Ana içeriğe atla

SAD SURESİ 44. AYETİ NASIL ANLAMALIYIZ?



Bugün sizlerin üzerinde düşünmesine vesile olmak istediğim ayet, Sad suresi 44. ayet olacaktır. Allah bu ayette Eyyüp peygamberimizden bir örnek verip, bizlere aslında çok önemli bazı şeyleri anlatıyor. Tabi bizler her zaman olduğu gibi, rivayetlerin etkisiyle ayetleri anlamaya çalıştığımız içinde, yanlış anlıyoruz. Düşünebilene, dersler alabilene ne mutlu. Önce ayeti yazalım, daha sonrada üzerinde birlikte düşünelim.

Sad 44: Şöyle dedik: “ELİNE BİR DEMET SAP AL VE ONUNLA VUR, YEMİNİNİ BOZMA.” Gerçekten biz Eyyûb’u sabreden bir kimse olarak bulduk. O ne güzel bir kuldu! O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi (Diyanet meali)

Ayete dikkat ettiyseniz, Allah Hz. Eyyüp ten bahsederken çok sabırlı ve Allah a yönelen bir kuldu diyerek ondan övgüyle bahsediyor.  Bu ayeti anlamaya devam etmeden öncede, Enbiya 83. ayeti de hatırlayalım ki, Hz. Eyyûb un durumunu daha iyi anlayabilelim.

Enbiya 83: Eyyûb'u da hatırla! HANİ RABBİNE, “BAŞIMA BİR BELÂ GELDİ. SEN, MERHAMETLİLERİN EN MERHAMETLİSİSİN” diye niyaz etmişti. (Bayraktar Bayraklı meali)

Bu ayetten de anlıyoruz ki, Hz. Eyyüp peygamberimizin, başına çok üzücü hastalıklar, dertler gelmiş ve bunlardan kurtulmak için, Allah a sabırla dua ettiğini görüyoruz. Şimdide gelelim ilk yazdığımız Sad suresi 44. ayete. Ayetin başında dikkat ederseniz Allah Eyyüp peygamberimize hitaben, bir şey söylüyor şöyle yap diye. 

Eline bir demet sap al ve onunla vur. Allah ın Hz. Eyyûb e verdiği emir böyle. PEKİ, KİME VURACAK VE NE İÇİN VURULMASI İSTENİYOR? DİKKAT EDERSENİZ BUNUN AÇIKLAMASI, DETAYI YOK. İşte sizlerin, bu konuda özellikle düşünmenizi rica ediyorum. Sizce bu bilgilerin verilmemesi, ayette bir eksiklik mi? Eğer sizce eksiklikse, HÂŞÂ Allah bizlere ayeti gereği gibi açıklamamış, izah edememiş anlamını çıkarmış oluruz. Ama Allah ne diyordu? Biz ayetlerimizi anlayasınız diye açıkladık, izah ettik. Demek ki bizler Allah ın açıkladığı, bahsettiği sözler üzerinden ayeti anlamaya çalışmalıyız. AYETİN AÇIKLAMADIĞI, BAHSETMEDİĞİ SÖZLERİ İLAVE EDEREK, YORUMLAR YAPMAMALIYIZ. AYETTE DİKKAT ÇEKİLENİ, ANLATILMAK İSTENENİ ANLAMAYA ÇALIŞMALIYIZ.

Bu durumda bizler, kime vurulmasını Allah ın istediğini ve neden vurulması istendiğini araştırmamız, sormamız, soruşturmamız gerekir mi? Bunu yaparsak, bu yolu izlersek, bizleri Allah ın yolundan saptırır. Peki neden? Birincisi ve en önemlisi çok meraklı olmamız nedeniyle, Allah ın açıkladıklarını yetersiz görüp, rivayetlerin etkisinde kalırız ve böylece emin olamayacağımız sözlerin etkisinde kalıp, ayetin anlatmak istediğini de anlayamayız, anlatılmak istenenden sapmış oluruz. Bizler her konuda, bu hatayı ne yazık ki her zaman yapıyoruz.

Peki, ayette bahsedilen bu sözlerden bizler ne anlamalıyız. Kıssadan hisse çıkaracağımız şeyler nelerdir? Eyyüp peygamberimizin içinde bulunduğu acı, keder üzüntüsünün etkisinde, bir konuya kızarak sinirlendiğini, bu sinir ve kızgınlığının neticesinde, en yakınından birisi olsa gerek, ona bir sebepten dolayı vuracağına, yemin ettiğini anlıyoruz ayetten. Ama Allah öyle şeyler söylüyor ki kuluna, bunu sen kızgınlıkla söyledin, yemin ettin. Kızgınlık anında madem yemin ettin bu konuda, ant içtin, bu yemini yerine getirmiş olman adına, göstermelik olarak karşındaki kişiye acı vermeyecek, onu üzmeyecek şekilde davran ve ona vuruyormuş gibi yap diyor. Böylece en azından yeminini yerine getir. ÇÜNKÜ BİLİYORSUNUZ, BİR KONUDA YEMİN ETTİĞİNİZDE, YERİNE GETİRMEDİĞİNİZ ZAMAN, BUNUN BİR KEFARETİ VARDIR. Bu ayetten açıkça şunu anlıyoruz, HİÇ KİMSEYİ DÖVMEYE, VURMAYA YELTENMEMEMİZ GEREKTİĞİNİN DE DERSİNİ ÇIKARTABİLİRİZ AYETTEN. Bu örneği açıkça gördük, Allah bir insanı dövmenin yolunu, adeta yemin edilmesine rağmen bu ayetinde kapatıyorsa, Nisa suresi 34. ayeti tercüme eden bazı kişiler, nasıl olurda eşinizi Allah dövebilirsiniz yetkisini vermiştir diyebilirler. 

Bakın ne kadar güzel anladık ayeti. Asla hiçbir rivayet bilgiye de ihtiyacımız olmadı. Şimdide gelelim bu ayeti, rivayet edilen bilgilerde nasıl anlamışlar ona bakalım.  Aşağıda yazdığım sözleri, Hz. Eyüp ün eşinin söylediği rivayet edilir, onu da belirtmek isterim.

“Ona olan muhabbetinden ve şefkatinden dolayı bu kadar sabrettin ve şükrettin, her sabır ve şükründe acın daha da arttı gördün hastalığın. BİR DE İSYAN ET BAKALIM BELKİ HAFİFLER. DEDİĞİ RİVAYET EDİLİR. Yani hep sabrediyorsun, şükrediyorsun ama derdin artıyor. Bir de tersini dene bakalım demiş belki kızgınlıkla, belki o ağır yorgunlukla, belki şefkatle. Ama böyle yanlış bir akıl yürütmüş. O da;

“BENİ ALLAH’A KARŞI İSYANA MI TEŞVİK EDİYORSUN. EĞER İYİ OLUR KALKARSAM SANA 100 SOPA ÇEKECEĞİM. Diye ağzından bir yemin kaçırmış. İşte daha sonra iyi olduğunda, tabii onun şefkatle, kendisine acıma hissinden dolayı böyle söylediğini, aslında yüreğinden gelerek söylemediğini gördüğünde böyle bir uygulamayı yapmasına izin verilmemiş. Yani dövemezsin denilmiş, bunu yapamazsın. Ama yeminim var diyeceksen eğer, o zaman bunu sembolik olarak yerine getirebilirsin. Al bir tutam sap, ot bi tane vurur gibi yap. O zaman yemininin vicdanın üzerinde ki örtüsünü, ağırlığını da kaldırmış olursun. Yani bir tür çıkış yolu gösterilmiş oluyor. Burada bir tür sembolik bir yemini karşılama durumu, çözümü gösterilmiş oluyor.”

Şimdide bu konu üzerinde düşünelim. Önce şu soruyu kendimize sorarlım, bu bilgilerin doğruluğundan emin olabilir miyiz? Aramızda bu bilgiler kesin doğrudur diyeniniz ve buna kefil olan var mı? Hiç birimiz olamayız. EŞİNİN KENDİSİNİ İSYANA TEŞVİK ETTİĞİNE VE BU NEDENLE KIZDIĞINA KİM ŞAHİT OLMUŞ? Elbette eşi de olabilir, aile fertlerinden bir başkası da olup, ona da kızabilir sinirlenir, oda bir insan ama bizler emin olamadığımız bir sözü, nasıl doğruymuş gibi kabul eder ve bu bilgiler ışığında ayeti anlarız. Yorum sizlerin. 

Bizler ayette anlatılmak istenen asıl konuya odaklanmak yerine, bahsedilmeyen konuya ne yazık ki odaklanıyor fikirler yürütüyoruz. Bu hataları her zaman yaptığımız için, dinde bölündük, parçalandık ve adeta Allah ın dininden uzaklaşıp, kendimize bir din yarattık. Ama bunun farkında bile değiliz. İşte rivayetler ışığında ayetleri anlamaya çalışmak, bu kadar tehlikeli ve riskli. ALLAH AÇIKÇA BİZLERE BU AYETİNDE, KIZGINLIKLA YEMİN BİLE ETMİŞ OLSAN, HİÇ KİMSEYİ DÖVME, CANINI ACITMA DİYOR VE BUNU ÖYLE ÜSLUPLA ANLATIYOR Kİ, HER KONUDA BİZLERE DERS OLSUN.

Tüm bunlara inandığımızda şu çıkıyor ortaya. Bu bilgilere inanırsak eğer, bu bilgiler olmasaydı bu ayeti tam olarak anlayamazdık sonucu çıkıyor. Bunu düşündüğümüz andan itibaren, bizlerin Kur’an a karşı güvenimiz azalır, rivayetlere güven duymaya başlarız, Allah korusun. Ya bu bilgiler doğru değilse ne olur. ALLAH IN ELÇİSİNİN EŞİNE, APAÇIK BİR İFTİRA ATMIŞ OLURUZ BUNA İNANMAKLA. Sizin ya da eşinizin hakkında, böyle şeyler söylenmesini ister misiniz?  Elbette istemezsiniz. Emin olmadığımız bir sözü başkasına anlatırsak, açıkça iftira atmış oluruz. Bu söylenenlere inanmamızın yanlış olduğunu da Allah, bir önceki ayetinde bakın bizlere nasıl söylüyor.

Sad 43: BİZ ONA TARAFIMIZDAN BİR RAHMET VE AKIL SAHİPLERİNE BİR ÖĞÜT OLMAK ÜZERE AİLESİNİ ve onlarla birlikte bir o kadarını BAHŞETTİK. (Diyanet meali)

Ayete dikkat ettiyseniz Allah, sabırla hastalıklara direnen ve Allah a güvenini yitirmeyen kuluna sabırla direncinden dolayı, ONA GÜVEN VERECEK, YARDIMCI OLACAK, SABRINA DESTEK VERECEK BİR AİLE VERDİĞİNİ BAHŞETTİĞİNİ, BAĞIŞLADIĞINI SÖYLÜYOR. Hatta çevresinde aile ve yakınlarının sayısını da artırdığından bahsediyor. BU DURUMDA ELÇİSİNİN MORALİNİ BOZACAK, İSYANA TEŞVİK EDECEK BİR EŞ VERİP DE, MORALİNİN BOZULMASINI SAĞLAR MI ALLAH? Doğrusunu Allah bilir. Bizlere düşen açıklanan, ayetlerin bahsettikleri üzerinden anlamak olmalıdır. 

Bizler Allah ın açıkladıklarının dışında, hiçbir bilgiye, söze kulak asmamalıyız, güvenmemeliyiz. Ayetleri yine Allah ın verdiği bilgiler, açıklamalar ışığında anlamaya çalışmalıyız. Eğer emin olmadığımız bilgilerle anlamaya çalışırsak ayetleri, asla Allah ın nurundan, ışığından faydalanamayız, Kur'an ın ÖZÜNDEN uzaklaşmış oluruz.. 

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .