinin tebliğinden bahsediliyor demektir. Şimdide bu ayetin hemen devamındaki ayete bakalım, ama direk okuyup geçmeden, özellikle ayette geçen kelimelere dikkatle bakalım. 

Hucurat 2: Ey iman edenler! Seslerinizi, PEYGAMBER’İN SESİNİN ÜSTÜNE YÜKSELTMEYİN. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın, yoksa siz farkına varmadan işledikleriniz boşa gider. (Diyanet meali)

Bu ayeti bu haliyle özellikle tercüme edilmiş şeklini yazdım ki, hem yaptığımız yanlışlar anlaşılsın, hem de Allah ayetlerde, özellikle farklı kelimeleri kullanarak bizlere ne anlatmak istiyor, onu anlayalım. Bu ayette Peygamber diye çevrilmiş kelime ayette NEBİ diye geçer. Peki neden Resul değil de NEBİ diye geçiyor, sizce burası önemli değil mi? Her nedense ayet tercüme edilirken, Resul ve Nebi kelimesinin ortak ismi kullanılmış ayette. Böyle yazdığımızda, çok büyük anlam farklılıkları, böylece ayette fark edilmiyor. Dikkat ettiyseniz bir önceki ayette Allah, kendi isminin yanında özellikle RESUL ismini kullandı ama ikinci ayette NEBİ ismini kullanarak, aslında bizlere çok daha farklı bir şey anlatmaya çalışıyor. NEBİNİN sesinin üstüne seslerinizi yükseltmeyin, yani ona saygılı olun diyor. Peki, NEBİ ne anlama, RESUL ne anlama geliyor bu durumda, iki ayette farklı kelime kullanıldığına göre, anlamları da ve Allah'ın bizlere mesajı da farklı olmalı. 

NEBİLİK ALLAH TARAFINDAN, YÜKSEK MAKAMA GETİRİMİŞ KİŞİ ANLAMINA GELİYOR. YANİ NEBİLİK MAKAMIN ADI. RESUL İSE ALLAH'TAN ALDIĞI VAHYİ, EMİRLERİ  İNSANLARA TEBLİĞ EDEN GÖREVLİ ANLAMINA GELİYOR. BİR BAŞKA DEYİŞLE NEBİ, ALLAH'IN VAHYİNİ TEBLİĞ ETTİĞİNDE RESULLÜK GÖREVİNİ YAPIYOR. Bir başka deyişle, Allah'a ve Resulüme uyun derken, Resulüm sizlere vahyimi tebliğ edecek, ona uyun demiş oluyor. Bu makama sahip olmayan bir kişi, Resul yani elçilik görevi de yapamaz. Onun için Allah bakın ne diyor ayetinde.

Ahzab 40: Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, ALLAH’IN RESULÜ VE NEBİLERİN SONUNCUSUDUR. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. (Diyanet meali)

Bakın bu ayet, bu iki kelimenin aslında çok farklı anlamda olduğunu, bu ayette çok açık görüyoruz. Allah diyor ki ayetinde, RESUL YANİ ELÇİ OLARAK, AYETLERİNİ TEBLİĞ EDEN NEBİ makamı verilmiş, bundan sonra hiç kimseyi göndermeyeceğim. Kur’an ayetlerine lütfen dikkatle bakınız, Allah elçisinin ismini birlikte kullanıp, ayetlerinin tebliğinden bahsediyorsa, ayetin orijinalin de mutlaka Resul/Elçi diye geçer. Ama Allah ayetinde elçisini uyarıyor ve ikaz ediyorsa, ya da ayet tebliğinden farklı şeyler söyleniyorsa, ayette NEBİ kelimesi özellikle kullanılır. Hucurat 2. ayetinde de Nebime saygılı olun ve onun sözünü dinleyin diye uyarıyor. Farklı bir örnek verelim.

Tahrim 1: EY PEYGAMBER! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Diyanet meali)

Hâlbuki bu ayette, Ey Peygamber diye hitap edilen cümle, EY NEBİ diye ayette geçer. BU AYETTE DE ALLAH, NEBİSİNİN ŞAHSINI ÖZELLİKLE UYARDIĞI İÇİN, AYETE EY NEBİ DİYE  BAŞLIYOR. DİĞER AYETLERİNDE ALLAH, TÜM KULLARINI VAHYİ İLE UYARDİĞİNDA, RESUL KELİMESİNİ ÖZELLİKLE KULLANIYOR. Bu ayrımı ve ne anlama geldiğini lütfen Kur’an'dan araştıralım. Allah Resul yani Elçi kelimesini kullanmış ve elçime Resulüme uyun, ona uymak bana uymak gibidir diyorsa, bu ayetlerde Allah şunu söylüyor bizlere. RESULÜM SİZLERE BENİM VAHYETTİĞİM AYETLERİ TEBLİĞ EDİYOR VE ONUN DIŞINA ASLA ÇIKAMAZ DİYOR. Allah özellikle ayetlerde, RESULÜME UYUN der ama NEBİYE uyun diye geçmez. BU ÇOK ÖNEMLİ BİR DETAYDIR. Bunun ne anlama geldiğini anlayamadığımız sürece, Allah'ın kitabını, nurunu, tebliğini de doğru anlamamız mümkün olmayacaktır.

BU BİLGİLERDEN SONRA, ŞUNU RAHATLIKLA SÖYLEYEBİLİRİZ. NEBİ EĞER ALLAH'IN VAHYİ KUR'AN'I TEBLİĞ EDİYORSA, O SÖYLEDİKLERİ DİNİN, İSLAM'IN EMRİDİR MUTLAKA YERİNE GETİRMELİYİZ. NEBİ DEVLETİ YÖNETİRKEN, NORMAL HAYATINDA KONUŞUYOR VE BAZI ŞAHSİ DÜŞÜNCELERİNİ ÜMMETİYLE PAYLAŞIYOR,  SOHBET EDİYORSA, O SÖYLEDİKLERİ DİNİN, İSLAM'IN EMRİ DEĞİL DEMEKTİR. ALLAH ZATEN BU KONUDA BİZLERİ UYARIYOR VE AYETİNDE BEN ASLA HÜKMÜME, HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM DİYOR. DEMEK Kİ GÜNÜMÜZDE BİZLERE RESULÜN SÖZLERİ/HADİSLERİDİR DİYE NAKLEDİLEN BİLGİLER, DİNİN EMRİ OLMADIĞI ÇOK AÇIKTIR. HANGİ HADİSİN/SÖZÜN RESULE AİT OLDUĞUNU ANLAMAK İSTİYORSAK, MUTLAKA BUNUN ONAYINI KUR'AN'DAN ALMALIYIZ. KUR'AN'IN ONAYLADIĞINI, RESUL SÖYLEMİŞTİR DİYEBİLİRİZ.

Dilerim Kur'an gerçeklerini, hurafe ve batıl bilgilerden değil, Kur'an'dan öğrenme çabasında olan, Allah'ın halis kulları arasında oluruz.

NEBİ VE RESUL KONUSUNDA YAZDIĞIM MAKALEMİ OKUMAK İSTEYENLERE.

http://www.hakyolkuran.com/sayfa/590/kuran-da-gecen-nebi-resul-kavramlari-ne-anlama-geliyor


https://www.facebook.com/Kuranadavet1/posts/289113911492958

https://hakyolkuran1.blogspot.com/2018/06/kuran-da-gecen-nebi-rasul-kavramlari-ne.html

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...