Ana içeriğe atla

ALİ İMRAN 101. AYET. SİZE ALLAH IN AYETLERİ OKUNURKEN.........






Geleneksel İslam anlayışında, öyle bir din anlatılır ki, yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz diyerek, Allah’ın kitabının yanında, birde Elçisinin dine yaptığı ilaveleri, hükümleri olduğu ve İslam’ı yaşamak için bunlarında, Kur’an gibi kabul edilmesi gerektiği anlatılır. Hâlbuki Allah’ın Elçisinin, yalnız Kur’an’a uyduğu, ümmetine yalnız Kur’an ile hükmettiği, Allah’ın Elçisine, SANA İNDİRDİĞİMLE ONLARA HÜKMET emrinin verildiği örnekleri, her ne hikmetse göz ardı edilir. Konuyla ilgili, sizlerin üzerinde düşünmenizi istediğim, bir ayet paylaşmak istiyorum.

Ali İmran 101: Size Allah’ın ayetleri okunurken, ÜSTELİK ALLAH RESULÜ DE ARANIZDA İKEN NASIL İNKÂRA SAPARSINIZ? Her kim ALLAH’A BAĞLANIRSA, kesinlikle doğru yola iletilmiştir. (Diyanet vakfı meali)

Ayete dikkat ettiyseniz, Allah’ ın Elçisinin yaşadığı dönemden örnek veriliyor. Dikkat çekici olan, Allah’ın Elçisi, Allah’ın kitabı Kur’an’ı tebliğ ediyor, Kitap Ehlinin batıl inançlarının yanlışlığını anlatıyor ve onları ikna etmek için elinden geleni yapıyor. Fakat Ehli kitap ve o gün Kur’an’ı tebliğ alan insanların bir kısmı, atalarının inançlarından bir türlü vazgeçmek istemediği anlaşılıyor. Ayete başlarken, size Allah’ın ayetleri okunuyor diyor, ayetin sonunda ise, her kim Allah’a bağlanırsa, kesinlikle doğru yolu bulmuş olur diye noktayı koyuyor. Peki, bu durumda iman edenleri, doğruya ileten nedir? ELBETTE YALNIZ ALLAH’IN VAHYİ KUR’AN OLDUĞU, ÇOK NET ANLAŞILIYOR. Bugün bizlere anlatıldığı gibi, Kur’an’ı tebliğ alan Allah’ın Elçisi, bizlerin günümüzde yaptığı gibi, Kur’an’ı yeterli görmeyen bir tavır içinde asla olmamıştır. Allah ne emrettiyse Kur’an’da, onu tebliğ almış ve hiçbir kelime dahi eklemeden onu tebliğ etmiştir. Bu bilgiyi Kur’an, bizlere ayetlerinde veriyor. 

İnkâra sapmak deyimi, Allah bir konuda Kur’an’da hüküm verdiği halde, tam tersine inanmaktır. Yada Allah’ın vermediği bir hükmü, dinin emridir demekte dinden sapmaktır. Örneğin Allah, şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin fayda etmediği O günden sakının dediği halde, eğer Allah’ın berisinden beşeri şefaatçiler ediniyorsak, Allah’ın diğer ayetlerini görmezden gelerek, inkâr etmiş oluruz. Bu ayetten bunu çok açık anlıyoruz. Allah’ın Elçisi ÜMMİYDİ, yani Elçilik görevi tebliğ edilmeden önce, batıl ve yoldan sapmış hiçbir inançla ilgisi yoktu. Bir başka deyişle, dini konularda hiçbir bilgisi yoktu. Ne öğrendiyse Kur’an’dan öğrendiğini, Allah’ın kitabından öğreniyoruz. 

Allah bunu bir ayetinde nasıl açıklıyordu hatırlayalım, Şura 52. ayetinde. “SEN DAHA ÖNCE KİTAP NEDİR, İMAN NEDİR BİLMEZDİN, SENİ DOĞRU YOLA BİZ İLETTİK.” Allah özellikle o günün Ehli kitabın içinden olmayan, ama doğrunun arayışı içinde olan ÜMMİ bir Elçi seçmişti. Bunun nedeni de,  duygusal davranıp, batıl inançlarını, bunlarda Allah katındandır diyerek, topluma anlatması bu şekilde engellenmiş ve de bu bilgileri sen uydurdun demeleri ihtimalini de, ortadan kaldırmak adına ümmi Elçi seçmiştir Allah dersek yanlış olmaz. Onun içindir ki Allah’ın Elçisi, Allah katından gelen Kur’an’ın dışından, dine herhangi bir şey ilave etmesi düşünülemez, çünkü bu konulardan habersizdi, bilgisi yoktu. 

Bu ayetten alacağımız bir başka ders ise, Allah’ın Elçisinin yaşadığı dönemde bile, iman ettiğini söyleyen ama ataların inancından kurtulamayıp, batılı yaşamaya çalışarak, inkâra sapanlardan da bahsediliyor. Lütfen bu konuya dikkat edelim. BURADA BAHSEDİLENLERİN TAMAMI ALLAH’IN ELÇİSİNE VE KUR’AN’A İMAN ETMEYENLER DEĞİL. TAM TERSİNE İMAN ETTİKLERİNİ SÖYLEDİKLERİ HALDE, ATALARININ BATIL İNANÇLARINI YAŞAYABİLMEK ADINA, DAHA ALLAH’IN ELÇİSİ YANLARINDAYKEN BİLE APAÇIK AYETLERİ, GÖRMEZDEN GELİP, ÜSTÜNÜ ÖRTÜP, HAK OLMAYANA SAPMALARINDAN BAHSEDİYOR. Ayetin başında, size Allah’ın ayetleri okunurken diyor. Yani bu ayetlere iman ettiğini söyleyenlere okunuyor, tebliğ ediliyor ayetler. Tekrar ediyorum, size Allah’ın ayetleri okunuyor diyor. Ayetler Müslüman olmayana okunmayacağına göre, burada dikkatleri çekilen, uyarılan iman ettiğini söyleyen Müslümanlar. 

Dikkat ettiyseniz inkâra sapmaktan bahsediyor. İnkâra sapmak için, önce inanmak kabul etmek gerekir. Aynı hatayı Ehli kitabın yaptığı anlatılarak, sakın sizlerde aynı yanlışı yapamayın diyor Allah. Ne yazık ki günümüzde bizler, Kur’an uyarmasına rağmen, ehli kitabın yaptığı yanlışları tekrar ediyoruz. O günkü toplum, Allah’ın Elçisi yanlarındayken, Kur’an tebliğ edildiği halde, hurafe ve batılın peşinden gidiyor ve bu yanlışı yapıyorlarsa, bugünkü yapılanların sınırının ne olabileceğini, tahayyül bile edemiyorum doğrusu. Ali İmran 102. ayetinde de Allah uyarıya devam ediyor iman ettim diyenleri ve bakın ne diyor.

“EY İMAN EDENLER! ALLAH’A KARŞI GELMEKTEN NASIL SAKINMAK GEREKİYORSA, ÖYLECE SAKININ VE SİZ ANCAK MÜSLÜMANLAR OLARAK ÖLÜN.”

Bu ayetten de anlaşılıyor ki, iman ettim demekle gerçek iman etmiş olmuyoruz. Gerçek iman edenlerden olmak istiyorsak, Allah’ın Kur’an’da açıkça hükmettiği konuları hayatımıza geçirmeliyiz ve asla ataların batıl inançlarını din diye yaşamamalıyız. İslam’ı arı-duru, batıldan uzak yalnız Kur’an’dan yaşamalıyız. Çünkü Allah apaçık, SİZLERİ KUR’AN’DAN HESABA ÇEKECEĞİM HÜKMÜNÜ VERMİŞTİR. Bu hükmü göz ardı edip, yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz dersek, sapmışların safında olacağımızı lütfen unutmayalım.

Allah’ın Elçisi diyelim ki Allah ın izniyle, bugün aramıza gelmiş olsa, inanıyorum ki onun sözlerine bile inanmayacak, büyük bir çoğunluk var İslam âleminde.  Ben Kur’an’dan başka hiçbir şey tebliğ etmedim dese bile, büyük çoğunluğu inandıramaz. Çünkü Allah’ın koruması altındaki, sorumlu olduğumuz Kur’an bunları söylediği halde, neredeyse genel çoğunluk Kur’an’ı değil, rivayetleri dikkate alıyor.  Allah’ın Elçisinin yaşadığı dönemde bile, Kur’an’ı yeterli görmeyip, batıla sapanları, hatta dinde bölünüp ayrılığa düşenleri, Allah Ali İmran 103. ayette tekrar uyarıyor ve bakın ne diyor. 

“ HEP BİRLİKTE ALLAH’IN İPİNE (KUR’AN’A) SIMSIKI SARILIN. PARÇALANIP BÖLÜNMEYİN. “

Allah çok açık bir uyarıda bulunuyor ve diyor ki, sakın sizlere gönderdiğim Kur’an’ın dışına çıkmayın. Ona öyle bir sarılın ki, ayrılığa düşmeyesiniz. Bakın bu uyarılar, daha Allah’ın Elçisinin döneminde, Kur’an’ı tebliğ almış, iman ettiğini söylemiş kişilere yapılıyor. Bugün bizlerin hali ise içler acısı bir durumda. Bırakın yalnız Kur’an’a sarılmayı, artık Kur’an inanç ve iman adına yeterli ve her bilginin olmadığı, herkesin anlayamayacağı bir kitap ilan edildi. Böylece yüksek bir yere kaldırılıp, ona saygı gösterdiğimizi zannediyoruz. Onun yerine, beşerin yazdığı ve İslam’ı yaşamak için yeterli ve anlaşılır, detaylı olduğunu söyledikleri kitaplar, Kur’an’ın yerini aldı. Beşerin rivayetleri, FIKIH inancı, din diye yaşanır oldu. 

TABİ BU HATALARIMIZIN SONUCUNU DA HEP BİRLİKTE GÖRÜYORUZ. KUR’AN’DAN UZAKLAŞTIRILMIŞ, ALLAH İLE ALDATILMIŞ, DÜŞÜNME MELEKESİ ELİNDEN ALINMIŞ BİR TOPLUM OLARAK, ACI VE KEDERDEN KURTULAMIYORUZ. Allah batıldan uzaklaşın, HAK olan Kur’an’a sarılın diyor da, bizler bunun tersini hala yapıyorsak, layık olduğumuzu mutlaka bulacağımızı da unutmayalım.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .