Ana içeriğe atla

NAHL SURESİ 43 VE NİSA 59. AYETLERİ NASIL ANLAMALIYIZ?




Bu yazımda sizleri, düşünmeye davet etmek istediğim, Nahl suresi 43 ve Nisa 59. ayetler olacaktır. Dini nefislerinde şekillendirenler, batıl inançlarına kanıt arayanlar, bu ayetlerde geçen bir cümleye, kelimeye ayette bahsedilmeyen, Kur’an’ın asla onaylamayacağı farklı anlamlar vererek, atalarının inançlarına delil yaratma çabası içine giriyorlar. Önce ilk ayeti, farklı meallerden yazalım ki doğru anlayabilelim.

Nahl 43:  [EY MUHAMMED,] BİZ SENDEN ÖNCEKİ ÇAĞLARDA DA, KENDİLERİNE VAHYETTİĞİMİZ [ÖLÜMLÜ] ADAMLARDAN BAŞKA KİMSEYİ [ELÇİ OLARAK] GÖNDERMEDİK; BU KONUDA YETERLİ BİLGİYE SAHİP DEĞİLSENİZ, VAHYEDİLMİŞ ÖNCEKİ KİTAPLARA BAĞLI KİMSELERE SORUN. (Muhammed Esed meali)

Nahl 43:(EY RASUL!) SENDEN ÖNCE GÖNDERDİKLERİMİZ DE KENDİLERİNE VAHYETTİĞİMİZ (ÂDEMOĞULLARINA MENSUP) ADAMLARDAN BAŞKASI DEĞİLDİ -EĞER BİLMİYORSANIZ (ÖNCEKİ) VAHİYLERİN MENSUPLARINA SORABİLİRSİNİZ. (Mustafa İslamoğlu meali)

Nahl 43: Senden önce de ancak, kendilerine vahyettiğimiz BİRTAKIM ERKEKLERİ peygamber olarak gönderdik. Eğer bilmiyorsanız İLİM SAHİPLERİNE. (Diyanet yeni meali)

En son cümlesinde Rabbimiz, size gönderdiğim Kur’an da bahsedilenler, daha önce gönderdiğim kitaplarda bu bahsettiklerim yazıyor, isterseniz onlara sorun aynı olduğunu göreceksiniz diyor. Yani Allah’ın hükümlerinde bir değişiklik yoktur uyarısını yapıyor. Yoksa Allah’ın ayetlerinin, hiç bir beşeri bilgilere, kişilerin açıklamalarına asla ihtiyacı yoktur. Bu ayet üzerinde bizler düşünüp araştırmazsak, bakın nasıl farklı tercümeler var, hangisinin doğru olduğuna nasıl karar vereceğiz. Bu ayet öne sürülerek Allah, kadın Resul/Elçi göndermediğini dahi söyleyenler var. Halbuki ayette anlatılmak istenen, Kitap Ehlinin kendilerine Elçi olarak aralarından bir insan değil, Melek gelmesi gerektiğini söyleyenlere Allah, ben daha önceden de sizlere sizin gibi ölümlü aranızdan adamlardan, yani sizler gibi insanlardan başkasını göndermedim diyor. Ayette geçen RİCALEN kelimesine erkekler anlamı verilerek, Allah Elçi olarak yalnız ERKEKLERDEN göndermiş anlamını çıkartılıyor. RİCALEN KELİMESİ ADAMLAR, İNSANLAR ANLAMINDADIR, CİNSİYET BELİRTMEZ. ADAM KELİMESİDE GENEL ANLAMDA İNSAN, KİMSE, KİŞİ ANLAMLARINA GELİR. Bizlerden önce ne kadar Resul/Elçi geldiğini bilmiyoruz. Kim bilir Allah belki de, kadın Resulde göndermiş olabilir. Göndermemişte olabilir. Bu konuda Kur’an’da herhangi bir bilgi yok. Bilmediğimiz bir konuda yorum yapmak, Allah a iftira atmaktır hatırlatmak isterim. Enbiya 7. ayetinde de aynı konu RİCALEN kelimeyle anlatılıyor. Diğer ayette, bu kelimeye erkekler diye çevirenlerin bir kısmı, bu ayeti kişiler yada adamlar diye çevirmişlerdir.

Hani emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin diyordu Rabbimiz. Yemin ederek anlayabilmemiz için Kur’an’ı kolaylaştırdığını , NİCE ÖRNEKLERLE AÇIKLADIĞINI söylediği kitabı, Rabbimiz bizlere anlatamadı da HÂŞÂ, bunu birilerinin başarabileceğini mi söylüyoruz ve buna inanıyoruz. İşte mezheplerin kavgaları bu düşünceden çıkıyor. Senin mezhep imamın kâfir, benim ki en doğrusu Kur’an’ı anlamış ve anlatmış sözleri, dini bölüyor ve bizleri birbirimize düşman ediyor. Kur’an güvenilecek, yardım istenecek yalnız Allah tır der. Sarılacağımız kitabında, yalnız Kur’an olduğunu apaçık belirtir bizlere. Kur’an’ın sınırlarını aşarak, Allah’ın dinini yaşamamızı yasaklar. Çünkü imtihan olmanın özüne aykırıdır da ondan. Hatta ne der, sakın din ve inancınız adına VELİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN. Velilere, şeyhlere, efendilere güvenmeden İslam’ı Kur’an dan yaşamamızı isteyen Allah, acaba güvenilecek kişiler bulup da, İslam’ı yaşamamızı, onlardan öğrenmemizi ister mi bizlerden? Elbette istemez, çünkü güvenilecek veliniz yalnız benim diye uyarır.

Eğer Kur’an’ı anlamadığınızda, bilenlere sorun demiş olsaydı, ya da biz böyle bir anlam çıkartırsak, bu ayet Kur’an’ın diğer ayetleriyle çelişirdi. Çünkü Allah ayetler için kolaylaştırılmış, nice örneklerle açıklanmış izah edilmiştir diyor. Ayette bilmiyorsanız diğer kitap ehline, daha önce vahyi alanlara, yada dini bilen kişilere sorulması istenen  konu, size gönderdiğimle, daha önce gönderdiklerim farklı değil aynıdır, isterseniz onlara sorun diyor Rabbimiz. Kur’an’ı anlayabilmemiz için kolaylaştırdığı konusunda, birçok kez yemin ediyor Kur’an’daYANİ KUR’AN, ÖĞRETİCİ BİR ÖĞRETMENDİR AYNI ZAMANDA, ONUN İÇİN EŞİ BENZERİ YOKTUR. Allah bizlere meydan okuyor ve diyor ki, HAYDİ BİR BENZERİNİ GETİRİNDüşündürücü değil mi söylediklerine göre, eşi benzer olmayan bir kitabı biz okuduğumuzda anlayamıyoruz, ama birileri anlayacağımız hale getirebiliyor. Bu nasıl bir mantıksızlık böyle.

Sözlerim yanlış anlaşılmasın, elbette dini öğrenmek için birbirimizden yararlanmalıyız, hepimiz aynı kapasitede değiliz. Ama körü körüne birilerine güvenerek değil. Ayetleri anlamak için, araştırmadan imtihan olduğumuz Kur’an’ı dikkatle ve düşünerek okumadan, ayetler üzerinde Allah’ın önerdiği gibi düşünmeden eğer birilerine güvenirsek, mutlaka yanlış yaparız. Çünkü beşer her zaman şaşa bilir. Mezheplerde bunun için birbirleriyle kavgalı. Onun içinde bizler ayetleri, yine Kur’an’ın verdiği örneklerden yola çıkarak anlamaya çalışmalıyız.

Kur’an’ın hiçbir yerinde, muhkem ayetlerin zor anlaşılır olduğundan bahsetmez. Tam tersine kolaylaştırıldığından muhkem yani apaçık olduğundan ve birçok örneklerle izah edildiğinden bahseder. Çünkü dinin anası, temeli olan ayetler olduğu açıklaması yapılır. Bu ayetleri herkes anlayamasa, nasıl sorumlu olur? Bizlerde çalışmalarımızı, araştırmalarımızı bu doğrultuda yapmalıyız. YANİ KUR’AN’I ANLAMAK İÇİN, GÜVENECEK BEŞER ARAMAK YERİNE, İLK ÖNCE İMTİHANIMIZ GEREĞİ EN GÜVENLİ KUR’AN DAN BİZLER, BİZZAT ÖĞRENMEYE ÇALIŞMALIYIZ. Elbette anlayamadıklarımızı da sormalıyız. İmtihan olmanın gereği budur. Ama dersimizi çalıştıktan sonra.

Bu sözlerimden sonra, şöyle düşünen kardeşlerimde olabilir. Niye ehli kitaba soruyoruz ki, onlar zaten dinden sapmış insanlardı. Çok doğru aslında, ayette mutlaka onlara sorun demiyor zaten. Bugün bizlerin sormasına da gerek yok. Sorun denilen, o günkü toplum. ÇÜNKÜ AYETTE GEREKEN AÇIKLAMA YAPILMIŞ VE TÜM GÖNDERDİĞİM ELÇİLER BEŞERDİ VE SİZLER GİBİ ÖLÜMLÜYDÜ DİYOR. Dikkat ederseniz eğer bunu bilmiyorsanız, yani bu konuda şüpheniz varsa, o günkü ehli kitap toplumlar kast edilerek onlara, onların bilenlerine sorun diyor. YALNIZ DİKKAT, SORULMASI GEREKEN KONU GÖNDERİLEN ELÇİNİN DURUMUYLA, ÖZELLİĞİYLE İLGİLİ. Yoksa dini konularda, onlara danışılmalıdır anlamında asla değil. Ayeti lütfen bahsedilen konu bağlamında anlamaya çalışalım, kendimiz ayete ilaveler yapmayalım, kendimizi kandırmış oluruz. Bahsettiğimiz ayetin devamında ki ayet, bakın konuyu aslında açıklıyor.

Nahl 44: Apaçık mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler). İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur’an’ı indirdik. (Diyanet vakfı)

Allah daha önce gönderdiği elçileri apaçık belgeler, kitaplar göndererek her bilgiyi açıkladığını söylüyor. Yani 43. Ayette zikir ehline sorun dediği, daha önceki kitaplarda da aynı bilgilerin olduğu açıklanıyor. Ayetin devamında da Allah’ın elçisine, sana zikir yani Kur’an indirdik ki, onlara açıklayasın, yani açıkça bildiresin, sorularına Kur’an ile cevap veresin tebliğ edesin, yani daha önce gönderilen ayetlerle karşılaştırıp, bazı konuların Allah tarafından nesih edildiğini, onlara bildiresin diyor. Yoksa açıklasın sözünden, anlaşılmayanı anlaşılır hale getiresin demiyor. Çünkü Allah Kur’an’ı açıklamak bizim görevimiz diyordu, lütfen hatırlayınız. Yine hiç kimseye muhtaç olmayasınız diye, Kur’an’ı nice örneklerle açıkladık dediği ayetleri hatırlayınız. Bu ayeti de batıl inançlarına delil yaratmak isteyenler, bakın Kur’an açık anlaşılır değil demek ki, Resulü açıklıyor. Demek ki Resulün hadislerine de ihtiyacımız var diyenleri duyarsınız. Bu kelimeye bu anlamı verdiğimizde onlarca, hatta yüzlerce ayeti inkar etmiş oluruz, hatırlatırım. Bakın Allah Kur’an’ı açıkladığına dair ne diyor. “(DE Kİ:) “ALLAH’TAN BAŞKA BİR HAKEM Mİ ARAYACAĞIM? HÂLBUKİ SİZE KİTABI AÇIKLANMIŞ OLARAK İNDİREN O’DUR.”(Enam 114)” “BÖYLECE BİZ KUR’AN’I APAÇIK ÂYETLER HÂLİNDE İNDİRDİK.” (Hac 16)

Devamında söyledikleri çok önemli. Bize tebliğ edilen Kur’an’ı da bizler, ÜZERİNDE DÜŞÜNEREK bizzat bizlerin araştırmamızı, imtihanımızın gereklerini yerine getirmemizi istiyor. Kur’an açık ve anlaşılır olmasa, düşündüğümüzde anlaşılması da mümkün olmazdı. Bu uyarıları Kur’an’da, ayetlerin sonunda çok duyarız. Allah ayetlerin üzerinde bizlerin düşünmesini özellikle emreder. Çünkü kalıcı ve güçlü imanın yolu düşünerek iman etmekten geçer. KUR’AN’I ANLAMAK İÇİN ÂLİMLERE, VELİLERE GİDİN SORUN SİZ ANLAYAMAZSANIZ, ŞEKLİNDE BİR AYET, ASLA YOKTUR KUR’AN’DA. OLSAYDI DİĞER AYETLERLE, TEZAT-ÇELİŞKİ OLUŞTURURDU. Şimdide istismar edilen, çok farklı anlamlar yüklenen, Nisa suresi 59. Ayete birlikte bakalım.

Nisa 59: Ey inananlar, ALLAH’A İTA’AT EDİN, ELÇİYE VE SİZDEN OLAN BUYRUK SAHİBİNE İTA’AT EDİN. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; -Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız -onu ALLAH’A VE ELÇİYE GÖTÜRÜN. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir. (Süleyman Ateş meali)

Ayeti okuduğumuzda, dikkat çeken konu, Allah’ın Elçisinin yaşadığı dönemle ilgili. Lütfen bu ayette bahsedilenleri, bu düşünce ışığında anlamaya çalışalım. Çünkü Allah’ın Resulü yaşamıyor aramızda yok. Bu durumda ne yapmamız gerekli, burası çok önemli. Allah bu durumda olanlar, sizce Resulümün rivayet yolla size ulaşan hadislerine baksın demiş olabilir mi? Elbette mümkün değil. Çünkü Allah bizlerin, yalnız Kur’an’ın ipine sarılmamızı, Kur’an’ın sınırlarını aşmamamızı emrediyor. Rabbimiz Ey iman edenler diye başlıyor ve ilk uyarısında, Allah’a itaat etmemizi emrediyor. Daha sonrada Resulüme itaat edin diyor. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğümüzde, sorunlarınızı Allah ve resulüne arz edilmesini istiyor Allah.

Burada düşünmemiz gereken soru, Allah ayrı Resulü ayrımı? Elbette hayır, Resule müracaat eden biliyor ki, Allah’ın Resulü ümmetine yalnız Kur’an ile hükmedecek, yalnız Kur’an’ın hükümleri ile karar verecektir. Çünkü Allah bir ayetinde ne diyordu; ALLAH HÜKMÜNE, HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEZ. Maide suresi 49. Ayetinde, bakın Allah Resulüne ne diyor. “SEN DE ARALARINDA, ALLAH’IN İNDİRDİĞİYLE HÜKMET. ONLARIN KEYİFLERİNE UYMA.” Ayette, herhangi bir sorununuz olduğunda, Resulüne arz edilmesini isteyen Rabbimiz, Resulüne verdiği görev gereği yalnız Kur’an ile hükmedeceğini biliyor. Onun içinde Allah’a ve Resulüne arz edin cümlesini, birlikte anlamalıyız, ayrı ayrı anlamda değil. GÜNÜMÜZDE ALLAH’IN RESULÜ ARAMIZDA YOK, DEMEK Kİ UYACAĞIMIZ YALNIZ KUR’AN OLDUĞU ANLAŞILIYOR. Çünkü Allah’ın Resulü ÜMMİYDİ,  din adına ne öğrendiyse Kur’an’dan öğrendi ve yalnız Kur’an’ı tebliğ etti. Bakın Allah Resulüne, deki onlara diyerek ne söylemesini istiyor, ayeti daha önce hatırlatmıştım tekrar yazıyorum.

Enam 114: (De ki): ALLAH’DAN BAŞKA BİR HAKEM Mİ ARAYACAĞIM? Halbuki size Kitab’ı AÇIK olarak indiren O’dur. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, Kur’an’ın gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler. Sakın şüpheye düşenlerden olma! (Diyanet vakfı meali)

Buradan da anlıyoruz ki, ALLAH’IN ELÇİSİNİN HAKEMLİĞİ, Allah’ın hükümlerinden oluşuyor, yani Kur’an dan, farklı bilgilerden değil. Ayetin devamında da, çok net bir açıklama yapıyor ve diyor ki, “Hâlbuki size Kitab’ı açık olarak indiren O’dur” Tabi bizler bunca ayeti gördüğümüz halde, hala Kur’an açıkta ne kadar açık, diyerek gerçekleri anlamamakta ısrar ediyoruz. Ayette ayrıca dikkat çeken bir uyarı ise, bizlerin seçtiği yöneticilere uymamız emredilmiştir. Uyarmak isterim, Kur’an kendi yöneticinizi kendiniz seçin der. Ama ne yazık ki İslam toplumları, genel çoğunlukla krallıkla yönetilmiştir ve yönetilmeye de devam ediyor. Bu uyarıdaki amaç, toplum arasında sükûnetin ve barışın sağlanması adınadır. Seçtiğiniz yöneticilere uyun itaat edin den kast edilen, din adına itaat değildir. Devleti yönetebilmek, toplumun huzuru ve bekası adına çıkartılan kanunlara uyulması istenmektedir ayette. Çünkü din adına uyulacak tek makam Allah tır ve onun kitabı Kur’an’dır.  Ayrıca dinde zorlama yoktur, çünkü hepimiz özgür irademizle Kur’an dan imtihan ediliyoruz. Allah’ın Resulüde yalnız Kur’an’a uymuş ve ümmetini yalnız Kur’an ile uyarma görevi almıştır. ALLAH KULLARINA, SİZLERİ YÖNETECEK KİŞİLERİ ONUN İÇİN EHİL İNANSANLARDAN SEÇİN UYARISINI YAPMIŞTIR.

Peki, bizler günümüzde Nisa 59. Ayetten ne anlamalıyız. Burası çok önemli. Allah iman eden Müslümanlara sesleniyor, Allah’a ve onun Resulü kanalıyla göndermiş olduğu Allah’ın korumasındaki kitap Kur’an’a itaat etmemizi emrediyor. Bu ayetten eğer Kur’an dan başka dini yaşamak için, Resulün hadislerine de iman etmemizi emrediyor Allah, diye anlarsak, Kur’an da geçen yüzlerde ayete, Allah’ın tüm emirlerine ters düşeriz. Lütfen unutmayalım, Allah’ın Resulü sağlığında Kur’an’ın dışından hiçbir şey yazdırmamış, ümmetine bunlarda dinin emirleridir, uymalısınız dememiştir. Hatta hadis naklini, yapılan yanlışları, sözlerine ilaveleri gördüğünden yasaklamıştır. Allah Resulüm biz emretmediğimiz halde, bunlarda dinin emri demiş olsaydı, onun şah damarını keserdik diye uyarısını, lütfen unutmayalım. Tek bir ayeti hatırlatmak yetecektir.

Zuhruf 44: Doğrusu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüttür. İLERİDE ONDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ. (Diyanet Vakfı meali)

Bu ve buna benzer yüzlerce ayete iman ettiğimizi söylüyorsak, Allah’ın Resulünün Kur’an’ın dışından, dine ilaveler yaptığına inanmamız, hataların en büyüğü olacaktır. Bugün İslam toplumunun bölünmesinin, bir birine düşman olmasının tek nedeni, Kur’an’ın dışından emin olamayacağımız bilgilerin ardı sıra gitmemiz ve bu bilgileri, dinin asli unsuru kabul etmemizdendir. Tüm bu bilgilerden yola çıkarak, tekrar şunu söyleyebiliriz. Bugün bizler Allah’ın Resulünün yolundan gitmek, onu örnek almak istiyorsak, Allah’ın da emrettiği gibi, sorumlu tutulacağımız yalnız Kur’an’ın ipine sarılmalıyız. Emin olmadığımız bilgilerin ardı sıra gitmemeliyiz. Unutmayalım, Allah’ın Resulü bizler için güzel bir örnekti, dinde Allah’ın ortağı değildi.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .