Ana içeriğe atla

KIYAMET ALAMETLERİ, DECCAL VE HZ. İSA NIN GELECEĞİ KONUSU.





Bugün Kur’an'dan birlikte araştıracağımız konu, günümüzde çok konuşulan kıyamet alametleri konusu olacaktır. Bu konu çok fazla yanlış anlaşılmış ve batıl inançlarla topluma anlatıldığı için, makalemi biraz detaylı yazmak zorunda kaldım. Lütfen sabırla okuyunuz. Kur’an bu konuda bizlere hangi bilgileri veriyor, ayrıca bizlere rivayetler yoluyla ulaşan diğer bilgiler nelerdir, onları da Kur’an ile karşılaştırıp, doğruluğunu birlikte araştıralım. MAKALEME BAŞLAMADAN ÖNCE, ŞUNU HATIRLATMAK İSTERİM. ALLAH ÇOK NET VE AÇIK KIYAMETİN ANSIZIN KOPACAĞINI BİZLERE BİLDİRİYOR. ANSIZIN KOPACAK KIYAMETİN, ASLA ELAMETLERİ OLMAZ, BUNU LÜTFEN UNUTMAYALIM. Bu yazıyı yazmama sebep olan Zühruf suresi 61. ayeti önce hatırlatmak istiyorum. Bizler Allah'ın açıkça söylemediği sözlere ilaveler yaptığımızda, bakın ayetler ve güzelim İslam dini ne hale geliyor. Önce Diyanet İşleri Başkanlığının mealini alalım, daha sonrada diğer meallerden örnekler verelim ki, konu daha iyi anlaşılsın.

Diyanet İşleri başkanlığı:  Zühruf 61: Biliniz ki O, kıyamete ait bir bilgidir. Sakın ondan şüphe etmeyiniz ve bana tabi olunuz. Bu dosdoğru yoldur.

Bayraktar Bayraklı: Zühruf 61: Şüphesiz KUR'AN kıyametin kopacağını bildirir. Kıyamet hakkında hiç şüphe duymayınız. Bana tâbi olunuz. Dosdoğru yol budur.

Diyanet vakfı : Zühruf 61: ŞÜPHESİZ Kİ O (İSA), KIYAMETİN (NE ZAMAN KOPACAĞININ) BİLGİSİDİR. ONDAN HİÇ ŞÜPHE ETMEYİN VE BANA UYUN; ÇÜNKÜ BU, DOSDOĞRU YOLDUR.  

Yukarıdaki aynı ayetin, değişik meallerdeki verilişini sizlerle paylaştım. Diyanet vakfının verdiği mealde, dikkat ederseniz o zamirinden Hz. İsa'dan bahsediyor diyerek, parantez içine düşüncesini de belirtmiş. Bu şekilde birkaç meal var onu da belirtmeliyim. Kur’an'ın Türkçe mealini yazarken, parantez içine kendi düşüncelerimizi de yazmamız, bizleri nasıl yanlışlara götürebiliyor, onu da burada bir kez daha anladık. BU AYETTE ANLATILMAK İSTENEN, KIYAMETİN HAK OLDUĞU, KUR’AN'DA BU BİLGİLERİN VERİLDİĞİNİ ANLATARAK, MÜŞRİKLERE VE İNANANLARA BİR KEZ DAHA ŞÜPHEYE DÜŞMEDEN, BUNA İNANMALARI HATIRLATILMAKTADIR. YOKSA KIYAMET VAKTİ GELDİĞİNDE H.Z İSA GELECEK ANLAMI ASLA VERİLENEZ. AYETİN SONUNDA DİKKAT ETTİYSENİZ HZ. MUHAMMED BU AYETİ TEBLİĞ EDİYOR VE BANA UYUN DİYOR. EĞER HZ. İSA GELECEK OLSAYDI KIYAMETE YAKIN, O VAKİT GELDİĞİNDE İSA'YA  DA UYUN DERDİ.

Hıristiyanlar kendi inançlarına göre, kıyamet kopmadan Hz. İsa'nın geleceğini ve tüm insanlığı kurtaracağına inanırlar. İşte bu inanç ne yazık ki yukarıdaki ayeti  tercüme ederken, Allah'ın Kur’an'da asla söz etmediği, hiç bahsetmediği açıklamadığı halde bu şekilde yazılıp anlatılarak, bizlerin yani İslam’ın inancına da sokmuşlardır. Günümüzdeki birçok tarikatlar ve cemaatler Hz. İsa'nın geleceğine inanırlar. Ayette geçen (O) zamirinden Hz. İsa'yı kastediyor, düşüncesine kapılmalarının nedeni, bu ayetten birkaç ayet önce ve sonrasında, Hz. İsa'dan bahsederek ondan örnekler vermesi olarak açıklanıyor, gerçekten yanılgıya sebep bu olsa gerek. Bahsettiğimiz ayetten iki ayet sonra gelen 63. ayete bakalım şimdide.

Zühruf 63: İSA, AÇIK DELİLLERLE GELDİĞİ ZAMAN DEMİŞTİ Kİ: BEN SİZE HİKMET GETİRDİM VE AYRILIĞA DÜŞTÜĞÜNÜZ ŞEYLERDEN BİR KISMINI SİZE AÇIKLAMAK İÇİN GELDİM. ÖYLEYSE ALLAH'TAN KORKUN VE BANA İTAAT EDİN.

Hz. İsa topluma hitap ederken, sizlere açık delillerle, yani ayetlerle geldim diyor. Sizlere hikmeti ilmi, bilgeliği getirdim diyor. Bu bilgiler sizin ayrılığa düştüğünüz konularda açıklama yapacak ve sizleri bilgilendirecektir, açıklamasını yapıyor. Bundan dolayı da kendisine itaat edilmesini istiyor. Lütfen çok iyi düşünelim, bu ayet ve öncesindeki ayetleri okuduğunuzda sizler, kıyamet kopmadan Hz. İsa'nın geleceğini Allah söylüyor diyebilir misiniz? Bunumu anladınız Allah'ın sözlerinden? Elbette hayır, bunu anlamak için kâhin olmak gerekir. Buda zaten İslam'ın kabul etmediği bir konudur, ayrıca Kur’an'ın ayetlerinin tamamına ters düşer. Allah ne diyordu hatırlayalım ayetler için? Biz her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdik, açıkladık ki anlayasınız. Biz ayetlerimizi açık, anlaşılır bir şekilde indirdik diyordu.

Kur'an bu konuda çok dikkat çekici açıklamalar yapmış ve Enbiya suresi 34. ayetinde Allah elçisine, BİZ SENDEN ÖNCE HİÇ BİR BEŞERE, EBEDİ UZUN BİR ÖMÜR VERMEDİK diye apaçık bildirmiştir. Bu ayetleri tebliğ alan bizler nasıl olurda hala Hz. İsa kıyamete yakın gelecek ölmedi deriz. Yoksa haşa Hristiyanlar gibi bizde Hz. İsa'yı, ölümsüz ilah mı kabul ediyoruz? Yine Enbiya 8. ayette de bu konu ile ilgili, BİZ RESULLERİ YEMEK YEMEYEN, EBEDİ YAŞAYAN KİŞİLER OLARAK GÖNDERMEDİK diye bizlere bildirmiştir. Bu bilgilere gözlerimizi kapatıyorsak, batılın takipçileri oluruz, bunu lütfen unutmayalım.

Daha önceki Diyanet İşleri Başkanlığı dönemlerinde, Hz. İsa'nın geleceği konusunun Kur’an'da geçmediğini ve Kur’an'dan onay almadığını söylemişlerdi. Daha sonra atanan başkanımız, sanırım bu düşünceye katılmıyor ki, Diyanet sitesinde Hz. İsa'nın geleceği konusu, kıyamet alametleri arasında geçiyor. İşte bizlere dini anlatmakla görevli makamların üzücü ve bir o kadarda düşündürücü hali. Tabi şu anda kararları tekrar değiştiyse bilemem. Onlara yetişmek çok zor. Bizler İslam'ı böyle öğreniyor ve yaşıyoruz, sorgusuzca her söylenene de inanıyoruz. Rabbim yardımcımız olsun. Gerçekten de buna inanmakla, bakın nelere inanmamış ya da gözden kaçırmış oluyoruz, şimdide Kur’an'dan birlikte araştıralım.

Ahzap 40: MUHAMMED, SİZİN ERKEKLERİNİZDEN HİÇBİRİNİN BABASI DEĞİLDİR; O, ALLAH'IN RESULÜ VE NEBİLERİN SONUNCUSUDUR. ALLAH HER ŞEYİ GEREĞİNCE BİLİYOR.

Eğer kıyamet kopmadan Hz. İsa gelecektir sözlerine inanırsak, bunu kabul edersek, bu ayete iman etmiyoruz demektir. Önce bunu aklımızdan hiç çıkarmayalım. Çünkü Açıkça Hz. Muhammed den sonra, hiçbir NEBİ ve vahiy alıp tebliğ eden Resul hangi konuda olursa olsun gelmeyecek diyerek, bizler Allah'ın ayetini tebliğ almadık mı? Çünkü her Nebi aynı zamanda Resuldür. Şimdide kıyamet bizlere nasıl gelecek, bu konuda Kur’an'dan bilgilere bakalım. Acaba bizlere nasıl bir açıklama yapıyor? Şimdi yazacağım ayet üzerinde, biraz düşündüğümüzde aslında her şey anlaşılıyor sanırım.

Araf 187: Ne zaman gelip çatacak diye kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "ONA İLİŞKİN BİLGİ RABBİM KATINDADIR. ONU, VAKTİ GELDİĞİNDE BELİRGİNLEŞTİRECEK OLAN YALNIZ O'DUR. Göklere de yere de ağır gelmiştir o. O SİZE ANSIZIN GELECEKTİR, başka değil." Sen onu iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar.

Şimdi bu ayet üzerinde biraz düşünelim. Allah'ın Resulüne kıyamet hakkında sorular sorulunca, Allah açıklama yapıyor ve onun vaktini yalnız ben bilirim, vakti geldiğinde onu belirginleştirecek benim diyor. Vakti geldiğinde onu gerçekleştirecek Allah' tır dedikten sonra, aslında çok önemli bir açıklama yapıyor, bu açıklamaları daha sonra yazacağım ayetlerde de, üstüne basa basa söylüyor Rabbimiz. " O SİZE ANSIZIN GELECEKTİR." Evet, en önemli ve üzerinde durmamız gereken konu, sanırım bu olsa gerek. Kıyametin ansızın, habersiz geleceği. KIYAMET ANSIZIN GELECEKSE, ONUN ALAMETLERİNİN, KUR'AN'DA NASIL BİLDİRİLDİĞİNE İNANIRIZ? HİÇ Mİ DÜŞÜNMÜYORUZ. ALLAH AÇIKÇA SÖYLEMİŞ SİZE ANSIZIN GELECEK. YOKSA ALLAH'A GÜVENMİYOR MUYUZ? Ayetin devamında da çok ilginç ve düşünmemiz gereken sözler var. Allah, sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar diyor ve Resulünün de bu konuda asla bir bilgisi olmadığını belirtiyor Allah bizlere.

Tam burada şunları düşünmemiz gerektiği kanısındayım. Kur’an'da hiç bahsedilmeyen, açıklanmayan birçok kıyamet alametlerinin doğruluğu, sizce ne kadar doğru olabilir? Batıla inanan Kur'an'a inanmıyor demektir hatırlatırım. EĞER HZ. İSA KIYAMETTEN ÖNCE GELECEK OLSAYDI, KIYAMETİN ANSIZIN KOPACAĞI AYETLERİYLE, UYUŞUYOR OLUR MUYDU? Böyle bir bilgi olsaydı, Allah her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim dediği halde, bizlere bunu da açıkça söylerdi. Kur’an kıyamet konusunda, bakalım daha neler söylüyor bizlere.

Lokman 34: O KIYAMET SAATİNE İLİŞKİN BİLGİ, ALLAH KATINDADIR. Yağmuru O yağdırır. O, rahimlerde olanı da bilir. Hiçbir benlik yarın ne kazanacağını bilmez. Ve hiçbir kimse hangi yerde öleceğini bilmez. Allah Alîm'dir, Habîr'dir.

Dikkat ederseniz ayette (O) zamirini kullanıyor ve burada da anlatılmak istenen kıyamet zamanının vaktini hatırlatılmasıdır. Yukarıda yazdığımız Zühruf 61. ayette de ŞÜPHESİZ O, KIYAMET-SAATİ İÇİN BİR İLİMDİR, sözlerinden Kur’an'ın bizlere açıkladığı, o anın geleceğini hem iman edenlere, hem de müşriklere açıklamaktadır. Allah Zühruf 61. ayette eğer söylenildiği gibi Hz. İsa’dan bahsetmiş olsaydı ve bunun kıyamet alametleri olduğunu bizlere anlatıyor olsaydı, diğer ayetlerle çelişirdi. ALLAH KIYAMET HEM ANSIZIN GELECEK DİYECEK, HEMDE KIYAMETTEN ÖNCE HZ. İSA GELECEK Mİ DİYECEK? LÜTFEN BİRAZ AKLIMIZI KULLANALIM VE KUR'AN'A SAYGILI OLALIM. Bakın Allah ben ayetlerimi nasıl açıklarım diyor, lütfen dikkat edelim ve hatırlayalım. Allah'ın Kur’an'da açıklamadığı, kıyametten önce Hz. İsa'nın geleceğine inandığımızda, şimdi yazacağım ayetlere iman etmemiş oluruz, bunu da unutmayalım.

Kehf 54 ; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, İNSANLAR İÇİN HER TÜRLÜ ÖRNEĞİ DEĞİŞİK İFADELERLE GÖZLER ÖNÜNE KOYDUK. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.

İsra 89: Yemin olsun, biz bu Kuran'da, İNSANLAR İÇİN HER BENZETMEDEN NİCE ÖRNEKLER SIRALADIK. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.

Nisa 174; Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. BİZ SİZE, HER ŞEYİ AÇIK SEÇİK GÖSTEREN BİR IŞIK GÖNDERDİK. 175. ayet; Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır.

Şöyle düşünelim, Allah her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduğunu söylüyor. Her benzetmeden nice örnekleri sıraladık açıklamasını yapıyor, ama bizler Allah'ın hiç bahsetmediği, sözünü bile kullanmadığı halde (O) işaret zamirinden, ayetten Allah Hz. İsa'dan bahsediyor aslında diyerek, işin içinden çıkabiliyoruz. Birde kendimizce hüküm verip, HZ. İSA KIYAMETTEN ÖNCE GELİP, BİZLERİ UYARACAK, DİYEBİLİYORUZ. Hani kıyamet ansızın gelecekti? Hani Hz. Muhammed son Nebi ve Resul dü? Yaradan öyle söylemiyor muydu? Bunu söyleyen ve savunan Hıristiyanlardır, hala uyumaya devam mı edeceğiz? En son indirilen Resul dururken, neden ondan önceki gelen Resul gelsin diye demi düşünemiyoruz? Aklımız, beynimiz bu kadar mı uyuştu bizlerin? Aynı konuda aşağıdaki ayetlere bakalım şimdide.

Hac 55: İnkâr edenler ise KIYAMET ANSIZIN BAŞLARINA PATLAYINCAYA KADAR, yahut kısır bir günün azabı kendilerine gelip çatıncaya kadar, o Kur'an'dan yana kuşku içinde olmaya devam edecekler.

Zühruf 66: HİÇ FARKINDA OLMADIKLARI BİR SIRADA, o saatin birdenbire kendilerine gelmesinden başka neyi bekliyorlar.

Bu ayetler ve onlarca ayet, kıyametin ansızın geleceğini açıklıyor bizlere. Şimdide bu ayetlerle Hz. İsa'nın geleceğini söyleyen ve inananlara şu soruyu soralım. Allah hiç farkında olmadığımız bir anda geleceğini söylediği kıyametin, nasıl olurda Hz. İsa’yı tekrar gönderip, insanlara büyük bir zaman verip, hepsinin iman etmesini sağlar? Bu düşünce, diğer ayetlerle uyum sağlamıyor, BU DÜNYADA İMTİHAN OLMANIN DA ÖZÜNE AYKIRI DÜŞÜYOR. Hani ansızın başımıza patlayacaktı, hani hiç farkında bile olmayacaktık? Tekrar şu soruyu soralım buna inananlara; Acaba Hz. İsa geldiğinde onu nasıl tanıyacağız? Madem gelecek, Allah onu nasıl tanıyacağımızın işaretini de vermeli değil mi bizlere Kur’an'da? Nasıl emin olacağız onun olduğuna? Hatırlayın Papaya kurşun sıkan Ağca ne dedi? Ben İsa Mesih im demedi mi? Hatta birçok Hıristiyan bile inandı buna. Sormak isterim Hz. İsa'nın geleceğine inananlar, acaba buna inandı mı? Yoksa akıllarından acaba diye bir sorumu geçti?

Öyle hesaplar yapılıyor ki, Allah'ın Resulünün sözleri diye aktarılanların içinde, Onun gelişinin 1500. yıllarında, Hz. İsa ve deccalın geleceğini söyleyenler, bu tarihin bu yüzyılda gerçekleşeceğine inananlar var aramızda. Allah'ın Resulünden bu yana yaklaşık 1400 yıl geçti, o zaman bu önümüzdeki yüzyılda hem deccal, gelecek, hem de Hz. İsa gelecek ve kıyamet kopacak diyorlar ve inanıyorlar. Araf 187. ayette ne diyordu hatırlayalım. "SEN ONU İYİCE BİLİYORMUŞSUN GİBİ SANA SORUYORLAR. DE Kİ: "O'NA İLİŞKİN BİLGİ ALLAH KATINDADIR, FAKAT İNSANLARIN ÇOKLARI BİLMİYORLAR." Şimdide bu sözler üzerinde tekrar düşünelim. Allah bu bilginin kimsede olmadığını söylemesine rağmen, günümüzde uydurulan ve Kur’an'ın hiç bahsetmediği, kıyamet alametlerini hatırlayalım. Öyle şeyler uyduruluyor ki, Allah'ın Resulünün Hz. İsa'nın geleceğini söylediğini söylemekte, hiçbir kusur görmüyorlar. Hâlbuki Allah'ın Resulü kendisinin en son NEBİ/Resul olduğunu bizlere bildirmemiş miydi Kur’an'da? Kur’an'ın hiç bahsetmediği deccal konusuna gelelim şimdide. Bundan Kur’an asla bahsetmez, ama Resulün hadisidir diye, bizlere çok detaylı anlatırlar bu konuyu. Bakın deccal konusunu, Diyanet İşleri başkanlığına sordum ve nasıl bir cevap aldım geçmiş yıllarda, aynen aktarıyorum.

"DECCÂL: KIYAMETE YAKIN BİR DÖNEMDE ÇIKIP İSLÂM DİNİNİ VE ÜMMETİNİ İFSAD EDİP KÖTÜLÜKLERE SÜRÜKLEYECEK OLAN VE AYNI ZAMANDA KIYAMETİN ALAMETLERİNDEN SAYILAN BİRİ.

"Deccâl'in çıkması haktır. Deccâl, belli bir şahıs olup, Cenâb-ı Allah onunla, kullarını imtihan edecektir. Deccâl olsun, diğer kıyamet alâmetleri olsun bizim için gaybdır. Bunlar hakkında bilgi edinmemiz ancak nakil (Kur'ân ve hadis)le mümkün olur. Akılla verilebilecek bilgilerin isabet etmeme ihtimali büyüktür. Öteden beri kıyâmet alâmetleriyle ilgili olarak çok te'vîller yapıla gelmiştir. Herhangi bir dayanağı olmayan bu te'villerin geçerliliği de yoktur. Ayrıca bunlar, akılla ulaşılamayacak bilgiler olduğundan, yapılacak te'viller, halkı yanlış bilgilendirme vebâline sevk edecektir. Aynı yanılgı ve vebâl bunun için de söz konusudur."

Hz. Peygamber de ümmetini Deccâl'e karşı uyarmıştır. Zira Deccâl, bazı harikalar gösterecek ve tanrı olduğunu iddia edecektir. İmansızlarla, bazı zayıf imanlılar, ona kanacaktır. İmanı kuvvetli olanlar ise kanmayacaklardır. Dünya, imtihan yeridir. İnsanlar bu dünyada imtihana tabi tutulmaktadırlar. Deccâl da bir imtihan vesilesidir. Allah'ın kendisine verdiği güçle birtakım hârikalar gösterecektir. Deccâl'in göstereceği harikalara "istidrâc" denir. İstidrâc, "inançsız ve şerîr kimselerin arzularına uygun olarak gösterdikleri hârikalara" denir."

Yukarıdaki yazı, Diyanetin bana yıllar önce verdiği cevap, dikkat ederseniz bu konuyla ilgili Kur’an'dan tek bir bilgi yok. Bu konuda fazla bir şey yazmak istemiyorum, ama doğrusu dini bizlere anlatmakta görevli bir makamın, bu sözleri beni çok üzdü. Tabi Diyanet fikrini değiştirmişte olabilir, bu yanlışları sıkça ne yazık ki yapıyor. "DECCÂL'İN ÇIKMASI HAKTIR." Bir insanın dinde HAK olduğunu söylemesi için, Kur’an'ın yani Allah'ın muhkem bir şekilde emretmiş olması gerekir. Ama düşünebiliyor musunuz, Allah bahsetmediği halde, buna HAK tır iman etmemiz gerekir denebiliyor. Diyanet bu, sağı solu belli olmuyor demekten başka, elimden bir şey gelmiyor.

Allah'ın Resulünün, deccala karşı bizi uyardığını söyleyen Diyanete, şunu sormak isterim. Acaba Yüce Rabbimiz, bizi deccala karşı Kur’an'da uyarmadı da, bu görevi Resulüne mi bıraktı , ne dersiniz? Hani Kur'an bizim için rehberdi, hani her şeyden nice örnekler vardı orada. Hani Kur'an'dan sorumluyduk. Bakın bu sözler ve düşünceler Kur’an'ın süzgecinden nasılda geçmiyor. İşte İslam'ın günümüzdeki durumuna acı bir örnek. Buna benzer o kadar dine ilaveler var ki. Deccalın belirli bir şahıs olduğunu söylüyorlar ve bizleri Allah'ın bununla imtihan edeceği anlatılıyor. Allah bunu her zaman yaptığını ve yapacağını zaten Kur’an'da söylemiyor mu? Bu Dünyada hepimiz, her gün imtihanda değil miyiz? İçimizde binlerce deccal, her zaman olmuştur ve olacaktır. Onlardan korunmanın yolu, Kur’an'ın ipine sarılmaktan geçer. Allah doğru yoldan saptıran cinler ve insanlara şeytan diyor. Bizler cin şeytanlardan değil, yanı başımızdaki insan şeytanlardan korkmalı ve kendimizi korumalıyız.

Yine yazıda bu bilgilerin gaibi bilgiler olduğunu söylüyor ve bu bilgileri ancak Kur’an ve hadislerden öğrenileceği açıklamasını yapıyor. Şimdi sormak isterim bunu yazanlara, Kur’an bilgisi tamam, bu konuda hiçbir sorun yok, ama Kur’an'ın onay vermediği, hiç bahsetmediği hadis bilgileri kesin doğru diyebilir miyiz? Asla diyemeyiz. Bu durumda sormak lazım. Acaba hangi mezhebin hadisleri doğru. Çünkü birbirinin tam tersini söyleyen hadisler var. Bu yolla mı inancımızı yaşamalıyız. Karar sizlerin. Şimdide sizlere, bazı ayet örnekleri vermek istiyorum. Bakın Allah'ın Resulü kıyametin ne zaman kopacağını soranlara, Allah'ın cevabı nasıl olmuş.

Ahzap 63: İnsanlar sana kıyametin saatinden soruyorlar. De ki: "Ona ilişkin bilgi Allah katındadır." NE BİLİRSİN, BELKİ DE O SAAT YAKINDIR.

Şura 17: Gerçeğe ilişkin Kitap'ı ve adalet ölçüsünü indiren o Allah'tır. Nereden bileceksin, BELKİ DE KIYAMET SAATİ ÇOK YAKINDIR.

Bu iki ayeti düşünelim şimdi de. Yazımızın başında verdiğimiz ve Hz. İsa'nın kıyamet kopmadan geleceğini işaret ettiğini söylediklerinin, doğru olmadığı bu iki ayetten bile anlaşılmıyor mu sizce? Dikkat ediniz lütfen Allah, Resulü yaşıyorken dahi, kıyametin belki de her an kopabileceğini söylüyor. Eğer Kıyamet kopmadan Hz. İsa gelecek ise Resulünün durumu ne olacaktır. Buradan da anlıyoruz ki, Hz. İsa'nın kıyametten önce geleceğini düşünmek, büyük hata, günah olur. Bunu kabul etmek Kur'an'ın ayetlerine tamamen ters düşer. Bakın kıyamet konusunda Allah, Resulünün ne demesini istiyor.  DE Kİ: "BEKLEYİN! DOĞRUSU SİZİNLE BERABER BEN DE BEKLEYENLERDENİM. "Tur 31"

DEMEK Kİ BU KONUDA ALLAH'IN RESULÜNÜN DE HİÇBİR BİLGİSİ YOK, HATTA BELKİ DE KIYAMET KOPABİLİR DİYE O DAHİ BEKLİYOR. Şimdide Diyanetin deccal konusunda bizlere, hadisler yoluyla gelen bilgilere bakalım. Allah belki de kıyametin yakında kopacağını söyleyen ayetlerini okudunuz, bu durumda Resul yaşarken de kıyamet kopabileceği anlatılıyor. Bu durumda Allah'ın Resulü acaba, deccalın geleceğini söyler miydi? Elçisi yaşarken böyle birinin çıkıp insanları kandırmaya çalışmasını söyler mi sizce? Zaten o devirde iman etmeyen, binlerce insan ile mücadele ediyor, hatta savaşıyordu Allah'ın Resulü. BUNLARDAN İYİ DECCAL Mİ OLUR. Bakın tüm bu sözlerde, Kur’an süzgecinden geçmiyor. Şimdide Kur’an'ın kıyamet alametleri olarak bahsettiği bazı konulara bakalım.

Duhan 10: Artık sen göğün açıkça izlenen bir duman getireceği günü gözle.

Hac 1: Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet saatinin zelzelesi gerçekten çok büyük bir şeydir.

Abese 33:  Kulakları sağır eden o ses geldiğinde,

Tur 9: O gün gök bir çalkanışla çalkanır. 10: Ve dağlar bir yürüyüşle yürür.11: Vay hallerine o gün, yalanlayanların.

Kamer 1: Saat yaklaştı, Ay yarıldı.

Enbiya 96: Ye'cûc ve Me'cûc'ün önü açıldığı zaman onlar, her tepeden akın ederler. 97: Hak olan vaat yaklaşmıştır. İnkâr edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. "Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik!" derler.

Yukarıdaki ayetlere dikkat ederseniz, kıyametin kopmasına çok yakın anların belirtileri anlatılıyor. Gökyüzünde dumanın belirmesi, tozu dumana atacak bir olayın belirtisidir. O an büyük depremlerin olacağı, kulakları sağır eden sesin oluşacağı, göğün ve yerin çalkalanması, dağların bile hareketlendiği, ayın yarıldığı bir an tasvir edilmektedir. Enbiya suresinde geçen yecüc, mecüc konusu ise Kur’an'da bir başka ayetinde, düzen bozucu bir kavimden bahsedilerek örnek verilir. Bu toplum kıyametin kopacağı güne kadar, diğer insanlardan ayrıldığını, aralarına engel konduğu açıklanıyor Kur’an'da. Yani bu toplum, kıyametin kopması ile serbest kalacağı belirtiliyor. Dikkat ediniz bu toplum, kıyamet kopmadan çok önce serbest kalmayacak. Bizler ne yazık ki inancımızı, Kur’an merkezli yaşamak yerine, rivayet ve sanıya endekslemiş yaşıyoruz. Daha doğrusu Allah'ın dinini, kendi hurafelerimize uydurmuş yaşayıp gidiyoruz.

Dilerim hesabını verebilenler arasında oluruz. Yine dilerim, batıl ve rivayetlerden uzak Kur’an'ın ipine sarılan, onu anlamak için çaba harcayan ve Kur’an'dan yardım alan, Rabbin halis kullarından oluruz.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .