Ana içeriğe atla

KUR'AN DA GEÇEN BESMELE KONUSUNDA, SİZLERİ DÜŞÜNMEYE DAVET EDİYORUM.


Bu makalemde sizleri düşünmeye davet etmek istediğim konu, Kur’an da surelerin başında besmeleyle yani, “Bismillahirrahmanirrahim”  RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH IN ADIYLA, diye başlamasının nedenleri ve besmelenin ayrıca bir ayet olup olmadığı konusu üzerine olacaktır.  Bunu hiç düşündünüz mü? Besmele bir ayet midir? Ayet değilse, neden yalnız surelerin basında vardır? Acaba Kur’an da surelerin başında geçen besmele, neden tek bir ayet yazarken ya da okunurken, besmele ile başlanmaz. Sanırım sizde bir an bu sorumdan sonra düşündünüz. 

Bu konu mezheplerde tartışma konusudur ve farklı görüşler var. Tabi bu yazımda farklı görüşleri zikretmek, örnek vermek yerine, sizleri bu konu üzerinde bizzat Kur’an merkezli düşünmenizi rica ediyorum. Dikkat etiyseniz besmele yani Rahman ve Rahim olan Allah ın adıyla diye başlayan bu cümle, ALLAH DAN GELDİĞİNİ BİLDİREN BİR BİLDİRİNİN, MESAJIN OLDUĞUNUN İLK SÖZLERİ, UYARISI OLDUĞUNU ANLIYORUZ. Şöyle de diyebiliriz. Yeni bir sure indiriliyor ve Cebrail yeni sureyi tebliğe başlarken  BU SÖYLEYECEKLERİM, ALLAH KATINDAN GELEN RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH IN SÖZLERİDİR, ONUN ADINA İLETİYORUM diyor besmeleyle..

Şöyle bir soru gelebilir aklınıza. Neden surenin başında varda, diğer ayetleri tek tek okurken besmele yok. Çünkü surenin tamamı bir günde tek seferde inmedi. Ne kadar zamanda indiğine dair bir bilgide yok zaten. Bir sure diyelim 6 ayda indi, ama surenin ilk başında besmele var. Bu düşünceden yola çıkarak şunu söyleyebiliriz. BESMELE ALLAH KATINDAN, CEBRAİL TARAFINDAN YENİ BİR KONUYU (SUREYİ)TEBLİĞE BAŞLARKEN, TOPLUMUN DİKKATİNİ ÇEKMEK, YENİ BİR KONUNUN AYETLERİNİN TEBLİĞ EDİLDİĞİNİ ANLAMALARI ADINA, ADETA BİR BAŞLIK NİTELİĞİNDE VE CEBRAİL BESMELEYLE ŞUNU SÖYLÜYOR ELÇİSİSNE VE İMAN EDENLERE. “SİZLERE RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH IN AYETLERİNİ, MESAJINI İLETİYORUM.”

Bu konu sanırım geleneksel Hanefi İslam anlayışında da böyle algılanmış olmalı ki,  namaz kılarken imam besmele okumadan ayete başlar. Hatta rivayet hadislerde bile böyle geçer ve Allah ın Resulünün namazda ayetlerden önce besmele okumadığı rivayet edilir. Elbette bu rivayet bizim için kanıt olamaz. Ben konunun genel toplumda nasıl anlaşıldığını anlatmaya çalışırken bu örneği verdim. Diyanet İşleri Başkanlığının sitesine, ya da birçok dini konularda yazılar yazan sitelere baktığınızda, bir ayeti ya da mealini yazmadan önce, besmeleyle başlamadan yazıldığını görürsünüz, farklı uygulayanlarda var elbette. Tabi bazı kardeşlerimiz, farklı bilgilerle İslam ı anlamış olduklarından, buna itiraz ettiklerine şahit oluruz. Şunu da söylemek isterim. Elbette ayetleri tek tek yazarken de besmeleyle başlayabilirsiniz, çünkü Allah ın ayetini tebliğ ediyorsunuz. Anlatmaya çalıştığım, Allah ın bu konuda bizleri bağlayıcı bir emri yok. Kur’an da verilen besmele örneği çok açıktır. ZATEN BESMELE, BAŞLI BAŞINA BİR AYETTİR.

Bu konuda farklı bir tartışma da, besmele bir ayet midir konusudur. Aslında bunu tartışmanın hiçbir anlamının olmadığını düşünüyorum. Allah surelerin başında, yeni bir konuya özellikle başlarken besmeleyle başlamışsa, bu sözlere ayet midir değil midir demenin bir anlamı yoktur. Besmele sonradan insanlar tarafından ilave edilmediğine göre, elbette bu cümlede bir ayettir ve bizlere anlatmaya çalıştığı çok önemli bilgi içermektedir. Bizlere düşen gereksiz tartışımlar yerine, besmelenin neden surenin başında özellikle yer aldığını, anlamaya çalışmak olmalıdır.  Ne yazık ki bu konuda farklı düşünceler var ve besmelenin daha sonra Kur’an a,  Allah ın Resulünün ilave ettiği dahi söylenmektedir. Lütfen unutmayalım, Allah ın elçisi, Kur’an a bir kelime bile ekleme yetkisine sahip değildir. Hatırlatırım Allah, Kur’an ı ben koruyorum diyor.

İlginçtir, Kur’an da yeni bir sure olarak ayrı zikredilen, TEVBE suresinin başında, besmele yoktur. Bu konuda da her zaman olduğu gibi rivayetlerden yola çıkarak, birçok şey söylenmiştir. Bizler onların etkisinde kalmadan, konuyu Kur’an merkezli düşündüğümüzde, aslında TEVBE suresinin ayrı bir sure olmadığı, bir önceki ENFAL suresinin devamı olduğu anlaşılıyor. İki sureyi de okuduğunuzda, konuların benzerliğini, hatta birbirini açıkladığını, tamamladığını fark edersiniz. Bu konuda düşüncelerini söyleyen din âlimleri de genel olarak, bu düşüncede birleşmişlerdir. Bunun dışında başka bir fikir yürütmek, ancak kendi düşüncelerimizi, Kur’an a söyletmek olur diye düşünüyorum. Allah ın açıklamadığı bir konuda farklı sözler söylemek, bizleri gerçeklerden uzaklaştıracaktır.

Gelelim günümüzde her konuda, işe başlarken ya da herhangi bir şeyi anlatırken, besmeleyle mi başlamalıyız konusuna. Aslında bu soruya farklı şekillerde yaklaşanları, araştırmalarım sonucunda gördüm. Her düşünceye saygı duyarım.  Bende düşüncemi söylemek isterim ama Kur’an ın apaçık örneğini, gerçeğini de hatırlatarak, kararı her Müslüman ın kendisine bırakmak istiyorum.

Kur’an da yeni bir konuya, yani Sureye başlarken, Cebrail özellikle surelerin tebliğine, bizzat sizlere tebliğ edeceğim ayetler, RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH IN ADIYLA SİZLERE TEBLİĞDİR, diye başlıyorsa, besmelenin özü Allah ın tebliğini bir bütün halinde yaparken, ya da Kur’an ı okurken söylememiz, Kur’an ın bir emridir diyebiliriz.  Peki, konu ayetlerin tebliği, hatta din ile ilgili bir konu değilse,  normal yaşantımızda bir işimize başlıyorsak ne olacak. Bu durumda aynı Kur’an da olduğu gibi, birebir aynı sözlerle aynı düşünceyle, yani sanki Allah ın ayetlerini tebliğ ediyormuş, Allah ın emrini aktarıyormuş gibi, besmeleyle söze başlamamız ne kadar doğru olur.  Konuyu daha iyi anlayabilmemiz için size Hz. Süleyman ın, Sebe melikesi ne gönderdiği bir mektup örneğini vermek istiyorum. Bu ayette, besmeleyle başlar ve bakın neler söylenir.

Neml 30-31 : «Mektup Süleyman’dandır, RAHMÂN VE RAHÎM OLAN ALLAH’IN ADIYLA (başlamakta) dır. « BANA BAŞ KALDIRMAYIN, TESLİMİYET GÖSTERİP BANA GELİN, diye (yazmaktadır)». (Diyanet vakfı meali)

Peki, Hz. Süleyman bu mektubu ne için yazıyordu, nereye ve kime baş kaldırmayın diyor, burası önemli. Mektubu gönderdiği toplumu, tek bir ilah a iman etmeye davet ediyordu. Bunu önceki ayetlerden öğreniyoruz. Demek ki Hz. Süleyman, tıpkı Cebrail in ayetleri elçisine tebliğ ederken besmeleyle, yani bu tebliğ, Rahman ve Rahim olan Allah ın sözleridir diye başladığı gibi, Hz. Süleyman da aynı mantıkla, düşünceyle başka ilahlara, güneşe tapmayı bırakmalarını, tapılacak iman edilecek yalnız Allah olduğunu tebliğ ediyor ve Allah ın buyruklarına baş kaldırmayın, Allah a teslimiyetinizi gösterin emrini mektupta yazdığı için, besmeleyle başlıyor mektup. Çünkü dinde zorlama yoktur ve Hz. Süleyman hiçbir toplumu kişisel olarak her hangi bir inanca zorla davet etme yetkisinde de değildir. Tebliğ ve uyarı ALLAH IN UYARISIDIR.

Yine Kur’an dan konumuza açıklık getirecek, Alak suresi 1. ayeti hatırlatmak istiyorum. Bu ayet “YARATAN RABBİN ADIYLA OKU” YANİ ALLAH IN ADINA OKU, ALLAH ADINA ÇAĞRIDA BULUN, DAVET ET DİYE BAŞLAR. Devamında da, Allah ın ayetlerini tebliğ eder. Demek ki besmeleyle başlamanın asıl amacı anlatılanların, söylenenlerin ALLAH KATINDAN GELDİĞİNİN BELİRTİLMESİ ADINA SÖYLENDİĞİ, ÇOK AÇIK ANLAŞILIYOR. 

Bizler ne yazık ki besmele konusunu Kur’an dan değil, farklı rivayet bilgilerden, beşeri fıkıh inancından aldığımız bilgiler ışığında anladığımız için, farklı anlamlar yükleyebiliyoruz. Ayeti yazmadan önce sorduğum soruya, tekrar dönelim. Peki, bizler herhangi bir işe başlarken, Allah ın ismini anmayalım mı? Elbette bunu düşünmek ve söylemek aptallık ve Kur’an bilmezlik olur.  Bizler Kur’an ı anladığımız dilden okumayıp, ayetlerin ne anlama geldiği konusunda da çok fazla düşünmediğimiz için,  düşünmeden Arapçasından söyleyip, okuyup geçiyoruz. 

Allah ın adını anmadan, elbette hiçbir işe başlamamalıyız, hatta yarın ya da daha sonra yapacağımız bir iş için bile, ben şu işi yapacağım, bu işi yapacağım diye bile kesin konuşmamalıyız. Allah ın izniyle demeliyiz. Bunu yapmayın diyen Kur’an dır. Peki, bizler nasıl başlamalıyız, her işimize başlarken? Bunu Kur’an dan aldığım bilgi ışığında anlatmak isterim. RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH IN İZNİYLE BAŞLARIM dememiz, çok daha doğru olur. Çünkü Allah Kehf 23–24. ayetlerinde, yapmayı planladığımız işler için bile Allah, bunu yarın yapacağım şeklinde söylemeyin diyor ve bakın nasıl söylememizi istiyor.

“ALLAH’IN DİLEMESİNE BAĞLAMADIKÇA HİÇBİR ŞEY İÇİN «BUNU YARIN YAPACAĞIM” DEME. (Kehf 23–24)

Buradan da şunu açıkça anlıyoruz. Her işimize başlamadan önce, Allah ın iznini almalı ve onu anarak yardım istemeli ve ALLAH IN İZNİYLE DİYE İŞE BAŞLAMALIYIZ. Tekrar etmek istiyorum, Kur’an da geçen besmele, Allah ın emirlerini tebliğ ederken, tebliğ edilen ayetlerin, Allah ın buyruğudur, ONUN ADINA SÖYLÜYORUM, anlamında kullanılmıştır.” RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH IN ADIYLA”

Örneğin Kurban keserken, surelerin başında geçen besmeleyle, Kurban kesenleri görürüz. Yani Rahman ve Rahim olan Allah ın adıyla diye kurban kesenler var. Hâlbuki Rahman sıfatı herkese acıyan, merhamet eden anlamındadır, ama bizler bu sözü hayvanı keserken de bazen kullanıyoruz. Besmele konusunu yanlış anladığımız için. Hâlbuki Allah Hac suresi 34. ayetinde, Allah ın rızasını kazanmak adına kestiğimiz Kurbanları keserken, ALLAH IN ADINI ANIN DER BİZLERE. Yani bu sözüyle, kurban kesecekseniz yalnız Allah için kestiğinizi söyleyin emrini vermiştir.  Onun içindir ki Kurban keserken bizler, Allah için Kurbanı kestiğimizi mutlaka söylemeliyiz. Onun için Kurban keserken BİSMİLLAH ALLAHÜ EKBER DER VE KURBANI KESERİZ. YA DA KEBİR ALLAH DİYEBİLİRİZ.  Peki, neden bunu Türkçe söylemeyiz de, Arapça söyleriz. Tüm bu inançlar, geleneğin farkında olmadan üstümüzdeki baskısıdır. Hâlbuki Kurban keserken, ALLAH IM SENİN RIZAN İÇİN KURBAN KESİYORUM, SEN YÜCESİN ULUSUN, KURBANIMI KABUL ET. Dememiz çok daha güzel olmaz mı?

Dilerim cümlemiz, Allah ın bizler için gönderdiği rehberi Kur’an ı anlayarak, düşünerek okuyan, batıldan ve hurafeden uzak İslam ı yaşayan, Allah ın azınlık halis kulları arasında oluruz. 


Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .