Ana içeriğe atla

KUR'AN'I HERKES ANLAYAMAZ DİYEREK, PARÇALANDIK, BÖLÜNDÜK VE BİRBİRİMİZE DÜŞMAN OLDUK.


Yazdığım yazılara cevap veren kardeşlerimizin, büyük kısmının itirazı, Kur’an’ı herkesin anlayamayacağı, tam olarak yalnız Allah’ın Resulünün anladığı, çünkü muhatabının bizzat kendisi olduğu söylenmektedir. Gerçekten de Allah, tüm kullarını sorumlu tuttuğunu açıkça söylediği Kur’an’ı, yalnız Resulünün anlayacağı bir şekilde göndermiş olması mümkün mü? Elbette mümkün değil, çünkü ne akıl-mantık nede Kur’an’ın yüzlerce ayeti, bu düşünceyi onaylamıyor. Kur’an’ın muhatabı, yalnız Allah’ın Resulü müdür ? Elbette Allah’ın Resulü, Allah’ın verdiği ilimle, hikmetle en güzel bir şekilde anlamıştır Kur’an’ı, bunda hiç şüphe yok. Ama tam olarak yalnız Allah’ın Resulü anlamıştır demek, sizce Kur’an’a saygısızlık olmuyor mu?

Hatırlatırım İslam dininde, ruhban sınıfının olmadığını Allah, Kur’an’da açıkça söylüyor. Yani İslam dini birilerinden değil, Kur’an dan bizzat kişi okuyup tebliğ alıp bizzat kendisi ferdi yaşamak zorundadır. Onun içinde Allah Kur’an’da bizzat kuluna hitap eder ve birey olarak bizleri sorumlu tutar. Allah bir çok ayetinde Resulüne, Tebliğ etme görevi verdiğini bildirmiştir, anlaşılması zor herkesin anlayamayacağı bir bilgi, mesaj nasıl tebliğ edilir? Yada madem anlaşılamayan dininin anası temeli olan ayetler var, neden anlaşılmayacak şekliyle Kur’an’da bizlere ulaşmasını Allah ister.  ALLAH’IN RESULÜ NE KADAR KUR’AN’IN MUHATABIYSA, BİZLERDE EN AZ O KADAR KUR’AN’IN MUHATAPLARIYIZ, lütfen bu gerçeği göz ardı etmeyelim. Kur’an Allah’ın kullarına hitabıdır, mesajıdır, seslenişidir, uyarısıdırALLAH KULUNUN ANLAYAMAYACAĞI BİR MESAJI GÖNDERECEĞİNİ  NASIL KABUL EDERİZ? İlginç olan hem herkes bu mesajı anlayamayacak ama herkes bu kitaptan sorumlu olacak öylemi? Lütfen biraz aklımızı kullanalım, bu düşünce ve inanç, toplumu kendilerine bağlamaya çalışanların tuzağıdır. Allah Kur’an’dan başka bizlere, başka uyarı yapmayacağını, bu son seslenişi, uyarısı olduğunu açıkça bildirmiştir Kur’an da. Sizce bu uyarıyı ve detaylarını yalnız Allah’ın Resulünün anlayabildiğini ve bizlerin okuduğumuzda anlayamayacağımızı söylememiz mantıklı mı? Kur’an’ın, ayetler üzerinde düşün, aklını kullan diye geçen ayetlere uyuyor mu?

Allah Kur’an’ı bizlere anlatırken, yemin olsun ki bu kitabı, sizler için kolaylaştırdım diye apaçık söyler. Emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin diye uyarır bizleri. Bu uyarıyı yapan Rabbimiz, BİZLERİN KUR’AN’I YÜZLERCE YIL SONRA DOĞRULUĞUNDAN ASLA EMİN OLAMAYACAĞIMIZ, RİVAYET VE SANI BİLGİLER IŞIĞINDA ANLAMAMIZI İSTEMİŞ OLABİLİR Mİ? Lütfen çok değil, biraz düşündüğümüzde, bizlere kurulan tuzağı fark edebiliriz. Biz her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle açıkladık ki anlayasınız diyerek, yemin olsun ki bu kitabı kolaylaştırdık diye de son noktayı koyar. Kur’an’ı anladığı dilden okuyan ve üzerinde düşünen herkesin anlayacağını, apaçık bizlere bildirir Rabbimiz. Tüm bu uyarı ayetlerden sonra, nasıl olurda Kur’an’ı herkes anlayamaz, yalnız Allah’ın Resulü anlamıştır deriz? Yüce Rabbimiz yarattığı kullarına mesajını ve uyarılarını anlatamayacağını, onu aracısız anlayamayacağımızı nasıl söyleriz. TÜM BU İFTİRALARIN HEPSİ, BİZ MÜSLÜMANLARA BİR TUZAKTIR. ALLAH’IN VE RESULÜNÜN ADINI KULLANABİLMEK VE DİNE HURAFE, FESAT SOKABİLMEK İÇİN UYDURULMUŞ TUZAKLARDIR. Lütfen bu yalanlara kanmayalım, yoksa çok pişman oluruz.

Nahl 44. Ayette, İNSANLARA AÇIKLAYASIN DİYE, KUR’AN’I SANA İNDİRDİK diye geçer. Bu cümleyi kendilerine kanıt alan, batıl savunucuları, işte bakın yalnız Allah’ın Resulü anlamış ki Kur’an’ı, sen anlat kullarıma diyor diyerek kanıt gösteriyorlar. Hâlbuki bu ayetteki açıklama, ANLAŞILMAYAN BİR KONUYU AÇIĞA ÇIKARMA DEĞİL, tam tersine batılın peşi sıra giden topluma, ehlikitaba daha önceki yaptığı yanlışları, batıl inançlarını yeni indirilen tebliğ Kur’an ile uyararak, yaptıkları hataları onlara izah etmek ve onlardan uzaklaşmalarını sağlamak anlamında kullanılmıştır. BİR BAŞKA DEYİŞLE AYETTEKİ AÇIKLAMAK, GERÇEKLERİ İLAN ETMEK ANLAMINDA KULLANILMIŞTIR.  ALLAH’IN RESULÜNÜN AÇIKLAMASI, İZAH ETMESİ, O GÜNKÜ YANLIŞ İNANÇLARI, ALLAH’IN İNDİRDİĞİ KUR’AN İLE YÜZLEŞTİRMEK, ONLARI GERÇEKLERE DAVET ETMEK ANLAMINDA OLDUĞUNU, KUR’AN’IN DİĞER AYETLERİNDEN ÇOK AÇIK ANLIYORUZ.

Bu konu ile ilgili bir örnek vermek istiyorum. Allah gönderdiği kitaplar arasında bazı emirlerini/hükümlerini değiştirdiğini söyler. Örneğin daha önce Tevrat ve İncil de hükmedilen konuların, Kur’an’da değiştirilmiş olarak gördüklerinde, bu konuda sorular sormaya başlamış Kitap Ehli. Maide 101. Ayette bu konuya açıklık getiriyor ve Allah bakın ne diyor. “SİZE AÇIKLANINCA HOŞUNUZA GİTMEYECEK ŞEYLERİ SORMAYIN. KUR’AN İNDİRİLİRKEN ONLARI SORARSANIZ SİZE AÇIKLANIR. ALLAH ONLARI AFFETTİ/KALDIRDI. İşte Resulün topluma, özellikle Ehli kitaba açıklaması ve izah etmesi gereken konular bunlardı. Onlara anlatıp, onları ikna etmek, Allah’ın yeni indirdiği hükümlerine davet etmekti görevi. Yoksa Kur’an ayetleri okunduğunda anlaşılmıyor değildi. Ayetler anlaşılmıyor olsaydı, Allah bizleri ayetlerin sonunda düşünmeye davet eder miydi? Anlamadığımız bir Kur’an’dan, mesajından, kanun ve hükümlerinden sorumlu tutarak, bizleri imtihan eder mi? Kur’an’ın açık, seçik anlaşılır ve kolaylaştırılmış olduğu ayetlerden bazı örnekler verelim.

Kamer 17: Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? (Diyanet meali)

Hac 16: İşte böylece biz o Kur’an’ı AÇIK SEÇİK AYETLER HALİNDE İNDİRDİK. Gerçek şu ki Allah dilediği kimseyi doğru yola sevkedir. (Diyanet vakfı meali)

Nur 1: Bu indirdiğimiz ve uygulanmasını farz kıldığımız bir suredir. Düşünüp öğüt almanız için ONDA AÇIK AÇIK AYETLER İNDİRDİK. (Süleyman Ateş meali)

Şuara 2: Bunlar, apaçık Kitab’ın âyetleridir. (Diyanet meali) Bakara 99: Andolsun, biz sana apaçık âyetler indirdik. Bunları ancak fasıklar inkâr eder. (Diyanet meali)

Bu ayetlere benzer birçok uyarı ve tebliğler vardır ki, Kur’an anlaşılması ve hayata geçirilmesi için kolaylaştırılmış ve nice örneklerle açıklanmış olduğu, bizzat Kur’an’ın kendisi tarafından bizlere tebliğ edilmiştir. Tabi bunları hatırlattığımızda, atalarının inançlarından vazgeçmek istemeyenler, hemen batıl düşünce ve itikatlarını korumaya alarak, KUR’AN KOLAYDA NEKADAR KOLAY, BU İŞLER BU KADAR BASİT Mİ? NE YANİ, PEYGAMBERİMİZ POSTACIMIYDI, diyebiliyorlar. Allah’ın Resulü elbette postacı değildi. Ama hâşâ Allah’ın Resulü, sanki Allah’ın ayetlerinde bizlere anlatamadıklarını anlatabilen, açıklayabilen konumunda da hiç değildi. Bunu söylemek Rabbimize saygısızlıktır. ALLAH İSTERSE, İSTEDİĞİ KULUNUN GÖNLÜNE AYETLERİ İNDİRİR, OKUMASINA BİLE GEREK YOK. Ama bizler hala neler söylüyoruz.

HERHANGİ BİR KONUDA, KİTAP YAZMAK İSTEYEN BİR YAZARIN, İLK DİKKAT ETMESİ GEREKEN KONU, YAZDIĞI KİTABIN, HİTAP EDECEĞİ TOPLUMUN ANLAYACAĞI ÜSLUPTA OLMASIDIR. KİTABI PİYASAYA ÇIKMIŞ BİR YAZARIN KİTABI HAKKINDA KENDİSİNE, OKUDUĞUMDA NE ANLATMAK İSTEDİĞİNİZİ TAM ANLAYAMADIM DERSENİZ, O YAZAR ÇOK ÜZÜLÜR VE KENDİSİNİ BAŞARISIZ BULUR. NE DERSİNİZ BU ÖRNEKTEN NE DEMEK İSTEDİĞİMİ ANLADINIZ MI? SANIRIM ANLAYAN ANLADI, ANLAMAYANA YA DA ANLAMAK İSTEMEYENE, SÖZÜM MECLİSTEN DIŞARI.

Bir başka düşüncede, yalnız Allah’ın Resulünün Kur’an’ı anladığı düşüncesinden kalbi tatmin olmadığından olsa gerek, Kur’an’ı herkes anlayamaz, onu veli, âlim, Müceddit insanlar anlar diyerek, kişi ve şahıs odaklı bir inancın temellerini atmışlardır. Elbette bu düşünce anlayışı da İslam’ı bölmüş ve birbirine düşman hasımlar haline getirmiştir. En büyük yanlış bu sözlere inanmaktır. BU DÜŞÜNCENİN AMACI, MÜSLÜMAN TOPLUMLARINI YÖNETMEK VE GEREKTİĞİNDE KONTROL ALTINA ALMAK ADINA, ÖZELLİKLE DİNE SOKULMUŞTUR. Çünkü Allah sakın velilerin, gavsların, alim ilan ettiğiniz kişilerin ardına düşmeyin, güvenilecek veliniz yalnız benim der ayetinde. Tam tersi  bu ve benzeri düşünceler, Allah’a saygısızlıktır.

Şimdide bu konuyu farklı bir açıdan düşünelim ki, batıl savunucularına belki faydamız dokunur. Şöyle düşünelim, evet Kur’an’ı tam ve eksiksiz yalnız Allah’ın Resulü anlamıştır. Bunu söyleyince, hemen şöyle sorular geliyor aklınıza biliyorum. Peki, bu durumda Allah’ın Resulü Kur’an’ı bizlerin anlayacağı şekilde neden kaleme aldırmamış ve bizlere bu şekilde ulaşmasını neden sağlamamıştır? Bakın ne kadar mantıksız bir sonuca ulaştık. Diyelim ki Allah’ın Resulü, ayetleri tercüme etme yetkisini kendisinde bulmadığı için, bunu yapmamış olabilir diyelim. Bu durumda sağlığında, Kur’an’ı yazdırdığı gibi, Kur’an’ın yanında onu anlatan, açıklayan bir kitabı da yazdırması gerekmez mi?

Bakın yanlışa yöneldiğimizde, ne kadar mantıksız sorularla karşılaşabiliyoruz. Bu durumda şöyle bir savunma yapılabilir. RESULÜN HADİSLERİ VAR YA KUR’AN’I AÇIKLAYAN. Hemen bu sözlerin üzerinde düşünelim. Değerli din kardeşlerim, lütfen araştırınız, Allah’ın Resulü sağlığında önce izin verdiği hadis nakli ve yazımına, daha sonra kesinlikle yasaklamıştır. Bu bilgiyi, kendilerinin çok güvenip inandığı, rivayet hadisler söylüyor. Çünkü Resulün sözlerini, aradan birkaç gün geçmesine rağmen, çok farklı anlamlarda birbirlerine naklettiklerini, şahısların kendi düşüncelerini ilave ederek anlattıklarını görünce, kesinlikle Allah’ın Resulü Kur’an dışından sözlerinin naklini yasaklamış, SİZLERE KUR’AN YETER DEMİŞTİR. Hadis nakli yasağı, dört halife devrinde de, çok sıkı bir takiple devam etmiştir. Sizce Kur’an’ı yalnız Allah’ın Resulü anlamış olsaydı, böylemi yapardı? ALLAH KUR’AN’I BEN KORUYORUM DİYORSA, NASIL OLURDA KUR’AN’I GELECEK NESİLLERE ANLAŞILMAYACAK BİR ŞEKİLDE ULAŞILMASINA İZİN VERİR VE ANLAYABİLMEMİZ İÇİNDE BİZLERİ RİVAYETLERE VE KİŞİLERE MUHTAÇ EDER. Bunları söylemek ve düşünmek, hem Rabbimize, hem de Kur’an’a büyük saygısızlıktır. 

Hadis toplama yarışı, dinin mezheplere bölünmesi, Resulün vefatından yaklaşık 200-250 yıl sonra, hız kazandığı rivayet edilir. Tabi bu hadis toplama yarışı öyle bir hal almıştır ki, din parçalanmış, bölünmüş ve adeta Müslümanlar bir birine düşman olmuştur. Çünkü bir mezhebin kabul ettiği hadisi, diğeri kabul etmemiş hurafe demiştir. Sonucunu bugün İslam toplumları içinde görmekteyiz. Dinde sakın bölünmeyin diye uyaran Rabbimize inatla, bugün Diyanet ve cemaatler, tarikatlar, DİNDE BÖLÜNMEKTE BEREKET, ZENGİNLİK VARDIR DİYECEK KADAR, KUR’AN’DAN UZAKLAŞTIK.

Din ve iman adına, bizlerin sorumlu olduğu ayetlere Kur’an, MUHKEM ayetler adını vermiştir. Muhkem kelimesinin anlamı yorumsuz, açık, şüphe duyulmayacak kadar anlaşılan, güçlü bir şekilde izah edilmiş, şüphe götürmeyen anlamındadır. Allah din ve iman adına bizlere gerekli olan bu ayetler için MUHKEM diyorsa, hala bizler nasıl olurda bu ayetleri herkes anlayamaz deriz? Bu kadar mı düşünmeyi, aklı başkalarına bıraktık. Allah sizleri Kur’an’dan hesaba çekeceğim diyecek, ama bizler okuduğumuzda Kur’an’ın, muhkem ayetlerini anlayamayacağız öylemi? Bu nasıl bir imtihan bu nasıl bir akıl tutulması, doğrusu anlamakta zorluk çekiyorum. Demek ki Allah’ın uyardığı gibi, SAKIN SİZİ ALLAH İLE ALDATMASINLAR uyarısı çok etkili.

Bir Müslüman’a düşen, din kardeşini yalnız Kur’an ile uyarmaktır. Bizlerin Kur’an’ı anlayamayacağımızı söyleyenler, bizleri Kur’an’dan uzaklaştıranlar, batıl inançlarının yaşamasını devam ettirmeye çalışanlardır, lütfen unutmayalım. Kur’an dan uzaklaşan, şeytana yaklaşacağını da bilmelidir.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .